Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T akan Tetik İngilizce öğretmeni. “Türkiye” sözcüğünün “Turkey” diye yazılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş iletisinde. “Özel isimler başka dillere çevrilmez kuralı artık geçersiz mi oldu?” diye soruyor. İngilizce dışındaki Batı dillerinde ülkemizin adı farklı farklı yazılırken “Turkey” sözcüğü, Türkiye’nin uluslararası dolaşımda benimsenen değişmez adı oldu. Bunun sıkıntısını en çok yurtdışındayken duyumsuyor insan. Özellikle “Türkiye’de hep hindi mi yeniyor?” diye alaycı sorularla karşılaşınca. Ülke adının “hindi” anlamına gelmesinden hiç gocunmayanlar; Turkey sözcüğünün kullanımına karşı çıkmayı ilkellik bulanlar var. Ancak biliyoruz ki bu addan rahatsızlık duyan pek çok kişi de var. Birçok ülke çeşitli nedenlerle adını değiştirdi, değiştiriyor. Bunun için, devlet katında alınacak bir karardan başka bir şey gerekmiyor olmalı. ünevver Tızlak: “8. sınıf öğretmen kılavuz kitaplarında ‘örtülü anlam’ şeklinde bir terim kullanılıyor. Konuyla M ilgili bir araştırma yapmaya çalıştım ama hâlâ zihnimde oturtamadım ya da tam olarak ikna olamadım. Mecaz anlamlı sözcük varsa bir cümlede bu bir örtülü anlam taşımak anlamına geliyormuş. Ben bu açıklamayla tam olarak ikna olamadım” diyor. Münevver Hanım’ın söz ettiği kitabı görme olanağım olmadı. Sorusundan anladığım şu: “Örtülü anlam” diye yeni bir terim icat edilmiş; ama bu terimin tam olarak neyi açıkladığına kitapta yer verilmemiş. Başka ve yeni bir kavram anlatılmaya çalışılsaydı kapsamlı bir açıklama yapılması gerekirdi. “Örtülü anlam”, “mecaz”ı tanımlamak için kullanılmış olmalı. İyi; ama buna hiç gerek yok. Böyle bir sözcük zaten var: “somutlaştırma”. Üstelik, “mecaz” yerine “somutlaştırma” teriminin kullanılması, “mecaz”ın yapılma amacını da açıkladığı için daha işlevsel. erap Gökalp’in “Kulak Misafiri” (Pupa Yayınları) uzun bir süredir “misafirim”. Amerika’ya giderken okurum diye S yanıma almıştım. Yolda serseme döndüm, pek bir şey okuyamadım. Taşınma, yerleşme derken günler geçti; sonunda düzeni oturtabildik de sıra okumaya geldi. Serap Gökalp’in ikinci öykü kitabı bu. İlkini, “Astak Kum Saatinde Akarken”i de okumuştum, anımsıyorum. Öyküyü nasıl kuracağını iyi biliyor Gökalp. Merak uyandıran bir giriş yap ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER H 16 ŞUBAT SALI 17 ŞUBAT ÇARŞAMBA mışsa kısa tümcelerle merakı hep diri tutarak soluksuz okutuyor yazdığını. “Yazdığını okutmak” çok önemli bir özellik. Bakıyorsunuz yazar, hiç dil yanlışı yapmamış, düzgün tümceler kurmuş, her adımı planlı, programlı; ama kupkuru bir anlatımı var. Hemen her tümceyi dönüp yeniden okumanız gerekiyor. Sarmıyor, akmıyor, gitmiyor, tutuk… Semra Gökalp öyle can alıcı bir noktadan başlıyor ki elinizden bırakamıyorsunuz öyküyü. “Mantosunun ceplerinin içindeki dikişleri tırnaklayan” bir kadının endişesi size de geçiveriyor; sizin de onun gibi içiniz içinizi yiyor. Birbirinin içinden çıkarıyor öyküleri Serap Gökalp. Bir öyküde tanıştığınız kişi, bir başkasında öykünün kıyısında dikiliyor, sonrakinde gölge gibi geçip gidiyor öykünün içinden. Akıllarından geçenleri anlattığı kişilerin içine giriyoruz, onun gözlerinden bakıyoruz dışarıya. Bir çocuğun “kulağına kaçan” sesler, “kapıları, pencereleri zangır zangır zorlayan, aç ve üşümüş hayata karşı evinin sıcaklığından başka yer bulamayan” kadınlar, “bir erkek çocuğun ortaya çıkmak için zamanını bekleyen sakalı gibi ortaya çıkan” duygular… Zengin bir öykü dünyası sunuyor Serap Gökalp. önüş yaklaşıyor. Amerika’dan aktarılacak daha pek çok şey var; ama ben bugün gördüğüm bir okuldan D söz edeceğim. Bu türden özel amaçlı okullar çokmuş ABD’de. Benim gördüğüm, toplumun dışına itilmek üzere olan, suça bulaşmış, sokak çetelerine girmiş, uyuşturucu kullanan; yani sorunlu öğrencilere eğitim veren bir akademi. Öğrenciler buraya kendi istekleriyle geliyor; zorunluluk yok. On yıl kadar önce kurulmuş bir okul. Altı aylık dönemler halinde eğitim veriyor. Amerikan askeri üssü içinde ve yatılı. Öğrenciler okula geldiklerinde bir çeşit er eğitimi görüyor; bedensel bir eğitimden geçiriliyor. Okul içinde asker üniformasına benzer üniformalar giymek zorundalar. Başarılı olanlar, yarım bıraktıkları eğitime dönebiliyor ya da son sınıfta iseler diplomayı buradan alıyorlar. Derslikler, yönetim odaları, bir iç avlunun çevresine sıralanmış. Her öğretmenin kendi dersinin gereksinmelerine göre düzenlediği derslikler bunlar. Başka bir deyişle her öğretmenin kendi dersliği bulunuyor. Öğrencilerin sınıftayken yararlanabilecekleri dizüstü bilgisayarları var. Edebiyat kitapları 1100 sayfalı, ciltli, resimli, pırıl pırıl. Tarih kitapları da öyle. ABD’de bütün okullar bu kadar donanımlı değilmiş. Bizim lise eğitimine denk düşen sınıflarda genel olarak ilk yıl dünya tarihini, dünya coğrafyasını, dünya edebi 20 ŞUBAT CUMARTESİ 18 ŞUBAT CUMA yatını öğrenirmiş çocuklar. İkinci yılda Amerikan tarihi, Amerikan coğrafyası, Amerikan edebiyatı; üçüncü yılda bölgenin, bu bölge Kaliforniya ise Kaliforniya’nın tarihini, coğrafyasını, Kaliforniyalı yazarları, şairleri. Edebiyat kitabı yalnız edebiyat öğretmiyor; yazmayı, karşılaştırma yapmayı, düşünmeyi ve dilin kullanımıyla ilgili çeşitli alıştırmalarla İngilizceyi de öğretiyor. Kaliforniya’da hiç İngilizce bilmeden, öğrenme gereksinmesi de duymadan yaşayan, ömürlerini tamamlayan, kendilerine “Hispanik” denen, çoğu Meksikalı, pek çok Güney Amerikalı yaşıyor. Bu yüzden her türlü duyuru iki dilde yapılıyor. Yer adlarının hemen tümü İspanyolca. Anlattığım okulda eğitim gören öğrencilerin içinde de beyaz Amerikalı pek az. Sorunlu olmalarının nedeni çoğu zaman aileleri. Bu arada sorunlu çocuklarının ailelerine eğitim veren kurumlar bulunduğunu da belirteyim. Okulda hayranlık duyduğum uygulama, az önce sözünü ettiğim öğretmenlerin özel sınıfları. Öğrenci bu sınıfa geldiğinde gereksinme duydukları her şeyi sınıflarında buluyor. Sınıfın bir yanı kitaplık. Okumakla yükümlü olduklarının dışında, okuyabilecekleri her türden kitap var bu kitaplıklarda. Derslikler, teknik bakımdan da tam donanımlı. Öğretmenin kullandığı bilgisayar, yazıcı, tarayıcı; yansıtım (projeksiyon) aleti ve özel perdesi… Duvarlarda önemli edebiyatçıların, tarihi kişilerin resimleri, öğrencilerin elinden çıkmış çalışmaların sergilendiği panolar. Dedim ya, ben en çok bu öğretmen sınıflarına bayıldım. Kendimce bir dil ve edebiyat sınıfı bile kurdum. Duvarlarda ünlü şairlerimizin, yazarlarımızın fotoğrafları, şiirleri, kısa öyküleri; sıraların üstünde her öğrencinin her an bakabileceği sözlükler, yazım kılavuzları; okuma hevesi verecek zengin bir kitaplık; şairlerimizin bestelenmiş şiirlerinden oluşan bir müzik arşivi; yazarlarımızın yapıtlarından çekilmiş filmler. Müziğin şiire ne kattığının, şiirden ne aldığının konuşulabileceği dersler; roman, öykü çözümlemelerinin yapılabildiği, bir romanla o romandan çekilmiş filmin karşılaştırılabileceği, çeşitli sanat, edebiyat konularının tartışılabileceği sınıflar… Özendirici yazma çalışmalarıyla, dilin “gramer”den, edebiyatın “failatün”lerden ibaret olmadığını öğreten, her ikisinin de yaşamla bağlantısının kurulabileceği derslikler… Hayal etmesi bile güzel…? www.feyzahepcilingirler.com feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız / İst. B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını; bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Mesut Aşkın’ın Üç Ayın Kırk Ayini adlı şiir kitabındaki bir şiir kitabındaki bir şiirin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiirden dizeler ortaya çıkacaktır. 1 J 2 K 3 J 4 I 5 I 6 K 7 E 8 G 9 H 10 A 11 E 12 G 13 H 14 E 15 B 16 I 17 F 18 G 19 H 20 J 21 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU H. “Ancak bugün anlıyoruz ki Mithat Paşa’dan beri o kırk yıllık davada beyhude ... ... çekmişiz.” (Yahya Kemal Beyatlı) 22 I 23 H 24 G 25 K 26 B 27 F 28 B 29 I 30 A 31 F 32 J 71 63 19 13 50 64 74 9 23 54 52 51 33 33 H 34 K 35 E 36 E 37 D 38 A 39 G 40 G 41 C 42 A I. “... Öcü” (Fakir Baykurt’un bir romanı) 43 J 44 I 45 I 46 A 47 J 48 A 49 K 50 H 51 H 52 H 45 29 4 22 78 16 5 44 66 56 53 F 54 H 55 G 56 G 57 J 58 B 59 I 60 B 61 G 62 D 63 H Tanımlar ve sözcükleriniz: J. Kanama, Yeni Kuşbakışı ve Ölü Kitap adlı şiir kitaplarını da yaratan şair. 64 H 65 F 66 I 67 C 68 F 69 J 70 F 71 H 72 B 73 J 74 H A. “Hanende Nedim Bey ki, gençliğinde Boğaziçi’nin ... en sevgili kulu iken artık onun da ihtiyarlamaya, sesinin bozulmaya başladığı sölenirdi.” (Abdülhak Şinasi Hisar) 75 F 76 F 77 G 78 I 79 J 80 C 81 D 82 B 83 B 84 F 43 47 3 79 1 20 73 57 69 32 K. İngilizce “roman”. 10 48 30 42 38 21 46 41 80 67 49 2 6 34 25 35 36 11 7 14 F. Vazgeçiriliş. B. Bir konunun incelenmesi ve eleştirilmesi gereken bütün yönlerini birer birer inceleme, araştırma. D. Erkek eşin karısına yanaşmaması için yemin etmesi. 1045. sayının çözümü: A. TÜRLERİN KÖKENİ, B. ASIM BEZİRCİ, C. NESNE, D. RÜŞDÜ, E. ILIMAN, F. VONOZ, G. EŞKAL, H. ŞUNUN, I. İNSANSAL, J. İVEĞEN, K. ROYAL. 53 17 68 76 27 84 75 65 31 70 81 37 62 E. Sıra ile yapılan görev, keşik. G. Bir şeye işaret koyma. 58 28 26 60 82 83 72 15 C. “Rodop”un ünsüzleri. 12 18 24 8 40 61 39 56 55 77 Metin: “Bize evrenin insan olduğunu söylemek kalıyor yalnızca. İnsanlaşmış evren. Ve onun türküsü: şiir”. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1046 SAYFA 35