Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O M illi Eğitim Bakanlığı (MEB) ilk ve ortaöğretim için 100 Temel Eser uygulamasını başlatalı beş yıl olmuş. Çocuk Vakfı geçen hafta açıkladığı araştırma ile 2004’te orta, 2005’te ilköğretime yönelik açıklanan ve milyonlarca öğrenciyi ilgilendiren 100 Temel Eser uygulamasında yaşananları ve varılan yeri gösterdi. kuduğum Kitaplar METİN CELÂL 100 Temel Eser neye yaradı? den içeriğine, çocuklara uygun olup olmadığına bakmadan derleyip toparladıkları, aşırdıklarıyla bu konu başlıklarında hem fiyat hem içerik olarak ucuz kitaplar hazırladılar. Bu kitaplar bakanlığın “100 Temel Eser” logosu ile yayımlandı ve okullara girdi, öğrencilere ulaştı. Bir süre sonra bu derlemelerin argo ve küfür içeren metinlerden oluştuğu ortaya çıktı. Olay basına yansıdı. ‘Türkçede Deyimler’ kitabına bakanlar şu ifadelere rastlıyordu: ‘Ağzına tükürdüğümün’, ‘Aklı b.una karışmak’, ‘Anasını bellemek’, ‘b.k atmak’, b.kunu çıkarmak’. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan kamuoyunda oluşan tepki nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i telefonla arayarak, uyarıda bulundu. Bunun üzerine Bakan Çelik, ilgili yayınevlerine dava açacaklarını, bir genelgeyle tüm okul ve öğretmenleri bu tür yayınlara karşı uyaracağını söyledi. Çelik, kitaplarda dinsel ve ideolojik oynamalar yapan yayınevlerini de eleştirerek “Heidi’yi sevdiysen, otur kendi Heidi’ni yaz. Onu Müslümanlaştırmaya çalışma” diyordu. Ama sonrasında hiçbir şey değişmedi. Ne listede bir düzeltme yapıldı, ne MEB vaat ettiği gibi bu konulardaki kitapları kendi hazırlatıp yayımladı, ne de eleştirilen kitaplar piyasadan çekildi. 100 TEMEL ESER NEYE YARADI? Başlıktaki “100 Temel Eser neye yaradı?” sorumuzun cevabı özetlemeye çalıştığım bu olaylardan anlaşılıyor sanırım. 100 Temel Eser uygulaması fırsatçı yayıncıların haksız ticari kazanç sağlamasına, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun ihlaline, çevirmenlerin telif kaybına, ilköğretim çağındaki çocukların dini propagandaya, argo ve küfre maruz kalmalarına, çocuk yayıncılığının 100 kitapla sınırlandırılıp çocuk edebiyatı üretiminde düşüşe, yazarların kazanç kaybına neden oldu. Çocuk Vakfı çözüm olarak 100 Temel Eser listelerinin iptalini, okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinin gelişim düzeylerine uygun, öğrencinin yazı kültürüyle beslenmesi olanağı veren bir okuma programı hazırlanmasını ve bu programı da sivil ve resmi kesimlerin tümünün temsil edildiği özerk yapıda kurulacak bir Çocuk ve İlkgençlik Kitapları Konseyi’nin hazırlamasını öneriyor. Umarız Bakan Nimet Çubukçu 100 Temel Eser konusundaki bu ciddi eleştirilere kulak verir, geç de olsa çocuğu kitapla buluşturacak, okuma alışkanlığı kazandıracak gerekli düzenlemeleri yapar. ? MEB, 100 Temel Eser projesinin temel amaçlarını öğrencilere okuma alışkanlığını kazandırmanın yanında Türkçenin doğru ve güzel kullanılmasını sağlamak olarak belirlemiş. Bu hedefe ulaşılırsa “düşünen, düşündüğünü doğru ve açık bir şekilde ifade eden, algılama gücü yüksek, yorum yapan, analitik düşünen, sentez yapan, tartışan, doğruların; tek noktadan değil, çeşitli bakış açılarıyla bakmak suretiyle ortaya çıkacağını kavramış, güzellik duygusu ve estetik anlayışı gelişmiş, kültürlü” gençlerin yetişeceği düşünülmüş. Hemen herkesin ulaşılmasını arzu ettiği hedefler bunlar. Ama niyetle akıbet her zaman birbirini tutmuyor. KİM, NASIL SEÇTİ? Çocuk Vakfı’nın araştırmasında da belirtildiği gibi 100 Temel Eser listesinde yer alan kitapların hangi temel eser ya da klasik eser ölçütüne göre seçildiği belli değil. Doğan Hızlan’ın yazdığına göre, “Milli Eğitim Bakanlığı, ilköğretimdekilere okutulması mecburi 100 Temel Eser’in seçimi için bir kurul oluşturdu. Kurul, çocuk edebiyatı yazarı Mustafa Ruhi Şirin’in başkanlığında altı ay çalıştı. Kitaplar saptandıktan sonra, Milli Eğitim Bakanlığı bu kitapları uygun görmedi. Üyelerin verdiği bilgiye göre, bakanlık kendi seçtikleri kitapların kabulü için seçiciler kuruluna baskı yaptı. Kurul üyeleri de bu baskıcı anlayışa karşı durarak ve gayet haklı olarak kendi seçtiklerinin okutulmasını istediklerinden hepsi istifa etti.” Daha sonra da bürokratlar kendilerince bir liste oluşturmuş. Çocuk Vakfı araştırmasına göre, ilköğretim öğrencileri için açıklanan 100 Temel Eser listesinde temelklasik eser niteliği taşımayan; konu, içerik, anlatım ve tema bakımından çocuk gerçekliğine uygun olmayan; yetişkin dil dizgesine göre yazılmış; dönem edebiyatı özelliğinde 22 kitap yer almakta. Bu kitaplar arasında konusu, içeriği ve teması nedeniyle çocukların duygu ve düşünce dünyasına uygun olmayan eserler de var. İlköğretim 100 Temel Eser listesinin birkaçı hariç, çoğunluğu yetişkin edebiyatı örneği. Listedeki yerli edebiyat örneklerinin çok azı okuma ilgisi uyandıran, okumayı sevdiren ilk okuma kitabı niteliğine sahip. MEB ne kadar bu listenin bir SAYFA 12 öneri olduğunu söylese de genelgelerle duyurulduğu için ve bakanlık web sitelerinde yer aldığından öğretmenlerce zorunlu okuma listesi olarak algılanıyor. Liste öğrenci, öğretmen ve annebabanın başka kitaplar seçmesine olanak vermediği gibi, kitap okuma çeşidini ve özgürlüğünü kısıtlayıcı. Uygulamada da öğretmenlerin liste dışında kitaplar önerdiğine rastlanmamış. ESERLERDE TAHRİFAT Listede yer alan, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu koruması dışındaki klasik eserlerin çevirmenleri belirtilmediği için bu eserler ucuz fiyatla satılmak amacıyla tahrifata uğramış, uyarlanmış, kısaltılmış. Cervantes’in Don Kişot’unun 41 çevirisi var. Sayfa sayısı 64’le 752, fiyatlar 1.90 ile 34 TL arasında değişiyor. 52 çeşit Tom Sawyer var. Sayfa sayıları 45’le 309, fiyatlar ise 1 TL ile 9.90 TL arasında değişiyor. Victor Hugo’nun Sefiller’inden 36 çeşit var. Sayfa sayısı 80’le 2250, fiyatı 1.90 ile 55 TL arasında değişiyor. Durumun sadece çevirilerle sınırlı olmadığını görmek açısından birkaç tane de Türk yazarlarından örnek vereyim. Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre’sinden 14 çeşit var. 80 sayfayla 264 sayfa, fiyatı 1.75 TL ile 9 TL arasında değişiyor. Ömer Seyfettin’in Yalnız Efe’sinden 27 çeşit var, 21 sayfa ile 263 sayfa arasında, fiyatı aralığı da ona uygun 1 TL ile 9 TL arasında. Ahmet Rasim’in Falaka’sından 32 çeşit var ve kalınlığı 25 sayfa ile 158 sayfa arasında, fiyatı da 1 TL ile 6 TL arasında değişiyor. Çocuk Vakfı’na göre, 100 Temel Eser uygulaması, piyasada en ucuz satılan ortaöğretimde 40, ilköğretimde 60 kitapla sürdürülmekte. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu korumasındaki Halid Ziya, Hüseyin Rahmi, Reşat Nuri gibi klasiklerin eserleri ise fiyatları nedeniyle öğrencilerden çok az ilgi görmekte. DİNİ PROPAGANDA Fırsatçı yayıncılar kesip biçme, çalma çırpma ile yetinmedi. Bu kitapların hiçbir denetimden geçmeden öğrencilere okutulduğunu keşfedince dini propaganda amacıyla yeniden tahrif etme yoluna gittiler. “Andersen Masalları ‘Bir varmış bir yokmuş, Allah’ın kulu çokmuş’ diye başlıyordu. Heidi’nin dedesi ‘Türk’ olmuş...” tu. “Oscar Wilde’ın ‘Multu Prens’ isimli kitabında Miller ve Hans ‘Hayırlı sabahlar’ diye selamlaşıyor. Kitabın sonunda ise, Kaz, ‘Yüce Allahım diye bağırdı sonra da suya doğru koşmaya başladı’ cümlesi yer alıyordu. Pinokyo ‘Allah rızası’ için ekmek istiyor, Ateş Yiyen’e ‘Allah sizden razı olsun’ diyor. Andersen MasallarıI’de ‘Bülbül’ masalı, ‘Bir varmış bir yokmuş. Dünyada Allah’ın kulları pek çokmuş’ şeklinde başlıyor. Polly Teyze, Polyanna’ya şöyle bir cevap veriyordu: “Benimle böyle konuşman hayret verici. Soruna gelince, Allah’ın bana bahşettiklerinin değerini bilirim.” “Pinokyo’da, Pinokyo’nun marangoz babası Gephetto’nun ismi Galip Dede olarak değiştirilmişti. Galip Dede’nin başındaki püsküllü bere ise sarık olarak adlandırılıyordu. Heidi’nin dedesinin Alm olan adı Alp Dede olmuştu.” Yine Pinokyo, orijinal metinde olmayan şu tekerlemeyi de söylüyordu: “Benim elim değil / Fadime anamın eli / El benden sebebi Allah’tan / Okumak benden, şifa Allah’tan / Elemtere fiş, kem gözlere şiş / Bir daha nazar değmez inşallah.” ARGO, KÜFÜR Listelerde yer alan bazı kitapların ise “Tekerlemeler, Türkçede Deyimler, Türk Atasözlerinden Seçmeler, Türk Bilmecelerinden Seçmeler, Türk Ninnilerinden Seçmeler, Türkülerden Seçmeler, Türk Manilerinden Seçmeler” gibi sadece konu başlıkları var. Fırsatçı yayıncılar, çeşitli eserler CUMHURİYET KİTAP SAYI 1043