Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Maggie Anton’dan ‘Raşi’nin Kızları’ Bir zamanlar Avrupa’da Raşi’nin Kızları adlı kitap Ortaçağ’da gerçek bir öyküden yola çıkılarak yazılmış. O yıllarda Fransa’da yaşayan Yahudilerin günlük yaşamları, gelenekleri, sorunları, bayramları, duaları üzerine gerçekten de anlamlı, bilgi verici bir roman olduğunu söyleyebiliriz. Eser, bir roman olmakla birlikte, Yahudi dini inancının geleneklerini, kutsal kitaplarını, Avrupa’daki bir dönemi ayrıntılarıyla anlatıyor. Ë Tufan ERBARIŞTIRAN ahudi inancında Tevrat ve Talmud’un büyük bir manevi önemi var. Bu iki kutsal kitap her Yahudinin evrensel inancını, yaşam biçimini, dinsel duygu ve düşüncelerini temsil eder. Hz. Musa’nın Sinay Dağı’nda aldığı “On Emir”in yanında bir de 613 tane dini “kurallar” yer alır. İşte bu kurallar “On Emrin” nasıl uygulanacağı, nasıl anlaşılacağı konusunda yapılan açıklamalardır. Hz. Musa, İsrail kavmindeki yaygınlaşmış pagan öğretinin yerine onları tektanrılı bir dine yöneltmek istiyordu. Çekilen sıkıntılar, yaşanan olumsuzluklar bunun içindir hep. Atalarının topraklarında yaşamlarını sürdürebilmek için, Talmud’un yol göstericiliğinden ayrılmamalıydılar. Hz. Musa işte bu nedenle herkesin eğitim ve kültür düzeyine uygun olarak kutsal sözleri anlattı. Sözlerinin daha iyi anlaşılması için bunları küçük öykülerle örtüştürdü. Bu sözel gelenek yüzyıllarca nesilden nesile aktarıldı. Bu dinsel metinlerin anlam ve yorumları kişinin seviyesine göre değişkenlik gösterir. Küçük yaşlarda başlayan bu eğitim belirli bir düzeye geldikten sonra kişinin yorumları ile derinlik kazanır. Asıl adı Salomon ben Isaac olan Raşi, Yahudi tarihinde çok önemli bir hahamdır. Talmud üzerine ilk yorum yazan kişidir. Onun yazdığı yorumlar bugün bile halen ilgiyle okunur. Raşi’nin kaleminden çıkmış olan Kuntre’ler Talmud metinlerinin daha iyi anlaşılmasına yol açmıştır. Roman boyunca onun Talmud hakkındaki derin bilgisini, bu konudaki düşüncelerini görüyorsunuz. Raşi, Talmud’u bir yaşam biçimi olarak kabul eden, onunla aydınlanan, bu anlamda kendini yenileyen, tüm bilgilerini sonraki nesillere aktarmak için çok güçlü yorumlar yazabilen gerçekten değerli bir din adamıdır. Romanda büyük kız Yoheved sürekli öne çıkıyor, anlatım onun söz ve davranışlarıyla biçimleniyor, değişiyor, yeniden oluşuyor. Yoheved, kişiliği gereği Talmud’u öğrenmek isteyen, akıllı ve becerikli bir kızdır. Çevresindeki olayları gözlemleme yeteneği, kendini ifade etme beceresi, bedenini tanıma isteği, en çok da inancına göre yaşamını yönlendirmek arzusu hemen dikkat çekiyor. Yazar ondaki bu isteği, son derece uyumlu bir anlatımla karşımıza getiriyor. Yoheved’in gözünden, duygularından, dilinden dış çevreyi, orada yaşananları, erkekleri, Yahudi inancını, bazı büyü ve gelenekleri tanırız. Dolayısıyla romanın bir yerde anlatıcısı gibidir. Kız kardeşi Miram da tıpkı ablası gibi Talmud’u sürekli okur ve babasından ders alır. Yoheved, Talmud’u okudukça kendine olan güveni gelişir, olaylara daha mantıklı bakmayı öğrenir. Babasıyla en mahrem konuları bile konuşmaktadır. Sözünü ettiğimiz konuşmaların, çağdaş dünya ile çok yakın olduğunu söyleyebiliriz. Yahudiler kendi aralarında bu rahatlığı yaşarlarken, Hıristiyan inancına sahip olan kişilerle de dostluklarını sürdürmektedirler. İşin bu yönü oldukça şaşırtıcıdır aslında. Günümüzde neden böyle değil diye düşünmeden edemiyoruz. Sarah Teyze ebedir, çevrede bu özelliğiyle tanınmıştır. Ebelik mesleğinde oldukça başarılıdır. Neredeyse tüm doğum olaylarına içtenlikle koşar, kadınlara yardım eder. Yahudilikte doğumun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görüyoruz. Küçük Miriam ebelik mesleğini seçer ve burada başarılı olmak ister. Onu bu mesleğe yönelten görüntüler öylesine canlı, doğal verilmiş ki ilgiyle okuyorsunuz. Annesinin (Rivka) dördüncü bebeğini kaybetmesini, bu dramın yansımasını da çok etkileyici bir anlatımla okuyorsunuz. Hıristiyan kontes Adelaide’nin doğumunu Sarah Teyze ve Miriam birlikte gerçekleştirirler. Karşılıklı güven ve samimiyet kendini sürekli göstermektedir. BİR YAHUDİ AİLE Talmud binlerce yıl öncesinin koşulları nedeniyle herkesin anlayacağı bir dille yazılmıştır. Roma kültürü, pagan öğreti ve yerel dinlerle karışmasın diye bu durum özellikle yaratılmıştır. Üstelik Yahudilerin üzerlerinde Roma’nın inanılmaz bir baskısı vardır. Hıristiyanlığın devlet dini olması nedeniyle, Yahudilere büyük bir baskı uygulanır. Yahudilerin ellerindeki kutsal metinleri okuyan Hıristiyanlar ve Romalılar bunları sürekli yasaklamaya çalışır. Kutsal yazıların ikinci hatta üçüncü anlamlarını bilen hahamlar kendi dindaşlarına bazı sırları vermeyi sürdürür. Romanda bunların küçük ipuçlarını, bazı ayrıntıları, kenarda köşede gizli kalmış bilgi kırıntılarını görebiliyorsunuz. Tevrat/ Talmud’un asla kaybolmadan, değiştirilmeden, bugüne kadar sırlar içinde gelen kutsal bir öğreti olduğunu anlıyorsunuz. Romanda bazı ilginç sayılabilecek bölümler var. Sözgelimi, MontierLaCelle manastırı başrahibi Robert ile Raşi arasında düzeyli tartışmalar yaşanır. İkisi de kendi dinlerinin savunuculuğu yapmadan, sadece karşılıklı fikir alışverişi anlamında konuşur ve tartışırlar. Farklı dinlerin temsilcileri, daha o dönemlerde bazı konularda karşılıklı konuşabiliyor, hoşgörülü bir ortam içinde düşüncelerini söyleyebiliyorlardı. Papa ve bazı Krallar ne zaman Haçlı Seferleri’ni başlattılar, işte o zaman birçok dostluklar bozuldu, kavgalar başladı. Sonrası tam anlamıyla bir felaket ve zalimlik dönemidir artık. İşkenceler, zorla din değiştirmeler, sürekli yaşanan savaşlar ve kavgaların ardı arkası kesilmez. 1492 yılında ise Yahudiler Batı Avrupa’dan (özellikle İspanya bölgesinden) zorla kovulur. Yazar romanda geçen dönemi işlerken epeyce ayrıntılı bilgiyi, Yahudi geleneklerini, Fransa’nın o bölgesini dantel gibi örmüş adeta. Bunların her birini romanın içinde bazen kesişerek, bazen de ayrılarak karşınıza geldiğini görüyorsunuz. Sözgelimi, Catharine’nın bir tecavüz sonrası yaşadığı bunalım, zorla düştüğü fahişeliği ve tövbe ederek Yahudi inancına geçmesini anlaşılır, kabul edilebilir bir biçimde yansıtıldığını söyleyebiliriz. Romanda adı geçen kahramanların birçoğu gerçeği yansıtan, içimizden biri gibi olabilen, her birinin söz konusu dönemin tüm koşullarını yansıttığını ekleyelim. Raşi’nin Kızları bir roman olmakla birlikte, Yahudi dini inancının geleneklerini, Kutsal Kitaplarını, Avrupa’daki bir dönemi ayrıntılarıyla anlatıyor. Okurken hem bilgi sahibi oluyorsunuz, hem de etkileniyorsunuz. Roman bu açıdan okunduğunda inanılmaz bir bilgi birikimi vermektedir. Söz konusu dönemi öğrenmek isteyenlerin, Yahudi dinine ilgi duyanların, bu konuları merak edenlerin kesinlikle okuması gereken bir roman olduğunu söyleyebiliriz. ? Raşi’nin Kızları/ Maggie Anton/ Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın AŞ./ 356 s. Y Maggie Anton’In kaleme aldığı ‘Raşi’nin Kızları’ bir roman olmakla birlikte, Yahudi dini inancının geleneklerini, Kutsal Kitaplarını, Avrupa’daki bir dönemi ayrıntılarıyla anlatıyor. YAHUDİ TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR HAHAM Raşi’nin Kızları adlı kitap ortaçağda gerçek bir öyküden yola çıkılarak yazılmış. O yıllarda Fransa’da yaşayan Yahudilerin günlük yaşamları, gelenekleri, sorunları, bayramları, duaları üzerine gerçekten de anlamlı, bilgi verici bir roman olduğunu söyleyebiliriz. Romanın konusu 10691077 yıllarında Fransa’nın Troyes kentinde geçiyor. Yahudiler küçük esnaf, tacirlik yaparak geçimlerini kazanmaktadır. Hıristiyanlarla ilişkileri gayet düzgün, insancıl değerlere dayalı, karşılıklı hoşgörü içinde olduğunu öğreniyoruz. İki taraf birbirlerine belirli bir mesafede yaklaşsa bile, güven duygusu her zaman öndedir. Roman bu atmosferde Yahudi bir ailenin günlük yaşamını bir film gibi bize izletiyor. ÖzelSAYFA 10 likle Raşi’nin kızlarıyla olan ilişkileri, onların eğitimine verdiği değer, aralarındaki konuşmalar neredeyse günümüzün çağdaş ortamını andırıyor. ortaçağda böylesine duyarlı bir baba, iki kızına Talmud’u öğretirken, onlara kendi dinlerinin önemini, kutsallığını anlatır. Ancak burada önemli bir ayrıntı vardır. Raşi, iki kızına birden Talmud’u öğretirken bir yerde geleneklere karşı gelir. Yahudi geleneklerine göre Talmud erkeklere öğretilir. Kadınlara yasak olmasa bile, onlar bundan muaf tutulur. Ancak günümüzde Talmud öğrenmek isteyen bir Yahudi kadını bu eğitimi rahatlıkla alabilir. Yazar burada farklı bir bakış açısı yaratmaya çalışıyor. İnsanın yaşamını sarıp sarmalayan, onu çekip çeviren, dünyayı ve yaşamı anlamasına yardım eden biricik değer, inandığı dinidir. O halde bu mantığa göre, Yahudilik esas olansa, erkeklerin olduğu kadar kızlarının da öğrenmeye hakkı vardır. Evlilik, doğum, ölüm, cenaze, bayram gibi konular ancak bu öğretiyle anlaşılabilir. Raşi bu açıdan haklı olabilir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1054