06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ferit Edgü’yle ‘Her Şeyin Sonundayım’a dair... ‘Hayat... Onun hayatı...’ Ë Erdem ÖZTOP ektuplaşmaların dünya edebiyatında oldukça eskiye, Eski Yunan’a hatta Mısır’a dayanan bir geçmişi var. Türk edebiyatında da keza öyle; Fuzuli’den (Şikâyetname) başlayarak giriyor edebiyatımıza. Mektuplaşmaların edebiyatta bu kadar önemli bir yer tutmalarının sizce nedeni nedir? Mektupların bizim edebiyatımızda pek önemli bir yer tuttuğunu sanmıyorum. Bugüne değin kitaplaşmış yazar mektuplarının pek öyle dişe dokunur olduklarını da sanmıyorum. Bunun çeşitli nedenleri var. Yazı toplumu olmamamız, eleştirilmekten gocunmamız, mahremiyet duygumuz, kendimizi küçümsememiz, bir şeylerin belgeselleşmesinden korkmamız… Daha sayayım mı? Dünya edebiyatında mektuplar yüzyıllardan beri önemli bir yer tutuyorsa, bunun başlıca nedeni, edebiyatın, sanatın, düşüncenin, toplumsal yaşamda bir yeri olmasından. Biz de bu söz konusu değildi. Bugün de değil. ‘FAZLA YER TUTTUĞUNDAN KİMİ MEKTUPLARI SAKLADIM, KİMİSİNİ YOK ETTİM’ Kitabınız iki büyük edebiyatçının mektuplaşmalarından, tanıklıklarından oluşuyor; siz ve Tezer Özlü. Bu da mektuplaşmalarınızı edebi bir tür yapar fakat bu türü edebi yapan nedenlerden bir diğeri de, mektuplaşmaların bir bütün olarak bir derdi, bir konuyu okurla paylaşmaları. Sizinki nedir? Ben, hiç değilse bir dönem, 1950 M Tezer Özlü, James Joyce’un mezarı başında, “Mezarlıklarda en büyük huzuru duyar oldum, ölmek isteğim yok, yaşamak isteğim olmadığı gibi” der. Biz de bir yanıyla içimizi ısıtan, bir yanıyla da üşüten bu tümceleri Özlü’nün Ferit Edgü’ye yazdığı mektuplardan okuruz. Her Şeyin Sonundayım’da ÖzlüEdgü mektuplaşmalarıyla, iki yazarın, iki arkadaşın, iki dostun, hayatlarını, yazdıklarını, birbiriyle uzun yıllara dayanan mektuplaşmalarda paylaşmalarına tanık oluruz. Özlü’nün iç sıkıntıları, hastalık süreci, o etkileyici romanların yazılışına Ferit Edgü’nün ortak oluşu… Türk edebiyatında büyük bir eksik tür olan mektuplaşmaların arasına bir başyapıt olarak giren Her Şeyin Sonundayım... Ferit Edgü’yle mektuplaşma yıllarına giderek, Tezer Özlü’yle dostlukları, hayatları üzerine söyleştik. 1990 arası diyelim, çok mektup yazan, mektuplaşmayı çok seven biriydim. Yalnız haberleşmek için değil, eğlenmek için de mektup yazardım. Yüksel Arslan’la mektuplaşmalarımız bu tür eğlenceli mektuplarla dolu. Ama hiçbir zaman, ileride yayımlanacak tasasıyla mektup yazmadım. Dostlarım da öyle. Yazdıklarım bir gün kitaplaşacak, ona göre yazayım düşüncesi bana tümüyle yabancı, pek de hoşuma gitmiyor. Frenklerde bu çoktur, örneğin Mösyö Gide’in on binlerce sayfa tutar mektuplaşmaları. Mektupların her biri iki kez yazılmıştır. Düşünebiliyor musunuz, yazarın elyazısıyla iki kez. Biri Valery’ye gönderilmek üzere, diğeri ileride yayımlanmak üzere dosyaya konulmak üzere. Kendimi, yazdıklarımı, hiçbir zaman böylesi önemli olarak görmedim. Yazdığım mektupları alan sakladıysa sakladı, saklamadıysa ne gam. Çünkü ben de kimi mektupları sakladım, kimi mektupları yok ettim. Nedensiz olarak. Fazla yer tuttukları için. Önünde sonunda unutmayın ben de bir Türk yazarıyım. Bu gerekli açıklamadan sonra, geleyim sorunuzun önüne: Okurla paylaşılan bir şey yok ortada. Eğer söz konusu Tezer Özlü Ferit Edgü mektuplaşmalarıysa, bu mektupların, özellikle Tezer’inkilerinin bilinmesini istedik. Aralarındaki birkaçının, onun yaşamına küçük de olsa bir ışık tuttuğunu düşünerek. Öncelikle bu mektupların okurla buluşturulma sürecini konuşalım isterim… Nasıl oldu? Kararı nasıl verdiniz? Nicedir bu mektupların varlığından haberli olup Tezer Özlü’den yeni birşeyler okumak isteyenler, bunların yayımlanmasını istiyorlardı. Birkaç mektup dolayısıyla ben duraksıyordum. Kal dı ki, benim ona yazdığım mektuplar kayıptı. Onun yazdıklarından birçoğu gibi. Sonunda benim mektuplarım bir sandıktan çıktı. Yakınlarına sordum. Herkes onaylayınca yayımlamakta bir sakınca görmedim. Sanırım, zaman içinde yeni mektuplar çıkacaktır ortaya. Peki, bu türden kitaplar büyük sıkıntılar doğurur yayımlayanın iç dünyasında. Oldu mu sizde de? Örneğin yaşasaydı Tezer Özlü, şu zamanda gene de yayımlar mıydınız bu mektupları? Hayır. Ama baskıya vermeden önce, onları yeniden okurken, o günleri yeniden yaşadım. Bu da kolay olmadı. Tezer hayatta olsaydı, bu mektupların yayımlanmasının bir anlamı olmazdı elbet. Sizin Tezer Özlü’yle tanışıklığınız, onun lise dönemine denk geliyor. O zamandan sonra edebiyatın, o dünyanın içinde nasıl boy verdi dostluğunuz peki? Bu derece yakın iki dostun mektuplaşmasına dönüştü? Lise değil, onun ortaokuldaki ilk yıllarına denk geliyor. En eski dostum, ağabeyi Demir Özlü dolayısıyla. Onların evine çok sık giderdim. Aileden biri gibiydim. Tezer edebiyata çok düşkündü. Çok duyguluydu. Türkçe, Almanca çok okurdu. İster istemez bizlere özenirdi. Mektuplar, görüldüğü gibi, daha ileriki yıllarda, bir gereksinimden doğmuştur. ‘TEZER ÖZLÜ MESLEKTEN BİR YAZAR DEĞİLDİ’ “Onun okurları (Tezer Özlü’nün), okudukları metinlerin ne menem acılardan doğduğunu bilir” diyorsunuz kitabın girişinde. Sonra Özlü’nün size yazdığı mektupları okuyunca, kurgusal olmayan, onun gerçek yaşamının o ¥ bunaltıcı dünyasının dehlizlerine ‘Yaşamla ve ölümle (*) hesaplaşmak için yazıyorum’ Ë Tezer ÖZLÜ oplumun oluşumunda en çok bireyin varlığına önem veren bir bireyciyim. Başka türlüsü elimden gelmiyor. Okumayı dört yılda sökebildim, söker sökmez Capote’yi, Steinbeck’i okudum. O zamanlar Batı, Yakındoğu ve Asya gibi coğrafi ayrımları hiç mi hiç bilmiyordum. “Üçüncü Dünya” kavramı ise belki de daha oluşmamıştı. Steinbeck’i taşrada, on yaşımda bulduğuma göre, nasılsa diğer yazarları da bulacaktım. Ama kanımca yazı yazmak coşku, hafif melankoli, taşkınlık gibi psikolojik bir semptomdur. İnsan yazarlık hastalığını az yazsa da sürekli olarak içinde taşır. Ben, bu hastalığa ancak dayanamayacak hale gelince, nere T deyse psikoza girecek duruma geldiğimde yazabilen bir hastayım. Batı kültürünün düşüncelerimi ne denli etkilediğine gelince; dünya edebiyatını Almanca okuyorum. Bu nedenle edebiyat ufkum çok geniş oluyor. Türkçeye çevrilmemiş birçok yazar Almancaya güzel çevirilerle çevrilmiş. Bunları hazır bulabiliyorum. Bunun yanı sıra tabii ki okuduklarımdan etkileniyorum. Ama düşüncelerimi ve beni biçimlendiren olgu, yalnız tek başına Batı edebiyatı, Batı felsefesi ve düşüncesi olamaz. Çünkü ben 38 yaşındayım ve 38 yıldır Türkiye’de yaşıyorum. Zaman zaman iki dille düşündüğüm oluyor. Çünkü Almancayı çok iyi öğretmişler bana. Rahibe disiplini ile. Bazen Almanca düşündüklerimi aynı güçte Türkçe söyleyebiliyor muyum diye kafamda kendimi sınıyorum. Çünkü benim için en önemli dil Türkçedir. İki dil bilmekten kaynaklanan, sığınacak bir dünyanın alışkanlıkları oluyor. Ama çevirdim mi demek ki Türkçeden uzaklaşmadım diye mutlu oluyorum. Aslında Batı’yı, Kuzey’i, Güney’i ve geçmiş bütün zamanları burada, Akdeniz duyarlılığı içinde ve bir üçüncü dünya ülkesinde yaşamak mutluluğuna ermiş, otuz yıllık yaşamlarına bir asrın olayları sığdırılmış ender mutlu insanlardan biri sayıyorum kendimi. Her olaydan ve sıkıntılardan çok şey öğrenileceğine inanıyorum. Hani bir İsviçre dağ köyünde, İtalya’ya bile inmemiş, öyle havaya, göle, ineklere ve çayırlara bakarak yaşayan insanlar tanıdım. Ben bu tür bir yaşamı yaşanmış saymıyorum. Beni etkileyen, yaşadığım ülkenin ve Batı ile bağların oluşturduğu ikiliktir. Neden yazılır? Dünya acılı olduğu için yazılır. Duygular taştığı için yazılır. İnsanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. Ama insan bu, bir kez bu zavallılıktan sıyrılmaya görsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. İşte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazılır ya da kendi kendine kanıtlamak için. Çünkü insanın kişisel özgürlüğü, kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar. Dünyasına egemen olan insan, acıları coşkuya, bunalımı yaratmaya, sevgisizliği sürekli aşka dönüştürebilir. Ben dünyama egemen olabilmeyi edebiyatla öğrendim. ? (*) Tezer Özlü’nün TürkAlman Kültür İşleri Kurumu’nun düzenlediği “Yazmanın İç Nedenleri” konulu toplantısındaki bildirisinden, 1982. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054 SAYFA 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle