03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş Ben Okri iir Atlası CEVAT ÇAPAN Ben OKRI/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç Mademki nehir yatağının yastıkları Fısıldıyorlar büyük bir tedirginliği Mademki ters çevirdi nehir akıntısını Sürüklenirsin diye şimdi Kararan gökyüzü altındaki Tüm kentlere Bir şey söylemeliyim sana: Dönüş yolumun üzerindeki Gözetleme kulesi yıkılmıştı, Yeni bir kule dikildi, eğreti. Çılgın adamların şöleni vardı, Şarkılarını söyledi bir yığın dil Seks partilerindeki verimli kıyametin Senin gözlerinden Akan bu kadar çok Gözyaşı varken Nehirde. DENİR Kİ Denir ki Ölüm korkusu Yaklaşınca Büyür aşk. Denir ki Asla bir daha âşık olamayacağım Korkusu Kaybolunca Cesaret gösterir kendini Bizi bunca kahreden Düşmanların kokusunu duyarak Savaşabiliriz sadece. Aşk ve cesaret birlikte büyürler Arzu acemiyken Heyecan doluyken ruh, Karabasanlar içinde çarpılırken Anlarız ki mümkündür Gelecek. HAK EDİLMEMİŞ BİR İNCELİK Rüzgâr kaldırdıktan sonra dilenciyi Çöplükteki yatağından, Yolun ucundaki boş barlara doğru Estikten sonra Tan ağarmadan önceki suskunluğu Kalır dünyanın yalnızca Bir de ağaçların yalnızlığı. Sahnedeki Handel gizemli bir şekilde Hatırlatıyor bana çocukluğumun Uzun, sıcak gecelerini Sıtmalı, kenar mahallelerde Güçlü tapınakların ortasında Okyanusların ucunda geçirdiğim. Düşlüyor eski şarkıları Geleceğin sesleriyle. Tecavüz ediliyor şimdilerde dünyaya Hak etmediği bir incelikle Olmayan arıların sesleriyle şarkılar söylüyor çiçekler Yükseliyor hava, titrek yalnızlığıyla ağaçların Her gece dünyayı yeniden işgal Edeceklerini fısıldayan. Ama gece, eğiyor ağaçları Düşlerime, Sonra meyveleriyle düşüyor yıldızlar Dünya yanığı, kimsesiz ellerime. VE BENİ TERK ETMEN GEREKİRSE Ve beni terk etmen gerekirse Söylerim Cassandra’nın(*) Gölgesinin Gözlerimden Geçtiğini Söylerim Kuyruk acısı içindeki yıldızların Sadece gökyüzünü yaktığını Uzatmak için azabımı Söylerim kıyılarda kırıldıklarını Dalgaların Tuzlu acılar taşısınlar diye Yüzüme: Çünkü yeniden bağlanıyorsun bana Tüm ışıklarıyla gökyüzünün Dalgaların tuzuyla Boş söylencelerle. Sen gidince Düş göremeyecek kadar karanlık olacak akşam Sabah çok parlak. ? *Cassandra: Geleceği görme yetisi olan, ama doğru söylediğine inanılmayan mitolojik karakter. İleri sürüldüğünde başkaları tarafından inanılmayan, sonrasında gerçekleşerek insanları şaşırtan kötü olaylara psikoloji literatüründe ‘Cassandra Sendromu’ denmektedir. ‘Yükseliyor hava, titrek yalnızlığıyla ağaçların’ Peşinden gittiler batık kentlerin Öğrendiler sonunda Kaçamayacaklarını hiçbir şeyden Sakındılar bu yüzden her şeyden. İyi hatırlıyorum tarihi. II. Çöp tepeciklerinden doğduk biz Karşılaştık göğün manzarasıyla Isınmış dans ediyorken hava. güzel şeyleri Farkında mısın hiç lanet okumuyoruz havaya ılık olduğunda Lanet okumuyoruz meyvelere tatlıyken, Ya da sular üzerinde kibarca seken ışıklara? Şükrediyoruz koşullarımıza acılar içinde bile. Şükrediyoruz sessizce. Bu yüzden müziğimiz bu kadar etkili. Sinmiş esintilere. Gizemli mucizeler vardır iş başında Sadece Zaman’ın yarattığı. Ben de duydum ölülerin şarkılar söylediğini. Diyorlar ki bana İyidir bu yaşam Usul usul yaşa onu Heyecanla, umutla birlikte her zaman. Hayranlık var bu dünyada Şaşırtıcılık var Görünmeyen yaratıkların kımıldattığı her şeyde. Şarkılarla doludur okyanus. Düşman değildir gökyüzü. Arkadaşımızdır alınyazımız. KÜÇÜK KIZ Küçük kız Yeşil nehirdeki Seyrediyorum seni Yıkıyorsun erginliğinin Son gülümsemelerini Acımasız suların çağıltılarıyla Yakalıyorsun Gökyüzünden akan Harika ışığı. Küçük kız Yabanıl nehirdeki Garipsiyorum yüzmeni Gümüş rengi parıltılarla Nehir otlarının, Balıkların arasında. Garipsiyorum daha da Gülümsediğini görünce karşıdan Kayıkçı delikanlıya Akıntılara kapılarak Boğuldu uyuyorken Düşlüyordu nehrin kaynağını, Düşlüyordu seni. Farkındayım yüzündeki kesiklerin Açıklayamadığın izlerin Ya da merak etmediğin Çünkü yansımalar vermiyor nehir; Gözlerindeki ateş Çağırıyor beni Gözetleme kulesinden Bu kurak zamanda; İniyorum, Görüyorum dalgalar Öfkelendiriyor Yeni bir korkuyu, korkunç bir anlaşmayı. Bütün balıklar gittiler Yosunlar biriktiler uzaklarda Anladım irkildiğini Kıpırtısızlıktan, Hayvanlar nehre Girince Yanında durmak için; Evet, anlıyorum korkunu. Küçük kız Çiçeklenen nehirdeki Bir oyuk bulmuştun Girdaplar içinde; Hareketsiz bir yer gibi görünüyordu Son törenlerin için senin Havadaki ulumalar Gizlerini keşfetmeden önce. Mademki bunlardır olanlar, Mademki hayvanlar yükseltiyor kıyı çizgilerini rhobo kökenli romancı, şair, öykü yazarı Ben Okri, 15 Mart 1959’da Nijerya’nın orta kısmında yer alan Minna kentinde doğdu. Çocukluğunda edindiği Nijerya iç savaşı izlenimleri daha sonraki yazınsal çalışmalarının esin kaynağını oluşturdu. Başarılı bir işadamının kıskanç akrabalarıyla ilişkilerini konu aldığı ilk romanı ‘Flowers and Shadows’u yazdığında on dokuz yaşındaydı. 1978’de Essex Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat öğrenimi görmek için İngiltere’ye gitti. West Africa dergisinin şiir editörlüğünü yaptı. BBC’de çalıştı. 1981’de ikinci romanı ‘The Landscapes Within’ basıldı. Bu romanda yoksul ve genç bir ressamın serüvenini anlattı. 1988’de yayımlanan kısa öyküler toplamı ‘Stars of the New Curfew’da bir çocuğun gözlemlerinden Biafra Savaşı’nı yansıtmaya çalıştı. ‘The Famished Road’ (1991) adlı romanı, yazara Booker Prize Ödülü’nü getirdi. Aralarında Commonwealth Writers Prize (1987), Booker Prize (1991) Crystal Award of World Economic Forum (1995), International Literary Award Novi Sad (2008) gibi ödüllerin bulunduğu çok sayıda ödüle değer görüldü. İlk şiir kitabı ‘An African Elegy’ 1992’de yayımlandı. Şiirlerinde aşk, yalnızlık, acı, ölüm, bağlılık, güven duyguları üzerinde yoğunlaştı. Günlük yaşam betimlemeleri arasında felsefi düşüncelerini de kapalı bir biçimde ortaya koydu. Yoğun, lirik sesini aşırı duygusallığa yer vermeden tinsel bir atmosfer içinde yansıtmasını bildi. Yeni şiirsel biçimler denemekten kaçınmadı. Irkçılık, hoşgörüsüzlük, doğal çevrenin harap edilmesi, savaş gibi konuları ele aldığı destansı şiiri ‘Mental Fight’ 1999’da çıktı. PEN İngiltere Merkezi’nin başkan yardımcısı ve Birleşik Krallık Ulusal Kraliyet Tiyatrosu üyesi olan Okri, Londra’da yaşıyor. Yapıtları: Flowers and Shadows (Longman Yay. 1980, roman) The Landscapes Within (Longman Yay. 1981, roman), Incidents at the Shrine (Heinemann Yay. 1986, roman), Stars of the New Curfew (Secker & Warburg Yay., 1988, kısa öyküler), The Famished Road (Cape Yay. 1991, roman), An African Elegy (Cape Yay., 1992, şiir), Songs of Enchantment (Cape Yay. 1993, roman), Astonishing the Gods (Phoenix House Yay. 1995, roman), Birds of Heaven (Orion Yay., 1995), Dangerous Love (Phoenix House Yay. 1996, roman), A Way of Being Free (Phoenix House Yay. 1997, denemeler), Infinite Riches (Phoenix House Yay. 1998, roman), Mental Fight (Phoenix House Yay. 1999, şiir), In Arcadia (Weidenfeld & Nicolson Yay. 2002, roman), Starbook (Rider Yay. 2007, roman), Tales of Freedom (Rider Yay. 2009, kısa öykü). U Alevler içindeki kentin Görüntüsüyle geriye sardık Kumsallardaki infaz günlerini. Tuzlar akıyordu alnımızdan. Tökezliyor her yerde hileli seçimlerin kurbanları Aç yollarda yekpare kazalar Azınlık politikalarının bitimsiz ağı İktidar düşleri, ateşli esintiler. Geleceği kavrayan insanoğlundan Dikilmiş bir haritaydı uluslar, Tarihin sümüğünden akan Bir moda oldu. III. Geleceğin kıyısında Doğduk biz Alevlenen kulelerin Renkli dumanlarıyla. Dumanlar politik yarışları tutuşturdu. Savaşa başladık. Son verdik. Değiştiğimizi sandık sonra. Büyük balık yutuyor küçüğünü İnfazlar yapıyor büyük başlar, Silahlı soygunlar... Çöplerimiz şekle sokuyor bizi. İyi hatırlıyorum tarihi. Satın alınıyor kaplanların hırlamaları Suskunluğun peşin paralarıyla. Büyüyor yumurtalar. Çirkin bir yüz çıkıyor dışarı. Geleceğin kıyısında Bir çocuğum ben İrinli yaralarıyla Unutulmamış tarihin Görüyorum açılıyor dikişler Bekliyorum yanardağların kahkahalarını Ateşli rüzgârlarla Duyuyorum diş gıcırtılarını Bize katılacakların Görkemli ana kapılarda Yeni planlarıyla Çiğ tanesi mühürleriyle Aralıksız ateşleriyle Geçmişteki bir izle Katılacaklar bize Bize, tarihi iyi bilenlere. Dokuyoruz sözcükleri kırmızı Şarkılar söylüyoruz mavinin kıyısında. Yıpranmış sinirlerimizle İpekler öreceğiz çöplerden, Sınırlayacağız zamanı istencimizle. BİR AFRİKA AĞITI Tanrının yarattığı mucizeleriz biz Tatmak için Zamanın acı meyvesini. Değerli kişileriz. Acımız dönüşecek bir gün Yeryüzünün harikalarına. Beni yakan şeyler var şu anda Sararıp soluyorlar mutlu olunca ben. Farkında mısın acımızın hikmetinin? Farkında mısın katlanıyoruz yoksulluğa Şarkılar söyleyebiliyoruz, düşleyebiliyoruz GELECEĞİN KIYISINDA I. İyi hatırlıyorum tarihi: Askerler, politikacılar çıktı ortaya Bond çantalarıyla, silahlarıyla Kutlamalar yapıldı kent gecelerinde. Düzensizliği düzelttiler Gözden geçirdiler tarihimizi İzlediler idamları gün doğumunda Sonra ah çektiler gizli polislerle Ve karar verdiler bir şeye Yapılması gereken. Düzelttiler düzensizliği Ahlaksız zamanların unutulmuş Eski planlarını yeniden çıkardılar CUMHURİYET KİTAP SAYI 1042 SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle