04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ devlet desteğiyle gölün tapusunu alır, bentler yaptırır ve köylüler artık gölden yararlanamazlar. Gölden gizlice balık avlarlarken ağanın adamlarına yakalanırlar. Recep fena halde dövülür, bir ay yatağından kalkamaz. Arkadaşı Galip, Halk Partisi’nin karşısında yeni bir partinin kurulduğu haberini verir, sevinirler. Askerde okuma yazma öğrenen İsmail, babasının yediği dayağa karşı bir şeyler yapılması gerektiğini düşünür, yeni kurulan partiyle ilgilenir. Köylüler Halkçılar ve Demokratlar olarak bölünürler. Seçimde köyün 179 oyunun 118’ini Demokratlar alır. Suların altındaki toprakları kurtarmak için köylüler bentleri yıkarlar. Gözaltına alınırlar ama pişman değillerdir, gelecekten umut duymaktadırlar, çünkü dört yıl sonra yine seçimler yapılacaktır. Bir Karış Toprak’ın devamı olan Bir Çift Öküz’de, Yörüklerin, Demokrat Parti dönemindeki serüvenlerinden kesitler aktarılır. Bulgaristan göçmenlerinden Hamit ve Cemal’in devletin verdiği yirmişer dönüm topraklarını işlemek için köyün önde gelenlerinden ve Kurtuluş Savaşı gazilerinden Yakup Emmi’nin de yardımıyla bir çift öküz alma çabalarıyla başlar. Hasan, İbrahim Ağa olarak karşımıza çıkan Bir Karış Toprak’ın İbrahim’i olan babasıyla çatışmaktadır. Ağa, Söke’deki parti başkanına; kaymakamı, candarma komutanını, Haydar Öğretmen’i sürdürmesini ve Muhtar Süleyman’ın mührünü almasını, bunları yaparsa elli ton pamuk vereceğini söyleyerek hepsini sürdürür. Hasan, sürgünlerin babasının isteğiyle olduğunu öğrenince köye Halk Partisi’nin kahvesini açtırır. Göçmenlerin tarlalarındaki ekinler sevinç vermektedir ama Hasan’ın evleneceği gün ekinler yanar. Hasan, yaktığı tarlalardan kaçan Rüstem’i tanıyarak kovalar. Rüstem ateş edince Hasan da ateş edip onu vurur ve roman böyle bir cezalandırılmayla son bulur. 1960 SONRASI: HAREKETLİLİK VE BUNALIM İzmir’in İçinde’de 27 Mayıs’ın hemen öncesi dönem anlatılır. Emre, Kurtuluş Savaşı’nda üç parmağını kaybeden emekli Albay Nazif’in oğlu ve ünlü bir tenisçidir. Roman Emre’nin çevresinde ve onun gözlemlerine göre biçimlenir. Hidayet Bey savaş yıllarında yurtdışına kaçmış olan bir ithalatihracat firması sahibidir ve yabancılarla iş yapan biridir. Gülseren’in babası Hamdi ise iç ticaretle uğraşmaktadır. Emre’nin babası ülkenin gidişini değerlendirir ve Atatürkçü düşünceden uzaklaşan yönetime ordunun el koyması gerektiğini söyler, Emre’yle arkadaşları da aynı düşüncededirler. Albay Nazif’in yazdığı anıları okumak için sık sık bir araya gelen Emre’yle Gülseren nişanlanır. Hidayet Bey’in memurlarından Sulhi Bey’in açtığı lastik mağazasında karaborsa lastik satılmaktadır. Ülkede durum kötüleşmekte, öğrenci olayları güçlenmektedir. Hidayet Bey ülkeden kaçma planları yapar ama kaçamaz. 27 Mayıs’ta ordu yönetime el koyar. Hidayet Bey yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanır ama kanıt yetersizliğinden serbest bırakılır. Tartışma’da 1968’den 12 Mart döneminin ilk aylarına kadarki zaman diliminde öğrenciler arasındaki düşünce ayrılıklarının silahlı çatışmalara dönüşmesi, avukat Ekrem Mutaf’ın gözlemleriyle ve onun ekseninde anlatılır. “12 Mart’a nasıl gelindiği”nin sorgulandığı romanda, bildiri dağıtan gençlerin arasında muhbirler de vardır. Solcu ve sağcı gençlik grupları üniversiteye yeni gelen öğrencileri yanlarına çekmek için çaba harcamaktadırlar. Atatürkçü düşünceleri olan Avukat Ekrem Mutaf, üyesi olduğu partide saatlerce tartışır, partide düşünce ayrılıkları vardır ve parçalanma yakındır. Gençler kararsızlık içindedirler, okullarında sürekli eylem yaparlar. Ekrem Mutaf olaylara ve ülkenin gidişine çok üzülür. Gençlere öğütler verip silahlı örgütlenmeden uzak durmalarını söyler. Polis gençlerin her adımından haberdardır. Eylemler sürer ve Amerikalı bir çavuş kaçırılır. Erkal İzmir’de tutuklanmıştır, Ekrem onunla ilgilenmeye gider. İzmir’de yazar Hasan Bey ülkenin durumunu kurtuluştan başlayarak 12 Mart 1971’e kadar özetler. Radyodan İsrail Başkonsolosu’nun kaçırıldığını duyarlar, devlet adına yayımlanan sert bildiriyi de dinlerler. Gençleri kışkırttığı için arananların arasında Ekrem Mutaf da vardır. Davutpaşa Kışlası’nda aydınların bulunduğu koğuşa götürülür. Orada olayları tartışırlar. Bu arada gençlerin eylemleri sürmektedir. Sıkıyönetim nedeniyle kentlerde barınamaz olan gençler üç İngiliz askerini kaçırırlar. Sonunda kırsal alanda sıkıştırılan dokuz genç İngilizlerle birlikte öldürülür. 1989 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanan Eski Toprak’ta da 12 Mart’a geliş nedenleri araştırılır ve bu dönemden kesitler sunulur. Romanda, kendisini “eski toprak” olarak tanımlayan, yetmiş yaşını geçmiş sosyalist Kemal Çığ yaşadıklarını, anılarını, yaşam felsefesini aktarmaktadır. Yaşlılığın tadını çıkarmak için eşinin babasının bir kıyıdaki köyüne yerleşir. Orada çeviriler yapar ve yöre insanlarıyla dostluklar kurar. Kurtuluş Savaşı yıllarından beri düşün savaşımı veren Kemal Çığ’ın çevirileri nedeniyle zaman zaman başı belaya girmiş, gözaltına alınmış, tutuklanmıştır. Yerleştiği köyde de karakol komutanı bu “eski toprak”ı izler. Çevresindeki gençleri düşünceleriyle etkileyen ve onları aydınlatan Kemal Çığ, köye gelen üniversiteli gençlerle tartışır. İzmir’e, bir arkadaşının evine gider. Orada sosyalistlerin düşünce ayrılıklarının artık baş edilmez noktaya gelmiş olduğunu görerek çok üzülür. Gençler ve işçiler direnmektedirler, solun kendi içindeki çatışmaları çoğalmıştır. Kemal Çığ, gelişen işçi olaylarını önemli bulmaktadır ve sendikacılık tarihiyle ilgilenip bir kitap yazar. İçinde olduğu sınıfın halkla çatıştığını düşünür. Sağ düşüncedeki gençlerse Kemal Çığ’ın yerleştiği köye bir kamp kurmak isterlerse de jandarmalarca yakalanırlar. Özellikle büyük kentlerde tam bir çatışma yaşanmaktadır. 12 Mart Muhtırası verilir. Gençler köylerde bildiriler dağıtır. Roman tümüyle yaşlandığını ve savaşımın bayrağını gençlere bıraktığını kabul eden Kemal Çığ’ın değerlendirmelerinden oluşmaktadır. Samim Kocagöz, 1987 Ferit Oğuz Bayır Roman Ödülü’nü kazanan Mor Ötesi’nde 12 Eylül dönemini anlatır. Emekli tarih öğretmeni Salih, emekli olan edebiyat öğretmeni Sıdıka Hanım’la evlidir, dershanede çalışmakta ve tarih araştırmalarını bir dergide yayımlamaktadır. Sıdıka Hanım’ın ağabeyi emekli yargıç Nedim en iyi arkadaşıdır. Ekonomik olarak sıkıntılı ama onurlu yaşamaktadırlar. Damadı Halim bir dava nedeniyle yargıçla konuşması için Nedim’e rüşvet önerir. Nedim damadını kovar. Hulki Bey ise sağcı bir tarih öğretmenidir. Salih’in doçent olan oğlu Doğan ve gelini Sibel görevlerinden alınır. Sibel bebeğini düşürmüştür. Çaresiz yurtdışına giderler ve Salih bu beyin göçüne çok üzülür. Salih’in yazılarını gönderdiği dergi kapatılmış, Öğretmenler Kulübü sağcıların eline geçmiştir. Nedim’in damadı yasak kitaplar okuduklarını, gençlere kötü düşünceler aşıladıklarını ihbar ettiği için Nedim’le Salih izlenmektedir, Nedim’in evi basılır ve yirmi kitabına el konulur, müdüriyete gelmesi istenir ama o, olaya dayanamayan kalbine yenik düşmüştür. Salih de bir gece bir dost ziyaretinden dönüşte evinin arandığını görür, her şeyi dağıtılmıştır, tarih çalışmalarının bir kısmı da kayıptır, güvenlik güçleri gelir onu alıp götürürler. Samim Kocagöz’ün Kalpaklılar, Doludizgin, Tartışma, İzmir’in İçinde, Mor Ötesi, Eski Tüfek, Onbinlerin Dönüşü romanları da Fakir Baykurt’un, Talip Apaydın’ın, Mahmut Makal’ın yapıtlarını yeniden yayımlayan Literatür Yayınları’nca sunuldu. ? SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1023
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle