05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Geert Mak’la ‘Yirminci Yüzyılda Avrupa’da Seyahat’e dair ‘Her ülkenin tarihinde saklı yanlar bulunur’ Hollandalı gazeteci, yazar ve tarihçi Geert Mak, bir yıl boyunca gazetesine haber geçmek üzere Avrupa’yı dolaşır. Her gün bulunduğu yerden geçtiği haberler gazetenin birinci sayfasından yayımlanır. 1999 Avrupa’sında Verdun’dan Berlin’e, Saint Petersburg’dan Auschwitz’e, Kiev’den Srebrennica’ya ve İstanbul’a Avrupa’nın durumunu kanıt ve tanıklarla tanımlamaya çalışır. Mak’le Avrupa’da Yirminci Yüzyıl Boyunca Seyahatler adlı kitabı ve kitap kadar ilgi çeken yazılış sürecini ve günümüz dünyasına nasıl bir katkı sağlayacağını konuştuk. medi. Çünkü birçok kişiyle daha çok kibölümünü öne çıkarıyor. Bazı olayları şisel tarihlerini konuştum. İnsani tarihi merkeze koyarken, bazılarını arka plana ve olayların yaşandığı yerlerdeki tarihi itiyor. Birkaç yılda bir, kendi kendimize anları yazdım. İzler aradım ve örneğin düşünmeli, çocuklarımızla, ebeveynleriyerel arşivlerden çok şey öğrendim. mizle, yaşlılarımızla konuşmalı ve “bu Oturduğum yerden yazdığım bir tarih hâlâ doğru mu?” diye sorgulamalıyız. değil bu… Burada dürüst olmak çok önemli! Galiba benim için tarihten öğrendiğim başlı Seyahatinizde daha önce bilmediğica şey şu oldu: Gerçek olayları ve doğniz neyi öğrendiniz? ruları konuşacaksın. Ne oldu? Olanları Tabii bazı fikirlerim vardı, ama ben çarpıtma! Tabii bütün buların yanı sıra, eski kafalı bir gazeteciyim ve bir projede nasıl oldu, neden bunlar oldu? Ve buyeni şeylere açık olarak işe koyulurum. nun gibi süre giden sonu gelmeyen tarSeyahat boyunca sadece gördüğümü yatışmalar… Tarihin kendisi de daima bir zarım. Ama seyahat boyunca düşünceletartışma zaten. Mesela ben, resmi tarihe rimde değişiklikler oldu. Çünkü öyle saçok karşıyım, çünkü tarihin tüm kurallanıyorum ki, böyle bir projeye adım attırına aykırıdır. ğınızda çok köşeli ve net fikirlerle yola çıkmak çok doğru değil. Öğrenmeye Kitabınızı 12 bölüme ayırmışsınız. açık olmalısınız, özellikle seyahat boBunların her biri bir ayı mı simgeliyor, yunca çok şey öğrenmeniz gerekiyorsa, yoksa zamanın durmaksızın akışına mı bu daha da önem kazanıyor. gönderme yaptınız? Sizdeki başlıca değişim ne oldu? Yok bunlar gerçek yıllar olduğu gibi, Daha fazla Avrupalı oldum! Düşüngerçek aylar. Çok gariptir, seyahat ederdüğümden çok daha Avrupalı! Benim ken bir rotam vardı ve haziran ayında için bir barış projesi olarak Avrupa Birİkinci Dünya Savaşı’nın çıkacağını bililiği çok önemli. AB denince akıllara önyordum! Aksi halde sorun çıkardı, çünce “ortak pazar” geliyor, parayı ve göçkü eylülde de Budapeşte devrimi için menliği hatırlıyoruz. Oysa; Avrupa BirliMacaristan’da olmalıydım! Aynı şekilde, ği, kıtada büyük bir değişim sağlayacak kasım ayı başında duvarın yıkılışının çok önemli bir barış projesidir. Kıta Av10’uncu yıldönümünde Berlin’de olmalı, rupası kanla doludur, 20’nci yüzyılda Aralık 2000’de de turu tamamlamalıyolanlar inanılmazdır. Ve Avrupa Birliği, dım. Bazı bakımlardan çok açık görüşAvrupa çağlarının düşünce ve davranışlüydüm, çok insanla görüştüm, çok melarını değiştirmek için çok önemlidir. raklıydım. Fakat seyahat sınırlıydı ve Öğrendiğim bir diğer konu, her ülkenin tarihinde açık ve saklı yanların bulunduğudur. Örneğin Türkiye’de 1915’te olanları (Ermenilerin kitlesel katliamı) konuşmak çok zor. İspanya’da hiç kimse İç Savaş’tan söz açmak istemiyor, Almanya’da Alman mağdurlarından konuşulmuyor. Herkesin bir gizli bir de açık tarihi var, her ülkede insanlar belli bir tarih, belli bir öykü kurgulamak istiyor. Kitabın çevirmeni Mürset Topçu ile Geert Mak. Aman Tanrım! Peki gerçekten bu işte bir başınaydım. Kimi gerçekte ne oldu? Çıplak hikâye hangizaman karım bana eşlik etti, ama trende, si? Aslında, bir talimat vermenin en iyi arabada, orada burada makine gibi çalıyolu, bir hikâye yaratmaktır. Oysa tarih şıyordum. Bir yandan yazı yazarken diderecelidir. Gerçek hayatta tarih, a veya ğer yandan telefonda konuşuyor, randeb diye ilerlemez. Ardına baktığında, vu ayarlamaya, seyahat acentesinden bi“Demek böyle olmuş” diyebilirsin, ama let almaya, gelecek haftaları planlamaya gerçeğin de bir skalası vardır. Bazen kiçalışıyordum. Çok keyifliydi, ama somi olgular bizim gözümüzde uzun süre nuçta işin bir parçasıydı… kalıcı olur, ama bir süre sonra öykülerin senaryolarını tekrar gözden geçiririz. İş“DAHA MÜTEVAZI VE te bu noktada şu yapılmalı: Her kuşak, GÖSTERİŞSİZ OLMAK GEREK” gerçeği açığa çıkartmak için tarihi yeniSizi şaşırtan bir şey yaşadınız mı? “A, den inşa etmeli, yeniden araştırmalı. bunu böyle sanıyordum. Ama değilmiş” Eğer tarihten bir şeyler öğrenmek istidediğiniz oldu mu? yorsak, bunlar her zaman peri masalı gi Evet birkaç şey oldu. Hollanda’da bi olmayacaktır. “Yeniden inşa” ya da “kurgulamak” Yahudilerin kitlesel olarak imha edildikdiyorsunuz, ama tarih değiştirilebilir lerini biliyordum da Baltık ülkelerinde mi? Tarihi gerçeklerle ne kadar oynananasıl olduğunu bilmiyordum. Üstelik kitbilir? lesel ölümleri sadece Almanlar yapma Tabii tarihi değiştiremezsiniz, fakat mıştı, başkaları da vardı. Neredeyse 10 toplumlarda birçok insan, tarihin bir bin Yahudi öldürülmüş, gömülmüş ve kimsenin umurunda bile olmamıştı. Gerçekten şok ediciydi! Mesela Yugoslavya savaşı sırasında Sırbistan’daydım, kimse kimseye masal anlatmasın. Bu kadar kin ve saçmalık dolu bir hikâye olabilir ancak! O günlerde, duvarın yıkılışından sonra eski komünist rejim ülkelerinde yaşananlarla da şok oldum! Hepsi de bozguna uğradı, deforme oldu. Kendi ayakları üzerinde durmak için epey zaman geçmesi gerekecekti. Çünkü bu ülkelerde üç ya da dört nesil diktatör rejimler altında yaşadı ve devletlerine karşı hiçbir güvenleri kalmamıştı ve ne kadar da yoksullardı! Doğu Avrupa, 1999 yılında öylesine yoksuldu ki, durumları komünist zamandan bile daha kötüydü. Biz, Batılılar; “Oh komünist baskıdan kurtuldular, her şey yoluna girdi” sanıyorduk ama yoksullukları tam bir felaketti. Kitabınızda da yazdığınız gibi Hollandalılar hep savaşın dışında kalmışlar. Siz bir Hollandalı olarak savaşın acısını nasıl anlayabildiniz? Ailem, Endonezya’da toplama kampındaydı, oradaki tüm Hollandalılar Japonlar tarafından kuşatılmıştı. Ailem bu kamplarda üç yıl kaldı, ölü gibiydiler. Benim olmam bir mucizedir. Yani, ailem de o acıyı paylaştı. Ama şu bir gerçek ki, öğrendiğim şeylerden biri de, daha mütevazı ve gösterişsiz olmak gerektiğidir. Çünkü Batı’da insanlar hep gürültücüyken, Doğu Avrupa’da ve diğer ülkelerde “sakin olun” derler. Onların tecrübesi var, ama bizim bu tür tecrübemiz yok. Diktatör yönetimler altında, son derece baskıcı bir rejimde nasıl dürüst olunur, nasıl yazılır, nasıl aydın olunur, bu duyguları bilmiyoruz. Batıdan konuşmak kolay tabii! Bir de bunu öğrendim. Avrupa’da savaşlar bitti, diyebilir misiniz? Sizce Üçüncü Dünya Savaşı artık çıkmaz mı? Hayır çıkmaz. Öyle sanıyorum ki, Avrupa Birliği, Batı Avrupa’da derinlemesine bir barış oluşturdu. Mesela, Avrupa’da Almanya ve Fransa arasındaki büyük soruna bakalım. Yüzyıllardır savaş makinesi gibiydiler, bugün bu gerilim artık sona erdi. Benim ailemin zamanında bile, her 40 ya da 50 yılda bir Almanya’yla Fransa arasında savaş çıkması çok olağandı. Bugün, böyle bir savaş asla söz konusu olamaz. Sorun gerçekten yok oldu. Ama öte yandan, duvar yıkıldığından beri işler çok daha karmaşık hale geldi. Soğuk savaş çok zordu ve özellikle Doğu Avrupa’da yaşayan insanlar için çok tehlikeliydi, ama bir bakıma da istikrarı sağlıyordu. Oysa şimdi dünyadaki istikrarsızlık çok daha büyük. Öyle ki, ben 21. yüzyılda yaşayacağımı sanıyordum, ama bazen 12. yüzyılda yaşadığım hissine kapılıyorum. Potansiyel olarak çok tehlike yüklü zamanlarda yaşıyoruz. Tarihte devletler birbirleriyle savaşıyordu, ama şimdi bireyler devletlere karşı savaşıyor. Terörizm bireysel bir savaş sürdürüyor. Devletlerle, ülkelerle barış yapabilirdiniz, ama terörist bir örgütle barış yapamazsınız. Çok zor! ? Avrupa’da Yirminci Yüzyıl Boyunca Seyahatler /Geert Mak/ Çeviren: Mürset Topçu/ Literatür Yayınları/ 1042 s. Ë Füsun İKİKARDEŞ u kitabı nasıl ve ne zaman yazmaya karar verdiniz? Gazeteciydim ve yüzyılın sonu yaklaşıyordu. Böyle bir kitaptan gazeteme söz ettim ve bütün bir yılı Avrupa’da seyahat ederek geçirmeyi ve ne bulduysam, ne gördüysem günlük olarak gazeteye yazmayı teklif ettim. Yani size sipariş edilmiş bir iş değildi? Sizin fikrinizdi ve tasarımı da size aitti, öyle mi? Evet evet, benim fikrimdi ve büyük bir işti. Kabul ettiler ve bu iş için bana para ödediler. “KITAYLA BERABER TÜM YÜZYILI DA DOLAŞTIM” Sonra yola çıktınız… Günbegün, tarihle ilgili yazılar yazdım. Yazmaya 1900’lerden başladım ve o tarihte Londra gibi, Berlin gibi, Avrupa’da hangi yerler önemliyse oralara gittim. O şehirlerden Birinci Dünya Savaşı’na ulaştım. Yolum Ypres’e düştü, İstanbul’a uğradım, Rus devrimi başlıyordu, onun için St. Petersburg’a gittim. Böyle böyle yola devam ettim. 1999 yılında Saraybosna’ya geldim ve her şey bir araya toplandı. Tüm kıtayı dolaşırken, aynı zamanda tüm yüzyılı dolaşan bir seyahat de yapmış oldum. Elinizde gideceğiniz şehirlerden oluşan bir liste mi vardı? Hayır, öyle olmadı. Nerede olmam gerektiğini belirleyen çok karmaşık bir senaryom vardı. Çünkü bir yandan seyahat ederken bir yandan da yazmalı ve bunu bir yıl içinde yapmalıydım. Mesela Bulgaristan’a hiç gidemedim, Norveç’e hiç gidemedim, çünkü pratik olarak mümkün değildi. Dolayısıyla sistematiği dümdüz bir Avrupa turu şeklinde yürüSAYFA 4 B CUMHURİYET KİTAP SAYI 1032
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle