24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? suçluluğun başka bir şey olduğu. Asıl önemli olan suçluluk türü başka: İnsan olmanın bize yüklediği suçluluktan söz ediyorum. Bu tür suçluluk korku gibi, acı gibi, yaratıcı ve dişi bir insanlık durumudur. Bir sürü çocuğu olabilir. Bizi insanı sevmeye ama aynı anda insanlık adına utanmaya da götürür. İnsanlığın sorunlarını, hele yalnız insanın yazgısını merak ederek yola çıkarsanız sonunda vardığınız nokta vicdanının suçlamasına boyun eğen bilgeliktir. AVARE PALYAÇO Palyaço ise ismi gereği belki, eğlencededir, hovardadır, yaşamı kale almaz! Gereklidir yaşam için bu da, fikrinden mi yola çıktınız? Palyaço bildik bilgelere benzemesin istedim. Tabii kurgunun gerektirdikleri de vardı: Romanın bütün kahramanları yolculuk boyunca değişiyor. Baştaki Palyaço ile final bölümündeki palyaço aynı kişi değil. Aslında Palyaço da sorusuna cevap arayan bir yolcu: İnsanı daha insan yapan nedir? O da yolculuğun sonunda cevabını buluyor. “Edebiyat bize yaşamadığımız, yaşayamadığımız ya da yaşayıp da farkına varamadığımız hayatlar hediye eder” der Palyaço; peki o zaman Belleğin Kış Uykusu bize neyi hediye eder sevgili Eroğlu? nette barınabilir? Belleğin Kış Uykusu’nu yazarken keyif aldığım bir bölüm oldu cennet. BELLEKLE HESAPLAŞMA Buradan, belleği ile hesaplaşma içine giren okura ne(ler) söylemek istersiniz? Acının değerini göz ardı etmemelerini salık veririm. Gündelik hayatın küçük konforlarına teslim olarak yaşayan ve sonları çağımızın en belalı hastalığı, sıradanlığa varacak olanlar belki de kendilerini savunmak için mutluluğu gerektiğinden fazla önemseyerek öne çıkarıyorlar. Zaten mutluluk her zaman geçicidir, öyle ki insan bilinci mutluluğu ancak geçtikten sonra hisseder. Hele tüketim hırslarının tatminine yönelik küçük haz uyarılarından doğan mutluluklar düpedüz zararlıdır. Oysa acı dişidir; bizi sahici kılar; acı çekmek bize insanları, nesneleri ve durumları, en çok da kendimizi duyumsayıp kavrama yeteneği verir. En derin, en tutkulu dileklerimiz acıdan doğar. Şimdi şunu soracaksınız: “Siz acı sever misiniz?” Hayır, ama acıyı azaltmanın yolu onu iyi anlatmaktan geçer. Bir de son söz: yararlı bir sonuca ulaşmayan acı, saçmadır. Yani, acıdan büyük iyilik projeleri üretmeliyiz. Size hep sorulan bir soruyla bitirelim: Yazarlık nedir? Yazarlar kim Mehmet Eroğlu ile Erdem Öztop... Belleğin Kış Uykusu cevaplardan çok sorular hediye ediyor diye düşünüyorum. Birincisi: Sevmek nedir? İkincisi: İnsan neden sever? Acıdan kaçınmalı mıyız? Mutluluğa teslim olmak bizi nereye götürür? Erdemler acılarımıza verdiğimiz karşılıklar mıdır? Romanın finalinde cennetin kapıları sonuna kadar açılmışken, o, kitabınıza dair verilen ilanlarda dile geleni size sormalıyım: “Cennette iyi edebiyat olur mu?” Olmaz tabii. Çünkü edebiyat iyilikten çok kötülüğe, sevaptan çok günaha yakındır. Şimdi bir düşünün, sizce Tanrı Anna Karanina’yı, Madam Bovary’yi cennete alır mı? Zina yapan kadınlar! Daha yazarlara gelmedim. Sizce hangi yazar cenSAYFA 6 lerdir? Neyle beslenirler? Neden yazarız? Onlarca tanımı olan sorular. Yazarlar analarının rahminden değil, kalemlerinin ucundan doğarlar. Yazar bir melezdir de: başkalarından, çevrelerinden aldıklarıyla değişir, yeniden oluşurlar. En güçlü besini acıdır yazarların. Başkalarını avutmak, kendini avutmaktan daha zordur. Belki yazma dürtümün gerisinde bunun da payı vardır. İnsanın bir tek canlıyı bile tanıması mümkün değilken tüm insanları tanımak için yazıyorum. ? eoztop@aof.anadolu.edu.tr Belleğin Kış Uykusu/ Mehmet Eroğlu/ Agora Kitaplığı/ 275 s. KİTAP SAYI 884 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle