27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

K “Ömer Uluç’un anısına ve Vivet Kanetti için” itap İçin... SELÇUK ALTUN LXXXVI “Yoksulduk Dünyayı Sevdik” 2003 ürünü romanım 2126Ku(r)şun Lezzeti, sözde gazetecilik yaparken ülkenin kırılgan koşullarından faydalanıp kârlı kamu kuruluşlarını ucuza kapatmak isteyen holdinglere karşı bir manifestoydu. (Ardından, Doğan Medya’nın kara listesine alındım, yaşasın!) 2009’da romanımda da vurgulanan eylemlerin bazıları yüzünden Doğan Holding ilgilileri hakkında davalar açıldı, bazı şirketlerine yüksek vergi cezaları tahakkuk ettirildi. Bu örtüşmeleri fırsata dönüştürmeye çalışmadım. Örneğin, çığırtkan ilanlar vererek gündeme oturmaya çabalamadım. Çünkü benim eleştirilerim yalnızca bir gruba değil, kim çıkar gazeteciliği yapıyorsa ona yönelikti. Geçen yıl sonunda Doğan Grubu’nda – güya Aydın Doğan başpatronluktan, Ertuğrul Özkök ise Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğinden ayrıldı. Bu gelişmelerin, ilgili makamlara bir imaj değişikliği mesajı taşıdığı iddia ediliyor. Türkiye’de medyayı itibarı en düşük iki kurumdan biri durumuna düşüren üç ad say deseler Ertuğrul Özkök ile başlarım. Medyanın ünlü ama değersizlerinden bir futbol takımı kur deseler kaptanlığına, kalemi de duruşu da kıvrak, fırfırdöndü Özkök’ü getiririm. 2127 Ku(r)şun Lezzeti’nde, cılız koalisyonlar dönemindeki ülkeden, trajikomik haber başlıkları da vardı. Yıl 2002, o örneklerden örnekler: Arkadaşlarının beş dakika uzaklıktaki İzmit Devlet Hastanesi yerine Gölcük’teki tanıdık doktora götürmeye çalıştıkları yaralı yolda can verdi. / Bir tosunun beşinci kat balkonundan düştüğü kurban bayramının ilk dakikalarında 103 kişi kendini yaraladı. / M.’de bir hırsız, çaldıklarını bıraktığı yerde bulamayınca panik içinde polisi aradı. / Bir adam halay çekerken kendini bıçakladı. / K.’deki bir markette avokadonun yanında “kullanma kılavuzu” veriliyor. / B.’de bir işçi, çayına çiş karıştıran üç şakacı arkadaşını pompalı tüfekle öldürdü. / K.’de bir kişi ekonomik kriz nedeniyle bakamadığı evcil faresini cami avlusuna bıraktı. / Tansu Çiller K. halkına, “Allah’ı size emanet ediyorum” dedi… 2128 Kitabistan’ın ikiyüzlüleri birbirleri hakkında sürekli dedikodu eder ama yazıyla eleştirmekten çekinirler. Ben ıskalanan değerleri alkışlamayı, eleştirilmesi gerçekten gerekeni kim olursa olsun uyarmayı görev bellerim. Çekinmiyor musun diye sorana, “Haklıysam neden çekineceğim?” diyorum. Bir bayan okurum, “Ukala bir üslubunuz var ve bu size yakışıyor” demişti. Düşüncesini öyle içten ve kompliman yaptığını sanarak yansıtmıştı ki, “Öyle bir niyetim yok, çalakalem yazıyorum. Ukalalığa kalkışsam, inim inim inletirim sığlıkistan çöllerini, Tex Willer misali” diyememiştim. 2129 “Kendimi övdüğüm için özür dilerim; ama siz niteliklerimin farkına bir varın, SAYFA 10 şına bu kadar iş geldi, bir kere daha katlan rica ederim. Diş ağrısını mektubun başında beyan ettim. Kısa yazacağım. Gözlerinden pek çok öperim. Tekrar tekrar teşekkürler. Mu’ciz Kardeşin Oktay Rifat Aman Şevket dayan kitapları bekliyorum. 2134 İnce İnce… i) Bessie Braddock: Winston, sen sarhoşsun! Winston Churchill: Bessie, sen çirkinsin! Ama ben yarın ayılacağım. ii) “Clement Attlee koyun postunda bir koyundur.” Winston Churchill iii) “Keşke Marie Stopes yerine annesi doğum kontrol taraftarı olsaydı!” Muriel Spark iv) “Harlow’da olduğu gibi, t harfi söylenmeyecek.” Margo(t) Asquith, adını yanlış söyleyen Jean Harlow’a hitaben. 2135 Evimde ve okumayazma evimde iki ayrı kitaplığım olmak zorundaydı. Kitaplıklarımın nicelikten önce nitelik özelliğiyle övünürüm. Örneğin, klasiklerin toplam kitap sayısına oranı “binde dörttür.” 2136 Evimdeki kitaplığım okumayazma evimdeki kitaplığımı genç metresi gibi kıskanır. 2137 Paris Seferi (19.01.10 – 23.01.10) Paris’e gitmek için sanatsal bahane eksik olmaz ama kış ortasında uçmak için başbahanemiz Grand Palais’teki “De Byzance A Istanbul” sergisiydi. / Kentte üç küresel Türk (Enis Batur, Selçuk Demirel ve İsmail Bayramoğlu) ile görüştüm. Başta Fransızca olmak üzere Osmanlı’ya dair kitabatta, bence Şefik Atabey ve Ömer Koç’tan sonra üçüncü kişi İsmail’dir. / Pinacotheque de Paris’teki “Rembrandt’tan Vermeer’e” başlıklı sergide Rembrandt için, tarihin en büyük ressamı vurgulaması yapılmıştı. Fotoğraf makinasının icadina dek belki ama ondan sonrası için bir anket yapılsa ben Pablo Picasso derdim. / Kentin yalnızca İngilizce kitap satan butik kitabevi Village Voice’a uğradım; çalışanlarını ve sahibesi Odille Hellier’yi tanırım. Türk(iye) dostu yöneticisi Michael Neal, internetsel satış devi Amazon’un rekabetinin, bağımsız kitabevleri için dayanılmazlık no(k)tasına geldiğinden yakındı. / Kıta Avrupa’sında İngilizce kitap satan ilk kitabevi Galignani’dir. Orada, Tünel’de mukim şair John Ash’in İstanbul ve Anadolu şiirlerinden mürekkep ve mürekkebi henüz kurumamış, “In The Wake of The Day”ini de buldum… 2138 “İstanbul 2010 – Avrupa Kültür Başkenti” programı kapsamında kentin semtleri ve tarihi hakkında Türkçe kitaplar yayımlandı. Nicesi ikinci baskısını göremeyecek bu iyi niyetli girişimlere, İstanbul 2010 için ayrılan fonlardan maddi katkı sağlandı. İstanbul bir yıllığına Avrupa kültür başkenti olduğuna göre kent hakkında öncelikle Avrupa’nın belli başlı dillerinde, her şe ¥ “Dört nala gelip uzak Asya’dan/ Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan/ Bu memleket bizim.” ben o muhteşem alçakgönüllülük düzeyine derhal inerim.” Oyun Yazarı Christopher Fry (19072005) 2130 “Bir meslek sahibi olmak herkesin en şerefli bir görevi sayılırdı; o kadar ki padişahlar bile bir sanat öğrenmek zorunda kalırlardı. I.Mehmed yay kirişi yapardı; II.Mehmed meraklı bir bahçıvandı; I.Selim ile I.Süleyman kuyumcuydular; II.Selim hacıların asaları için hilal; III.Murad da ok başı yapardı; III.Mehmed ile I.Ahmed kaşık ve okçuların baş parmaklarına taktıkları yüzükleri yaparlardı. IV.Mehmed ise şairdi…” “Osmanlı Türkiyesinde Gündelik Hayat”, Raphaela Lewis Onu bana kim mi armağan etmişti? NTV Tarih Yayın Kurulu Üyesi Enis Batur! 2132 Dergide İskender, Buda, Caligula, Hz.Muhammed, Napolyon, Enver Paşa, Halife Abdülmecid ve Atatürk’ün ünlü atları tanıtılıyor. Hz. Muhammed’in kanatlı kır atının adı Burak. (Burak giderek popüler kentsoylu erkek adı oldu.) Mehmet ise, Muhammed’in Türkçeleştirilmiş şeklidir. Eminim, Mehmet Burak adını duyduğunuzda, artık siz de bir tuhaf olacaksınız. 2133 Şevket Rado’ya Mektuplar’dan (Haz. E.Nedret İşli, YKY): 21.3.1945 Ankara 2131 Okumayazma evimdeki 1581 ürünü Şimdi Nebioğlu’ndan bir mektup aldım. Heinrich Bunting imzalı haritada Anadolu, Kitapların emrime âmâde olduğunu bildiribir at başı figürüyle ifade edilmiştir. Prof. yor. Bu işe sevindim. Fakat öyle bir diş ağrıHaluk Oral NTV Tarih dergisinde kullanmak sı çekiyorum ki tarifsiz. Değil mektup yazüzere onu sonunda ödünç aldı. (Henüz iademak yerimde duracak halde değilim. Şevsi yapılmadı!) Baktım benim gravür, NTV Taketçiğim; sana karşı çok mahcubum. Bana rih’in 13. sayısına kapak kızı da olmuş. belki de kızıyorsun. Fakat son bir rica daha, artık seni bir daha katiyyen ama katiyyen rahatsız etmeyeceğim. Mektubun ifadesi bir tuhaf, çok lastikli. Bu kitapların piyasaya çıkmasını istemiyorum. Lütfen bin adet kitabı teslim al. Postaya verip hemen bana gönder. İstanbul’da bu işi yapacak kimsem yok. Mehmet Ali asker. Başka da becerikli bir adam tanımıyorum. Benim yüzümden baArif Damar, 1984Bozcaada. (Foto: Necip Yurdunkulu) Sevgili Kardeşim Şevket; CUMHURİYET KİTAP SAYI 1050
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle