Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA Damlaya damlaya şiir olsun! Şiir cebimiz dolsun! Ë Mavisel YENER çıl susam açıl, der demez açıldı Şiir Cebi. Küçücük cebe neler sığmamış ki… Sabahlar, kuşlar, istiridyeler, bulutlar, yıldızlı düşler, sokaklar, trenler, vapurlar, yaramazlıklar… Usta şair Ahmet Günbaş, çocuklar şiirkardeş olsun istemiş, onları dizelere davet etmiş. Kapan susam kapan, der demez kapanmıyor bu kitap, çünkü şair istiyor ki çocuklara hiç kapanmasın kapılar. Şiir Cebi kıpır kıpır bir dille çağırıyor bizi, sığar mıyız içine? Ahmet Günbaş, bir kucak şiir ve bir avuç gökyüzü ile birlikte İzmir’de doğmuş bir şair. Kucağındaki sözcükleri çocukların sepetine bırakırken hepsini “yitik bir göl kıyısında unutulan çocukluğa” ithaf ediyor. Günbaş ilk ve ortaöğrenimini İzmir`de yapmış. Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirmiş. İlk yazıları Demokrat İzmir gazetesinin Edebiyat ve Sanat sayfasında yayımlanmış. 1976’da Hüseyin Yurttaş, Ali Rıza Ertan ve Mehmet Kadri Sümer’le, aylık edebiyat dergisi Dönemeç’i kurmuş ve sorumlu yönetmenliğini yapmış (Dönemeç bugün Türk edebiyatı tarihine geçmiş önemli bir dergidir). Günbaş şiir, roman, eleştiri, inceleme, derleme ve kitap tanıtım yazıları ile de alana emek verenlerden. Ahmet Günbaş’ın pek çok ödülü de var. Ancak, alacağı en büyük ödül çocukların ceplerinden çıkacak şiirlerle yüreklerinden kanatlanacak gülüşler… Günbaş, yetişkinler için yazan bir şair. İşte, çok sevdiğim, “Gitme Baba!” diyen dizeleri: “Sensizsem bir istasyonda geziAhmet Günbaş nirim/ Vagonlar bekâr odaları gibi sürüklenir/ İzin ver kalayım üç numara tıraşiiri yetişkin okurun da zevkle okuyup, imgeleriyle meşımla/ Düşlerim rengârenk olmayabilir/ Bil ki hâlâ reşit taforlar yaratabileceği denli güçlü olmalıdır, diyoruz her değilim acılara/Akşamı geciktiren oyunlar bul bana/ zaman. Şiir çocuğu yazmaya heveslendirmeli, estetik Gitme baba’’ (Çağlaçakır adlı kitabından). Günbaş’ın şiduygular uyandırmalı, düşünsel, duygusal çağrışım, ir ırmağına daldığınızda, bu örnekteki gibi, özleyen, hücoşku yaratmalıdır. “Yürüyüş” şiirinin, bu söylemleri zünlü çocuklar çoğunluktadır. Bu nedenle, biraz tedirdoğrulayan dizelerine bakalım önce: “Sabah sabah/Bir gin başladım çocuk şiirlerini okumaya. Fakat dizeleri şiiri yürümüş gelmiş babam/Kuş seslerinin izinden/Biz cebime doldurdukça bu tedirginliğim yerini sevince bıuyurken” (s,15) Bu dizeler şairin birikimlerini içerdiği giraktı. Günbaş, çocuk için yazmanın “zor” olduğu, farklı bi, okura taşınacak anlamı çığırtkanlıkla değil, onun duyarlıklar gerektirdiği bilinciyle çıkmış yola. Onlar için gözlerinin içine bakarak veriyor. Bugün ve geçmişte kaleme aldığı şiirlerinde gerek içerik gerek sunuş açıçocuk şiirinin temel sorunlarından biri, izleği ille de sözsından yetişkin söylemini bir yana bırakmış, usta şairlicük olarak kullanarak vermektir. O sözcüğü kullanmazğini çocuk gerçekliğinin potasında başarıyla yoğurmuş. sak çocuk okur neyi anlatmak istediğimizi anlamaz mı H.Avni Cinozoğlu, Günbaş’ın şiirine “soylu şiir” diyorki? Oysa bir sözcüğü hiç kullanmadan onu anlatmayı du, aynı söylemi çocuk şiirleri için de yinelemek olası. denemek, şiiri gerçekten “şiir” yapar. Şiir Cebi’nde “Çocuklar için şiir” başlığı altında yayımlanan kimi kiböyle dizelerin varlığını keşfediyoruz: “Ne zaman albütaplarda ne yazık ki “şiir” niteliği taşımayan ürünlerle mü açsam/Sesler taşar sayfalardan/Kimi güldürür, kimi karşılaşıyoruz. Ne var ki çocuklar o şiirimsileri hiç okuağlatır.” (s, 55) muyorlar, sevmiyorlar; iyi de ediyorlar! Eline kalem alan Ahmet Günbaş, şiirlerinde birleşik sözcükler “uydurşiir yazabilir, özgürdür, ya onları basan yayınevlerine ne ma”yı, çağrışımlar yaratan sözcükler kullanmayı çok demeli? Bu kişiler hangi şiirin şairi oluyorlar? Edebiyat sever. Çocuk şiiri için birleşik sözcük türetmek, riski tarihinde nereye oturacaklar? göze almaktır. Ancak Günbaş, öylesine sevimli birleşik Şaireleştirmen Veysel Çolak “Şiir Çıplak” adlı yapısözcükler “uydurmuş” ki, çocukların dil çağlayanlarına tında der ki; “Şiir yazmak, fark etmektir”. Çocukları ve yepyeni sözcükler olarak bile girebilir belki: Simitkaryaşamı “fark eden” yazar, evrensel nitelik taşıyan dudeş, Şiiraşk, Parkanne. “Gelin simitkardeş olalım/ Çıtır rum ve sorunları şiirli bir dille çocuğa aktarır. Bu tür şiir çıtır/Dumanı üstünde/Başlayalım her güne/ Sabahlar çocuğa şiiri sevdirir. dolusu günaydın.” (s,60) Çocuk şiirlerinde okura dayatma yapılmaması, aksiYaşanan acılar, çıkmazlar, siyasal baskılar, iletişimne herkesin söz hakkı olduğu eşitlikçi ortamların aktarılsizlik, özlemler, yalnızlık Günbaş’ın yetişkinler için yazması metinlerin çocukla iletişimsel başarısının sağlandığı şiirlerin izlekleridir. Şiir Cebi’nde de eleştirel yaklaSAYFA 40 A ması önemlidir. Bu iletişimi sağlayamayan, niteliksiz şiir, çocuğu şiirden uzağa atar. Şiir Cebi, şiirin estetiğine dair bütün ölçütlerin çocuk şiiri için de geçerli olduğunu kanıtlayan bir yapıt. Kitap üç bölüme ayrılmış: Şiirlik, Dünya Hali, Yıldızlı Düş. İlk bölümde yer alan sekiz şiir, “şiir” üzerine düşündürüyor okuru. Yaşamı şiire dönüştürme eylemine çağırıyor, kendini şiirle savunmaya çağırıyor çocukları Günbaş. “Şiirsiz yaşlanma!” diyor onlara. Anne babalara da göndermeleri var: “Annem beni/ ‘şiir damlam’ diyerek sevdi/ Babamsa ‘şiir yaşın uzun olsun’ dedi’” (s, 14) İzin adlı şiir, şairin anlatım gücünün çocuğun duygu dünyasını, gözlemlerini, yaşantısını varsıllaştırmaya yönelik örneklerinden biri. “Ben ağaçtan izin aldım” dedi/ Erik toplayan çocuk/ Mayhoş bir dille/ “Size ne?” (s.18) İzin şiirinde gördüğümüz gibi, Günbaş çocuk şiirinde çocuğu yetişkin diliyle ve mantığıyla değil de çocuğa göre düşünen bir dille anlatır. Çocuğun penceresinden bakar dünyaya. Çocuk doğa ve evren karşısında sorulara kendince yanıtlar yaratarak bir denge kurmaya çalışır. Bu dengeyi sezdiren başarılı dizeler çocuğun uçsuz bucaksız düş evreninin ipuçlarını da verir. Çocuk şımının varlığını gösteren şiirler var. Ne ki, yetişkin için kullanılan kendine özgü gerilimi içinde barındıran imgeler, yerini çocuğa göre bir söyleme bırakmış. Kitabın “Dünya Hali” başlıklı bölümdeki şiirler toplumsal sorunları işaret edip onları çocuğun yorumuyla aktarıyor. Savaş, haksızlıklar, yasaklar, şiddet gibi kavramlardan çocuğa söz ederek onları konuşturuyor. “Ah bir tekne olsam yelkenkürek!/ Delip geçmez miyim yasakları” (s, 24) Dünya kardeşliğine göndermeler yapan, hoşgörüyü dile getiren dizeler, şairin kendini ve çocukları çocuk ulusu yurttaşı olarak gördüğünün habercisi gibi. “Eğreti bulur küçük aklım/ Sularda çizilen sınırı/ komik olmayın lütfen/ Güldürmeyin balıkları” (s, 24). Yasak Ada adlı şiirde çöllerin, dağların, ovaların, denizlerin ortasına çiziliveren sınırları bir türlü anlayamayan çocuğun sesini duyuyoruz. Bu çocuk da pek yaramaz! Bir başka şiirde yine takmış kafasını sınırlara: “Sınır taşının biri/ Güvercin aklına uyup/Kanatlanıvermiş!/ Ne olacak şimdi?..” (s,22) Yalnızca eğitilen, bir şeylerden ders alması beklenen, büyüklerin istediği gibi cici çocuk olması istenen çocuğun çığlığı, bakın şiirin renkli dünyasında nasıl duyuluyor: “Ne bıraktınız ki bize/Onca öğütten başka?/Yığınla yanlış var/Demek ki arkanızda.” (s,59) Günbaş, çocuklara öğüt değil şiir verelim istiyor. “Bu sabah sıra bende/ Kuşları uyandırma sırası” (Sıras.19) diyen şair, çocuk okurlar şiirle birlikte kendilerine yeni geçitler, yeni derinlikler arasın istiyor. Nesnelerin ve canlıların farklı duruş ve ilişkileriyle de şiirini yapıyor Günbaş; bu da çocukların çok sevdiği bir yöntem. Aynı zamanda imgeye estetik olgunluk da kazandırmış oluyor böylece. Şiir bittiğinde kulağımızda çınlayıp kalan sözcükler Günbaş’ın ustalığından kaynaklanıyor. Şiir Cebi’nin güzel tasarım ve resimlemesinden de söz etmek gerek. Her şiirin yanına iliştirilmiş desenler Anıl Tortop’a ait. Tortop 1983’te, Ankara’da doğmuş. Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nden, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Animasyon Bölümü’ne geçmiş. Mezun olduktan sonra animatör, illüstratör ve tasarımcı olarak çeşitli multimedya projeleri, etkileşimli CD’ler ve TV oyunu projelerinde çalışmış. 2008 yılından bu yana pek çok çocuk kitabı resimlemiş. Anıl Tortop’un sevimli çizgilerini taşıyan kitaplardan bazıları: Yuvarlak Masanın Lambaları, Dedemin Hazinesi, Kent Masalları, Masalkent’e Yolculuk…Ahmet Günbaş, Anıl Tortop aynı dilden konuşan iki sanatçı olarak çocuklara, eğlenceli, bol renkli, dizeleri salıncaklı, harfleri şekerli bir kitap sunmuşlar. Çocuklar şiirle buluştuklarında, suların sulara kavuşması gibi, her yana köpük köpük sevinçler konsun, ceplerinizden biri mutlaka şiir cebi olsun! ? www.maviselyener.com *Şiir Cebi, Ahmet Günbaş, resimleyen: Anıl Tortop, Top Yayıncılık, 64s, 2010, 8+ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1057