29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONUK SİHİRLİ DEĞNEK Çiğdem Gündeş (yazar) “Dolunay Dedektifleri İz Peşinde”, Mavisel Yener, Bilgi Yayınevi, Ocak 2007 (2. Baskı), 133 sayfa SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz hoşlanmış, özenle seçilmiş eşyalardan çok etkilenmişti. Şömine, duvarlardaki oyuklara yerleştirilmiş minik heykeller, kadifeden dikilmiş bir pelerin gibi duran perdeler bile eskiden kalma gibiydi” (sayfa 12). Dolunay Dedektifleri'ne salt bir polisiye demek haksızlık olur. Roman, Mavisel Yener'in çok duyarlı olduğu çevre bilinci, tarihsel ve turistik zenginliklerimiz konusunda da sade ama önemli aktarımlar yapıyor. Yazar bizi adım adım romana çekerken Kaş'ın tarihi ve turistik zenginlikleri ile tanıştırmayı da unutmuyor. Kaş coğrafi konumu sonucu Türkiye'nin ve hatta Akdeniz'in önemli dalış merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Likyalılar döneminden kalma Likya Batığı özellikle sualtı fotoğrafçıları tarafından çok iyi bilinmektedir. Bakın bu eşsiz güzellikteki dalış noktası nasıl anlatılmış Dolunay Dedektifleri’nde; “Tekneden suya atladığında masmavi bir dünya karşıladı Kerim'i. Yosun kaplı kayaları geçti önce. Otuz beş metreden sonra kayalar renk değiştirmeye başladı. Kuma yatmış iri balıkların eşliğinde bir yolculuktu bu.” (sayfa 86). Kaş'ın dikkat çekici zenginlikleri sadece sualtı dünyası değil kuşkusuz; Kaya Mezarları yörenin en bilinen ve en görkemli tarih mirası. Büyük İskender döneminden önceye ait olan bu mezarlar Likyalılar tarafından inşa edilmiş. Likyalılar, ölülerini gömerken özel eşyalarını ve hazırladıkları önemli hediyeleri de beraberinde gömerlermiş. Bu nedenle de Kaya Mezarları yüzyıllardır sadece ziyaretçilerin değil hırsızların ve yağmacıların da dikkatini çekmiş. Kaya Mezarlarının bir diğer özelliği de mezar duvarlarına işlenen kabartma desenleridir. Bu kabartma desenlerde genellikle Anadolu efsaneleri anlatılmıştır. Her ne kadar Likyalıların dili hâlâ çözülememiş de olsa efsaneler tarihten günümüze gelmeyi başarabilmiştir. Mavisel Yener, bu efsanelerden de yararlanmış. Dolunaylı gecelerde tüm kentte dolaşan efsane, doğaldır ki en çok çocukların ilgisini çekmektedir. Hatta öyle şeyler yaşanmaktadır ki, efsaneden öte, gözle görülür bir korku sarmıştır kenti. Romanın ana karakterlerinden olan Ada ile böyle dolunaylı bir gecede tanışıyoruz. Ada, Bilgecan'ın en yakın arkadaşıdır. Oldukça içten, sevimli ve neşeli bir çocuktur o da. Kolay arkadaşlık kurar, ilişkilerinde özenli ve saygılıdır. Atılgan hareketli bir kızdır. Düşündüklerini eyleme geçirmekte acelecidir. Birce ve Ada çok iyi anlaşırlar. Yaşları da yakındır, kişisel özellikleri de. Ne de olsa her ikisi de terazi burcunun en belirgin özelliklerini taşımaktadırlar. Bilgecan ve Ada'yı tanıdıkça, olayların çözümüne bakışlarını gördükçe neden yazarın her ikisinin de terazi burcundan olduğuna işaret ettiğini daha iyi anladım. Terazi burcu; sosyal, dışa dönük, insan ilişkilerinde ve sorunlar karşısında dengeleyici karakteristik özelliklere sahiptir. Sorun çözmeyi sevdiği gibi kendisini sonuca götürecek eylemleri gerçekleştirmekte de oldukça kararlı ve hızlıdır. Tüm bunların bir romana ne kattığını merak edenler için bir sır vereyim; benim de iki kızım var. Her ikisi de yaşları gereği burçlara meraklılar. Bakıyorum da arkadaşları da öyle. Doğrusu Mavisel Yener gençlerle nasıl iletişim kuracağını biliyor. Yazarın günümüz çocuklarını ne denli yakından tanıdığının en belirgin göstergesi kahramanlarının teknolojiye olan yatkınlıkları. Ada, Birce, Bilgecan ve Oğuz evdeki kapalı devre bilgisayar sistemini bile rahatlıkla kullanabildikleri gibi ileri teknoloji ürünü cep sözlüğü ile romanın kilit noktalarından birini aydınlatıyorlar. Evdeki televizyonun kumandasına bile çok uzak biri olarak açıkçası kıskanmadım desem yalan olur. Neyse ki kızlar hemen imdadıma yetişiyor. Gençlere ve çocuklara tanıdık gelen sadece bunlar da değil; biz yetişkinler onaylamasak da aşağıdaki satırlar onlara çok bildik ve olağan gelecek kuşkusuz, kitaptan alıntılıyorum; “O sırada Ece Birce'ye telefon iletisi gönderdi. Birce yüksek sesle okudu: Brc, bu gdsin dnşu de var. Bni unttn, dndgnde hesplascgz!”Birce hemen yanıtladı: “Hani bndn bıkmstın, hani glmesm sevncktin?” İkinci ileti Ece'den değildi: (sayfa:130) “Telefonda bile birbirinizle uğraşıyorsunuz. Seni çok özledik Birce, gel artık! Herkese selam söyle. Annen” Birce kahkahayı bastı. Anneme de bak, bütün sesli harfleri koymuş, sonra da mesajları sığdıramıyorum diye yakınır!” (sayfa 131). Neyse ki, Birce'nin teyzesi İpek Hanım hemen yetişiyor imdadımıza ve bakın neler fısıldıyor kulağımıza; “Ne yapayım çocuklar, ben dili doğru kullanmaya alışmışım, kıyamıyorum harfleri eksiltmeye. Hem öyle yapınca sanki insanın dili bozulur gibi geliyor bana. Yanlış bir şey tekrar P olisiye okumayı severim. Özellikle, sonunu kestiremiyorsam, beni sürekli şaşırtıyorsa… Hele bir de son derece akıcı ve özenli bir dille yazılmışsa, kurgusu sağlamsa değmeyin keyfime. İşte şu an elimdeki kitap; Dolunay Dedektifleri, İz Peşinde tam da böyle bir polisiye. Roman, yaşları 8 12 olan dört arkadaşın dedektiflik serüvenlerini anlatıyor. Birce, Bilgecan, Oğuz ve Ada. Aslında Birce'nin kardeşi Ece ile birlikte beş kişiler. Ece bu dörtlüye uzaktan, cep telefonu mesajları ile katılıyor. Ancak Ece'nin gizemli ve şakacı telefon mesajları öyle yerli yerinde ve tam zamanında geliyor ki kesinlikle onun İzmir'de olduğunu hissetmiyorsunuz. Aynen ablası Birce gibi olayların içinde olduğunu sanıyorsunuz. Bu da daha kitabın ilk sayfalarından sonuna dek hiç soru işaretine yer vermeyen bir kurgu ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Mavisel Yener, romanda polisiyelerin belirgin unsurlarından olan betimleme ve gerçekçilik kavramlarını çok iyi kullanmış. Olayların geçtiği mekânlardan tutun da kahramanların fiziksel özelliklerine değin en ince ayrıntıları büyük bir ustalıkla anlatmış. (Bu konuda deneyimli bir kalem olduğunu zaten önceki eserlerinden de biliyoruz. Yener, ödüllü romanı Mavi Zamanlar'da da tarihi, kültürü ve polisiyeyi aynı potada ve tam tadında eritmişti.) Aşağıdaki tümcelerin sizi de çiçekli bahçelere, gizemli taş şatoya götüreceğinden hiç kuşkum yok: “Pencere demirlerine kuş desenleri işlenmiş geniş balkonlu yapı, büyük olasılıkla o sahil kasabasının en büyük eviydi. Üç katlı gizemli bir şatoyu andırıyordu.” (sayfa 9) “Birce gri saçlı bu sevimli adamdan Ayrıntılarda gizli olan nedir? Peşine düşülen aslında nedir, kimdir? Sihirli Değnek, gizli ayrıntıları keşfetmenin keyfini fark edebilen ve uğruna peşine düştüklerini bıkmaksızın izleyebilenler için öneriyor: “Mini Küçük Dedektif”, Christine Nöstlinger, Günışığı Kitaplığı (38 yaş) “Cadı Lili Dedektif Oluyor”, Knister, Epsilon Yayınları (9+ yaş) “Nasıl Dedektif Olunur?” Barbara Mitchelhill, İş Bankası Yayınları (911 yaş) “Casus Avcısı”, Barbara Mitchelhill, İş Bankası Yayınları (911 yaş) “Dedektiflik Maceraları / Acar Hafiye”, Jürgen Banscherus, İş Bankası Yayınları (711 yaş) “Macera Çocukları” dizisi, Fiona Kelly, Altın Kitaplar (ilkgençlik) “İnternet Dedektifleri, Michael Colemen, Altın Kitaplar (ilkgençlik) “Gezgin Dedektifler İş Başında”, Almıla Aydın, Altın Kitaplar (10+ yaş) “Lassa ve Maja Dedektif Bürosu, Martin Widmark, İthaki Yayınları (6+ yaş) “İmkânsızlıklar Dedektifi”, Marco Deplano, Lal Kitap (çizgi roman) landıkça alışkanlık haline dönüşür ya, öyle işte…Ziyanı yok, ikinci mesajda tamamlarım iletimi.” (sayfa 131). “Dile kıyamamak”…bilmem daha iyi nasıl anlatılırdı gençlerin zamandan kazanmak sandıkları yanılgı… Türk dilinin ustalarından olan Mavisel Yener gençlerle iletişim kurarken bu konudaki duyarlılığını da işte böyle dile getirmiş sözcüklerin ardında. Üstelik hiç de didaktik olmadan. Belki bu kitabı okuyan bir iki gencin parmak uçları sızlar ileti gönderirken bundan böyle. Sözcüklerin ardından okuyucuya göz kırpan başka bir şey de şair Mavisel Yener. Bakın haksız mıyım? “Ortalıktaki reçinemsi koku pencereden içeri doldu. Rüzgârın uğultusu daha da büyümüş, ezgili bir ses olmuştu,”(sayfa 39). Bir başkası, “Dolunayın parlak yansısı kanatlanıp dağa düşerken kaya mezarlarını gizemli peleriniyle sarmalıyordu.” (sayfa 42). Bir başka buğulu tümce: “Güneş kasabayı ve Akdeniz'i renklere boyamıştı; denizdeki ada ve yarımadalar dama taşı gibi görünüyordu” (sayfa 59). Polisiyelerde en çok sevdiğim şeylerden biri de sürprizlerdir demiştim ya başlangıçta. Bu serüven öyle güzel bir sürprizle bitiyor, okuyucuya öyle güzel bir oyun ediyor ki sormayın; suçlu sandıklarınızla güvendikleriniz yer değiştiriveriyor bir çırpıda. Kendinize şaşıyor; kendinize gülerek; “işte sıkı bir polisiye” diyorsunuz. Ama bakın Mavisel Yener ne diyor bu konuda: “Asla unutma! Çok istersek, her zaman, herkeste kuşku duyulacak bir yön bulabiliriz. Olayların yorumu kişilere göre farklılıklar gösterir. Tek yanılgınız her olasılığı değerlendirmek yerine tek bir olasılığa inanıp yanıtları kendi inanışınıza göre oluşturmanızdı. Parçalar yerine oturana dek kesin yargılara varmamak gerek. Benim kim olduğumu öğrendiğinizde parçalar yerine oturdu, tüm sorular yanıtlandı.” Ne doğru bir saptama; önyargı zaten başka olasılıkları göz ardı edip kendi doğrularımız yönünde davranmak değil midir? Ama yok! Yukarıdaki cümleyi hangi sayfadan alıntıladığımı söylemeyeceğim. Çünkü olayların çözümlendiği noktayı açıklamak istemiyorum. Biliyorum şimdi siz “Zaten kitabın konusu hakkında da bir şey söylemedin, nasıl kitap anlatmak bu?” diyeceksiniz. Tamam, sizi meraklandırmadan biraz ipucu vereyim; Dolunay Dedektifleri İkinci Dünya Savaşı’nda başlayan, Kaş'tan Yunanistan'ın Meis Adası’na dek bir uzanan bir gizemli yolculuk. Kimler yok ki bu yolculukta? Beş çocuk, İpek Hanım ve eşi Tom, bir gazeteci, bir gizli polis, dalış merkezinin sorumluları… Kısacası her yaştan okuyucunun tatil düşlerine eşlik edecek güzel bir kitap Dolunay Dedektifleri, İz Peşinde. Sanırım bu nedenle yaş sınırlaması yok. Gerçekten bazı kitapların yaşı olmuyor, çünkü kimin kumların arasında gri gölgelerle ya da karanlıkta aniden parlayan bir çift gözle karşılaşacağı hiç belli olmaz. O halde Arhiste Dulia! “Bu da ne?” demeyin, söylemem. Dedim ya sürprizi bozmak istemiyorum. En iyisi Dolunay Dedektifleri İz Peşinde'yi okuyup iz sürmek. Peşine düşülecek pek çok şey bulacağınıza inanıyorum. İyi okumalar... Not: Az daha unutuyordum, Dolunay Dedektifleri yeni ve dehşet dolu bir serüvene atılmışlar. Hem de çok uzaklarda. Yaşadıklarını da sıcağı sıcağına bize ileteceklermiş. Merak içinde bekliyorum.? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cd. No: 47 Bilgi Üniversitesi Dolapdere/İstanbul [email protected] Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 916
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle