25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YÜZYILLARIN MASALI “Kimileri için yazmak bir alışkanlıktır; kimileri için yazmak bir tutkudur; kimileri için bir anlam vermek; kimileri için yazmak bir kavgadır; kimileri için yazmak yaşama bir anlam aramaktır; kimileri için yaşamı, dünyayı, olup bitenleri tiye almaktır; kimileri için ölümle dalga geçmektir... Kimileri bugün için yazar; kimileri yarın için. Kimileri kargımak için; Kimileri kargınmak için, kimileriyse...” (Ferit Edgü) Masalın Aslı 1 Aydınlıktan Karanlığa, Vasıf Öngören, Evrensel Çocuk Kitaplığı, 2007, 208 s. Masalın Aslı 2 Karanlıktan Aydınlığa, Vasıf Öngören, Evrensel Çocuk Kitaplığı, 2007, 208 s. (10+ yaş) Vasıf Öngören’in kızı Aslı’ya ithaf ettiği “Masalın Aslı” gerçek bir masal dinlemek isteyenler için... Paylaştıkça büyümek ve büyütmek isteyenler için... Masal dinleyip uyumak değil uyanmak ve doğru soruları sormak isteyenler için... Yüzyılların özetini bir öyküde birleştirmek! İnsanlığın öyküsünü çocuklara anlatmak! Hem de taa en başından başlayarak!.. Üstelik “bir varmış bir yokmuş” demeden... Üstelik çocukları sıkmadan ve uyutmadan onlara masallar söylemek hiç de o kadar kolay bir iş değilken. Hele dünya dönmeye devam ederken! Gerçek ve kurmaca hızla birbirine karışırken! Tiyatro yazarı Vasıf Öngören bu zorluklara rağmen çocuklara asıl masalı anlatmayı başarmış. 1970’lerde okurlarıyla buluşan “Masalın Aslı” bir dönem sırra kadem basmış. Evrensel Basım, 26. İstanbul Tüyap Kitap Fuarı’nda bir masalı gerçekleştirmiş; 400 sayfalık yapıtla okurları yeniden buluşturmuş. Ve dünya dönmüş... Güneş ilk önce on çocuğu aydınlatmış. Ardından başka bir on çocuğu... Ve başka bir on çocuğu... Masal dilden dile dolaşmış... Siz de bu masalı dinlemeye hazır mısınız? Ancak sadece hazır olmanız yetmiyor. Sizin de bu masalın içinde olmanız gerekiyor. Bakın masalı anlatan çocuk masala nasıl başlıyor: “Hadi hemen toplanın sizlere bir masal anlatacağım, dedi. Masal mı?, dedi çocuklar. Evet masal. Masalın aslı. Anlat, dedi çocuklar, kümelendiler. Anlat demekle olmaz. Bu masalın koşulları var. Bu koşullara uymayı kabul ederseniz anlatırım, dedi çocuk ve duvarın dibine oturdu. Çocuklar ilgilendiler bu masalla. Nedir koşulların? Bu masalı anlatabilmem için tam on kişi olmamız gerek” (s. 9) dedi çocuk ve çocuklar bir araya geldiler, birinci masal başladı. On kişiye anlatılması ile yaşama merhaba diyen “Masalın Aslı”, on masaldan oluşuyor. İlk kitapta altı masal (Aydınlıktan Karanlığa), ikinci kitapta ise dört masal (Karanlıktan Aydınlığa) yer alıyor. Aydınlıktan karanlığa geçişi anlatan masalların birincisi on kimsesiz çocuğun uzak bir ülkede bir araya gelmesi ve diledikleri gibi yaşamaya karar vermesi ile başlıyor. İnsanın dilediği gibi yaşaması güzel ama... koşup eğlenirken acıkan karnını da doyurması gerekiyor. Yiyecek bir şey bulmak için yola çıkan on çocuğun bir mağaranın derinliklerinden gelen bir ışığa yönelmesi ile yaşamları değişiyor. Dayanışma içinde davranan çocuklar mağarada buldukları mucizeler yaratan bir ışık demetini cevheri kendi yararlarına kullanmayı başarıyorlar. Cevher yardımıyla karınlarını doyuran çocuklar daha sonra limonata fışkıran çeşmelerle, atlıkarıncalarla, toplarla ve parlak şekerlerle dolu bir çocuk cenneti yaratıyorlar kendilerine. Ancak cevherin istenilen bir şeye dönüşebilmesi için on çocuğun dayanışma içinde çalışması gerekiyor. Mağaradan her defasında ancak bir cevher çıkarabi SAYFA 26 SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz lar. İnsanın ötekilerden yalnızca aklıyla ayrıldığı cennet zamanla korkuların yönettiği bir cehenneme dönüşüyor; yaşamdan beklenen doğal istekler zamanla önceliğini yitiriyor; daha büyük, daha güçlü ve egemen olma dürtüsü ile Başkan’ın diktatörlüğü ortaya çıkıyor; böylelikle küçük bir azınlık büyük bir kitleyi korkutarak, sindirerek etkisi altına almayı başarıyor. Başkan’ın kendilerini taşa döndürmesinden korkan çocuklar kendilerinin de cevheri dönüştürme becerisi olduğundan habersiz, onlara sunulan her şarta boyun eğiyorlar. Cevherin dönüştürme gücünü diğer çocukların temel gereksinimleri için bile harcamak istemeyen Başkan, çevresindekilerin bu gerçeği bir gün öğrenecekleri korkusu ile daha da acımasızlaşıyor; dokuz arkadaşını taşa çevirerek daha da yalnızlaşıyor; çevresine ve kendine yabancılaşıyor; sorun çıkaran ve ayaklanan çocuklara cevherin dönüştürme gücünün herkeste olduğunu açıklamak zorunda kalıyor ve bu gücün diğerlerinin eline geçmemesi için bu sırrı birlikte saklamaları gerektiğini söyleyerek onlara ayrıcalıklar tanıyor; böylece toplumsal sınıflar oluşuyor; haksızlıklar artıyor. Çocuk ülkesini huzursuzluk, isyan sarıyor. İkinci kitap karanlıktan aydınlığa başlığını taşıyor. Emek, zenginlik, yoksulluk, sömürü, vahşet bu kitapta daha da duyumsanıyor. Çocuklar, masallarda anlatılan somut olaylar yardımıyla bu kavramlar üzerinde düşünebilecekleri ve okurken doğru sorular sormanın önemini öğrenebilecekleri durumlarla buluşturuluyor. Öngören’in, çocuklara açıklanması oldukça zor olan toplumsal yapı, üretim araçları, emek, artı değer, özel mülkiyet vb. karmaşık kavramları somutlaştırarak anlatabilmesi; sözcük oyunları ile onlara bu kavramların altında yatan değerleri düşündürebilmesi dikkate değer bir yaklaşım... Özellikle kadınların ikinci kitaptaki masallarda ana karakterler olması, kadının “mülkiyet” ve “eğlence aracı” olarak görülmeye başlamasının temellerini anlatan olaylar çocukları düşündürecek ayrıntılardan sadece birkaçı... İkinci kitapta paranın ve özel mülkiyetin ortaya çıkışı ile değişen toplumsal ilişkileri anlatan masallar nasıl son bulacak dersiniz? Kim bilir! Aslında masalların en güzel bölümlerinden biri de sonları. Öngören, her masalı bir sorunla bitiriyor. Bir sonraki masalda neler olabileceğini düşünmemiz için bize zaman tanıyor. Her masal, masalı anlatan çocuğun onu dinleyenlerle bir önceki masalı hatırlatan diyaloğuyla başlıyor. Öngören, bu yaklaşımıyla masalların farklı zamanlarda okunması durumunda çocukların önceki masalı hatırlamasını sağlıyor. Her masal, anlatılan olayın en can alıcı yerinde bitiyor; anlatıcı çocuk, masalın devamını dinlemeye gittiğinde diğer çocuklar da ondan dinledik len çocuklar hep birlikte yaşayacakları büyük bir ev yapabilmek için günlerce emek vermeleri gerektiğini anlıyorlar. Çıkardıkları cevheri cevhere ekleyerek umutlarını, düşlerini büyütüyorlar. Dayanışma ve emek içinde kurulan ve büyüyen “çocuk ülkesi”nin düzeni ülkeye başka on çocuğun gelmesi ile bozuluyor. Gelen çocukların cevheri ele geçirseler de onu bir şeye dönüştürememeleri, cevheri dönüştürebilen çocukları şaşırtıyor ve kendilerinin diğerlerinden farklı olduklarını düşünmelerine yol açıyor. Sonradan gelen çocukların, cevheri dönüştürebilen on çocuğun onları taşa çevirmesinden korkmaları ve bu çocuklara “başka” olduklarını söylemeleri ile çocuk ülkesinde “başka” bir dönem başlıyor. Her gün kendilerine “başka” olduklarını söylemeleri şartıyla sonradan gelen on çocukla her şeyi paylaşan çocuk ülkesinin ilk on çocuğu zamanla değişiyor. “Başkalık”tan kaynaklanan maddi ve manevi “zenginlik” duygusu bir süre sonra cevheri dönüştüren çocukların içinde egemenlik tutkusunu ateşliyor. Bu egemenlik tutkusu yarattıkları cenneti yağmalayan yabani on çocuğa karşı duydukları öfke ve şiddet duygusuyla birleşince ülkede her şey değişmeye başlıyor; yaşam kararıyor; bu karanlık günler çevrede çocuklarla o güne kadar sevgi içinde yaşayan kelebekleri ve kuşları bile ürkütüyor; kuşların çocuk ülkesinden uzaklaşmasına neden oluyor. Cennetin gelişmesini, güzelleşmesini isteyen kuşlar ve balıklar düşünmeyi, tartışmayı ve birlikte karar almayı bırakan çocukların değişimini; ülkede şiddet ve öfke duygularının çoğalmasını; çocuk cennetinin bozulmasını çaresizce izliyor leri bölümü başkalarına anlatmaya gidiyorlar. Sonra yine buluşuyorlar. Böylece masal içinde masal anlatma durumu hem masal içinde hem de masallar arasında devam ediyor. Sorular, masalların bitiminde de yakamızı bırakmıyor. Sadece anlatılan masallarda değil, masalların sonundaki çocuklar arasında geçen diyaloglarda da düşünmeye devam ediyoruz: “Güneş batacak mı dedin? Evet, dedi çocuk, şaşırarak. Güneş batar mı be. Güneş batmaz. Nasıl batmaz. Güneş batmaz. Dünya döner. Çocuklar gülüşerek durdular. Peki neden herkes ‘güneş batar’ diyor? Annem, babam, öğretmenim, herkes ama herkes güneş batar diyor. Ve çocuklar dağıldılar. Masalı anlatan çocuk, yedinci masalı öğrenmeye gitti” (s.208). Okulda tarih sınavına giren çocukların, onlara sorulan sorunun cevabı yerine dinledikleri masalı yazmaları; tarih öğretmenlerine de bu masalı anlatmaya başlamaları; öğretmenlerinin bu masalı bir yerden hatırladığını söylemesi vb. durumlar da bizleri düşündüren diğer minik ayrıntılardan... Öngören’in şiirsel anlatımı; imgeleri, fantastik öğeleri kullanma ve öykü kurma becerisi dikkate değer. Kullanılan sözcük oyunları ile dilin canlı bir varlık olduğunun da çocuklara duyumsatılması önemli ayrıntılardan biri. “Küçük çocuklar bir ağızdan bağırdılar: Siz başkasınız. Onun için. Çocuklar birbirlerine baktılar, gülümsediler, bir başkalık gördüler kendilerinde ve mırıldandılar: Evet, biz başkayız. Küçük çocuklar onayladılar: Evet, siz başkasınız. Masalı anlatan çocuk, masalı burada kesti ve, İşte, dedi. İnsanların kendilerini başkalarından ayrı görmesi böyle başlamış. Sonra masalı anlatmayı sürdürdü.” (s.56). “Biz sizden başkayız. Siz bizden başkasınız, diye yanıtladılar. Ama ben. Ben herkesten başkayım! Sen herkesten başkasın, dediler. Çocuk, dokuz arkadaşına, Siz de söyleyin, dedi. Arkadaşları, Sen herkesten başkasın, dediler. Ben hepinizden üstünüm, hepinizden başkayım. Sen hepimizden üstünsün, hepimizden başkasın. Dokuz çocuk, Artık sen bizim başkanımızsın!, dediler. Masalı anlatan çocuk, masalı burada kesti, İşte, ‘başkan’ sözü buradan çıkmış, dedi. Sonra masalı anlatmayı sürdürdü (s.86)... Kuşbakışı, demokrasi, mal, aynasız, kâr, müze vb. sözcüklerin çocuklara kurgu içinde sözcük oyunları ile anlatılması; dilin oluşum sürecinin satır aralarında duyumsatılması hem masalları hem de anlatımı gerçeklikle buluşturuyor. Vasıf Öngören iyi ki çocuklar için de yazmış... Evrensel Çocuk Kitaplığı iyi ki bizi bu masallarla yeniden buluşturmuş... Masal anlatan çok! Masalların sıklıkla anlatıldığı şu günlerde masalın aslıyla buluşmak daha da önem taşıyor... Masalın sonu mu? Kim bilir? Aslında bu masalın sonunu belirlemek bunları okuyanların, paylaşanların ve büyütenlerin elinde! Düşünmek ve doğru sorular sormak da!.. BÜYÜKLERE ÖDEV * “Masallar ve Eğitimsel İşlevleri”, Muhsine Helimoğlu Yavuz, Kültür Bakanlığı Yayınları, 2002 YAPTIKLARINIZI BİZİMLE PAYLAŞIR MISINIZ? Kitaplarla ilgili projeler yapan okullar, sivil toplum kuruluşları, kulüpler! Yaptığınız çalışmaları yazıp paylaşır mısınız? Sihirli Değnek sihirli mektuplarınızı bekliyooor! ? Nilay Yılmaz İstanbul Bilgi Üniversitesi, Eski Silahtarağa Elektrik Santralı Silahtarağa Mah. Kâzım Karabekir Cad. No: 1 Eyüp/İstanbul (Bina E2, Ofis 316) nilayy@bilgi.edu.tr Te l : 0 2 1 2 2 3 6 7 8 4 2 www.nilayyilmaz.com/www.sihirlidegnek.org CUMHURİYET KİTAP SAYI 926
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle