25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Atiq Rahimi’den ‘Sabır Taşı’ fuarı var artık. 1823 Mayıs 2010 tarihleri arasında düzenlenecek TÜYAP 1. Diyarbakır Kitap Fuarı, bölgenin yazarlarının bir şenliği niteliğinde. Altı gün sürecek Diyarbakır Kitap Fuarı’nın etkinlik programının ilk iki gününü bu sayımızda son dört gününü ise önümüzdeki sayımızda yayımlayacağız. Bölgenin iyi bir kitap fuarı geçirmesini diliyoruz. 2010, şair, çevirmen, sanat eleştirmeni Edouard Roditi’nin yüzüncü doğum yılı. Bir avantgarde düşkünü olan Roditi, arkadaşı Ezra Pound gibi yapıtlarını desteklemeye değer bulduğu kişiler için çırpınırdı. Dostu Alain Bosquet’nin dediği gibi o, “kültürler arası bir elçiydi.” Ekseninde Türkiye eksik olmazdı. Dilimize iki kitabı da çevrilmiş olan Roditi’yi Clifford Endres’in bir yazısıyla anıyoruz. Metin Celâl yeni romanı Fazladan Bir Hayat‘ta, özellikle 1980 sonrası çoğalan sömürgen bir “tip”in öyküsüne odaklanıyor. Yazarın bir üçüncü sayfa haberinden esinlendiği kahramanı oldukça gamsız, bir insan ve özellikle aşk manipülatörü! Roman, onun miras davasına döndüğü memleketinde yaşadıkları ve hayatına girdiği insanlarla yaşadığı çıkarcı ve duyarsız ilişkilerine sahici bir yaklaşım. Celâl’le Fazladan Bir Hayat‘ı konuştuk. Modernizm özellikle Türkiye’de, edebiyatta nasıl ortaya çıktı; romana, öyküye, şiire yansıması nasıl oldu? Postmodernizm nasıl algılandı ve edebiyatımıza nasıl girdi? Postmodern yapıtlar okurla bağ kurabildi mi? Semih Gümüş ‘Modernizm ve Postmodernizm’ adlı kitabında özellikle bu soruları aydınlatmaya çalışan yeni denemelerini ve eleştirilerini bir araya getiriyor. Kitap, yalnızca edebiyatımızın değil, ülkemizin de yüz yıllık serüvenine ışık tutuyor.Semih Gümüş’le kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Bol kitaplı günler... Diyarbakır’ın bir kitap Sengi sebura itiraflar Ë Ali BULUNMAZ imone de Beauvoir’ın dünyaya ve kadınlara armağan ettiği en güzel sözlerden biri “Kadın doğulmaz, kadın olunur”du. Buna, bir belirleme, başkaldırı ya da ayırımcılığa karşı bir isyan bayrağı demek de mümkün. Savaşın sürdüğü bir coğrafyada aşağılanan, insanlıktan çıkarılan ve asıl olarak kimliksizleştirilen kadınların kaçı bu söze sığınabiliyor? Hayatta kalma mücadelesi, her şeyin epey önüne geçmişken, bunu düşünmeye zaman yok belki de. Düşünmeli, o ayrı konu. Atiq Rahimi’nin Sabır Taşı da, savaş ortamında; sıradanlaşan çatışmalar arasında, şiddet ve vahşetin kıskacındaki kadınlardan birinin çığlığını anlatıyor. Rahimi kitabını, gerçek bir olaya; kocası tarafından öldürülen bir Afgan kadın şaire adıyor. Bir anlamda şiddet gören, birey olarak algılanmayan ve öldürülen tüm kadınlara ağıt ve anılarına armağan niteliğinde Sabır Taşı. “Afganistan ya da başka yerlerde” ifadesi bunun göstergesi. S Atiq Rahimi’nin Goncourt Ödülü kazanan yapıtı Sabır Taşı, bilinçsiz yatan kocasının yanı başında, ona itiraflarda bulunan; yıllarca içinde biriktirdiklerini döken bir kadının dünyasını, korku ve kaygılarını aktarıyor. Kocasının tepkisizliğinden cesaret alan bu dışavurum, aşağılanan, yalnız kalan ve öfkelenen sayısız kadının da sesi soluğu oluyor. Rahimi kitabını, gerçek bir olaya; kocası tarafından öldürülen bir Afgan kadın şaire adamış. TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr BEDENİ BOŞLUKTA BİR ADAM Bir kadın, bilinçsiz yatan kocasının başında, elinde tespih; tam on altı günün ardından yekten isyan bayrağını açmış, gözlerini adama dikip öfkeyle karışık sesleniyor: “Nefes alabiliyorsan, nefesini tutabilirsin de (…) Nefesini tutsana (…) Yalnızca tek bir kez nefesini tut.” Rahimi’nin deyişiyle, “bedeni boşlukta” bir adama fırlatılan bir çağrı bu. Adamın suskunluğu, kadını daha çok sinirlendiriyor. Öfke belli bir süre sonra itiraflarla buluşuyor. Yüzünü bile görmeden, yalnızca ismiyle nişanlandığı adamla evliliği, ilk gecesi, sonrası; mutsuz ve korku dolu bir birlikteliği anlatan, kirlenen ve kirletilen hayatları konu alan doludizgin itiraflar. Karşı tarafın tepki veremediği, duyduğu ama anlamlandıramadığı bir monolog sürüp gidiyor. Tüm hınç ve öfkesine rağmen kadın, kocasının başında; bakımı için ne gerekiyorsa yapıyor, çocuklarına da bunu öğütlüyor, “Babanızı rahatsız etmeyin” diye uyarıda bulunuyor. Ama bu, zoraki bir gülümseme gibi. Gizli kalan ne varsa, yerde yarı ölü biçiminde yatan adamın yüzüne vuruluyor: “Beni asla dinlemedin (…) On yılı aşkın bir süredir evli olsak da birlikte iki üç yıl yaşadık.” O cümlelerin ardından, pişmanlığı anlatan ve belki de hayatını kelimelerden daha iyi ifade eden o zoraki gülümseme geliyor. “Özgürlük” için savaşan bir “kahraman”la nişanlanan ve damadın olmadığı bir törenle başlayan evliliğinin çok büyük bir bölümünü yalnız geçiren kadının yüzündeki gülümsemenin altında yatan da bu ya da belki şu cümlede gizli her şey: “Evliliğimizin üzerinden on yıl geçti ve yalnızca üç haftadan beri bir şeyleri seninle paylaşabiliyorum (…) Şimdi seninle her şeyi yapabilirim.” Kadını asıl olarak rahatlatan duygu bu. Çünkü tepki görmeden, içinden geldiği gibi o güne kadar neyi bastırmışsa sıralıyor. Böyle yarım bir özgürlük, biriktirdiği hırsla bütünleşip kelimelerine yansıyor. Dışarıdan bakınca bir delilik hali, çünkü ne de olsa kadın adeta kendisiyle konuşuyor. Rahimi, bu monologla, kadının yaşadıklarının kıyılarına getiriyor okuru. Kadın sabırla anlatıyor; Rahimi, kadının ağzından son noktaya kadar bekleyen ama ardından sökün eden, önünde durulamayan taşma halini resmeden ve kitabın ağırlık merkezi olan şu sözleri aktarıyor: “Önüne koyup, tüm bahtsızlıklarını tüm kederlerini, tüm acılarını, tüm sefaletlerini yana yakıla anlattığın… Yüreğinde gizleyip başkalarına açmaya cesaret edemediğin tüm sırlarını paylaştığın o taşı bilirsin (…) Onunla konuşuyor, konuşuyorsun ve taş seni dinliyor, tüm sözcüklerini, tüm sırlarını sünger gibi emiyor ama günün birinde çatlayıveriyor. Paramparça oluyor (…) ve o gün tüm acılarından, tüm dertlerinden kurtuluyorsun.” BİR TÜR “DİN” Kocasını “sengi sabur”, yani sabır taşı haline getiriyor. Hayatını cehenneme çeviren adam, onun ihtiyacı olan; kendisini ferahlatacak en değerli şeye “sabır taşı”na dönüşüyor. Kocasından hem intikam alır hem de ona itiraflarda bulunurken, kendisine güç veren en büyük şey, adamın o anlardaki zararsızlığı. Onunla, karşılıklı gibi görünen ama gerçekte tek taraflı bir anlaşma yapıyor: “Benim sırlarıma saygı göstereceksin ve ben de senin bedenine.” Kadın, bundan böyle peşini hiç bırakmayacağına inandığı sırlar verdiğini düşündüğünden, kendini kocasına daha önce hiç olmadığı kadar yakın hissediyor. Konuştukları, duydukları, paylaştığı sırlar ve bütün olup bitenler karşısında “ilişkilerini” bir “din”; “kendilerine özgü bir din” şeklinde adlandırıyor. Peki, bu “din”, yerde kaskatı yatan adamı eski haline getirmeye yetecek mi? Sabır taşı çatlayacak mı? Kadın, acılarından, kendini rahatsız eden her şeyden kurtulabilecek mi? Şöyle: Acının kalbine saplanan hançer, bir anda her şeyi çözüyor; soğuk, katı ve kıpırtısız duran ne varsa hareketleniyor. Sanki bir rüya biterken bir yenisi gözlerini açıyor. Rahimi’nin Sabır Taşı’nda anlattıkları, kitabın adına tam denk geliyor. Bir kadının korkuları ve sıkıntıları, bunları kendine bile açmaması ve dolayısıyla yalnızlığı, tüm hikâyeyi kaplıyor. Bunlardan kurtulmak için seçtiği yöntem ise hepsinden önemli: Korktuğu, tiksindiği ve kendisini yerle bir eden her şeyi, onları yaratan kişinin suratına çarpıyor. Böylelikle anlatılan bir kaçış ya da üstünü örtme öyküsü olmaktan uzaklaşıp, olan bitenin üstüne giderek onu sonsuza dek yok etme hikâyesine dönüşüyor. ? Sabır Taşı/ Atiq Rahimi/ Çeviren: Volkan Yalçıntoklu/ Can Yayınları/ 104 s. bulunmazali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1056 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle