24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Colin Imber’den ‘Osmanlı İmparatorluğu 13001650’ Osmanlı tarihi yazmak ? Salih ÖZBARAN (*) ryantalist sayılmaz, Avrupa merkezci olduğunu ileri sürmek mümkün değil; ama Osmanlı tarihi üstüne çalışmış ve çalışmakta olan bir İngiliz tarihçi Colin Imber; Manchester Üniversitesi öğretim üyelerinden. 1999 yılı etrafında dolanarak Osmanlı yüceltmesi yapanların modasına uymadan, onlara şirin görünmek gibi bir komplekse kapılmadan, ancak tarihçiliğin gereklerini yerine getirme uğraşı içinde bulunan bir bilgin, hatta sanatkâr. Bilgin, çünkü alanına ilişkin kaynakları okuyabiliyor, gerekli soruları sormasını ve onları yanıtlamasını biliyor; sanatkâr, çünkü yazdıklarına çekicilik nakşedebiliyor, tarih meraklısının bilgisine sunabiliyor. Şimdi, yüzyıllar sürmüş bir iktidarın yapısını esas alan kitabının Türkçesiyle karşımızda: Osmanlı İmparatorluğu 13001650. O Tarihçiliğin, özellikle ülkemizde, geçmişteki olay ve olguları doğru saptamaya, bunları mantığın algılayabileceği biçimde sentezlere ve yorumlamalara götürmek şeklinde algılanması gereken formüllerini yoksayarak ya hanedan ve imparatorluk övmeye ya da romanlarla amatör tarihçilik hevesleri kabartanların tekeline sokulmak istenen, hatta hiçbir akademisyenin yapmaması gerekenanlatımlarını “bizim” aidiyet formatına sokup yüzyıllar öncesine taraf olmak isteyen bir inceleme dalı haline getirildiği bir zamanda, Colin Imber’in kitabı, en azından, uyarıcı sayılmalıdır. SAYFA 14 Önce donanma, sonra gazâ, ardından hukuk Sanıyorum 1970’li yılların başlarındaydı; kendisiyle İstanbul’da Bayezid Camii bitişiğindeki Sahaflar Çarşısı’na girişçıkışı adeta kontrol eden Çınaraltı Çaybahçesi’nde konuştuğumu hatırlıyorum. Osmanlı donanması üstüne hazırlamakta olduğu doktora tezi için İstanbul arşiv ve kütüphanelerinde çalışıyordu. Osmanlı denizciliği üstüne yaptığı araştırmaların en kapsamlısı ve Kanuni Sultan Süleyman donanması (“The navy of Süleyman the Magnificent”) ile ilgili olan uzun makalesi 1980 yılında Archivum Ottomanicum dergisinde yayımlandığı zaman, Osmanlı tarihçiliğinde söz sahibi olabileceğini göstermişti. Gerekli özellikle maliyeye ilişkin kaynaklara hâkim görünmüştü; denizcilik tarihinde, seleflerinden farklı olarak, yapısal görüntünün inceliklerine girmişti. Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan ve daha sonraları İdris Bostan başta olmak üzere kimi tarihçilere konu olacak ve Osmanlı donanmasına ilişkin yepyeni ve çığır açan araştırmalar için kılavuz işlevi görebilecek adımı atmıştı. Daha sonraki yıllarda, çeşitli uluslararası seminerlerde dinleme fırsatı bulduğum Colin Imber’i Osmanlı İmparatorluğu’nun özellikle iki sorunu üstüne eğilmiş gördüm. Bunlardan birisi Osmanlı Beyliği’nin kuruluşuna, ilk yüzyıllarına ilişkin çalışmalarıyla, özellikle de Osmanlı devletinin fetihlerle yayılmasında tarihçiler için başlıca itici güç sayılmış olan “gazâ” ruhunu sorgulayan, şüphesiz ki çok yönlü faktörlerin göz önünde tutulması gerektiğini vurgulayan, ama bazı Türk tarihçilerden fazlaca bir iltifat görmediği makaleleriydi. Diğeri de çeşitli incelemeleriyle süslediği ama Şeyhülislam Ebussuud üstüne 1997 yılında çıkan bir kitapla (Türkçesi: Şeriattan Kanuna: Ebussuud ve Osmanlı’da İslami Hukuk, çev. Murteza Bedir, İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 2004) belirginleşen Osmanlı hukukuna ilişkin çalışmalarıydı. Imber, burada “tamamen modern ve seküler bir bakış açısından bakıldığında, Ebussuud yaratıcı bir hukukçu olarak karşımıza çıkmaktadır, ama yeni olanı yasaklayan bir gelenekte onun özgünlüğü hiçbir ufuk açmamaktadır” biçimindeki sonuç yorumuyla, Ebussuud’un “beşeri” yasaları “ilahi” hukukla nasıl uyumlu duruma getirmeye, başka bir deyişle dünyevi (seküler) hukuku nasıl din kurallarıyla bağdaştırmaya çalıştığını, açıkça sergilemiştir. Bütün bunların dışında, onun andığım bu özel çalışma alanlarını da kapsayan bir genel tarih yazma girişimi, 13001481 tarihlerini kapsayan ve efsanelerle doldurulmuş bir süreçte gelişen olayları, dönemin kaynaklarına dayanarak doğru tespit amacına yönelik ve biraz da Rankevari bir özellik taşıyan bir kitap (The Otoman Empire 13001481, İstanbul: ISIS, 1990) denemesiyle başladı ve şimdi de 1650 yılına kadar uzattığı (1699 daha uygun olabilirdi!) bir Osmanlı tarihi ile rüştünü ispat etmiş bir tarihçi olarakkarşımızda bulunmakta. Osmanlı’nın gücü, 13001650 Imber, genel bir Osmanlı tarihini yazmaya kalkmanın çılgınca bir iş olduğunu, genel sentezler için beklemenin gerekliliğini öncelikle belirtmesine karşın bu işe girişiyor; iyi de ediyor. Zira son zamanlarda, gerek tek kişinin elinden çıkan gerekse bazı grupların katkılarıyla ulusal ve uluslararası düzeyde birçok Osmanlı tarihi yazıldı. Ancak kendi tanımıyla “uzman olmayanı alana sokmaya ve uzmanların yazdıklarının okunmasını sağlamaya” yardım edebileceğini umarak girişmiş bu işe; Türklerin “imparatorluk” yerine tarih boyunca nice “devlet”ler kurdukları yolundaki tarihçi tercihlerini ve buna ilişkin kuramı saçma bularak “Osmanlı İmparatorluğu”nun 17. yüzyıl ortalarına kadar uzanan süreçteki iktidar yapısını kimi yerlerde gerekli ayrıntılarla özetlemeye çalışmış. Imber, kitabı içinde ortaya koymaya çalıştığı olgularla ulaşmak istediği sonuçları, kitabının başında çoğu tarihçinin “klasik çağ” olarak belirttiği dönemin özelliklerini 17. yüzyıl ortalarına, bazen de sonlarına kadar götürdüğü süreci şöylece özetlemiştir: 17. yüzyılda Avrupalılar, bugün olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu’na “Türk İmparatorluğu” ve halkına hiç değilse Müslüman halkına “Türk” derlerdi. Ama bu tanımlar ancak kısmen doğrudur. İmparatorluğun nüfusu din, dil ve sosyal yapı bakımından heterojendi. Sultanların ve yönetici elit tabakanın dini olarak hâkim din tabii İslamdı, ama Rum, Ortodoks ve Ermeni kiliselerinin imparatorluğun siyasi yapısı içinde önemli bir yeri vardı… Dini cemaatler kadar kalabalık, çeşitli ve iç içe girmiş dilsel gruplar da eksik değildi… Ne var ki, imparatorluğun hiçbir vilayetinde tek bir dil konuşulmuyordu. İmparatorluğun sosyal yapısı da çeşitliydi, ... sosyal yapısı çok büyük ölçüde tarımsaldı ve sultanların şan ve şöhreti, siyasî yazarların sık sık altını çizdikleri gibi, köylülerin emeğine dayanıyordu… 17. yüzyılın ortalarında siyasi ve askeri elit daha çok Arnavut ve Kafkas yani tipik olarak Gürcü, Abhaz ve Çerkezasıllıydı. Medreselerde, mahkemelerde ve camilerde çalışan hukuk ve din görevlileri genellikle Türk, Batı Balkanlar’da Boşnak ve Arapça konuşan eyaletlerde Arap’tılar. Kısacası Osmanlı İmparatorluğu çok kavimliydi. Dolayısıyla, Osmanlı İmparatorluğu sadece bir Müslüman ya da Türk imparatorluğu değildi. Daha ziyade bir hanedan imparatorluğuydu ve çok çeşitli sakinlerinden istenen tek şey sultana sadakatti… Son tahlilde, imparatorluğu bir arada tutan şey dini, etnik veya başka kimlikler değil, sultanın şahsıydı (s. 45). Imber, seçerek aktardığım bu satırlarda kimliğini oldukça isabetli tanımladığını sandığım Osmanlı İmparatorluğu’na, 11. yüzyılda büyük bir çoğunlukla Yunan ve Hıristiyan, 1300’lerde de Türkleşen ve Müslümanlaşan Anadolu tarihini özetledikten sonra, kitabına esas aldığı sürecin kronolojik bir tarihiyle başlıyor. Hiç de sıkıcı olmadan, kimi yerde ve merak edilebilecek noktalarda ayrıntılara giderek (mikrotarihi/ayrıntıyı bütün ile irtibatlandırarak kitabına bir tarihsel çerçeve hazırlıyor: 13001402 tarihlerinde zaferden felakete giden, 14021451 döneminde iç savaş yaşayıp toparlanan “Osmanlı Beyliği”ni yansıtıyor; 14511512 sürecinde fetihlerle güçlenen, 15121590 yıllarında doruk noktasına ulaşan ve 15901650 döneminde de gailelerle uğraşan bir “imparatorluk” yansıtıyor; tarihçilerin çoğu zaman yer vermedikleri çetrefilli yanlarını saptamaya çalışıyor. Böyle bir bölümlendirme mantıklı görünüyor: Zira “klasik” diye adlandırılagelmiş süreci, sorunları ağırlaşmış olsa da, 17. yüzyıl içlerine taşıması Osmanlı tarihi bakımından daha anlamlıdır. (Tabii ki Suraiya Faroqhi gibi tarihçilerin bu tür önerilerini ve bu yönde işaretler veren başka çalışmaları unutmamak gerekir). Kronolojik düzenlemeden sonra imparatorluğun gücünü simgeleyen ve kitabın temellerini oluşturan yapısal görüntüyü şu başlıklar altında betimlemeye çalışıyor: “hanedan”, devşirme”, “saKİTAP SAYI ? CUMHURİYET 884
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle