22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KİTAPÇI Ben Nasrettin Hoca Nurettin İğci, Yayınevi: Belirtilmemiş, 96 s., 8+ yaş Nasrettin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilikleri bildiren, doğruya yönelten, kötülüklerden sakındıran bir bilgedir. Bu işi yaparken kendine özgü bir yol tutmuştur. Böylece haksızlıkların düzeltilmesi için, sorunu halkın anlayacağı bir dil ve üslup ile kısa ve öz olarak anlatır. Eleştirilerini naif bir dille yapar. Türk folklorunun bu önemli kahramanının fıkralarını Nurettin İğci’nin kaleminden okumaya ne dersiniz? Yazara ulaşmak isteyen okurlar için kitapta eposta adresi de verilmiş: nuri.igci@gmail.com Bir Sürü N Bir K Nursel Çetin / Resimleyen: Anıl Tortop / Top Yayıncılık / Basım yılı: 2010 / 64s. / 7+ yaş Sorular sorular sorular… Hiç biter mi çocukların soruları? İşte size bir sürü “N”. O ne bu ne… “Neden ısınır dünya?/ Ne yapsak söner yangını?/ Niye aç dünyanın yarısı?/Ne yapsak dolar karınları? / Ne zaman biter savaşlar / Ne yapsak barışır insanlar?” Sorular sorarsa çocuklar, yanıtı da onlar vermeli belki de… Her biri farklı renkte sayfalarda neşeli çizimlerle bezeli 28 şiir bekliyor çocukları. Okuması kolay, hem de eğlenceli. Büyülü Etek (Lili’nin Adası) Yazar: yok / Resimler: yok / Tasarlayan: I. Lenoble, E.Fleury, F.Limousin, F.Ekinci/ Yaratan: Fabien Limousin/ Türkçeleştiren: Emine Akbucak/ Mandolin Yayınları / 2009 / 48s. / 810 yaş “Sevgili Günlük, İşte Yine burdayım! Bu sene de her yaz olduğu gibi annem, babam, küçük kız kardeşim Patak, en iyi arkadaşım Şimşir ve ben Lili, hep birlikte Palavas Plajları’na kamp yapmaya gittik. Ama ertesi gün uyandığımızda, kendimizi bilinmeyen bir adada bulduk.” Lili, yanlışlıkla düştükleri bu bilinmeyen adada başlarından geçenleri anlatıyor okurlara. Adadan kurtulmaya çalışırken karşılaştıkları birbirinden garip maceraların her biri ayrı bir kitap… Yeşil Baron adlı macera ile başlayan dizi, Büyücü, Kabak Perisi, Sirk, Vahşi Yatak, Çayır Korsanları, Büyülü Etek ve Korku Mağarası başlıklı kitaplarla devam ediyor. Sekiz kitapta da, Lili’nin ailesi eve dönmek için çabalıyor ancak adada karşılaştıkları ilginç olaylar yüzünden başlarına bir sürü şey geliyor. Örneğin Büyülü Etek’te, garip bir mucidin icadı sihirli eteklerle istedikleri her yere gidebileceklerdir. Eh, bu durumda evlerine dönecekler gibi görünüyor… Ancak Şimşir’in birkaç eteği yürütüvermesi yüzünden işler tersine dönüyor. Son kitap Korku Mağarası’nda, Lili ve ailesi sonunda evlerine kavuşacaklar mı dersiniz? Eski Oyuncaklar Yazan ve Resimleyenler: Ülkü Ovat – Ümit Öğmel / Um:ag Yayınları / 2009 / 28s./ 36 yaş Eğer yeni oyuncak alınmışsa çocuğa, sahi, ne olur eski oyuncağa? Bir zamanlar çok sevilen Oyuncak Ayı da eskimiş, çöpe atılmıştı işte. Ne yapacak şimdi? Oyuncak Ayı çok üzgündür… Ama kendisi gibi eski bir oyuncak olan Oyuncak Palyaço ile karşılaşınca, her şey değişir. Oyuncak Palyaço’nun peşinde, ilginç bir sürprizle karşılaşacaktır… Öğmel ve Ovat’ın öyküsünü birlikte oluşturup resimledikleri kitap, çocukların bir köşeye attıkları eskimiş oyuncaklarına bundan böyle daha başka bir gözle bakmasını sağlayabilir… Periler Şahının Kızı İran Masalları/Çeviren: Mehmet Kanar / Resimleyen: Mustafa Delioğlu /YKY / Basım yılı: 2010 / 133s. / 9+ yaş Fars Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı Mehmet Kanar, Periler Şahının Kızı derlemesiyle İran masallarının gizemli ve büyülü dünyasını okurlara açıyor. Fars dili ve edebiyatı üzerine ders kitapları, sözlükler ve derlemeler de hazırlayan Kanar, bu kez yedi ayrı İranlı yazardan masallar çevirmiş. Son masal da, anonim. Masal başlıklarından birkaç örnek: Yalancı Keçi, Seyyar Satıcı, Ateş Perisi, Hayat Suyu, Periler Padişahının Kızı, Dünyanın En Temiz Evine Sahip Olmak İsteyen Kadın, Peri, ve Hiçler Şehrinin Kızı… Her masalda biraz hayal, biraz sihir; adı masal ya, ne ararsanız var elbette. Cinler periler, padişahlar, saraylar, evlenme çağında kızlar. İyi ve kötü hep bir arada; grilerse masallarda zaten yer almaz… Mustafa Delioğlu, her biri tablo gibi resimleriyle masalları renklendirmiş. Bir Gençlik Masalı Jean Webster / T.İş Bankası Kültür Yayınları / 2010 / 178s. / 9+ yaş “Pretty Woman” filmini sevenler, bu romanda tam bekledikleri gibi, bir başka bir peri masalıyla karşılaşacaklar: John Grier Yurdu’nda büyüyen Jerusha Abbott’un, yetimler yurdunda başlayıp peri masalına dönüşen hayatıyla… Jerusha Abbott, ailesini hiç tanımamıştır. Bebekliğinden bu yana yurtta yaşamış, orda büyümüş ve liseyi de yurtta bitirmiştir. Yurt müdürü Bayan Lippett’in bitip tükenmez buyruklarını harfiyen yerine getirmek, yine de ondan azar işitip cezalandırılmakla geçer yaşamı. On sekiz yaşına geldiğinde, koruyucu ailelerden biri cömert bir teklif sunarak onu üniversiteye yollamak ister. Ancak bir şartı vardır. Jerusha onun kim olduğunu bilmeyecek ve üniversite yaşamı süresince ona mektup yazarak eğitimi hakkında bilgilendirecektir. Roman, genç kızın kime seslendiğini bilmeden, yalnızca gördüğü bir gölgenin izlenimiyle “Uzun Bacaklı Dede” diye adlandırdığı koruyucusuna dört yıl boyunca yazdığı mektuplarla sürer. Bu mektuplarda hayatını iyi ve kötü yanlarıyla dürüstçe anlatır. Bir yandan öykü ve roman yazma denemeleriyle, koruyucusunun kendisinden beklediği gibi bir yazar olmaya çalışır… Genç kız, gece gündüz kitap okuyarak çocukluk dönemindeki açığı doldurmaya çalışır, doymak bilmeyen bir iştahla kendisini her alanda geliştirir. 1912 yılında yazılan romanda yazar Jean Webster, kadınların gizil gücününün erkek hemagonyasına nasıl kafa tutabileceğinin ipuçlarını veriyor. Bir kadın tıpkı erkekler gibi yaşama direnebilir ve ayakta durmayı başarabilir. Ancak bunun için, ille de kişilik gelişimi ve eğitim gerekir. “Kendime kesinlik A. Akal, Ç. Gündeş, N. Yılmaz, M. Yener le uyacağım yeni bir kural koydum. Sabaha yetişmesi gereken ne kadar ödevim olursa olsun, geceleri asla ama asla çalışmayacağım. Bunun yerine kitap okuyacağım – bildiğiniz gibi kitap okumalıyım çünkü geriye baktığımda bombaş geçmiş on sekiz yıl görüyorum. Aklımın ne kadar boş olduğuna inanamazsınız Dedeciğim; içimdeki uçurumun yeni farkına varıyorum. Doğru dürüst aileleri, bir evleri, arkadaşları ve kendilerine ait kitaplıkları olan çoğu kızın bildiği şeylerden benim haberim yok.” İnsan düşünmeden edemiyor… kitabın yazıldığından 100 yıl sonra Türkiye ülkesinde doğru dürüst aileleri, bir evleri, arkadaşları olan çoğu gencin, kendine ait bir kitaplığı olmadığı gibi, olsa da okuyup okumadıkları kuşku götürür; o kadar çok şeyden haberi olmayan gençlerle dolu ki her yan… Ve kişisel gelişim daha nereye kadar ertelenebilir? Roman defalarca filme çekilmiş, ayrıca müzikal oyun şeklinde de sahnelenmiş. Hörü Teyzenin Keçileri İncila Çalışkan, Bu Yayınevi, 63s, 2009, 9+ yaş “Bir yanı masmavi göl, bir yanı uçsuz bucaksız bozkır, bir yanı başı bembeyaz karlı yanardağ olan güzel topraklarda Hörü Teyze yaşarmış. Hörü Teyze keçileriyle yıllardır dağ demez tepe demez dolaşırmış. Yaz gelince Hörü teyze elma bahçelerini, bademlikleri, erik bahçelerini dolaşır, keçilerine hendeklerdeki otları yedirirmiş. Kendisi bahçe sahiplerine yardın eder, onların verdiği elma, üzüm, badem kurularını ekmeğine katık edermiş. Ayağına giyecek terlikleri, başına bağlayacak yazması bile yokmuş.” Hörü Teyzenin Keçileri’nin devamını merak ettiyseniz hemen sayfalarına konuk olmalısınız. Kitapta on iki masal yer alıyor. İncila Çalışkan’ın deyimiyle; “Bir varmış bir yokmuş, bu masallar bitince küçük tatlı elmalar sorunları akılla, bilgiyle çözenlerin kucaklarına dolmuş.” İyi okumalar. Dal Ucunda Gül Aydın Balcı/ Resimleyen: İlham Enveroğlu/Tudem Yayınları/ 2010 / 95s./ 9 + yaş Masal sevenlere şurup gibi bir kitap… Ninelerimizin anlattığı geleneksel masalların tadında... “Kestane mestane… Bir köyüm var; kuş köşkünden küçük, İstanbul’dan büyük; tam dokuz hane. Duydum ki sularını sel almış, köyüm susuz kalmış. Elimi cebime attım, dağı taşı sattım…” Yazar, böyle böyle bir tekerleme mekerleme giderken, birden “En iyisi, olmuşu olmamışa katayım; size duyulmadık bir masal anlatayım,” deyip masala dalıvermiş. “Çook eski zamanlarda, ülkenin birinde, başkente uzak, sınırın biraz içerisinde küçük bir kasaba vardı. Eski sözdür; bulanık sudan içme, küçük deyip geçme.” Ve işte başlıyor masal. Masal ki o masal baldan tatlı, serüvenden heyecanlı. Abbas Usta ile başlıyor masal. Üç yetim oğul ediniyor kapısına gelen. Ama Abbas yaşlı. Oğulları yetiştirir, beceri edindirir ama göçüp gider kendisi. İşte asıl macera da bundan sonra başlar. Üç genç, geleceklerini kurmak üzere üç ayrı yola çıkar. Birinin yolunda karanlık bir uçurum, ötekinin aşılmaz bir dağ, berikinin gizemli bir deniz. Nasıl aşılır, nasıl geçilir? Kardeş gibi büyüyen üç delikanlının yolları bir kez daha kesişir mi? Kesişirse sonu mutlu mu biter, hüzünlü mü? Dal Ucanda Gül, Tudem’in 2004 Masal Yarışması’na yollanan yüzlerce dosya arasından seçilerek birincilik ödülü almış… Ama masal bu ya, kitabı da kim bilir hangi gizemli denizleri, aşılmaz dağları aşıp, 2010’da harika bir resimleme ve tasarımla sonunda okurunun karşısına çıkmış. Eee, masallar hep tatlı bitermiş ya…? Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi İnönü Cad. No: 28 Kuştepe/ İstanbul Tel: 0216 381 17 50 www.nilayyilmaz.com sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 1057 SAYFA 41
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle