29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

G üney Afrika edebiyat tarihinde ayrı ve özel bir yeri olan, Afrikaner Dante, diye adlandırılan şair Breyten Breytenbach, 16 Eylül 1939'da Cape bölgesindeki, Bonnievale'da doğdu. Beş çocuklu yoksul ailesi, çiftçilikle geçiniyordu. 1958'de Cape Town Üniversitesi'nde resim ve edebiyat eğitimi görmeye başladı. Irk ayrımının gittikçe sertleşen baskıcı ortamından kurtulmak için eğitimini yarıda keserek yurt dışına gitmeye karar verdi. Portekiz, İngiltere, Norveç ve Fransa'da çeşitli, sıradışı işlerde çalıştıktan sonra, 1961'de Paris'e yerleşti. İngilizce öğretti, resim yaptı, anadili Afrikaans şiirler yazmaya başladı. Paris'teki ilk Afrikalı arkadaşları, Afrika Ulusal Kongresi'nin sürgün üyeleriydi. Afrika Ulusal Kongresi yasaklandıktan sonra, Breyten, Paris'te kalmaya karar verdi. 1962'de Yolande Hoang Lien adlı Vietnam kökenli Fransız bir kadınla evlendi. Bu, ırk ayrımının evlilik yasasını çiğnemekti. Evliliği, Güney Afrika hükümetince geçersiz sayıldı. 1964'te ilk kişisel resim sergisini Amsterdam'da Galerie Espace'de açtı. Aynı yıl, düz yazı kitabı, “Katastrofes / Catastrophes” ile “Die ysterkoi moet sweet / The Iron Cow Must Sweat” adlı bir şiir kitabı yayımlandı. Biçemsel olarak Avrupa sürrealizmine kayan şiirleri, dilinden ve halkından koparılan bir insan olarak kendi konumunu, aynı zamanda, ırk ayrımının sosyal çerçevesi içinde onun “efendi soy”a ait olmasıyla ilgili belirsizlik, soğukluk duygularını yansıtmaktadır. 1964'te AfrikaansePerseBoekhandel edebiyat ödülünü aldı. Hem evliliği hem de politik görüşleri nedeniyle ülkesine girişi yasaklandı. Politik sorumlulukla edebiyatı birleştirmek, Afrikaans edebiyatının önemini kavratmak amacıyla araştırmalar yapan “Sestiger / Sixties” edebiyat grubuna katıldı. 1965'te Afrikaans Corps Ödülü'nü aldı. “Skrit (1972)” şiir kitabındaki gibi politik, cesur atakları nedeniyle kavgacı, tahrik edici olarak algılandı. Irk ayrımı mücadelesini Güney Afrika dışında da sürdürmek amacıyla, arkadaşlarıyla “Okehela” örgütünü kurdu.1975'te ülkesinde sahte pasaportla yakalandı, dokuz yıl hüküm giydi. Uluslararası baskı sonucu 1982'de salıverildi. Bir yıl sonra Fransız vatandaşı oldu. 1984'te hapishanedeki deneyimlerini anlattığı yarıkurgusal romanı “Mouroir:Bespieelende notas van'n roman / Mouroir: Mirrornotes of a Novel” ile en ünlü kitabı olarak bilinen “The True Confession of an Albine Terrorist” basıldı. 1989'da arkadaşları ve meslektaşlarıyla daha önce bir köle adası olan Senegal Goree'de “GoreeFoundation” adlı bir kültür merkezi kurdu. Hapishane yıllarından sonra Güney Afrika'ya ilk ziyareti 1991'de gerçekleşti. 1993'te bu ziyaretinden izlenimlerini anlattığı “A Return to Paradise”i yazdı. 1997'de yazdığı “The Memory of Birds in Times of Revolution”da Güney Afrika'nın yeni politik güçlerinin oluşumunun eleştirisini yaptı. “Dog Heart” (1999) kitabında, ülkesinin gelecekteki beklentilerini daha karamsar bir görüş açısıyla yansıttı. 2000 yılında, aşk şiirlerinden oluşan “Lady One of Love” adlı kitabı yayımlandı. Natal, Cape Town ve Princeton Üniversitelerinde, Dakar'da, Goree Enstitüsü'nde insani bilimler, drama ve yaratıcı yazarlık dersleri verdi. Yazar, şair, ressam ve eylem adamı Breyten Breytenbach, yaşamını Güney Afrika ve Fransa'da sürdürmektedir. Cevat ÇAPAN Şiir Atlası öncülük ediyor bitkilere, ziyaretlere ya da şimdi esin kuyusuna giden yolu gösteren bir ışığa, hatta, gerekirse ( kimdi öküz kurbağası olacak olan gururla?) iyiçiğnenmiş atılmış erzaklardan bir kepçe: çünkü, canlı bir köpek daha iyidir ölü bir aslandan gösteriş, hep gösteriş; onunla ilgili her şey, kum üzerinde kum gibiydi kısır sözcükler; taradı özünü kumsalda, inliyordu (böylece yazıldı: gücenmişler tükürecekler, haykıracaklar rüzgâra karşı ama aptalın dudakları tüketecek aptalı, karartacak kuluçka yumurtalarını hiçliğe doğru): 'et kafalı, yutabilir misin ki bir şemsiyeyi, açılabilir mi ki bağırsaklarında senin…' ya da: 'sallayabilir misin bütün dişlerini biri hariç, ağrıyı keskinleştiren, bıçak gibi bileyen dişini…' ya da: 'sinekler yerleşebilir mi titreyen sömürgelere ayrıklarında, koltukaltlarında, kalçalarının mekiğindeki…' sonunda aya benzer bir solgunluk varken gelgit gibi güçten düşürülmüşken o, gitti kollarını, kemiklerini çölde saklamaya (ufukların ötesinde, gece kulüplerinin ışıklı panoları); uykuya takla attı; bakın, sarhoştu, bir çiçek kadar suskun kopuz desenli çizgili pamuktan bir Mısır giysisi içinde, ayın gümüş yelesiyle kıpırdayan köpekgibi evcil bir aslan geldi onun nefesini koklamaya, kulak misafiri olmaya… asla, biz bilmeyelim, diye uyuz etçillerin yeterince, merak (ilginç şeyler) ya da dişler toplayıp toplamadığını son vermek için bu şiire Breyten Breytenbach/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Günaydın, direngen, güçlü topraklar’ cesaretle, begonyalar, lütfen yas tutmayınız, siz, oradaki, dikenağaçları, yalayıp temizliyorsunuz tüy kalemlerinizi! merhaba, renkli adam Günaydın, turna, siz, mavi gırtlaktemizleyici, bal gagalı lourie kuşu, tahtalıgüvercin, ağaçgölgesi, eski arkadaş küçük kırlangıç, duadaki peygamber devesi, ah kimbilirnerede çığlıkları çıkaran miskördeği ! günaydıngünaydın imgeleri Hey, oradaki karınca, siz, kaşıntılı köstepek, siz, güzelışığı gecenin, anne balıklarla dolu baraj, howzit keçisi, günaydın diyorum, hüzünlü öküz, günaydın, palmiye ağacı, siz diğerleri, yeşil iskeletler, havada gömülmüş ooo ! siz, ansızın parlaması gerçekliğin Günaydın, güneş, sinirlerin geri planındaki siz, bulutlar, arkadaki karanlık, gümüş kanın uzgörülerine var ne yok, diğer tarafında dünyanın? siz mi depreştiriyorsunuz, eski öz ağrıları? Merhaba, insan, siz, yaratıcısı bütün bunların, görüyorken, duyumsuyorken renklerle, uzun uzun adımlıyorken durağan dünyayı kemikçırpan uçuşunuz sırasında : parçalanırsınız, unutursanız bu bilgileri yorgun çiçekler, yapraklar ışık kemirmeden önce onları, gökyüzü ter dökünce beyaz kandan, ama, kabul etmeyeceğim, gözlerimi kapamayı cılız kanatlarımın tüylerini yolmayı acıyı duyumsamamak için sır vermiyor ağız kabul etmeyeceğim, botlar giymeyi cenazemde duyabileyim diye, çamurun ayaklarınıza yapıştığını kara tomurcuklar gibi sığırcıklar, eğiyor tüysüz, yarık başlarını körpe ağaçlar, keşişler oluyor, homurdanan dikin beni bir tepeye, ufacık bir gölün yanına, altına aslanağızlarının bırakın sinsi, acımasız ördekler pislesin mezarıma yağmurlarda kediler, ele geçirilmiş, çılgın canlar tarafından, yine de kurnaz kadınlar ıslanmış, renksiz başlarla korkular, korkular, korkular kabul etmeyeceğim ben, avutmayı (sakinleştirmeyi) zenci dilimi Bakın, Breyten bir zararsızdır, merhamet gösterin ona BREYTEN DUA EDİYOR KENDİSİ İÇİN Acıların Efendisi'ne gerek yok Güzelce yaşayabiliriz onsuz Dişleri olmaz çiçeğin Gerçektir ki ölüme erişebiliriz sadece Ne ki, bırakın lahana gibi taze kalsın etimiz Pembe balıklar gibi dayanıklı kılın bizi Bırakın, ayartalım birbirimizi, gözlerimiz, dalgın kelebekler Merhamet edin ağızlarımıza, bağırsaklarımıza, beyinlerimize Bırakın, varalım hep tadına yumuşacık akşam göğünün Yüzelim ılık denizlerde, uyuyalım güneşle Huzurla binelim bisikletlere, neşeli Pazar günleri Hem azar azar çürüyeceğiz eski gemiler, ağaçlar gibi Ama, ah Efendim, Acıyı Ben'den uzak tut Ki diğerleri katlanabilsin Gözaltına alınmaya, Parçalanmaya Taşlanmaya Sallandırılmaya Kırbaçlanmaya Küçümsenmeye İşkence edilmeye Çarmıha gerilmeye Çapraz sorgulanmaya Ev hapsinde tutulmaya Çalışma cezası çekmeye Sürgüne gönderilmeye, gözden uzak adalara son günlerine değin Dönüşerek pis çukurlarda yapış yapış, yeşil yalvaran iskeletlere Midelerinde solucanlar, çiviler çakılmış kafalara Oysa, Ben katlanamam Oysa, Acı vermeyiz biz asla, bulunmayız serzenişte ? KİTAP SAYI 916 AKILLI GEÇİNEN VE ŞİİR SANATI bu nedenle karar verdi ilerlemeye daha derine saf seslerin filiz verdiği sesli hecelerin, sessizlerin bölgesine, anlam ve saçmanın serpildiği, dörtlüklerin olmadık durumlarda çıktığı, yabanıl, acı meyvelerin oluştuğu yerlere( üstelik soluğu kısaltan usta dudaklara, diğer gırtlakvuruşlarına rağmen: Adem incirleri arasında farekuşları), şöyle böyle bunlardı söylenenler, esinlendi sonra: canı sıkılanlar çıkıyor dışarı çözümler aramaya sabahleyin erkenden ya da hep bir yedeğini bırakıyor, gazı birikmiş bir huzursuzluk için: aptal kavuşturuyor ellerini, tüketiyor kendi etini oldukça sakindi orası (göz ya da ağızla kirletilmemiş), tıkırdayan bir dinginlik, huzurlu bir çağrışımı şap şapların, anne sütünün, oh, ay seslerinin; denizdeydi, yoksundu taktara pusulasından, haritasından, kemikli kara bölgenin üzerinde süzülen gözleri HASTALIK KORKUSU Bayanlar, Baylar, izin verin tanıtayım size Breyten Breytenbach'ı, yeşil kazaklı sıska adamı; dindardır, hazırlar kötü şeylere kendini, dikdörtgen başını döver çekiçle bir şiir uydurmak için size, örneğin: ürküyorum gözlerimi kapamaktan yaşamak istemiyorum karanlıkta, görmek istemiyorum olanları Paris hastaneleri tıka basa dolu, hasta insanlarla pencerelerde dikilip korkutucu işaretler yapıyorlar cehennemdeki melekler gibi yağmur yağıyor kaygan, çıplak sokaklara bakışlarım kolalı, resmi tavırlı böyle yağışlı bir günde onlar/siz gömeceksiniz beni morarmış, çiğ bedenlere dönüşünce çimenler yağmurla beneklenmiş, kopuvermiş, SABAH ŞARKISI Uys Krige ve Paul van Ostayen'e Günaydın, kırılan karanlık, doğan gün, incecik ellerin, yalanmış saçınla dölütü ışığın, yansıtıcıritimli gümüş yürek , siz ! sabah izlenimleri Günaydın, direngen, güçlü topraklar siz taşıyorsunuz ağaçları, hayvanları, yeninizde siz veriyorsunuz gökyüzüne, duracağıyeri, sabah şeklini Günaydın, kaffireriği ağacı, üzümlü kan çörekleri, dağıtılan SAYFA 24 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle