27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Antalya’da ‘Kadınlar Edebiyatla BuluşuyorAntalya Öyküsünü Yazıyor’ “Kadınların ‘aşılamaz’ sorunlarına çözüm üretmeyi amaçladık” “Kadınlar Edebiyatla BuluşuyorAntalya Öyküsünü Yazıyor” başlıklı proje daha önce Kastamonu’da, “Kastamonu’da Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor” başlığı ile gerçekleşmişti. Şairyazar Sennur Sezer ve Betül Tarıman tarafından gerçekleştirilen bu çalışmanın, kadınların kendilerini ifade etmeleri anlamında önemi büyüktü. Kadınlar mani, ninni, türkü, masal yazdı, bir gününü anlattı. Yazmanın özgürleşmek olduğu gerçeğini akıllarından çıkartmadan. Konuştular, hiç konuşmadıkları kadar. Gitmeyi, dönmeyi, aşkı, öfkeyi ve pek çok şeyi. Bu projenin bir benzeri bu kez Antalya’da gerçekleşti. “Kadınlar Edebiyatla BuluşuyorAntalya Öyküsünü Yazıyor” başlıklı projeye Emel İrtem, Hande Öğüt, Betül Tarıman, Sevim Korkmaz Dinç, Arife Kalender, Çiğdem Sezer, Ayşe Sarısayın, Feryal Tilmaç gibi edebiyatımızın önemli kalemleri katıldı. Üç gün süren atölye çalışması sırasında, şair ve yazarlar yazarlık deneyimlerini katılımcı kadınlarla paylaştı. Üçüncü gün sonunda artık onlar da şiddete, tecavüze uğradığını, sevgi görmediğini, cins ayrımcı bir dünyada yaşadığını yazıyordu. Yazdıkları, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde kitaplaştı. Yüz kadının elinden çıkan kitap, yazarlarıyla buluştu. Kadınlar bir kez daha yazmanın gücüne inandı. Kadınlık durumlarından yola çıkarak, karşı karşıya kaldıkları sorunları aşılmaz görmekten vazgeçerek, çözüm arama yoluna gittiler. Bunu yaparken dillerinde Gülten Akın’ın, “Uzaktı dön yakındı dön çevreydi dön/ içinde dışında yanında değilim/ içim ayıp dışım geçim sol yanım sevgi/ bu nasıl yaşamaydı dön” dizeleri vardı. SAYFA 20 Dilek Metin Sert: Sevgili Betül, geçtiğimiz yaz Kent Müzesi’nde yaptığımız sohbet sırasında bana Kastamonu’da gerçekleştirdiğin bir proje çalışmasından söz etmiştin. “Kastamonu’da Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor” başlıklı bir çalışmaydı bu. Biraz anlatır mısın? Betül Tarıman: Bu çalışmayı daha önce Kastamonu’da şair yazar Sennur Sezer ile gerçekleştirmiştik. Zor bir süreçti doğrusu. Üç kişi evlerin kapılarını tek tek çalarak, Honsalar Mahallesi’ndeki kadınları yapacağımız çalışmadan haberdar etmiş, altmış kadar kadını ahşap konağa toplamayı başarmıştık. Amacımız kadınların kendilerini ifade etmelerini sağlamak, bir şeyler yapabileceklerini onlara göstermekti. İlk gün kendi yazarlık deneyimlerimizi onlarla paylaşmış, ikinci gün de onlardan yazmalarını istemiştik. Evet, onlar da yazdı. Mani, ninni, türkü, masal, öykü… Burada, Kent Müzesi’nde seninle tanışmam da bana bir başka kapı açtı. Senin de konu ile ilgilendiğini biliyordum. Biraz kendinden söz etsene. Dilek Metin Sert: Evet senin de değindiğin gibi ben Antalya Kent Müzesi’nde Sanat Tarihçisi Araştırmacı olarak çalışıyorum. Sanat Tarihi eğitimimin sonrasında Kadın Çalışmaları alanında yüksek lisans yaptım. Bu sayede çevremdeki olay ve sorunları, toplumsal cinsiyet temelinden görmeye başladım. Giderek sanatın tüm alanları bu çerçevede bir inceleme alanı haline geldi. Daha önce resim ve heykel üzerine, başta yüksek lisans tezim olmak üzere çeşitli çalışmalarım vardı. İşin edebiyat boyutu ise ilk defa senin bu önerinle yaşama geçti. Seninle bu görüşmelerimizin olgunlaştığı aşamada Merih’e meseleyi açtım. Çok önemli bir şansımız daha vardı, biliyorsun. Sayın Mustafa Akaydın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı olmuştu ve başkanın, kadın sorunlarına olan duyarlılığı da biliniyordu. Bir başka şansımız da, Merih’in başkanın iletişim danışmanı olmasıydı. Bundan sonraki gelişmeleri, özellikle meselenin projelendirilmesi gibi çok önemli teknik meseleleri Merih daha yakından takip etmişti. Öyle değil mi Merih? Merih Taşkaya: Doğru. Projelendirilme aşaması bu işin en heyecan verici aşaması gibi gelmişti bana. Çünkü bu projeden henüz benim haberim yokken, Mustafa Hoca yani Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Akaydın, bana “Merih, kadın sorunları, ülkenin sadece bir kısmının sorunu gibi algılanıyor, oysa Antalya’da da bu sorunlar çok yoğun yaşanıyor, kadınlara yönelik sosyal ve kültürel çalışmalar yapmamız gerek” demişti. Sizden bu projeyi dinlediğimde çok heyecanlanmıştım. Bu yüzden, bu işin başlangıcı ayrıca anlamlı benim için. Şimdi kadınlar teşekkürlerini Mustafa Akaydın’a ilettiklerinde, Başkan’ın gözlerinde gördüğüm mutluluk tarif edilecek gibi değil. Aslında bu işin bu kadar büyüdüğüne ve bir kitapla (*) ölümsüzleştiğine hâlâ inanamıyorum. Böylece Kastamonu’da başlayan bu projeyi bir adım daha ileri taşıdık. Sadece 100 kişi için hazırladığımız atölye çalışmasına 156 kişi başvurunca biraz panikledim doğrusu ama neyse ki hiçbir aksaklık olmadan atölye çalışmalarını tamamladık. Bu noktada bize atölye çalışmasında gönüllü destek veren yazar, şair ve eleştirmen dostlarımızı anmadan geçemeyiz. Her biri hem bizlerin hem de projeye katılan yazar adayı kadınların kalplerinde önemli yer edindi. Ne dersin Betül? Merih Taşkaya Betül Tarıman: Arife Kalender, Emel İrtem, Hande Öğüt, Çiğdem Sezer, Feryal Tilmaç, Sevim Korkmaz Dinç, Ayşe Sarısayın’ın katkılarını unutmak mümkün değil. Birlikte bir şeylere imza attık. Yazarlık deneyimlerimizi mahalleli hanımlarla paylaştık. Şimdi elimizde bir de kitabımız var. Bu kitapta hepimizin emeği oldu. Biraz da kitaplaşma aşamasından söz etsek... Ayrıca önümüzdeki yıl projenin devamı ile ilgili neler söyleyebilirsin? Merih Taşkaya: Bu proje ile özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan kadınların genel olarak toplum, özel olarak aile yaşamlarında karşı karşıya kaldıkları zorlukları “aşılmaz” olarak algılamaları yerine; çözüm üretmeye yönelik davranış örüntüleri geliştirmelerine katkıda bulunulmasını amaçlamıştık. Atölye çalışmaları sonucunda 100 yazar adayı kadının yazdığı öykü, şiir, mani, deneme gibi yazılardan oluşan bir kitap basıldı. Bu yüzden kitabın adı “Yüz Kalemden Yazantalya” oldu. Kitabı okuyanlardan gelen ortak yorum, kadınların imgelerinin oldukça naif, bir o kadar da güçlü olduğu yönünde. Doğrusu biz de biraz şaşırdık kadınların kalemlerinin gücüne. Kitap, aynı zamanda Antalya ili özelinde “yaşayan tarihin belgelenmesi” noktasında Kent Müzesi arşivine de katkı sağladı. Projenin uzun vadeli amacı projeyi sürdürülebilir kılmak için, belirlenen kardeş belediyelerle bu proje kapsamında uygulamalar yaparak projeyi ülke genelinde yaygınlaştırmak. Kardeş belediyeler, ülke genelinde olacağı gibi, uluslararası düzlemde de olabilecek, böylece “Kadınlar Edebiyatla Buluşuyor” projesi uluslararası bir nitelik de kazanacak. Aslında proje bir başka boyutta devam ediyor. Kadınlar “yazıyorsak oynayabiliriz de” dedi ve bir oyun yazıp sahnelediler. Oyunun adı “Bir Evet İki Hayır Arası Hayat”; gerçek bir hayat öyküsü. Yani proje “Kadınlar Tiyatroyla Buluşuyor” projesini doğurdu. Önümüzdeki sene yine “Yazantalya” sloganı ile edebiyatla buluşma projesi devam edecek. Başkanımız Mustafa Akaydın bu projenin sürdürülebilir olması için gereken tüm desteği veriyor. Belediye hizmetlerinin altyapı, ulaşım, temizlik gibi kalemlerle sınırlı algılanışı artık çok gerilerde kaldı. Sosyal belediye bir kentin kültürünün, karakterinin, sosyal dokusunun her geçen gün daha iyiye evrilmesi için çaba göstermek zorunda. Belediye başkanımızın bu konuya olan duyarlılığı ile Antalya’da “kadın dostu belediyecilik” anlayışı yerleşiyor. Dilerim diğer kentlerin belediyelerine de örnek oluruz. ? (*) Yüz Kalemden Yazantalya/ Yayıma Hazırlayan: Merih Taşkaya, Dilek Metin Sert, Betül Tarıman/ Antalya Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları/ 190 s. Betül Tarıman ve Dilek Metin Sert... CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle