Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ rını önlemek için reeskont kredilerinin limitini düşüreceğini haber versin. Ayrıca dokuma fabrikalarından gelecek senetlerin bir süre reeskonta kabul edilmeyeceğini de dokumacılara bildirsin” dedi. Bana da “14 sayılı Türk Parasını Koruma Kanunu’na göre yaz bir kararname. Dersin ki devalüasyonu bahane edip, fiyat arttırımına gideceklerin ithalat lisansları ve döviz tahsisleri iptal olunacaktır.” Yazdım. Akşam haberlerinde Sakıp Sabancı’nın hükümete destek olmak adına her şeye rağmen zam yapmayacaklarını hatta fiyatlarda yüzde 5 ucuzluğa gideceklerini açıkladığı bildiriliyordu. Mesaj alınmıştı. Kitaptaki “Pilavdan plana… Ve de sonra tekrar plandan pilava…” yazınız... Planlı ekonomiye elveda konusu... Hazindir.. Türkiye, yıllar önce pilavdan plana geçti ama son yıllarda açık seçik plandan pilava dönülüyor. Planlı ekonominin bu ülkeye yararı nedir, zararı nedir? Bugün özel sektörün sahip olduğu sanayi yapısının tamamına yakın kısmının planlı dönemde gerçekleştirildiği, planlı dönemin sona ermesinden bu yana ise mevcut yapıya ekleme yapılamadığı unutulmamalıdır. 196080 arası yapılanlar ile daha sonra yapılmayanları karşılaştırmak kâfidir. AKP’nin ekonomiye yaklaşımını nasıl değerlendirirsiniz? Bir kere doğru bir programları yok, hatta programları yok. Hükümet şimdi mali kural diye bir şeyin üzerinde duruyor. Mali kural yani parayı sıkacaksın. Parayı sıkacaksın da neye göre sıkacaksın? Şu anda Türkiye’nin neye ihtiyacı var? Üretimi arttırmaya ihtiyacı var. Üretim artmazsa iş olmaz, aş olmaz. Üretim artması talebin olmasına bağlı, yoksa olmaz doğal olarak. Kimse yatırım yapmaz, üretim yapmaz. O zaman üretimi harekete geçirmek için talebi canlandırmanız lazım. Son zamanlarda talep neden yok? Şimdi diyoruz ki halkımız büyük ölçüde parayı harcamıyor. Evet, harcamıyor ama halkta para da yok, yastık altı da… Halkın cepleri boşaldı. Anadolu’da altın kalmadı. İşte durumun en sahici göstergesi budur. Anadolu’da kesilmeyen inek kalmadı, Anadolu’da tarlalar satılıyor, demek ki halkın genelinin parası kalmadı. Bakın yatırım yapılsın diyorlar… Paranız olsa ne yatırımı yaparsınız? Parası olan gidip rezidans yapıyor, halbuki planlama denilen şey; ülkenin 15 yıl, 20 yıl sonrası hedeflerini belirlemektir. Yani rezidansla olmaz bu iş, üretimle olur. Kimse ülkeyi batırmak için işbaşına gelmez ama bunların yanlışı planlamayı yabana atmak, atıl bırakmaktır. Şimdi yapılan da budur. ‘POLİTİKADAN KIL PAYI SIYRILDIM’ Büyük sermaye abartmayı seviyor diyorsunuz kitapta yer alan bir yazınızda… Ona atfen sorarsam bu söylediklerinizin yaşama geçmesi için öncelikle hükümetin özellikle büyük sermaye çevreleriyle iyi geçinmesi gerek… Öyle.. Geçinmiyor… Belki de şöyle söylemeli geçinmekten ziyade ilişkilerini iyi tutmalı. Türkiye sadece İstanbul ve Ankara’dan ibaret değil. Üretimi sadece büyük sanayi çevreleri de gerçekleştirmiyor. Sanayide orta ve küçük ölçekli işletmelerin ağırlığı artıyor. Üretim sadece sanayi demek de değil. Tarım var, turizm var… Yatırımı, üretimi sadece işveren gerçekleştirmiyor. Her yatırımda, üretimde “işçi” yani “insan” faktörü var… O faktör hiç sevilmiyor, hakları için sokağa çıkanın vay haline! Adım atamamak, ileri gidememek bu yüzden. Zaten olan hep onlara oluyor. Politikacı ne kadar didişirse didişsin yine de zengini sever, büyük sermayeyle öyle ya da böyle anlaşır. Bu anlayışla giderse sizin deyişinizle vay işçinin haline… Sonunda da vay ülkenin haline! Politikayla koyalım son noktayı… SODEP ve siz… Her şeyi bırakıp politikacı olacaktınız, olmadı… Daha doğrusu ne oldu da olmadı? (Gülerek) Oktay Ekşi telefon etti bir gün, nüfus kâğıdını al, pazar günü Ankara’ya gel, pazartesi SODEP’in kurucu üyesi olacaksın dedi. İşte kurucuları 30’a tamamlamak gerekiyor, son beşe kalmışlar, son beşten biri olarak ben düşünülüyorum. Yahu şaşırdık nasıl olacak? Kurulu düzenimiz var, İstanbul’da Aksigorta Yönetim Kurulu Başkanı’yım, karım Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nda iktisatçı, kızım paralı okulda. Karım “Bu iş vatan görevidir. Hiç düşünme” diyor. Ailece görüştüğümüz Vehbi Koç’a danışıyorum, o da “Bu iş çok mühim. Sakın gitmemezlik etme” diyor. Yahu diyorum nasıl geçiniriz; burada düzen kurulu, orada nasıl olacak? Dinleyen yok! Sonra kendimi gaza getirdim gibi işte yaparım ederim, süper olur, SODEP şahlanır, Planlama’da az tecrübem yok, olur mu olur gibisinden... Ama sonra yapamadım, kabul etmedim. Pişman da olmadım hani... Kıl payı sıyrıldım politikaya girmekten.? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Bak, Ben Sana AnlatayımOlaylarla Alaylar/ Güngör Uras/ Doğan Kitap/ 247 s. Güngör Uras ile Gamze Akdemir... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054 SAYFA 17