18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şavkar Altınel'in 'Şong Şuy Pazarında' şiiri üzerine Sanat ontolojisi açısından bir yaklaşım hava kapalı ve soğuk; büyük toplu konutlarla birlikte tek tük pagodalar geçiyor camdan, geniş bir peronda arada bir birileri daha biniyor küçük trene.” Dizeler, şairin fotoğraf makinesinin denklaşörüne bastığı izlenimini uyandırarak, estetik düzeyde şiiri fotoğrafa dönüştürür. İlk kare, yerde iki sıra halinde uzanan raylar; ikinci kare, müthiş yeşilliğin kapladığı alan, havanın kasvetini yansıtan kararmış bulut demetleri; üçüncüsü, üst üste yığılmış konserve kutusu gibi toplu konut evleri ve yöresel tek tük pagodolar olur. Devam eden fotoğraflarda ise peron ve flu olarak niteleyebileceğimiz trene binen insanları görürüz, ama net bir biçimde kişileri algılamayız. Bütün bunlar yolculuğa başlangıcın tüm özellikleriyle şiir/fotoğraf olarak karşımızdadır. Fotoğraf görüntüsünün kendine özgü estetiği, sözcüklerin estetiğiyle örtüşmektedir. Şiir, diğer edebiyat eserlerinde olduğu gibi kelimelere dayanır. Kelime sadece sözdür ve real maddi bir varlık olarak karşımızdadır. Varlık alanı olarak ayrı, farklı, ayrımlaşmış bir tabaka yoktur; çünkü maddi bir tabaka olan kelime tabakası homojendir. Sanat ontolojisi açısından yaklaştığımızda, Şavkar Altınel'in, 'Şong Şuy Pazarında' adlı şiirinde rastladığımız ontik tabakalardan ilk olarak ses tabakasına baktığımızda; duraklı duraksız karışık hece ölçüsünün kullanılarak yazıldığını görürüz. 8108 ve çoğunlukla l0 ve 11 ölçüsünü yakalayarak yazdığı bu şiirinde, biriki dize dışında duraksız 9 lu ölçüyü kullanmayarak şiirini, konuşma ritminden uzaklaştırır. Şavkar Altınel söz konusu şiirlerinde okuyucusuna, farklı açılardan yaklaşma olanağı sunar. Şiirin bütünlüğü içinde yaklaştığımız ilk bölümdeki dizelerde geçen sözcükleri cognitiv(bilgisel/bilişsel) ve semantik(anlambilim) açıdan ele aldığımızda karşımıza çıkan vurucu kelimeler; ray, tropik yeşillik, kapalı ve soğuk havanın çağrıştırdığı gri gökyüzü, tren, istasyon, pasaport, kondüktör, vize olur. Uzayıp giden raylar şiir yolculuğunun ana temasını oluşturur. Devamında gelen sözcüklerin hepsi bununla ilintili olarak seçilmiş ve bütünleyici olmanın yanı sıra, şiirin görselleştirici etkisini vurucu olarak ortaya koymuştur.. “Sonra herkes pasaportlarını Karıştırmaya başlarken Kondüktör yanıma yaklaşıp “Hong Kong tarafındaki Son durağa geliyoruz,” diyor, “Halk Cumhuriyeti vizeniz yoksa İnmelisiniz artık.” Şavkar Altınel'in toplu şiirleri YKY tarafından yayımlandı. Kitapta yer alan 'Şong Şuy Pazarında' şiirinden hareketle Altınel şiirine bakıyor Hâle Seval. Tropik yeşilliklere karşın hava soğuktur, oysa yeşillik bize baharın geldiğini ve sıcak iklimi çağrıştırır. Şair, uzakta yaşadığı adanın iklimini özlercesine yağmurlu, soğuk havaya bırakmıştır kendini. Yanında taşıdığı pasaportu, kendisinin yeryüzünde resmi var oluşunu yansıtan evrak olup aynı zamanda, yolculuğun yapılabilmesini sağlayan kişisel küçük defterdir. İçinde yer alan sayfalara sınırlarda vurulan girişçıkış damgaları bir anlamda kendi yolculuklarını ikonografik(diplomatik bezekler) olarak var eden ama içerik olarak yansıtmayan sırsız hayat aynasıdır. Sınır sözcüğü ülkelerin birbirleriyle olan geçişini sağladığı gibi tıpkı insanın belirli zamanlarda geçiş yaptığı yaş dönümü sınırlarını da vurgular. Birey olarak var olduğumuz ve kendi kendimize koyduğumuz sınırlar ve ikili ilişkiler açısından yarattığımız sınırları da içerir. 'Vize', yolculuğun yapılmasının ana elementi olarak pasaportunda yer alırken, farklı coğrafyada olduğunun da açık ispatıdır aynı zamanda… Kondüktör; insanın fiziksel göstergesi olarak da karşımıza çıkar. Şair, yolculuğu yapan otorite olma yetkisinden bir anlığına uzaklaşır ve bu hükmetme duygusunu, zorunlu olarak kısa ve geçici bir zaman diliminde, resmi giyimli kondüktöre devreder. İstasyon, yolculukların durağı olarak nitelediğimiz, inip binilen topografik dışmekân olarak karşımızdadır. YOLCULUK TEMASI Şiiri ilk baştan dikkatlice okursak mekân olarak dışmekân seçilmiştir. Şairin bu betimlemesi, doğanın sağaltıcı özelliğine sığınma olarak da düşünülebilir. İstasyon, rayların kıyısındaki yeşillikler, uzaktan görülerek geçilen evlerin dışı veya tek tük pagodolar. O, şair; trenle geçerken gördüğü evlerin içini merak etmez ve onları hayali olarak betimleyecek sözcüklere dizelerinde yer vermez. Evlerin pencerelerinde asılı olan perdeler veya perdesiz camlar, temiz ve/ya kirli camlar, gördüğü insan manzaraları yoktur. Şavkar Altınel'in şiiri 'Şong Şuy Pazarında', somut bir olgu etrafında dönmez. İlk başta ana tema yolculuktur. Yolculuğun yapılıyor olması, yaşadığı yerden uzaklaşma, başka diyarlardaki insanları gözlemleme ve kendi yaşantısına kattığı görsel zenginliğin getirdiği donanımdır. Bu yolculuğu yapabilmesi için geçmiş zamanda biriktirdiği maddi ve manevi yoğunluk onu, şiirin son bölümüne gelene kadar rahatsız etmez. “İstasyon elli metre ötede, sergilerde adını bilmediğim meyvalar yığılı, canlı balıklarla yengeçler kıpırdıyor su dolu tablalarda, tavuklar kafeslerinde eşeleniyor; talim yapan son İngiliz taburlarının tüfek sesleri geliyor uzak tepelerden bir “askerlik hatırası” gibi. Camsız pencerelerinde Büyük naylonların çırpındığı Köhne çayhanede İngilizce bilen yok; Ama “çay”ın Çincesi “çay”, “suyun” Çincesi “su” Ve ne Türk'e, ne Çinli'ye benzesem de, Benim ağzımda da yaşıyor Bu Asyalı sesler. KİTAP SAYI ? Hâle SEVAL avkar Altınel'in YOL NOTLARIToplu Şiirler (YKY, İstanbul, Mart 2004) adlı kitabında yer alan 'Şong Şuy Pazarında' adlı şiirinden alınan aşağıdaki dizelerden hareket ile onun fotografik şiir anlayışı ve görsel betimleme dışı çağrışım alanına değinmek istiyorum. Ş “Ben de çocuktum,” diyorum onlara, “kırk yıl önce, başka bir diyarda”; ama rüzgâr alıp götürüyor sözcüklerimi palmiyeler savrulurken dışarıda çiseleyen yağmurun altında.” Şavkar Altınel söz konusu şiirlerinde okuyucusuna, farklı açılardan yaklaşma olanağı sunar. Bu yöntem onun, sadece kurmuş olduğu şiirsellik (poetika) ile ilgili olmayıp, düzyazı kitaplarında da okuyucuya sağladığı farklı okumalara açık yazım üslubunu oluşturmasından kaynaklanır. Sanat kendini 'estetik' bir kaygının ürünü olarak ortaya koyarken, felsefi ve bilimsel bilginin ışığında onu yorumlamaya çalışırken 'mantıklı' olmanın yolunu izler. Sanat kendini ortaya koymadan önce sanatçının her türlü bilgi birikimi, yetenek, yarattığı yazım SAYFA 16 çemberi, dönüştürücü ideoloji öznel olarak yerini alır… Sanata yönelen, sanat eseriyle muhatap olan bir kimsenin ilgisi ve/ya sanat üzerine olan bilgi dalları sanatçı öznelliğinin ruhsal(psikolojik) ve tinsel (manevi/kültürel/tarihi) haritasını, irreel dünyasını anlamaya çalışmaktır. Sanatçının ruhsal dünyasına girerek okuyucuyla bir gizlinin örtüsünü açmayı düşler. Freudyen anlamda şuuraltını (subconcious) yorumlamaya, çözümlemeye gayret etmektedir. Şavkar Altınel'in, 'Şong Şuy Pazarında' adlı şiiriyle ilgili çalışmasına Sennur Sezer; “Şavkar Altınel'in şiirde imgenin yerine sinema kamerasından yansımasının en güzel örneklerinden biri de 'Şong Şuy Pazarında'dır” diye yazarak başlar. Ondokuzuncu yüzyılda fotoğrafın icat edilmesiyle yeni başlayan evrim süreci, yüzyılın ikinci yarısında pozitivizmle ortaya çıkan şiirnesnellik örtüşmesinden yola çıkarak Şavkar Altınel'in 'Şong Şuy Pazarında' adlı şiirini yorumlamaya çalışırsak, şiir fotoğrafik görsellikteki betimleyici dizeleriyle bizi karşılar. Şiirinin yaratığı bu sunum bir anlamda bizi yargıya varmaya yönlendirir. “rayların kıyısındaki tropik yeşilliklere karşın, ? CUMHURİYET 907
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle