24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA yapıtı Yalan’dan sonra Kumru ile Kumru, Gökdelen, Golyan Devrimi gibi kurgusal kitaplarını bizlerle buluştursa da Yalan’dan aldığımız tada yakın bir diğer kitapla, Sonuncu’yla yeniden karşımızda. Bu yeni romanında Tahsin Yücel, hayatını tek bir kitap yazmaya adayan, yazdığıyla da insanoğlunun serüvenini anlatmaya çalışan, yalnız kendinin yazabileceği, koca bir çınar gibi, göğe doğru gelişen, böylece yaşamın tam odağına yerleşen bir kitap hayaline koyulan Selami Harici’nin hikâyesini anlatıyor. Tahsin Yücel o nefis ironik diliyle, absürditeye varan kurgusal yapısıyla gene bizi gerçek bir edebi eserin içinde yolculuğa çıkarıyor. Yücel’le son yapıtı, Sonuncu’yu konuştuk. “Sırrımsın Sırdaşımsın, bir atmosfer romanı aynı zamanda. Tulumbalı Ev, Kuyulu Ev, Bedesten (hele o bedesten), çiçek pazarı, kokular, renkler, sesler, uzak bir ülkedeki otel lobisi sahnesi, teyzenin bağ evi, teyze kızıyla dolaşılan bağlar, ama en çok da damlardaki cibinlikli tahtalarda yatılan sıcak yaz geceleri… İşte çocukluğun o yıldızlı, mehtaplı, dere sesli yaz gecelerinde, çocukluk mu masalların içinden, yoksa masallar mı çocukluktan bilinmez, bir alıp verme, adeta beşikte sallanma etkisi oluşturan bir dil kurulmuş” diyor romanı değerlendiren Birsen Ferahlı. Kurtuluş Savaşı’nı anlatan en önemli eserlerden biri olan Kuvayi Milliye usta çizer Nuri Kurtcebe’nin kaleminde destansı anlatımına devam ediyor. Nuri Kurtcebe, Nâzım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’nı çizmekle kalmıyor, süngüsüyle Kurtuluş Savaşı’na katılan bir nefer olarak çıkıyor karşımıza… Nuri Kurtcebe ile Kuvayi Milliye üzerine söyleştik.. Tahsin Yücel o devasa baş P ivency, üç ayrı tabaka üstünden Monet’ye odaklanmamı doğurdu. Onon beş yaş daha genç olsaydım, ressama daha derin bir sefer düzenlemeye kalkışırdım, görüyorum: Marmottan’da ve Orsay’de uzun seanslar, kaynak eşinmeleri, yapıt gruplamaları yapıp soluklu bir işe girişebilirdim oysa, tezgâhımı kendi genişliğinde tutma eğilimimi korumayı yeğliyorum bugün. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Givency’deki evinde Monet G İlk tabaka, Monet’nin Japon sanatına tutkusuyla ilintili. İyikötü çağdaşı sayılabilecek estamp ustalarının yapıtlarını edinmiş, neredeyse bütün duvarlarını kaplamış onlarla. Bir sanatçının, hiç gidip görmediği, uzaktan ne kadar tanınabilirse tanımaya çalıştığı, parametreleri bunca farklı bir uygarlığın kültürüne böylesine yakınlık duyması şaşırtıcı yanlar taşıyor. Gauguin başka: Çekip gitmiş, içinde yaşamış, yabancısı olmaktan çıkmıştı. Ayrıca Japonya örneğinde, çok derine kökleri inen, çetrefil bir kültürel bağlam var karşımızda. O estetikten büyülenmiş Monet; sözün gelişi seçip kullanmıyorum bu fiili. Duvarlara istiflenmiş estampların plastik değerini üstün, giderek yüce bulduğu anlaşılıyor. Onlarla yetinmemiş: Ömrünün yarıdan fazlasını, Givency’deki evin etrafında bir Japon bahçesi yaratmaya ayırmış: İkinci tabaka. Ağaçlar, çiçekler, su, köprü: Düzen’i hayata geçirmek için didinmiş, böylelikle yeni resimleri için yapay ama sahici bir öteki dünya kurmuş. Üçüncü tabaka: Benzerlerinden, komşularından, giderek kendinden uzaklaşarak başka bir resme yürümüş. Bir bölüğü Givency müzesinde bugün sergilenen, başyapıtı Musée d’Art Moderne’in demirbaşı olmuş, diğerleri Marmottan ve Orsay başta çeşitli müze ve koleksiyonlara dağılmış, çeyrek yüzyılı aşkın bir dönemini ressamın kapsayan bir üretime gönderiyorum. Orada, özellikle 18901920 arası, benzersiz bir soyutlama çalışmasına yönelmiş Monet. İzlenimcilerin hiçbiri bu denli zorlamamıştır sınırları; bilebildiğim kadarıyla. Yerinde, bahçeyle ile müze arası, daha açık görünüyor o serüvenin içindeki gözüpeklik. Kim ne der, ne anlar, ne düşünür tasasını hiçe sayan olağanüstü bir arayış, bir yüzleşme çabası var işlerinde. Bazan, büyük sanatçının, dönemine sırt dönmesi, ötekilerin yargılarına kayıtsız kalarak yalnızlaşmayı göze alması büyük sonuçlar getirebilmiştir: Cézanne ve Gauguin’e, hayli gecikmiş biçimde Monet’yi eklememi sağladığı için, Givency gezisine şükrediyorum şimdi. Dışarıdan bakarken kabaran coşkumu, içeriden bakan FT’nin söyledikleri hem doğruladı, hem pekiştirdi aslında: İzlenimcilere de, XIX. yüzyıl sonu resmine de özel bir yakınlık duymuyor olmasına karşın, Nilüferler dizisinde ve onu kuşatan kimi tablolarda erişilmesi güç, eskimemiş bir ustalık buldu. Japon estamplarıyla diyaloğu, Monet’deki haslığın karşılığını koyuyor önümüze: Öyle bir süzgeç, imbik ki onunkisi, her aldığını kendisinin kılmış. Givency’de üçbeş kare fotoğraf çektim. Nilüferlere yöneldiğimde, bir tanesinde, bugüne dek çektiğim en iyi fotoğraflardan birisini tutturduğumu, yakaladığımı düşünüyorum. Gözümü, ötekinin gözü mühürledi sanki. GÖNÜLLÜLÜK Yazma uğraşını ayırıyorum, bütünüyle ego merkezli bir varoluş biçimi sonuçta. Otuz yıl boyunca yaptıklarımın alter düzleminde etkisi, yararları oldu şüphesiz: Kitap, dergi, etkinlik, vb. Gelgelelim, pek azı dışında, ‘gönüllü’ statüsüne girmiyordu parçası, çoğu zaman sorumlusu konumunda gerçekleştirdiğim işlerin özelliği: Hem hayatımı kazanıyordum, hem de toplumsal bir kimlik inşa ediyordum onlarla, ‘gönüllü’lük bağlamında, dönüp baktığımda, düpedüz bir bozgun hayatım. Fakirler, yaşlılar, hastalar, özürlüler, işsizler, düşkünler için ne yaptım? Toplumsal düzenin iyi işleyişi, çevre kaygıları, âfet sonuçları çerçevesinde neye yaradım? Koca bir sıfır okunuyor hanemde. Avrupa, bu açıdan, vicdan kabartan bir diyar. “Yürek Aşevleri”nin bu yılki kampanyası bugün başlıyor; evsizbarksızlarla ilgili ateşli çalışmalar sürüyor; yalnız ülkeler temelinde değil, uluslararası düzlemde de yüzbinlerce gönüllü her an çaba gösteriyor. Sirke sözlüler boşuna yorulmasınlar: İşe yarıyor yapılanlar. Türkiye’de, kötü yetiştirildiğimiz, eğitildiğimiz doğru. Gelgelelim, yeterli bir özür gerekçesi oluşturmuyor bu. Avrupa’da gözlemlendiği ölçüde yaygın, katılımcı, örgütlü bir eylem alanı yaratılamamış olmasına karşın, pek çok bireyin gönüllülük etkinliklerine katıldığını biliyoruz. “Gürültü”yle yapılan işleri saymıyorum: Gösteriş ya da görünme esaslı çıkışlar da kimlik inşasıyla bağlantılı davranışlar. Gönüllülük, özünde sessizlik ister. Bir iki öncünün kaçınılmaz ve zorunlu olarak başı çekmesi dışında, geri kalanlar için sahici duruşun anonimlikten geçmesi gerektiğine inanıyorum. “Hanede koca bir sıfır”, belki abartılı oldu: Sıksam, irili ufaklı kimi gönüllülük adımları çıkar benim hikâyemden de. Ne ki, yeterli olmanın çok uzağında bir tablo olduğu da yadsınamaz benimkisinin. Şu yaşta, bir bulunç bunalımına girmek için çok mu geç? Genellikle, bir yaş eşiğinin ardından beliriyor galiba bu kıpırdanışlar, bireyin başından beri doğru yönlendirilmediği toplumlarda. Sorunu geniş ölçüde çözmüş ülkelerde, her yaştan gönüllüler çıkıyor karşımıza. Kiminde inanç ekseni belirleyici şüphesiz, kiminde değil ayrıca. “Ötekin için ne yaptın?” soruyu ille de böyle yöneltmek gerekmez. “Ötekinin canı cehenneme” demeyi kolaylaştırmaktan öte bir işe yaramaz bu. Bir gün olmazsa bir başka gün, herkes ‘öteki’ kategorilerinden birinde, birkaçında yer alacaktır: Hasta, yaşlı, fakir, düşkün olmamıza ramak kalmıştır. Gönüllülükte, kendi sağlığından, tokluğundan, varsıllığından utanma eğilimi vardır. Beğenmeyen beğenmesin, ben bunu beğeniyorum. ? Monet, ömrünün yarıdan fazlasını, Givency’deki evin etrafında bir Japon bahçesi yaratmaya ayırmış. Ağaçlar, çiçekler, su, köprü: Düzen’i hayata geçirmek için didinmiş, böylelikle yeni resimleri için yapay ama sahici bir öteki dünya kurmuş. TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1051 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle