22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D Nurullah Ataç eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN ‘Ataç’ın önemi Ama beğenisi gerilerde kalanlar bu gelişmeyi anlayamazlar. “Gül ile bülbül” edebiyatından kurtulamaz, eskimiş bir dili yenileştirmeyi göze alamazlar. Oysa yaşama koşulları değiştikçe, o koşullara göre yeni bir toplum oluştukça dilin buna uyması, değişen dilin yeni bir edebiyata yol açması kaçınılmazdır. Yeni bir topluma geçmek, eski alışkanlıklarımızı bırakmamızı gerektiren bir devrim eylemidir. Yeni bir cumhuriyet kültürü oluşturmadan değişen topluma uyum sağlamamız kolay olmaz. Kültürün temeli edebiyat, edebiyatın da temeli dil olduğuna göre, bugün de, Kaşgarlı Mahmud’un “Erdemin başı dil” sözünden yola çıkarak “Her şeyin başı dil” demek gereksinimi içindeyiz. İşte Nurullah Ataç bu gerçeği ilk kavrayan yazarlardan biri oldu. Değişen dilin içinden edebiyata bakarken şiir değişimlerini de görmek olanağı buldu. BİR ÖNCÜ YAZARIN ANIMSANMASI Ataç, 17 Mayıs 1957’de öldüğüne göre, 2007 yılı, ölümünün 50. yılıydı. Türk Dil Kurumu’nun yayın organı TÜRK DİLİ dergisi, Eylül 2009 sayısında, bir “Söyleşi Özel Bölümü” düzenlemiş, benimle de bir söyleşi yapmıştı. Türkçenin gelişmesine emek veren Ataç gibi bir ustayı ölümünün 50. yılında, TÜRK DİLİ dergisinde bir “özel bölüm”le anımsamadıkları için biraz sitem etmiştim. Ama yeni yapılanması içinde Türk Dili Kurumu artık o eski kurum olmadığından bunu doğal karşılamam gerekirdi. Artık TÜRK DİLİ dergisinde kimi ölümleri anımsamak, Nail Tan’ın yazılarında, alışılmış kuralları yerine getirmek anlamı taşıyordu. “İyi yazarın zamanı geçmez” diye bir söz var. Belli bir yıldönümü olmasa bile, “Çağdaş TÜRK DİLİ” dergisi, Aralık 2009 sayısında, Nurullah Ataç’ı anıyor. “Çağdaş TÜRK DİLİ” dergisinin yayın yönetmeni İbrahim Dizman, Ataç’ı şöyle tanıtıyor: “Ataç, Dil Devriminin ruhunu en iyi anlayan yazın erlerindendi. Türkçeye kazandırdığı çok sayıda sözcüğün de ötesinde; devrimin asıl Türkçeyi geliştirmek, onun serpilmesi için olanaklar ve ortamlar hazırlamak amacını taşıdığını iyi biliyordu. Bu nedenle devrimi eskiyeni sözcük çekişmesi kısırlığından almış, tümce yapıları, söyleyişler, dilin genel çerçevesi, terimler üzerinden dili tartışmış ve genç kuşaklara yol açmış, yol göstermiştir.” (Yayın Yönetmeninden) Ataç üzerine görüşlerini belirten yazarlar onun bir “öncü” olduğunda birleşiyorlar. Kaya Türkay “Terim Devriminin de Öncüsü”, Atilla Aşut “Türkçenin Uç Beyi”, Ozan Yılmaz “Türkçenin Önde Giden Atlısı” olarak nitelendiriyorlar. Oysa Ataç dil işine biraz geç başladığından yakınır: “Dil işine sonradan giriştim. Daha önce başlasaydım, dil devriminin gerekli olduğunu daha önce anlayabilseydim ne iyi olurdu!.. Erken olsun, geç olsun giriştim dil işine. Gençler arasında buna uyanlar çok oldu. Yaşlılardan da var. Neden ötekilerden çok bana uyanlar oldu? Dil işine girişmem de bir çıkar kaygısıyla değildir de onun için.” Bence çıkar kaygısından da öte, Ataç’a inananlar, ondaki “derin görü”yü sezdikleri, onun edebiyatçı kişiliğine güvendikleri içindir. Atilla Aşut, Yılmaz Çolpan’ın topladığı “Ataç’ın Sözcükleri” arasında, günümüze doğru, benimsenenleri, benimsenmeyenleri de özellikle belirtmiş. Yeni bir sözcük önerilirken halk ağızlarından, eski metinlerden yola çıkıp birtakım kurallar doğrultusunda sözcüğün yaşayabileceği umudu taşınır. Ancak o sözcüğü yazıya ya da şiire alıştırmanız gerekir. Böyle bir çalışma biçem özelliği ister. Oysa biçem dediğimiz ustalık kolay kazanılmaz. TÜRKÇENİN GÜCÜ Cemil Meriç’i anlattığım geçen yazımda, onun dil anlayışını benimsemediğimi de belirtmiştim (Cumhuriyet KİTAP, Entelektüel Tedirgin: Cemil Meriç, 28 Ocak 2010). Kendini Osmanlıcanın büyüsüne kaptırıp Türkçenin gücünü görmezden gelenler, “kamusun namusu” gibi uyaklı sözlerle kullanımdan düşen bir dili canlandırmaya çalışıyorlar. Hani “Kuran” Arapça değil, Rapçadır deyip onun bir başka dile çevrilemeyeceğini öne sürenler vardır. “Kuran”ın Tanrı Buyruğu olduğu doğrudur. Ama Tanrı onu yalnız Araplar anlasın diye indirmedi. “Kuran” bütün insanların anlayışına sunuldu. Attila İlhan “Gazi” sözünü dilinden düşürmezdi ama dil devriminin karşısındaydı. Sevgi Özel bu tutumunu eleştirirken, “... Gazi’nin çok önemsediği Dil Devrimine bakışınızı, bu anlaşılmaz tutumunuzu, kültür tarihçileri elbet bir gün değerlendirecektir” diyor. Bir öğretmen, Feyza Hepçilingirler’e bir yazısını göndererek Sevgi Özel’i eleştiriyor, “Ümmet dili olan Osmanlıcadan niye çekinelim” demeye getiriyor (Cumhuriyet KİTAP, Türkçe Günlükleri, 21 Ocak 2010). Feyza Hepçilingirler gereken yanıtı veriyor ama, “Ümmetçi” anlayıştan kurtulamayanlar Türkçenin gücünü hiçbir zaman anlayamayacaklardır. Osmanlıca ne Arapların, ne İranlıların, ne de Türklerin anladığı karma bir dildi. Kuşkusuz Türkçenin gücünü gösteren yeni sözlüklerin oluşturulması gerekecekti. Cemil Meriç’in “Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır” sözü, etkili görünen, abartılmış, süslü bir sözdü. Yeni bir “Türkçe Sözlük” oluşturulurken ordaki sözcükleri yazıda yaşatmak ilkesi benimsenmişti. Konuşma diliyle yazı dilinde yaşamayan sözcük, “Türkçe Sözlük”e gömülmüş sayılır. “Osmanlıca Kumus”taki sözcüklere gelince; onlar da ölü sözcükler gömütünde unutulmuştur. Bir de “Türkçeleşmiş Türkçedir” anlayışını benimseyip kullanma alışkanlığı edindiğimiz Osmanlıca sözcüklerden kurtulamayan, eski ile yeniyi barıştıran sözcükleri bırakamayan yazarlar var. Kendi biçemini oluşturan bir yazar Türkçenin gücüne inanıyorsa, olabildiğince özleşme dilini kullanmadan yana olmalıdır. Bu “Türkçeleşmiş Türkçedir” anlayışı öyle geniş tutulmaya başlamıştır ki, Türkçenin gücünü geriletmeye yönelmişlerdir. Kültürün çevreni geliştikçe, uygarlık yeni boyutlar kazandıkça, yabancı sözcükler Türkçenin sınırlarını aşmaya başlamıştır. Gündelik yaşama düzeninden bilimsel gelişmelere doğru Türkçenin yeni bir güç kazanması zorunludur. Süreklilik isteyen bir çalışmadır bu! Ataç’ın önemi, özellikle yeni kuşak yazarların özleşme Türkçesiyle biçem oluşturmasına öncülük etmesidir. Attila Aşut diyor ki: “Geçmişte Ataç ustanın etkisinde kalarak benim de ‘aşırı özleşmeci’ bir çizgide yazılar yazdığım olmuştur.” Attila Aşut, çevresindeki eleştirilere aldırmadan arı dille yazmayı alışkanlık haline getirmiş. Böyle çalışmalarla yazı diline biçem özelliği kazandırılabilir. EDEBİYATA DİLİN İÇİNDEN BAKMAK Ataç’ın önemi, kültürün ayrıntılarına, özellikle edebiyata dilin içinden bakmasını bilmesinden, Türkçenin gücüne inanmasından kaynaklanmaktadır. Attila Aşut; Dil Devrimine inanmayan ozanlardan Hilmi Yavuz’u eleştirirken, dilimizde yaygınlık kazanan “konu”, “kavram”, “anlama”, “ilgi”, “mutlu”, “toplum” gibi Türkçe sözcükler yerine Osmanlıca karşılıklarını kullanarak, bilinçli bir seçimle, eski kültürümüzle bağlarımızı pekiştirmekten yana olduğunu anımsatıyordu. Ama Türkçe, yatağını bulan bir ırmak gibi kendi doğrultusunda akmayı sürdürüyor. Artık hiçbir güç onun akışını geriye çeviremez. Ataç, adı yeni duyulmaya başlasa bile, Türkçenin gücünü şiirde sınayan ozanlara ilgimizi çekmiştir. O ozanlar çağdaş şiirimizde gelişme göstermişlerse, Ataç ilgi çektiği için değil, şiirleri gerçekten iyi olduğu içindir. Ataç’ın sözünü yinelemek gerekir: “Gerçekten değeri olmayan bir şiire ben değer katabilir miyim? Kimse katamaz.” Ataç, o alışmadığımız güzelliği göstermesini bilen bir yazar oldu: Eleştirel denemeye yeni boyutlar kazandıran bir yazar. Kaya Türkay, öncü bir yazar olan Ataç’ı şöyle tanımlıyor: “Türkçeyi öz varlığıyla çağdaş uygarlık dilleri düzeyine çıkarmak, Dil Devriminin başlıca ereğiydi. Ataç, Türkçeyi bu doğrultuda geliştirmeye çaba gösteren bir devrimci aydınların başında yer aldı.” (Ataç, Terim Devriminin de Öncüsü). Dil Devrimi olmasaydı cumhuriyet devrimleri yerleşemezdi. Cumhuriyet devrimleri tam olarak yerleşmiş olmasa da, artık “ümmetçi bir toplum”a dönmek olanaksızdır. Ataç, devrimcilik anlayışında şöyle bir özveriden yanadır: “Devrimci olmak alıştığımız, sevdiğimiz birtakım şeylerden geçebilmek demektir.” “Çağdaş TÜRK DİLİ” dergisinin 2009 yılını, Nurullah Ataç’ın dil anlayışını öne çıkararak geride bırakışı anlamlıdır. Çünkü önümüzdeki ışık Türkçenin gücüdür. O gücü kullanarak edebiyatımızı geliştirebilir, o güçten yararlanarak yeni bir topluma uyum sağlayabiliriz. Dilin yeniden oluşması, gelişmesi için çaba göstermek, bir yazarın sıkıntılarından kurtulamadığı zorlu bir serüvendir. Böyle bir serüveni göze alan Ataç, öncü bir yazar olarak, ne gibi engelleri aştığını anlatıyor: “Oysaki ben, özTürkçe için nice kazançları teptim, rahatımı kaçırdım. Üzdüm kendimi, adımı deliye çıkarttım. Hepsi de ne dediklerini bilmez, kafalarına düşüncelerinin gölgesi bile girmemiş birer alıktır bana deli diyenler.” Türkçe yeni bir açılım kazanmışsa, bu gelişmeyi değerlendiren nice yazar yeni bir biçem anlayışı geliştirmişse, değişik imgelerle, söyleyiş biçimleriyle, şiir, yeni yönsemelere ulaşmışsa, bütün bunların arkasında belirsiz bir gölge gibi Ataç’ın durduğunu unutmayalım. “İyi yazarın zamanı geçmez” sözünü yeniden anımsayalım. Dilimizin, edebiyatımızın gelişmesinde Ataç’ın ne denli önemli olduğunu unutmayalım. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: on beş yılında (19521957) Nurullah Ataç’ı oldukça yakından tanıdım. Kişiliğinin özelliklerini bilmeden Ataç’a yalnız yazdıklarından bakarsanız eksik tanımış olursunuz. Onunla ilgili anılarımı zaman zaman yazdığım oldu. Yeniden anlıyorum ki yaşadıklarıyla yazdıkları bir bütündür. Ataç 17 Mayıs 1957’de öldü. Kendisi anlattığı bir denemede “Benim önemim yaşadığım günlerdedir” demişti. Bir yazarın güncelliğini koruması kolay değildir. Değer ölçüleri değişiyor, dil yeni gelişme olanakları kazanıyor. Bunlara öncülük etmek, beğeni düzeyi yüksek, “derin görü”sü olan bir yazarın işidir. Ataç diyor ki: “Gerçekten değeri olmayan bir şiire ben değer katabilir miyim? Kimse katamaz.” Önemli olan değişen edebiyatın, değişen dilin ayrımına varmak, bunların gelişmesine özen göstermektir. S Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1042 SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle