27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Tezer ÖzlüFerit Edgü mektuplaşmaları Sel Yayıncılık’tan yayımlandı Her şeyin sonundayım... er şeyin sonundayım… (Sel Yayıncılık), uzunca bir süredir en çok “yakalandığım” kitaplardan biri oldu. Evet, bazı kitaplara “yakalanır” insan! Ama, Dostoyevski’nin beni uzun yıllar önce “ele geçiren” Budala’sı gibi bir kitap değil bu. Ne roman, ne öykü, ne şiir. Tezer Özlü ile Ferit Edgü’nün mektuplaşmalarından oluşuyor. Onu kitap yapan, her şeyden önce, Edgü’nün, Tezer Özlü’nün 1966’dan 1985’e dek yazdığı mektupları saklamış olması ve mektupların yayımlanmasını isteyen ortak dostlara yıllarca direndikten sonra, en sonunda yayımlamaya karar vermesi. “…Bu isteklere pek sıcak bakmadım. Yayımlanmaya değer bulmadığım için değil. Her yazarın kendine ait (Virginia Woolf’un deyişiyle) bir odası olduğuna ve bu özel odaya, eline kitabı alan herkesin girmeye hakkı olmadığına inanmadığım için… Başlangıçta, bu kitapta yalnızca Tezer’in mektuplarının yer alması düşünülmüştü. Ama son anda, benim ona yazdığım birkaç mektup ortaya çıktı. Kuşkusuz, onun da, benim de, birbirimize yazdığımız mektupların tümü değildir bunlar. Birçoğu yitirilmiştir…” Her şeyin sonundayım… için, “uzunca bir süredir en çok ‘yakalandığım’ kitaplardan biri” derken, sanırım, Tezer Özlü’nün mektupları ile yapıtları arasındaki şaşırtıcı yakınlığı, benzerliği söylemek istiyorum. Edgü, kitaba yazdığı Önsöz’de, yapıtlarıyla yaşamları, yapıtıyla kendisi nerdeyse “bir olan” yazarlara değinirken, Tezer Özlü’nün yazarlığındaki “yakalayıcılığın” gizini de açıklığa kavuşturuyor: “Yaşamları yapıtlarına birebir yansıyan, yapıtıyla yaşamı arasındaki sınırın silinip yok olduğu yazarlar vardır. Henry Miller gibi yazdıkları yaşamının aynası olmuş; Marquis de Sade gibi, yapıtı, içindeki yanardağın lavlarından oluşmuş; Jean Genet gibi tek dürüstlüğü tüm cinsel eğilimlerini bir başkaldırı olarak, tiksindiği ve dilinden başka hiçbir ortak noktası olmayan bir topluma kusmuş, ya da bizden Sait Faik gibi, öykülerindeki tek ben kendisi olan yazarlar… “Tezer Özlü, bu tür yazarlardan biriy H ‘Her şeyin sonundayım…’, 1966’dan 1985’e kadar süren Tezer Özlü ile Ferit Edgü mektuplarından oluşuyor. di. Yazarlık gücünü yaşadıklarından alan, yaşadıkları için yazınsal bir dil yaratan, varoluşunu yazmaya, yazısını varoluşuna borçlu biri…” Edgü, “hayattaki en eski dostu” Demir Özlü’nün kız kardeşi Tezer Özlü’yü, çok küçük yaşlarda bir ortaokul öğrencisiyken, Avusturya Lisesi’nde okurken tanımış. Böylece, çocuk yaşta başlayan, ölene değin sürüp giderek dostluğa dönüşen bir bağ oluşmuş. Mektuplarda arkadaşlık, dostluk, zaman zaman dert ortaklığı var. Ama Edgü, aynı zamanda yayıncısı Tezer Özlü’nün. 1963’ten başlayarak dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşan ilk kitabı Eski Bahçe, ilk kez 1978’de Edgü’nün Ada Yayınları’ndan çıkmış. Yaşamın Ucuna Yolculuk adını taşıyan anlatısı, Almancasının ardından Türkiye’de ilk kez 1984’te Ada Yayınları’nca basılmış. İlk romanı Çocukluğun Soğuk Geceleri de, 1980 Derinlik Yayınları basımının ardından, Özlü’nün aramızdan ayrıldığı yıl (1986) Ada Yayınları’nca yayımlanmış. Diyeceğim, yazmayı bir varoluş sorunu olarak görmek gibi ortak bir noktaları olan iki yazarın, kuşkusuz bir gün yayımlanabileceğini hiç düşünmeden kaleme aldıkları bu mektuplarda, gündelik sıkıntılardan yaşamsal konulara, hastalıktan ölüme pek çok sorunu paylaşmanın yanı sıra, yazaryayıncı ilişkisinin izdüşümlerini bulmak da olası. Kimi yazarların, belki de pek çok yazarın farklı kesimlerden, birbirine benzemeyen okurları vardır. Belki de, onların tek ortak yanı, o yazarın okurları olmalarıdır. Tezer Özlü’nün okurları ise, yanılmıyorsam, biraz benzerler birbirlerine; onun okurları olmanın ötesinde, bu hayatta Özlü’nünkine benzeyen kaygılar taşırlar; Özlü’nün yazdıklarında onları “yakalayan” da budur galiba. Edgü’nün, onun okurlarından söz etme gereğini duymuş olması da sanırım buradan kaynaklanıyor: “Onun okurları, okudukları metinlerin ne mene acılardan doğduğunu bilirler. Kuşkusuz bu nedenle, çok görülmeyen bir okuryazar bağı oluşmuştur aralarında. “O, çektiği acıları kullanarak, ortaya koymadı yapıtını. Çektiği acılardan bir yapıt yarattı. Diyebilirim ki varoluşunu yazarak gerçekleştirdi. Acıları olmasaydı (keşke olmasaydı!) belki mutlu bir sev gili, mutlu bir anne olarak sürdürebilirdi yaşamını. (Sürdürmek ister miydi, bilmiyorum) Bilmiyorum, çünkü mektuplarında zaman zaman beliren mutluluk özlemleri (hastalığının sonucu ya da değil) bana pek inandırıcı gelmiyor. “Mutluluğu değil, gerçeği; kendi varoluşunun gerçeğini, güzel kokulu gül bahçelerinde değil, insanoğlunun çöplüğünde arayan, kendi öz varlığına dayanabilmek için binbir uyuşturucuya başvuran Antonin Artaud’yu düşünüyorum. Tüm yazınsal türlerin kıçına tekmeyi vurup, yeryüzünün tüm marjinallerine yol açan Artaud le Momo’yu. Tezer, onlardan biriydi…” Peki, Tezer Özlü’nün okurlarının, onun yazdıklarında “yakaladıkları” ya da “yakalandıkları” ortak kaygı neydi? Neydi onun yapıtlarına yabansı bir çekicilik kazandıran? Edgü, belki çok uzun bir yazıda bile kolay kolay dile getirilemeyecek bir yanıt veriyor bu soruya: “İlkgençlik yıllarında herkes gibi kısa öyküler yazdı. Bu öykülerde de kendini, yakın çevresindeki insanları, olayları anlatıyordu. Ama onun yazarlığı, kendini, yaşadıklarını çırılçıplak ortaya koyduğu Çocukluğun Soğuk Geceleri ile Yaşamın Ucuna Yolculuk adlı öykü, roman, anlatı diye adlandırılamayacak iki kitapta kendini ortaya koyar. Genç okurlar, bu iki kitapta, bastırılmış başkaldırılarını, özgürlük tutkularını, yalansız bir dünya özlemlerini buldular. Yazmanın yalnız bir estetik sorun değil, aynı zamanda etik bir sorun olduğunu gördüler. Tezer’in yazdıklarına olan bağlılıklarının bir nedeni de bu olmalı…” Her şeyin sonundayım…’ın ortaya çıkmasına, Sezer Duru, aile arşivini açarak katkıda bulunmuş. Burak Fidan’ın yayına hazırladığı kitaba, Tezer Özlü’nün yaşamının çeşitli dönemlerinden fotoğraflar ile kısa yaşam öyküsünü yansıtan bir Zaman Dizini eşlik ediyor. Her şeyin sonundayım…, Tezer Özlü okurları için, kuşkusuz, benzersiz bir kaynak. Ama bence, “Tezer Özlü okuru” olmak için de eşsiz bir kaynak. Özellikle günümüzün genç okurlarının, bu mektupları okurken, Tezer Özlü’nün şimdi Yapı Kredi Yayınları’nda bulunan dört kitabına yöneleceklerini düşünüyorum. Edebiyatın giderek “piyasalaştığı”, içtenlikten uzaklaştığı bir dönemde, hakiki bir yazar keşfetmek için kaçırılmaması gereken bir fırsat… ? TEZER ÖZLÜ/BÜTÜN YAPITLARI Eski Bahçe / Eski Sevgi (Öykü) Çocukluğun Soğuk Geceleri (Roman) Yaşamın Ucuna Yolculuk (Anlatı) Zaman Dışı Yaşam (Senaryo) (Tümü Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmıştır.) SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1051
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle