03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? da bu çeşitlilik ve zenginliğin ortasındadır. Kimler gelip geçmemiştir ki yöreden, kimler konaklayıp havasıyla, suyuyla, insanıyla kucaklaşmamıştır ki… Alanlar, Hunlar, Peçenekler, Uzlar (Guz ya da Oğuzlar), Kumanlar, Bulgarlar, daha sonra Anadolu'dan gelen göçler, 13. yüzyılda Hacıbektaş müridi Sarı Saltuk Dede, Ankara Savaşı'ndan sonra Şehzade Musa Çelebi, Şeyh Bedrettin yandaşları… Bölgenin bu kültürler, diller harmanı olan yapısı, İsmail Hakkı Tonguç'un İlköğretim Genel Müdürü olarak mektup yazacağı o karayağız Ölçekli delikanlının, kardeş ölüsüne gelmiş ekmeğin düşünü evrensel bir kavgaya dönüştürecek Dursun Akçam'ın doğduğu Güneybatı Kafkasya yaylasını anımsatıyor… Yazgı yazgıya, kavga kavgaya dokunuyor bir kez daha… Rus edebiyat kuramcısı ve dilbilimcisi Mihail Bahtin'in dillerin ve kültürlerin sınırında yaşıyor olmanın insana verdiği o müthiş “hakikat sınamacılığı” gücünün kanıtı gibidir kimi yaşamlar. ESİN KAYNAĞI Kemalizm ve ulusalcılık tartışmalarıı gerisinden ortaya çıkan Köy Enstitüleri'nin Alman Nasyonal Sosyalist düşüncesinden esinlenmiş bir uygulama olduğu savına karşın, Tonguç antifaşist yapıda bir insandır ve her sözünde, eyleminde bu yapısını ortaya koymaktan çekinmemiştir. “… İnsan 1. Dünya Savaşı'ndan yenilerek çıkan Almanlar'ın anormal kibir ve gururlarına şaşıp kalıyordu. Sersemleyen insanlar böylece arkalarından gidilmeyecek şeflerin kuyruklarına takılarak 2. Dünya Savaşı'na girdiler.” (Engin Tonguç'a 1954 yılında yazılmış mektup, Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi: İsmail Hakkı Tonguç, s. 35). 1918 yılında bulunduğu Almanya'da bastırılan devrimci ayaklanmaya neredeyse içerisinde yaşayarak tanıklık etmiştir… Çalışmalarında Alman eğitim devrimcilerinden esin almıştır. Ölümünden iki yıl önce Gazi Eğitim Enstitüsü kitaplığına armağan ettikleri dışında evinde tuttuğu 400'e yakın Almanca kitabı özgün dilinden okumuş, çeşitli çeviriler de yapmıştır. Okudukları arasında Karl Marks, Kant, Goethe, Schiller, Thomas Mann önemli bir yer tutmaktadır. 1933 yılında yayınlanmış “İş ve Meslek Eğitimi” adlı kitabında yaptığı alıntılar arasında Giesel'e ait bir saptama da yer alır: “İş ahlakını ilk kez Marks ele aldı: İş onun için bir sorundur, ahlaki bir sorun! İş ahlakının kurucusu Marks'tır.” (Engin Tonguç: Bir Eğitim Devrimcisi, s. 106). Nasyonal Sosyalizmle, Hitler'in Türkiye'deki “Turancı” ve “Anadolucu” hayranlarıyla tam karşıt bir düşünce ve davranış içerisindedir Tonguç… Anadolu yenidendoğuşunun mimarıdır o… İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'tan; “Karaağaç Köy Eğitmeni Yetiştirme Kursu Eğitim Şefliğine, 24 Eylül 1937 Kurslarda bulunan eğitmenler tarafından yazılmış güzel yazılar bir araya CUMHURİYET KİTAP SAYI toplanarak eğitmen kursları için bir (okuma kitabı) bastırılacaktır. Onun için aşağıda saptanan esaslar göz önünde tutularak eğitmenler tarafından muhtelif vesilelerle yazılmış yazıların asılları veya kopyaları toplanarak idaremize gönderilecektir. Tahrir derslerinde eğitmenler tarafından yazılmış güzel yazılar: Tasvir mahiyette yazılar, b. Mektup numuneleri, c. Senet ve zabıt varakası örnekleri Eğitmenler tarafından yazılmış destanlar, Eğitmenler tarafından oynanan temsillerin aynen tutulmuş zabıtları (Bu piyeslere hariçten hiçbir şey ilave edilmemelidir.) Bu esaslara göre vereceğiniz yazıları 15.10.1937 tarihine kadar göndermenizi önemle dilerim.” (Ferit Oğuz Bayır, Köyün Gücü, Ulusal Basımevi, Ankara 1971, anan Firdevs Gümüşoğlu, Ülkü Dergisi ve Kemalist Toplum, s. 9697). Halk kültürünün ve o kültürün ço dür… “Karnaval, sahneye çıkılmaksızın ve icracılarla izleyiciler arasında bir ayrım yapılmaksızın gerçekleşen bir törendir. Karnavalda herkes etkin bir katılımcıdır, karnaval edimine herkes katılır. Karnaval izlenmez, hatta daha doğru bir dille icra bile edilmez; katılımcıları karnavalın içinde yaşarlar, karnavalın yasaları yürürlükte olduğu sürece bu yasalara göre yaşarlar; yani, karnavalesk bir yaşam sürerler. Karnavalesk yaşam alışıldık seyrinden çıkmış bir yaşam olduğu için de, bir ölçüde 'ters yüz edilmiş bir yaşam'dır, 'dünyanın tersine çevrilmiş bir tarafı'dır.” (Mihail Bahtin, Dostoyevski Poetikasının Sorunları, Çeviren Cem Soydemir, Metis Eleştiri, Eylül 2004, s. 184) Rönesans kültürü, Grotesk halk kültürü ve çokseslilik arasındaki yaşamsal ilişkiler üzerine önemli bir göstergebilim ve yazın çığrı açmış Mihail Bahtin, kaynağını halk kültüründen alan karnavalcılığın özelliklerini şöyle sıralıyor: Eskiden olduğu gibi yazılmış, hazır piyesler oynamaya kalkmazdık. Uzun boylu hazırlanmalar da olmazdı. Kadın kıyafetine girmek için battaniyelere sarılır, meydana çıkıverirdik. Elbiselerimize başkalık vermek için de ceketlerimizi, şapkalarımızı, ters çevirir giyerdik.” (Köy enstitülü bir öğretmenin anılarından, anan, İsmail Hakkı Tonguç, Canlandırılacak Köy, s. 625). Baba Tonguç, yapay çim bahçelere de karşıdır... EĞİTİMDE OYUNUN YERİ Tonguç için oyunun yalnız çocuk eğitiminde değil, toplumsal yapıda da ne denli önemli bir yeri olduğuna ilişkin çeşitli yazıları, konuşmaları vardır… (İsmail Hakkı Tonguç, Eğitimbilimsel Etkinliğin Görünüş Şekilleri, Fikirler Dergisi, 1. 5. 1934, sayı 108, Kitaplaşmamış Yazılar, 2. Cilt, s. 8695). Bilindiği gibi, Macar tarihçi Huizinga, insan için “homo ludens” (oynayan yaratık) kavramını kullanmaktadır; oyun, zaman ve iktidar dillerine karşı çoğul bakış açısını yaşatan, halk kültürünü ayakta tutan, değişim ve dönüşümü sağlayan en önemli öğedir… Değerli halkbilimcimiz Metin And'ın halkbilimle ilgili en önemli yapıtının adı, bilindiği gibi, “Oyun ve Büğü”dür!... Köy Enstitüleri hareketi içinde bu düşünce ve davranış sisteminin asıl yürütücüsü olan Tonguç'un tam bir yenidendoğuşçu olduğu tüm yaşamından, yazdıklarından açıkça anlaşılabilmektedir. Hiçbir yerde, hiçbir konuşma ve yazısında kendisini halktan ayırmamış, onları kendi dışında bir nesne olarak tanımlamamıştır. “Bir Eğitim Devrimcisi, İsmail Hakkı Tonguç”, yalnızca tarihimizi yeni baştan ve gerçekliğin duru aydınlığında kavrayabilme gereksinimi duyanlar için değil, günümüz dünya ve Türkiye sorunlarına ayakları bu topraklara basan düşünceler üreterek çözüm bulmaya çalışma arzusunda olanlar için, emperyalist anakentlerde hazırlanmış kanlı senaryolara direnme gücü arayanlar için de vazgeçilmez ve mutlaka başvurulması gereken bir kaynaktır. Ancak o kaynağa inilebildiği zaman Tonguç'u “seçkin bir köycü” diye tanıtan, Köy Enstitüleri'ni Nasyonal Sosyalist taklidi faşist bir kurum gibi göstermeye çalışan kimi ABD patentlı “doktorlar”ın ve ucuz köşe yazarlarının ipliği pazara çıkarılabilecek, emperyalizme karşı ilk büyük Kurtuluş Savaşı'nı örgütlemiş devrimcilerin gerçek değerleri anlaşılabilicektir… Ne mutlu, İsmail Hakkı Tonguç gibi babası olanlara, ne mutlu kendi tarihi, babalarının anısı ve açtığı iz üzerinde onurla durabilenlere… ? [email protected] Bir Eğitim Devrimcisi İsmail Hakkı Tonguç ( Yaşamı Öğretisi, Eylemi) / Engin Tonguç / Yeni Kuşak Köy Enstitüsü Derneği Yayınları, Ekim 2007, İzmir/792 s. SAYFA 16 Köy Enstitüleri hareketi içinde düşünce ve davranış sisteminin asıl yürütücüsü olan İsmail Hakkı Tonguç'un tam bir yenidendoğuşçu olduğu tüm yaşamından, yazdıklarından açıkça anlaşılabilmektedir. Yukarıda İsmet İnönü ile... ğulluğunun, yenileşmeci, değişimci gücünün iyice ayrımındadır... Pulur Köy Enstitüsü'nde eğlence ve gösteri için bir sahne hazırlanmakta olduğunu duyunca küplere biner. “Gerçekten de orada öğrenciler masaları birleştirmişler, bir sahne hazırlamaya çalışıyorlardı. Çok kızdığı anlaşılan Tonguç, Müdür'e ve öğretmenlere sertçe çıkıştı; enstitülerde oyunların, toplantıların ortada, herkesin eşit durumda izleyebileceği bir ortamda yapılmasını kaç kez yazmış, söylemişti. Konuklarla öğretmenlerin önde, öğrencilerin arkada oturduğu bir düzenin yıkılmak istendiğini hâlâ anlayamamışlar mıydı? 'Kaldırın o sahneyi, toplantı dediğim biçimde yapılacak!'” (Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi, 448). HALK KÜLTÜRÜ... Halk kültürü, herkesin katıldığı, hiyerarşilerin ortadan kalktığı, iktidarların uygunsuz bulduğu her şeyin özgürce sergilendiği karnaval alanıdır… Avrupa Rönesansı'nı yaratan da ortaçağ grotesk halk kültürü ve kökleri binlerce yıllık toplumsal yaşamda olan pagan kültür926 “...bağdaştırmalı, debdebeli gösteri, hiyerarşi ve ayıbın ortadan kalktığı karnavalesk yaşam, sahnesiz, katılımlı karmaşa, sıcak, karşılıklı temas, tuhaflık, uygunsuz birleşmeler, saygısızlık... Karnaval kralına şaka yollu taç giydirme ve tacı alma; dünyevi otoriteyle alay edip onu küçük düşürme, kendisini yenilemeye zorlama, yüksek/alçak, genç/yaşlı, üst/alt, hamile olan ölü gibi ikicikli imgelerin kullanımı, giysilerin ters giyilmesi, başa geçirilen don ya da pantolon, şapka yerine tas, yok eden ve yenileyen ateş, parodinin karnavalımsı doğası, her şeyi eğip büken bir aynalar sistemi...” (Mihail Bahtin, Dostoyevski Poetikasının Sorunları, Çeviren Cem Soydemir, Metis Eleştiri, Birinci Basım, Eylül 2004, 186190) Köy enstitülerinde köylülerin de katıldıkları cumartesi eğlenceleri birer şenlik, Bahtinci bir bakış açısıyla birer “karnaval” gibidir. “Çalışan ve öğrenen insanın okumak, ilerlemek, eğlenmek de hakkı olduğuna inanıyorduk. Eğlencelerimizi her cumartesi günü yapıyorduk. Bunların mahiyeti de değişmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle