03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kâmuran Şipal’in ‘Toplu Öyküler’i YKY’de Gece Lambalarının Işığında Kâmuran Şipal yıllar önce yayımlanan ‘Beyhan’ (1962), ‘Elbiseciler Çarşısı’ (1964), ‘Büyük Yolculuk’ (1969), ‘Buhurumeryem’ (1971) ve ‘Köpek İstasyonu’ (1988) adlı beş öykü kitabını bir araya getirerek ‘Gece Lambalarının Işığında’ adıyla yayımladı. Ë Birsen FERAHLI âmuran Şipal 1962 ile 1988 arasında ‘Beyhan’ (1962), ‘Elbiseciler Çarşısı’ (1964), ‘Büyük Yolculuk’ (1969), ‘Buhurumeryem’ (1971) ve ‘Köpek İstasyonu’ (1988) adlı beş öykü kitabı yazdı. YKY Haziran 2009’da bu öykü toplamını bir araya getirerek ‘Gece Lambalarının Işığında’ adıyla yayımladı. Daha önce yıllar içinde tek tek yayımlanmış yapıtları, aradan oldukça uzun bir zaman geçtikten sonra ardı ardına okumak ilkinden farklı bir algı sistemini devreye sokuyor. Retrospektif bir sergiyi dolaşırken, nasıl ressamın desenle, renkle, figürle hesaplaşmasının zaman içindeki değişimini izleyebiliyorsak, toplu öyküleri okumak da bir yaşamı, bir ruhu, bir yazınsal süreci önümüze seriyor. Her bir öykünün sunduğu özerk alan, bir silsile içinde dizilerek, adeta bir roman alanı oluşturuyor. Başlangıçta insan davranışlarını sorgulayan, düzenin çelişkilerini gündelik olayları gözlemleyerek ortaya koymaya çalışan yazar, ikinci kitabı ‘Elbiseciler Çarşısı’nın ilk öyküsünden itibaren anlatıcıyı öykünün odağına yerleştiriyor. Her öyküde giderek derinleşen, kanırtıcı, içten dışa yönelimli bir soruşturma başlıyor. Soru şu: ‘Ben neden böyleyim?’ Bireyselmiş gibi görünen bu sorgulama, öykü atmosferinde yer alan kişilerle, capcanlı çocukluk anılarıyla, tren, park, otel odası gibi yalnızlık imgeleriyle çevrelenerek bir sosyal model oluşturuyor. Kendinden yola çıkarak, kendini acımasızca yerden yere vurarak, tek bir cümlede bile kendisini esirgemeyerek insanı anlamaya çalışıyor öykülerdeki ‘o adam’. Kimi öyküde çocukluğunun şekerci dükkânı ‘Rebeka’ya uğruyor, kiminde annesine bile kapıyı açmayacak denli ilgilere kapalı, sorumluluklar bunalttığında uzun, çok uzun yollara vuruyor kendini. Belki de bu yüzden, üçüncü kitabın adı, ‘Büyük Yolculuk’. “Neredeydi; bir bebekti, neredeydi? Karşıdan geliyordu. Cumbalı evden. Yanındaki evden. Yo, onun yanındakinden: “Ninni küçüğüm, ninni! Ninni bebeğim, ninni!” Cumbalı evdeydi, yanındaki evdeydi, evlerdeydi. Ve karşı evlerin birindeydi, bir beşikti, gördü. Bir salıncaklı beşikti. Ve kendi kendine sallanıyordu.” duygusu ve bunun kaçınılmaz sonucu olan iletişimsizlik, yalın ve o ölçüde etkili bir anlatımla teşhir ediliyor. “Bir şeylerden çekinir gibiydim. Ama neden, bilmiyorum. Kimseye bir kötülükte bulunmamıştım. Ama belki bulunmuştum da haberim yoktu.” Kâmuran Şipal’in öykü dünyasına girdikçe , ‘Yabancı’daki tedirgin suçluyu, ‘Bozkırkurdu’ndaki esrik yalnızı, ‘Kafka’dan Milena’ya Mektuplar’daki uzak sevgiliyi anımsadım. Okumalarım sırasında aynen anlaşan kişilerin bir araya gelip kurduğu dostluklar gibi, benzer karakterdeki kurgu kahramanların bir araya geldiğini, belki de gerçek yaşamdakinden çok daha dayanıklı ve derin dostluklar oluşturduklarını düşünürüm. İşte bu ortak damar Kâmuran Şipal’in öyküsündeki ‘o adamı’ ‘Ret Kulübü’ne dahil ediyor. ‘Ret Kulübü’, İspanyol yazar Enrique Vila Matas’ın kaleme aldığı ‘Bartleby Ve Şürekâsı’ (Doğan Kitap, Mart 2005) adlı kitapta öne sürülen bir kavram. Kâtip Bartleby, ünlü ‘Moby Dick’in yazarı Herman Merville’in 1853’te yazdığı bir öykü. ‘BARTLEBY SENDROMU’ “Bartleby, bir paravanın ardındaki rengi atmış pencerede uzun uzun dikilerek, Wall Street’in bir tuğla duvarına bakar ve dışarıyı seyreder; asla diğerleri gibi çay kahve içmez; asla bir yere gitmemiştir, hep büroda yaşar, hatta Pazar günlerini bile orada geçirir; ne kim olduğunu söyler, ne nereden geldiğini, ne de bu dünyadaki akrabalarını; nerede doğduğu sorulduğunda ya da bir iş verildiğinde ya da kendisiyle ilgili bir şeyler anlatılması istendiğinde hep şöyle der: Yapmamayı yeğlerim.” Bartlebyler, dünyaya karşı derin bir ret duygusu içinde olup, “yapmamayı yeğleyen”ler. Matas, yazabileceklerini kanıtladıkları halde yazmamayı seçen, başarılı olacakları gün gibi açıkken, üne diğer deyişle çoğunluğun beğenisinearka dönen ‘Bartleby Sendromu’ndan muzdarip ret edebiyatçılarını konu edinmiş. Kâmuran Şipal’in 506 sayfalık öykü toplamındaki ‘o adam’ da, incelikli duyarlıklarla dopdoluyken sevgileri, mutluluğu, duygu alışverişini reddediyor. “Ama sevmiş, inan olsun sevmişti. Altın kafeslerde nadide kuşlar, bulunmaz Hint kumaşları gibi sevgiler büyütmüş ama bir günden bir güne kapılarını açıp içlerinden birini salıvermeyi düşünmemişti. “ Dördüncü kitap ‘Buhurumeryem’de yer alan ‘Hüsnü Yusuf’ adlı ¥ K ŞİİRSEL BİR ANLATIM Yazarın sözcükle daha içli dışlı bir ilişki kurduğu, tekrarlarla, tınısal uyumlarla müzikli bir ritim oluşturduğu, aynı cümle içinde farklı zaman dilimlerine gönderme yaparak öykü zamanını ‘an’dan geçmişe doğru genişlettiği şiirsel anlatım öne çıkıyor bu kitapta. Bazen aynen öyküdeki kurgu kahramanın davranış biçimine benzer biçimde, öykü, okuru ansızın bırakıp gidiyor. Hayatın ilk yıllarında tomurcuklanan, her aşamada farklı bir boyut kazanarak bireyi kuşatan endojen kökenli yalnızlık SAYFA 16 Elli sekiz yıldır edebiyatın içinde olup, kendisini bu kadar geri planda tutan, çoğu kişinin yüzünü, dahası fotoğrafını bile görmediği, yalnızca kitaplar aracılığıyla varlığını duyuran Kâmuran Şipal, bu duruşuyla ülkemizde pek tenha olan ‘Ret Kulübü’nün saygıdeğer üyelerinden biridir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle