03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? gibi. O geceki konuşmasında bir devrimcinin sesini aldım. Öğretmenler ve yöneticiler ne de olsa bir gelenekten geliyorlardı. Tonguç bu geleneğe vuruyor, kıyasıya eleştiriyor, kıyasıya sarsıyordu. Sabah öğrenciler işlerine dağılmadan bir Sepetçioğlu (halay) çektiler. O sırada ince bir yağmur başladı. Çocukların kaba giysileri ıslanıyordu. Tonguç'un kılı kıpırdamadı. Anadolu güneşine nasıl çıkmışsa, Anadolu yağmuru altında da öyle, bir köylü gibi durdu.” (Ceyhun Atuf Kansu, Cumhuriyet Bayrağı Altında, s. 180182, anan Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yayınları, s. 307308). AZ KONUŞAN BİR ADAM Sabahattin Eyüboğlu'ysa şöye anlatıyor onu: “(…) kendine ütopyacı dedirtecek kadar ülkücü, kaba köylü dedirtecek kadar da gerçekçiydi. Düşüncesi hem yarınlara çevrikti, hem de birçok Anadolu köylerinin tarih öncesi durumuna. (…) Batılı olduğu kadar yerliydi.” (Sabahattin Eyüboğlu, Köy Enstitülerini Anarken, İmece, Sayı 72, Nisan 1967, s.46, anan Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi, s. 425). Son derece alçakgönüllü, olağanüstü kertede kolektiviteden, paylaşımcılıktan yana, az konuşan bir eylem adamıdır Tonguç… Çok sayılı zamanlarda yaptığı işin, çizdiği haritanın o müthiş ipuçlarını verecek şeyler konuştuğu da görülmüştür. “Ben size umumi mesleki vaziyeti yakından bilen bir insan sıfatıyle şunu arzedeyim ki, bugün umumi olarak biz köylerde öğretmenlerden müşteki vaziyette değiliz. Bilakis, biz köylerdeki öğretmenlerimizi ateş hattına sevkedilen bir taburun bölüğü gibi sevkediyoruz. Yeni bir vahdet halinde iş gören bir kuvvete iş taksimatı yapıyoruz. Bir kısmı ilerde ateş hattında, bir kısmı geride çalışıyor.” (İsmail Hakkı Tonguç, 1. Maarif Şurası Konuşması1729 Temmuz 1929, Kitaplaşmamış Yazılar, Köy Enstitülüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Yayınları, 2. Cilt, Birinci Baskı, Ocak 200, s. 147). Bu ateş hattında, gerçekten de göğüs göğüse bir savaşım verilmektedir. Anadolu kırsalında, kasabalarda binlerce yıldır köylüyü kara bir soygun çemberi içerisinde sarmalamış tefecibezirgân zümre ve toprak ağalığı ile “canlandırılma” çabasına sahne olmuş köylerin bilim ve bilinçle donanmış genç kuşakları çatışmaktadır… Anadolu'nun yenidendoğuşu hazırlanmaktadır. Tonguç, yüksek dağ başlarında, uzak dere boylarında, kıraç bozkırlarda, birçoğu henüz göçerlik yaşamının diri geleneklerini taptaze koruyan ve yaşam savaşı veren yoksul insanların gözlerindeki cevherin ayrımına varmıştır bir kez… Bugün “erken Cumhuriyet” dönemi kültür ve eğitim politikalarında var olduğu savlanan “dayatmacı” anlayışın kurucusu olarak eleştirilen Ziya Gökalp'e Durkheimci toplumsal dayanışmacılığın, Kemal Tahir'in Kırşehir Cezaevi'nde karşılaşıp tanıştığı, el çabukluğuyla kendine ait kılmaya çalışırken yüzüne gözüne bulaştırdığı, Dr. Hikmet Kıvılcımlı'ya ait Marksist temelli Tarih Tezi'nin kapılarını “Türkiye Köyü ve CUMHURİYET KİTAP SAYI Sosyalizm”de açan Horasan gelenekli köy yapısı, Tonguç için yeniden canlandırılacak bir yaşam kaynağı olacaktır… Köy Enstitüleri birer yenidendoğuş ocağı gibi çalışmaktadır Anadolu'nun yirmi ayrı köşesinde… Tarım, eğitim, sağlık, bayındırlık çalışmaları iç içe geçmiştir ve Tonguç onca olanaksızlık içerisinde her yere, her şeye koşmuktadır. Anadolu tefecibezirgânlığı okul yapımı için gereken tuğlaları ateş pahasına satmaya kalkınca, tuğla üretimine de başlamıştır babalar… Tonguç, Ankara'da İlköğretim Genel Müdürlüğü odasında oturmaktadır…“Kapı açıldı. Büyük ve ağırca bir paket getirdiler. Kastamonu'dan yollanmıştı. Açtı. İçinden nar gibi kızarmış dört tane tuğla çıktı. Yazı ya da mektup yoktu. Yalnız tuğlalar! Gözleri doldu. Balkır başarmıştı.” (Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi, 1. Cilt, s. 232). Demokrat Parti'nin kuruluşuyla birlikte ülke çapında karşı devrimci davranışlar güç kazanmış, iktidardaki iktidarsızlık kendisini iyice belli etmeye başlamıştır. Cumhurbaşkanı İnönü, Bakan Yücel, Başbakan Saracoğlu ve Tonguç'un da bulunduğu bir akşam yemeğinde müdür Rauf İnan'ın görevinden alınarak bakanlık müfettişi yapılmasını isteyecektir. İnönü'nün konuşma biçi Köy Enstitüleri birer yenidendoğuş ocağı gibi çalışmaktadır Anadolu'nun yirmi ayrı köşesinde… Tarım, eğitim, sağlık, bayındırlık çalışmaları iç içe geçmiştir minden, Saracoğlu ve Yücel'in önceden durumdan haberdar edilmiş oldukları anlaşılmıştır. İnan, Çifteler'deki bir olaydan sonra “solcu” kimliğiyle izlenen bir yöneticidir. Cumhurbaşkanı'na, hiç çekinmeden “Bir kez kelle verecek olursanız, sıra size de gelebilir” diyecektir Tonguç… Çatal bıçaklar havada kalmıştır, yemek sofrası buz kesmiştir. Bakan Yücel şaşkınlıkla Tonguç'a bakmaktadır (Engin Tonguç, Bir Eğitim Devrimcisi, 482). Romanya’nın güneyinde, Güney Dobruca'nın Silistre ili Totrakan İlçesi'ne bağlı Tatar Atmaca (bugünkü adı Sokol) köyünde doğan Tonguç'un soyu Kırım Tatarlarındandır… 1783'te Rusların Kırım’ı ele geçirmesiyle birlikte ailesi Dobruca'ya göçmüştür. Çevrede Anadolu'dan getirilmiş Alevi köyleri bulunmasına karşın, Tonguç'un doğduğu köyün çevresi yabancı halklar, dil ve ve kültürlerle çevrilidir. Eziklik, yenilmişlik, sürgün duyguları ile yüklü köy halkı dayanışmacı, paylaşımcı bir yaşam sürmektedir. Tatar Atmaca köyü bir ada gibi kalmış ve içine kapanmış gibi olsa 926 ? SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle