Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Maria Wilhelm ve Dirk Mathison’dan ‘Avatar’ ‘Kazib sanatçı: Oku da öğren!’ Dramatik kurgu ve işleniş açısından Avatar, Hollywood klişelerine yüzde yüz bağlı kalan bir film ve endüstrinin tüm imkânlarını sonuna kadar kullanan bir kapitalist prodüksiyon olmasına rağmen; insanlık için en gerekli olduğu zamanda en gerekli mesajları cesurca ve içtenlikle veren, büyük teknik yenilikler ve yaratıcılıklar içeren, muhteşem bir görsel varsıllığı ayaklarımızın altına seren ve Amerika’nın güzel bir yüzü de olduğunu bize anımsatarak umutları yeniden yeşerten bir filmdi. Avatar: Pandora’nın Biyolojik ve Sosyal tarihi Üzerine Gizli Rapor da bu filmle ilintili bir almanak. Ë Hikmet Temel AKARSU vatar bir hışımla geldi geçti. İlk önce sinema sanatı hakkında bildiğimiz pek çok şeyi değiştirdi; ardından tüm zamanların gişe rekorlarını şöyle bir silkeledi, bir dönem tüm sinema yazarlarının ilgi alanı oldu; herkesi etkiledi ve fakat Oscar ödülleri sırasında beklentilerin çok gerisinde bir performans sergileyerek ağızlarımızda kekremsi bir tat bırakıp hepimizi hüzünlendirdi ve çekti gitti. Oscar’ın en önemlileri, James Cameron’un hüzünlü ve kaygılı bakışları arasında eski eşi Katherine Bigelow’a gidiverdi. Eylül döneminde bizde olurdu da hüzünlenir, susardık. Kişisel görüşüme göre dramatik kurgu ve işleniş açısından Avatar, Hollywood klişelerine yüzde yüz bağlı kalan bir film ve endüstrinin tüm imkânlarını sonuna kadar kullanan bir kapitalist prodüksiyon olmasına rağmen; insanlık için en gerekli olduğu zamanda en gerekli mesajları cesurca ve içtenlikle veren, büyük teknik yenilikler ve yaratıcılıklar içeren, muhteşem bir görsel varsıllığı ayaklarımızın altına seren ve Amerika’nın güzel bir yüzü de olduğunu bize anımsatarak umutları yeniden yeşerten muhteşem bir filmdi. Ben olsam bütün ödülleri ona verirdim. O filmin o güzelim çocuksu mesajlarını asla unutmayacak hep kalbimde taşıyacağım. Avatar filminin bu serüveninin ardından çok geçmeden ilginç, değişik bir kitap çıktı; Avatar: Pandora’nın Biyolojik ve Sosyal Tarihi Üzerine Gizli Rapor. Kitap standart edebiyat meraklılarına, ele alıp zevkle okumaları için hazırlanmış, dramatik yapısı olan bir öykü, hikâye ya da senaryo değil. Tamamen “meraklısınasahibinden” mantığıyla hazırlanmış bir almanak. Yazarlarının Maria Wilhelm ve Dirk Mathison olduğu yazıyor, ama kitabın en sonundaki teşekkür bölümünden de anlayabileceğimiz gibi Avatar’a deneyim ve görüşlerini katan bir grup bilim adamının işbirliğini de içeriyor: Stephen Ballantyne, Wanda Bryant, Randall Frakes, Paul Frommer, Jodie Holt, James tanenbaum, Richard Taylor... Kitaba, dolayısıyla Avatar konseptinin hazırlanmasına katkı koyan bilim insanlarını sıralamak bile meseleye yaklaşımın ne denli ciddi ve kapsamlı olduğunu görmek açısından fikir vermeye yetiyor. Kitaba kısaca; önsöze başlık olduğu şekliyle yaklaşabiliriz: “Pandora’da Bir Hayatta Kalma Rehberi!” Eserde, Pandora dünyasının astronomik ve jeolojik yapısı, Na’vi halkının fizyolojisi ve kültürü, Pandora’nın faunası ve florası, Pandora’daki insan teknolojisi, silahlar, belgeler, terimler, dil yapısı vs. tüm ayrıntılarıyla bir bilimsel simülasyon şeklinde fragmanter olarak anlatılıyor. Anlatımlar, teknik detaylar, şemalar, görseller, teknolojik açıklamaları yansıtan illüstrasyonlar ve filmden kareler ile filme dair yaratılmış sayısız teknik ekipmanı en ince ayrıntısına kadar açıklıyor, bir mantığa oturtuyor; bunlar arasında bir sistematik olduğunu ve Avatar’ın sadece bir film değil aynı zamanda “başka bir dünya” olduğunu vurgulayıp bizi ona konuk ediyor. Peki de bunca çılgın ayrıntı ve bunların oturulup kitap yapılması, basılıp piyasaya sürülmesi ne işe yarayacak? İlk başta Avatar merkezli bir yeni FRP’sel salgın mı yaratılmaya çalışılıyor ya da bilgisayar oyunları hazırlamak için gerekli altyapı mı oluşuruluyor veya endüstri kendi figür satış düzeninin ilk adımları için mi bunu çıkardı ya da doğrudan doğruya; film bu kadar hasılat yapmışken çifte kavrulmuş olsun, bir de kitabını basıp gazlayalım gibi düşünceler mi var diye düşünmeden edemiyor insan. Fakat ayrıntılar arasında kayboldukça bütün bunların dışında bambaşka bir anlayışı olduğunu fark ediyoruz kitabın. SATIR ARALARINDAKİ SORUMLULUK İLETİSİ Filmi hazırlayan ekip Pandora’nın ayrıntılarına öylesine boğulmuş ve onu oluştururken öylesine kendinden geçmiş ki; kendi yarattığı o dünyaya âşık olmuş, sadece ve sadece o dünyayı yaratırken akıllarından neler geçtiği ile ne yaparken neyin peşinde olduklarını bizle paylaşmak istemiş gibi. Kısacası bu kitapla kendi yapıtlarına bir nevi saygı duruşu sergilemişler ve hazırladıkları her ayrıntı ile sukabağı davullarıyla, akkor solucanlarıyla, biyoışıltılarla, ölüm perileriyle, altı ayaklı atlarla, yelpaze kertenkelelerle, Pandora’yı bir arboretum gibi sergileyen flora envanteri ile ve daha sayısız pek çok bilimsel ayrıntı ile bize güçlü bir alegorik dizge, bir paralel evren sunmuşlar. Yarattıkları her canlı, teknik, ritüel vs. ile bir mesaj iletmeyi bilmişler. O mesajlar birleşip dizgesel olarak binbir göndermeyle dolu bir alegorik sistem oluşturmuş ve bütün bunlar toplu olarak incelendiğinde güçlü bir “çevre ve alternatif yaşam” mesajı ortaya çıkmış. Bu kitap standart okur için değil ama Pandora dünyasının ayrıntılarına girmek isteyenler, Avatar’la aralarında benim gibi duygusal bağ kuranlar, sinema ve oyun insanları, bilimkurgu meraklıları, fantezi ve FRP düşkünleri için ilginç olabilecek bir almanak. Ama bence en önemli yönü sergilediği duruş. Bunu biraz açmak istiyorum... Son zamanlarda NTV ve CNNTürk’teki Afiş vs. gibi sanat programlarını ne zaman açsam bir dizi genci, programa konuk olmuş, büyük sanatçı pozlarında, bilmiş bilmiş konuşurken görüyorum. Her gece yeni bir yerli yapım film konuk oluyor beyaz camlara; gazlanmaya, parlatılmaya çalışılıyor. Bu konuda “velut” bir hareketlenme var. Dijital çekim imkânları film yapmayı ucuzlaştırdı. Herkes de büyük fikir adamı, büyük dram sanatı yaratıcısı, cin fikirli ve kurnaz ya... İki kalas bir heves, iki de güzel kız bulan herkes bir film yapıp düşüyor ortalara. Sonra tabii ki gişede felaket, banallik, aleladelik... Avatar kitabı, film yapılırken gösterilen profesyonelliği ve ayrıntıcılığı, çalıştırılan güçlü beyinlerin görkemli yaratısını ve yaklaşımlardaki özeni bütün ayrıntıları ile gözlerimizin önüne seriyor. Bunu görmek etkileyici. Şıpınişi film yapan, kitap yazan “yurdum” sanatçısının bu kitaba bu anlamda bir göz atmasını dilerim. O vakit sanat adına söz almanın ne denli ağır sorumluluk ve ciddiyet isteyen bir iş olduğunu belki kavrayabilirler. Başarının, nelerin ardından gelebildiğini belki anlayabilirler. Bu kitaptan yapılacak çıkarsamaların en önemlilerinden biri de entelektüel ve sanatçı sorumluluğuna dair taşınması gereken bilinç. Ne yazık ki bizdeki yeni kuşak sanat heveslileri arasında bu da pek zayıf. Bir de o çok eleştirdiğimiz, karşı çıktığımız, öfkelendiğimiz, kapitalist dünyanın terminatör lokomotifi, çılgın Amerika’nın sanatçısının dile getirdiklerine bakın: Önsözden aynen aktarıyorum: “Açgözlülüğün orduları, Dünya’yı ve üzerinde yaşayan tüm canlıları tahrip ediyor. Enerjiye olan açlığımız yüzünden hep daha fazlası için gezegenimizi yakıp yıktık. Gırtlağımıza kadar sanayi atıklarına, her geçen gün daha da büyüyen çöp yığınlarına ve kirliliğe battık. Aşırı nüfus, hızlı gelişme, nükleer terorizm, çevreyi tahrip eden savaşlar, enerji santrallarından yayılan radyasyon sızıntısı ve zehirli atıklar, hava kirliliği, ormanların yok edilmesi, küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi, soyu tükenen türler yüzünden biyoçeşitliliğin yok olması... Eskiden maviyeşil renklerde olan güzel dünyamız artık bir lağım çukuru evrenin yüzünde kanayan derin bir kesik var. Her bir dolarla aslında yok oluşumuzu satın aldık.” Diyeceğim şu ki: Kazib sanatçı; oku da öğren! ? Avatar: Pandora’nın Biyolojik ve Sosyal Tarihi Üzerine Gizli Rapor/ Maria Wilhelm, Dirk Mathison/ Çeviren: Özgür Atılım Turan/ Doğan Kitap/ 206 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054 A “MERAKLISININA SAHİBİNDEN” ALMANAK Artık Amerikalıların Oscar’da olsun Nobel’de olsun sürekli hepimize bu tür soğuk duşlar yaşatmasına alıştık. O yüzden eskisi kadar sarsılmıyor, “Hımm; tahmin etmeliydik” gibi bilgece ve alaycı tebessümlerle karşılıyoruz bu tür vakaları. Yaşayageldiğimiz bu gibi sayısız olayın sonucunda ne Nobel’i ne de Oscar’ı ciddiye alan önemli bir sanat insanı var artık. Neticede ödüllerin büyüklerini toparlayan Katherine Bigelow’un tören sırasındaki konuşmasında heykelciklerini dünyanın dört bir yanında savaşmakta olan Amerikan askerlerine ve gizli servisine adamasıyla her şey yerli yerini buldu. Yani bizim haşarı basınımızın o tatlı, hınzır manşetleriyle ifade edecek olursak, “Sonunda bu da oldu!” Şaka gibiydi ama sabaha karşı kendi kulaklarımla duyduğum için inanmamak gibi bir şansım yok. Böyle şeyler 12 SAYFA 14 James Cameron’un yönettiği ‘Avatar’ filminden sahneler...