Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? sanız, ölmezsiniz kanımca.) 1315 Keşke Şunları Ben Söyleseydim: “Yaptığım tek spor, spor yaptığı için ölen arkadaşların tabutlarının arkasından yürümek.” Peter O'Toole “Isosceles'e rastladım. Yeni bir üçgen projesi var.” Woody Allen “Muhasebeciliğin edebiyatçılığa tercih edildiği bir ortamda cehalet önemli bir eksiklik değildir.” Dominic Behan “Fahişe ve yazar; ikisi de sattığı malın sahibi kalır.” Bernice Rubens 1316 15.04.2007 tarihli The Observer, Britanya'da en çok kullanılan 500 soyadını anlamıyla birlikte listelemiş: 1.Smith, 2.Jones, 3.Williams, 4.Brown, 5.Taylor ….100.Fisher, …500.Collier. 64. sıradaki Begum'ün Türkçeden, 66. sıradaki Khan'ın Türkçe veya Moğolca'dan alıntı olduğu belirtilmiş. Soyadları Britanya topraklarına götürenlerin büyük çoğunluğu Müslüman Güney Asyalılar. 1317 İstanbul Folkloru (M.Halit Bayrı, 1946) Veremle Savaş (Genişletilmiş Şekliyle): Zerdeçal, kınakına, nöbet şekeri veya bal birbirine karıştırılarak sabah akşam bol bol hastaya verilir. Köpek yavrusu kesilerek eti pişirilir, haberi olmadan hastaya yedirilir. Koyunun akciğeri ortasından yarılarak hastanın sırtına bağlanır. Eşek sütü kaynatılarak hastaya içirilir. Köpek tersi yoğurtla karıştırılarak hastaya verilir. Bakla çiçeği kaynatılarak suyu hastaya içirilir. Dana eti gayet ince kıyılır, on beş gün her sabah aç karnına hastaya birer parça yutturulur, on altıncı günü sabahı sarımsak döğülüp suyu çıkarılır, bu su bir fincan miktarında hastaya içirilir. Ölü köpek kafası yakılarak toz haline getirilir, bu toza baharat karıştırılarak hastaya verilir. Hastanın arkasına manda gözü konulur. Çocukların düşen yedi yaş dişleri saklanır, bu diş döğülerek hastaya verilir. 1318 The Art Newspaper'a (Mayıs, 2007) göre seçmece müze genel müdür maaşları (yıllık brüt, dolar bazında): ABD ($206,000 $1,142,000), İngiltere ($110,000 $324,000), İtalya (ortalama $40,000), Avustralya ($162,000 $204,000), Türkiye (özel ort. $150,000; kamu ort. $25,000) (Türkiye tutarları kişisel çalışma ürünüdür.) 1319 Peter Hristoff'un Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'ndeki “Mutlu/Mutsuz” başlıklı sergisini iki kez gezdim. Pastel karelerden mürekkep bir mozaik seccade üzerinde, Gizemistan'da slalom yaptım. Galib(a) orası ıskalanan (T)ürkiye'ydi… 1320 When I Grow Up (Bernice Rubens): “…Bay Elias Canetti geldi yaşamımıza girdi ve çıkmadı. Onu görür görmez itici buldum. Bence o bir kapkaççıydı ama (kocam) Rudi'yi etkilemişti… Yıllar geçtikçe bu adamın tek bir yeteneği bulunduğuna kâni oldum; reklamını yapmak. Kendi etrafında bir gizem halkası oluşturmuştu. Babam Canetti'yi bir kez gördü ve ona illet tanısını koydu… O tehlikeli, fesat, huysuz ve haindi. Yaşamı ruhsuz ve renksiz olduğu için çevresindekilerin yaşamında entrikalar kurgulardı… O yaşamımda nefret ettiğim tek kişiydi.” 1321 Notes From Hampstead (Elias Canetti): “Birbirinden utanan cümlecikler.” “Ağzında kan köpürür, derisinden risale sızardı.” “Suçlayınız, azametiniz artar.” “Dişinizi ödünç vermeniz gereken bir düşman.” “Göbeğinden konuşan kadın.” 1322 Kitap Başlıkları: “Öykü veya romanı bitirince bir başlıklar listesi yaparım; bazen aday sayısı yüzü bulur. Sonra eleme süreci başlar, bazen hepsini çizerim.” Ernest Hemingway “İyi bir başlık etiket değildir, kışkırtmacadır.” Hayes B.Jacobs “Yazmaya iyi bir başlıkla başlamayı yeğlerim. Derhal aklınıza bir tanesinin gelmesi ve işin başında onun öyküyle örtüşmesi idealdir. Bazen bir başlık sizi doğru yazı planına götürür.” Phyllis A.Whitney “Yaşasın Oktay Rifat dizeleri!” Selçuk Altun 1323 308. notumda “Unutulmaz Marilyn Monroe'yu (19261962) 1954'te Long Island'da hem de Ulysses okurken gösteren fotokartpostalda benim ilk dikkatimi çeken; labirentsel kitabı bitirmek üzere olduğudur” demiş, XIII. KİTAP İÇİN'de anılan fotoğrafı, okurun dikkatine getirmiştim. Reading Women görsel kitabı, okuyan kadın resim ve fotoğraflarından mürekkep. Orada da bir erotik Marilyn Monroe fotoğrafı var. Yıl 1952 ve o yine Ulysses'e odaklanmış… 1324 Orhan Veli (19141950) Giacometti'nin heykellerine benzer. Uzun ve tedirgin bir yüz, bedeni ipince. Anlaşılmaz biçimde birdenbire çıkagelir ya da sırolur birdenbire. Elifbâ sırası ile Mısır Çarşısı'nda satılan 350 malın adını, ya da hiç ayak basmadığı Paris'in bütün sokaklarını ezbere sayabilir birer birer. Bağırtılı şiire karşıdır. Sözcükleri tiryakice seçer. Melih Cevdet ve Oktay Rifat'la 1939'da “Garip” akımını kurar. Fazla içmişti, binbir bela içindeydi. Beyin kanaması, arkası ölüm. Oktay Rifat (1914 doğumlu) Güzel erkek, dövüşken, titiz. Her zaman bir mesafe bırakır arada. Kendi şiiri onu büyüler; bilinmedik yerlere götürür. Cana yakın ve candandır; şiiri çeşitlidir; dostları ile “Garip” akımını yaratmakla yetinmedi, başka bir kuşağın şiir anlayışını yansıtan “İkinci Yeni”ye katkısı oldu. Melih Cevdet Anday (1915 doğumlu) “Garip” takımının üçüncü oyuncusu. Yandan bakılınca yüzü Osmanlı sultanlarına benzer. Gözü masmavi, İznik çinisi. Son derece de alıngan. Düelloların modası geçmeseydi günleri hasımlarını kovalamakla geçecekti. Bu olanak ortadan kalktığına göre dialektiği kullanıyor, mantığı aksayan zavallıları perişan eyliyor. Olsa olsa Boğaziçi lokantasında keyfedebiliyor biraz. Ama Paris'te Pernety metrosunun karşısındaki kahveyi de sever. Şiirlerinin yapısı olağanüstü güzel. Duygu ile imgeyi kavram sorunsalı ile zaptediyor. Şairler ve İstanbul (Abidin Dino, Gösteri Yazıları 19802000) 1325 CAN benimsediğim yayınevlerindendir de, kitabevi raflarındaki ürünlerini şeffaf poşetler içinde görünce yadırgıyorum. Dört kıtada kitabevi gezdim, böyle neotesettürsel bir genel uygulamaya rastlamadım. CAN bu uygulamadan vazgeçerse; onlar ambalaj maliyetinden, kitap röntgencileri de poşet yırtma için harcanan üç saniyelerden tasarruf etmiş olur. ? 907 SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI