Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarım tarihi, Osmanlı Devleti’nin tarım siyaseti gibi konularda incelemeleri bulunan ve Türkiye’de yeterince tanınmasa da çok değerli bir araştırmacı olan Faruk Tabak’ın Jonh Hopkins Üniversitesi tarafından 2008 yılında yayımlanan eseri (The Waning of The Mediterranean 15501870 A Geohistorical Approach) Nurettin Elhüseyni’nin çevirisiyle Solan Akdeniz: 15501870 CoğrafiTarihsel Bir Yaklaşım adıyla yayımlandı. Solan Akdeniz, söz konusu dönem Akdeniz’ine tarihçi Fernand Braudel’in lounge duree kavramı temelinde yükselen tarihsel coğrafya bakış açısıyla yazılmış kapsamlı bir kitap. Ë Nazlı PİŞKİN “Akdeniz, 14. yüzyıldan 16. yüzyılın dönümüne kadar kendi başına bir dünyaydı, yani bir dünya ekonomisiydi. Bu dünyanın ekonomik dokusu ilk başta İtalya yarımadasının kuzey kıyıları boyunca dizli kentdevletlerce örülmüştü ve onların sayesinde “bütün deniz aynı sonuçları doğurmasa bile aynı sorunların ve genel yönelimlerin belirlediği ortak bir kadere sahipti.” “Madeira’daki şekerkamışı tarlalarından İskenderiye’deki baharat pazarına ve Bohemya’nın gümüş madenlerinden elTakrur’un altın madenlerine kadar Akdeniz’in tarihi en parlak döneminde böyleydi.” (Solan Akdeniz, s. 9) Faruk Tabak’tan ‘Solan Akdeniz’ Akdeniz’in çalkantılı dünyası taniğe kadar çeşitli bilim dallarından yararlanarak ortaya çıkardığı, Akdeniz konusunda temel kaynak niteliğindeki eserine yansımış. Ne yazık ki Tabak, bu kapsamlı ve kuşatıcı eserinin yayımlanmasından birkaç hafta sonra hayatını kaybetti. Geçen yıl Bilgi Üniversitesi tarafından Faruk Tabak anısına düzenlenen sempozyumda tebliğ sunan katılımcılar arasında yer alan Immanuel Wallerstein, Reşat Kasaba, Çağlar Keyder, Scott Redford, Ariel Salzman ve alanında otorite kabul edilen daha pek çok bilim insanı, Faruk Tabak’ı hayat dolu bir insan, kadirşinas bir dost ve tutkulu bir araştırmacı olarak andığı gibi Solan Akdeniz’i Braudel’in II. Felipe Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası adlı muhteşem eserinin tamamlayıcısı, hatta bazı açılardan onu aşan bir eser olarak nitelendirdi. Kitap, iki kısım ve sonuç bölümünden oluşuyor. Üç bölümden oluşan birinci kısımda kent devletlerinin yükselişini, parlayışını ve güçten düşüşünü hazırlayan koşulların yanı sıra bu “deniz” devletlerinin çoğunlukla birbirlerininkiyle çatışan gereksinimleri doğrultusunda içdenizi nasıl şekillendirdiği inceleniyor. İki bölümden oluşan ikinci kısım ise Akdeniz ışıltısının son döneminde ve Akdeniz’in sonbaharında etkili olan büyük tarımsal döngüyü ve bu uzun döngünün, havzanın görünüşünde yerleşim ve tarımsal üretim biçimleri açısından nasıl bir değişikliğe neden olduğu inceleniyor. Faruk Tabak, kısmî tarih araştırmalarının ve tek tek ülkeler, imparatorluklar üzerine yapılmış incelemelerin 17. ve 18. yüzyıllarda Akdeniz havzasındaki genel değişimin anlaşılmasına yönelik bütüncül bir yaklaşım içermediğini belirtiyor. Bu nedenle, Akdeniz’deki kent devletlerinin güçlerini yitirmeleri ve özellikle de baharat ticaretinin zayıflaması sonucunda Akdeniz’deki iktisadi bağdaşıklığın kaçınılmaz şekilde bozulduğu yönündeki tarihyazımının Akdeniz araştırmalarını bölgenin en parlak dönemine odaklamakla yetinen bir bakış açısını beraberinde getirdiğini vurguluyor. Tabak’a göre, “Akdeniz’in ihtişamını kaybetmesinden sonraki ekonomik dokusunun parçalı ve kopuk bir yapı olarak sunulması, havzayı doruğundaki haliyle tasvir eden Braudel’in belirlediği kalıba uymaz.” Akdeniz tarihinin tek tek tarihler şeklinde yazılması, bu deniz etrafındaki topraklarda birliği sağlayan unsurların neler olduğunu belirlemeye yönelik değildir. Bunu aşmak için havzanın iktisadi yapısının bozulduğu önkabulüyle yola çıkmak yerine, Cenevizliler ve Venedikliler’in Akdeniz’deki birliği ortaya çıkaran genel akımlar ve kolektif kaderlerin oluşmasına nasıl katkıda bulunduğu ele alınabilir; ancak araştırmalar bu iki kent devleti üzerine yapılan incelemelerle sınırlı tutulamaz. Tabak’ın sunduğu modelde, Akdeniz’de kapitalist dünyaekonomisinin merkezinin İtalya yarımadasının kuzeyindeki kent devletlerinden Baltık’a kayması esasen üç temel iktisadi süreç üzerinden açıklanıyor: Doğuya özgü tarım ürünleri olan şeker kamışı ve pamuğun batıya kayması, 17. yüzyılda başta yünlü kumaş imalatı olmak üzere imalat sektöründeki kayma, Venedik ve Cenova’da ana işkollarında yaşanan değişiklik nedeniyle, dalgaların imparatoru Venedik’in karayolu ticaretine yönelmesi. Tabak, Akdeniz’deki değişimde etkili bu üç sürece bağlı olan bazı geçici etkenler olduğunu belirterek bunları da 14. yüzyıl sonunda hissedilmeye başlayan Küçük Buz Devri’nin 1500’lü yıllarda ekolojik bir kaymaya neden olması; 15901815 arasında kapitalist dünyaekonomisindeki hegemonya; azalan nüfusa bağlı olarak tahıl talebinin düşmesi sonucu 1620 ve 16501750 arasında meydana gelen iktisadi yavaşlama olarak nitelendiriyor. ? Solan Akdeniz: 15501870 CoğrafiTarihsel Bir Yaklaşım/ Faruk Tabak/ Çeviren: Nurettin Elhüseyni/ Yapı Kredi Yayınları/ 422 s. F aruk Tabak’ın, Immanuel Wallerstein’ın dünya sistemi bakış açısına katık ederek oluşturduğu eleştirel düşünceleri, Tabak’ın tarihten, coğrafyaya, iklimbilimden etnobo Faruk Tabak Hülya Baygın’ın Şehzade romanında II. Bayezid zamanındaki bütün tarihsel olaylar, gerilimler bireylerin yaşamlarından kesitler sunularak anlatılıyor. Tabii ki olayların merkezinde Bayezid’in Amasya’da bulunan oğlu, yani romana adını veren Şehzade Ahmet bulunuyor. Romanın en güçlü yönlerinden birisi, salt hayal ürünü bir kurgu yerine gerçek zaman ve mekânlardan faydalanılmış olması. SAYFA 34 Hülya Baygın’dan ‘Şehzade’ Bir yırtıcının pençesindeki çalınmış hayatlar Ë Nilay USLU edi yüz yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle yükseliş döneminden sonra bir şehzade olduğunuzu düşünün. Yani muazzam topraklara hükmeden koskoca bir devletin padişahı olacak veliahtlardan biri olma ihtimalinizi. Padişahın cariyelerinden olan erkek ço Y cuklarından sadece bir tanesi… Saray ve haremin iktidar hırsı dolu entrikalarından sağ kalıp büyüme şansınız varsa bu sefer de bir yandan pamuk ipliğine bağlı hayatınızı korumak diğer yandan da gelecekte ferasetli bir yönetici olacağınızı kanıtlamaya çalışmanız gerekecek. Ne üvey ne de öz kardeşlerinize bile asla güvenmeyin. Çünkü Fatih döneminden sonra kardeş katli yasal hale geldi. Şimdi bir de Fatih’ten hemen sonraki dönemde olduğunuzu hayal edin: II. Bayezid döneminin sonları. On beşinci yüzyıl biterken Osmanlı İmparatorluğu. Bir yandan şehzadeler arasındaki çekişmeler, haremde cariyelerin ve hatta haremağalarının bile dahil olduğu hain planlar, her zamanki iç karışıklıkların yanı sıra Anadolu’da Türkmen beylerinin isyanları. Diğer yandan Fatih döneminde bin bir zah ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1057