Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ “Eve Dönüş” adıyla okuyucuya sunuyor. Hayat Bazen Tatlıdır/ Carmen Reid/ Çeviren: Bilgesu Ustura/ Epsilon Yayıncılık/ 416 s. Bella Browning çekici, başarılı ve hırslı bir kadındır. Bunu pek sık belli etmese de gazeteci olan kocası Don’a tapan sıkı çalışan zoru deneyen bir kadın. İçten içe özlemini çektiği şeyin ne olduğunun da farkındadır: Bir bebek! Bella hamile kalınca Don dehşete kapılır. Bu arada Bella yönetim kurulunda bir numaraya oynamaktadır. Ama bunların üstesinden gelecektir! Gelebilir mi gerçekten? Sabah bulantıları, hormon akını ve ofiste yaşanan birkaç sevimsiz olaya rağmen. Bella kısa süre içerisinde çalışan mükemmel seksi ve modern bir anne olmanın ne kadar zor olduğunu keşfeder. Carmen Reid, “Hayat Bazen Tatlıdır” adını verdiği bu kitabında; yirmi birinci yüzyılda anne olan kariyer sahibi bir iş kadınının hikâyesini sunuyor okuyuculara. Hayalet Kentin Kadınları/ Nurcihan Doğuç/ Cinius Yayınları/ 316 s. Orta Asya Türk mitolojisi, Şamanizmi, masalları ve İ.Ö. 8000’lere giden kökleriyle tasavvuf, “maddekarşı madde” ikilemine kaynaklık ederken uzak gelecekte İnci Kız adlı bir gezegenin Hayalet Kent’inde yaşananlar. Uzak geçmişle uzak gelecek iki ucundan büküldü, bu öykü böyle görüldü. Zaman boyutunda, geçmiş ya da gelecekte, asla kaybolmayan, semadan inip çıkan, yıkılıp kurulan varlıklar. Varlıkların başka başka var olma biçimleri ve var olabilmek için kıyasıya mücadelelerini anlatan bu roman, kimine göre olsa olsa uzaklardan gelen bir masaldır. “Hayalet Kentin Kadınları”nda Nurcihan Doğuç, okuyuculara çağdaş bir masal anlatıyor. 47. Samuray/ Stephen Hunter/ Çev.: Sarp Kanşay/ Doğan Kitap/ 338 s. Ömrü savaşmakla geçen Bob Lee Swagger, Vietnam Savaşı’nda keskin bir nişancı, sonra da özel bir dedektif olarak fazlasıyla kan görmüştür. Artık savaşmak zorunda olmadığını düşündüğü bir dönemde, esrarengiz bir ziyaretçi tüm hayatını altüst eder: Albay Philip Yano. Stephen Hunter, yine Bob Lee Swagger’in kahraman olduğu “47. Samuray”la okuyucunun karşısına çıkıyor. Semboller/ Yayıma Hazırlayan: Halil Gökhan/ Dharma Yayınları/ 448 s. Dünya bilgi ve keşif çağını geride bırakalı çok oldu. Bugün neden bildiğimiz, ne bildiğimizden çok daha önemli. İnsanoğlunun soruları uzadıkça uzuyor ve dünya daha da küçülüyor, ansiklopedi kavramı bilgi dünyasında giderek daha da belirsizleşirken “Semboller”, bilginin sınırlarını yeniden çiziyor. Neden bildiğimizi, bilmenin anlamını hatırlatıyor. Amaç; geçmişten bugüne değişerek gelen veyahut aynı kalan insanın kendini farklı alanlarda ifade etmesine yarayan sembolleri CUMHURİYET KİTAP SAYI 1019 bir araya getirmek. Halil Gökhan’ın yayıma hazırladığı “Semboller”, günlük hayatta hemen her an karşımıza çıkabilecek, kökleri çok eski çağlara dayanan her türlü resimsel aracın yeniden tanımlanmasında ve anlaşılmasını sağlamayı hedefliyor. Herkese Biraz Daha Bilim/ Claude Allégre/ Çev.: Birsel Uzma/ Yapı Kredi Yayınları/ 396 s. Fransız Bilimler Akademisi, ABD Ulusal Akademisi ve İngiliz Kraliyet Bilimler Akademisi üyesi profesör Claude Allégre, bilimin büyük kazanımlarını, “Herkese Biraz Bilim”in devam kitabı olan “Herkese Biraz Daha Bilim”le herkesin anlayabileceği basit bir düzeyde ele almaya devam ediyor. Kendini bağımsız birey olarak algılayan herkes, dünyanın gelişimi ve gidişatı hakkında yeterli bilgiye sahip olmadan var olamayacağını gayet iyi bilir. Bu yüzden artık eskiden beri üst kasta dahil edilen bilim adamları fildişi kulelerinden çıkmak zorunda olduklarını anlamıştır. Bilimin özünün fizik olduğunu ve fiziğin bütün doğal bilimleri beslediğini resmetmeyi amaçlayan “Herkese Biraz Daha Bilim” teknik bir yapıt ya da bir ders kitabı değil, 21. yüzyılın sıradan insanına yönelik bir genel kültür kitabı olma özelliği taşıyor. Keloğlan Masalları/ Tahir Alangu/ Yapı Kredi Yayınları/ 214 s. Türk masalları üzerine çok kafa yormuş Tahir Alangu yeni bir masal kitabıyla okurlarla buluşuyor; Alangu “Keloğlan Masalları”nda halk arasından derlenmiş on dokuz Keloğlan masalını bir araya getirmiş. Herkesin tanıdığı aykırı ve evrensel bir kahraman olan Keloğlan’ın ne zaman ne yapacağı belli olmaz: İyi de olur kötü de, saf görünümlü kurnaz çocuk, uysal kılıklı sert delikanlı, başlangıçta yoksul sonunda zengin, kimsesiz bir köy çocuğu iken vezirliğe yükselen talihli, evlenmek için padişahın kızını seçen gözü yukarıda bir genç, kendi halinde yoluna giderken canını sıkanlar için bir baş belası, devleri, dev analarını, padişahları ve bütün zalimleri dize getiren bir halk kahramanı, hatta bunların tümü... Bir sözcü, bir simge, bir öncü, doğruluk, kurnazlık, iyilik, kötülük örneği Keloğlan’ın bütün bu halleri “Keloğlan Masalları”nda toplanıyor. Kötü Bir Yılın Güncesi/ J.M. Coetzee/ Çeviren: Suat Ertüzün/ Can Yayınları/ 240 s. Kitabın kahramanı olan yetmiş iki yaşındaki Avustralyalı ünlü bir yazardan, ‘Çarpıcı Fikirler’ adlı bir kitaba katkıda bulunması rica edilir. O da bunu fırsat bilir; Makyavelizmden, anarşizme, El Kaide’den devlet ile vatandaş arasındaki ilişkilerin niteliğine, Amerika ile İngiltere’nin Ortadoğu’daki savaşlarına Avustralya’nın suç ortaklığı etmesine kadar sorgulamadığı konu kalmaz. Bu arada yazarın özel yaşamında da beklenmedik gelişmeler olmaktadır. Coetzee, bu romanında ilginç bir biçim denemesi gerçekleştiriyor. Romandaki yazarın kitaba yazdıkları, yazarın ve yazıları temize çeken kadının düşünceleri ile kadının sevgilisinin yaklaşımı aynı sayfa içinde üç farklı bölümde sürdürülüyor. ‘Çarpıcı Fikirler’deki görüşlerin Coetzee’nin kendi düşünceleri ve günümüzün dünyasına bakışı olması, romana bel gesel bir tat da katıyor. “Kötü Bir Yılın Güncesi” gerek bu niteliği gerekse değişik biçimi nedeniyle ilginç bir okuma deneyimine kapı aralıyor. Öteki Kâbuslar/ Yiğit Bener/ Yapı Kredi Yay./ 96 s. “Bir sabah, bunaltıcı düşlerden uyandığımda...’ Kendimi yattığım tümseğin üzerinde minicik bir insana dönüşmüş buldum. Pelte gibi yumuşamış sırtımın üzerinde yatmaktaydım ve başımı biraz kaldırdığımda bir kubbe gibi şişmiş, yağ tulumunu andıran, üstü kıllarla kaplı, pespembe ince bir derinin oluşturduğu göbeğimi görüyordum. ‘Ne olmuş bana böyle?’ diye düşündüm. Büyükçe, ama normal, yani içinde böcekler yaşasın diye yapılmış olan yuvamdaydım; ezbere bildiğim o toprak zemin eskiden nasılsa, yine öyleydi.” Romanlarıyla tanınan Yiğit Bener bu defa “Öteki Kâbuslar” adlı öykü kitabıyla okuyucunun karşısına çıkıyor. Odalar/ Olivier Rolin ve Arkadaşları/ Çeviren: Orçun Türkay/ Can Yayınları/ 212 s. “Odalar”ın serüveni, Jorge Semprun’ün Olivier Rolin’e “yazar arkadaşlarından her biri bir otel odası öyküsü yazabilir” demesiyle başlamış. Derleme, Rolin’in hepsi kendisi gibi yazar olan yirmi sekiz arkadaşından yazmalarını istediği öykülerden oluşuyor. Derlemede, Çağdaş Fransız yazınının önemli kalemleri, kimi gerçekten bir gece geçirdikleri kimi ise kurguladıkları otel odalarını anlatıyor. Dünyanın farklı coğrafyalarından farklı insan manzaraları sunan odalar, her yazarın kendine özgü renkli dünyasının aynası aslında. Sayfalar arasında odadan odaya dolaşırken, kimi zaman kıtalar arası sıçramalar yaparak bir dünyadan öbürüne atlayarak gezinmek, kitabı okunması eğlenceli bir maceraya dönüştürüyor. Kök/ Vildan Çetin/ Sistem Kitabevi/ 352 s. Bir ailenin etrafında gelişen, herkesin hikâyesini kendi ağzından bilinç akışı tekniğiyle anlattığı, suda yayılan halkalar gibi birbirini izleyen olaylar örgüsü içinde aşk, ihanet, tasavvuf, sadakat, entrikayla örülmüş, drama ve komedinin, karanlıkla aydınlığın dozunda harmanlandığı bir zamane masalı. Vildan Çetin ironik ve başkaldıran öfkeli üslubuyla yazdığı, hikâyeyi ikinci kitaptan anlatmaya başlama cesareti gösterdiği ilk romanı “Kök”te modern insanın açmazlarına değiniyor. Yaşamımdan Şiir ve Hakikat/ Johann Wolfgang Goethe/ Çeviren: Mahmure Kahraman/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 840 s. Alman edebiyatının dünyaca ünlü en önemli yazarlarından olan Goethe hukuk eğitimi almış, resim sanatına ilgi duymuş, doğa bilimleriyle uğraşmış, araştırmalar yapmış ve yazılar yazmıştır. “Genç Werther’in Acıları”, “Roma ¥ Ağıtları”, “Faust” ve pek çok eseri yayımlandığı SAYFA 27