03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Michael Hardt ve Antonio Negriden bu kez de 'Çokluk' Cokluk Yeni bir toplumsallık onerısı bir bütün olarak düşünmek bir ütopya olmuyor mu?" sorusuna şu cevabı veri yor: "Bu bir ütopya değil bir hipotez. Marx da 'sınıf dcdiğindc politik anlamda hazır, tamamlanmış bir şeyden bahsetmi yordu. 'Çokluk' derken asıl kastcttiğimiz 'çokluk yaratmak', yani dünyanın tünı tekilliklerini ve azınlıklarını birleştiren bir projeyi, oluşumu hayata geçirmek." Şüphesiz ki Çokluk önceli împarator luk'tan daha sade bir dille vc görece daha az akademık referansla kaleme alınmış. Ama yazarın da dediği gibi bu, çokluk projcsinin analitik temelleri olmadığı anlamına gelmiyor. Kitabın dilindeki sadelik ve edebiyattan felsefeye oradan sanata rahatça gezinen değinmeler, aslında yazarların nayatın tamamını politikanın, yani hayatın her alanını işgal eden biyoiktidara karşı dikilmesi gereken biyopolıtikanın zemini olması görüşüne dayanıyor. Sade vc çarpıcı bu kitabın bizzat kendisi de, son zamanlarda nadiren gördüğümiiz ateşli bir broşür gibı siyaseti herkese açmanın çağrısı bu anlamda. Türkiye'de toplumsal muhalefct, gcleneği ıtibarıyla enternasyonalist bir perspektiften biiyiik ölçüde mahrum oldu bugiine dek. Entemasyonalizmi ele alırken, Avrupa Bırliği'ne evet hayır ikileminde durmaktan, ya da ulusçulu ğa evet hayır demekten, ve bu ikisinın çcşitli kombinasyonlanndan pck az öteye geçebiliyoruz. Dönüp üretim süreçlerindeki döniişümlere, ortaya çıkan yeni cmek ve elbctte yaşam biçımlerine odaklanıp, yeni devrimci özneleri görnıek, hâlâ daha en başlarında olduğumuz bir ödev. Bu nedenle de Negri ve Hardt'ın bu ıki kıtabının ve Türkçede yayımlanan diğer kıtap ve makalelerınin toplumsal muhalefet içinde ancak pek sınırlı bir yankı yaratmış olmasına şaşmamak gerek. Bu belki de ancak yeni muhalif hareketlerin oluşmasıyla birlikte gündemimize girecek; aynen tmparatorluk'un ABD'de Seattle'la birlikte gündeme girmesi gibi. Onu izleyen Çokluk'ta ise yazarlar 2000'li yılların başlarındaki bu muhalif canlanmayı izleyen gerici dalgayı, yani tiim dünyaya yayılan sürekli savaş halini ele alıyor. cn somut göstergesi de elbette, ABD'nin "savunma" temcllı stratejisinin Eyliil 2()01'de başlayan terörizme karşı savaşla beraber "güvenlik" temcline oturması. Geçmişteki, toplumsal ve siyasal statükoyu korumayı önüne koyan reaktif stratejiler, yerini proaktif ve her tür muhalefeti, kıpırdanışı önccleyen hamlelere bırakıyor. Ancak Negri ve Hardt'ın buna önerdiği yanıt da, aynı derecede proaktif. Kitabın çarpıcı bir bölümünde belirttikleri gibi, on yıllardır krizde olan solun yerine yeni bir sol kurmak için ikili bir hamle gerekli: Bir yandan sanayi işçilerinin topîumsal hareketlerinin ideolojik gelenekleriyle ve örgütlenme biçimiylc bir kopuş gerçekleştirecek bir postsosyalist ve postliberal programı, kolektif tartişmalarla oluşturmak. Bunun gerekçesi, işçi sınıfı kavramlaştırmasının uzun süre boyunca, sadece patronları değil, diğer ezilen kesimleri de siyasetten dışlayacak bir sınıflandırma olarak işlev gör Michael Hardt ve Antonio Negri yankılar uyandıran kitapları İmparatorluktan sonra bu kez de çokluk' ile geldiler okurların karşısına. Adaletsizliğe, yoksulluğa, ihlallere, sömürüye ve aşksızlığa karşı yeni bir toplumsallık önerisinde bulunuyorlar Çoklukta. (1 DefneKAYA mparatorluk ve Çokluk kitaplarını Michael Hardt'la birlikte kaleme alan Antonio Negri, Clarin <Jcrgisindeki röportajında, "çolduğu bütiin farklılıklarln uyum içinde yaşadıkları İKİLİ HAMLE Geçmışte istisnai bir durum olan savaş, artık toplumsal ilişkilerin temeli haline geliyor; Clausevvitz'in meşhur önermesi ters dönüyor ve adeta siyaset başka araçlarla sürdürülen savaş oluyor. Bunun I Antonio Negri ile çokluk1 üzerine Yeni devrimci özne şüncesini bir neoh'beral tarih kavrayışı olarak yansıtmaya çalışan çok okluk kıtabtmzda, önceki kitabtnızda tanımla kişi vardı. Oysa yirmi yıl dtğınız împaratorluk'un "diişman"ınt betimli sonra, onun gerçekte, yormnuz. ' olumlu anlamda bir t, Irnparatorluk'un,töizimçokluk dediğimiz Marksist revizyonist olduğunu görüyoruz! bu "düşman"ı, her düzeyde iç farklarım yeşerten bir düşGünümüzde işçi sınıfı man. Ancak bu farklar elbette bir ortak payda üzerinde kavramı, yeni bir devyükseliyor; bu da emperyal düzeyde, sermayeniıı dayattırimci özne fikrine temel ğı sömürüye ve tahakküme hayır demek. Bu isyanlar, ayaklanmalar, iktidarı geri alma girişimleri, çok farkiı ke i'öluşturarnayacak kadar simlerden, özellikle de emekçileı den geliyQr. Hâlâ temel ' dar. Devrimci özne kavramının bütün potansiyeline kavuşması için sadeee işçi sınımuhalefet kaynağını emekçiler olujturııyor: Bu anlamda fmın değil, düşünsel emeğin, hizmederin, çokluk kavramı sınıfsal bir kavram; her'ne kadar işçi sınıköylülüğün de bu kavrama dahil edilmesi tından çok daha geniş bir kapsamı olsa da; Bu da iktidagerekli... Foucault bir anlamda bu gerçeği nn kavrayamadığı bir durum. Çünkü cojduk, barındırdıgörmüştü. Scrmayenin işçilerin yaşamını ğı tekilliklerin geçirdiği dönüşümlerle Dİrlikte sürekli değişiyor; bu anlamda nc sınıf, ne kitle ne de halk olarak ta fabrikada kontrol ettiği gibi, bütün toplum iizerinde de etki ettinımlanabilir; durmaksızın yenüenen bir güç... ğini kavramıştı. Günümüzde, bizim "ara dönem" dediğimiz bir süreç1960'Iarda Torino'da teyiz; yani, moderniteden postmoderniteye, ya da ulus yaşıyordum; kentin bütün devletten emperyal rejime geçiş halindeyiz. Bu geçişi anorganizasyonu Fiat fabrilarnak, elitler ve büyük patronlar da dahil herkes için olkasma göre işliyor, ulaşım dukça zor. Şüphesiz, bu sürecin küreselleşme gibi kimi koşulları ortaya çıkmış durumda; ama ilerde ne olacağı sistemi, belediye hizmetbelirsiz bence. leri, üç çarpı sekiz vardi Kitap boyunca "bıyoiktıdur" vc "biyopolüik" terimleri temelinde çalışıyoryası nı sık \ık kullantyonunuz: Toni Negri'nin düşüncesinin du... 1970'lerde Italya'da zamanla daha "foucaultcu" hale geldigi töylenebilir rhi? ortaya çıkan, Marksizmin Foucault öldüğünde Paris'teydim. C) dönemde, Fosoldan revizyonu girişimi ucault'yu bir antiMarksist olarak göstermeye, onun düişte bu somut gelişmeleri 1 oiivier DOUBRE Ç Toni Negri, devlete karşı silahlı ayaklanma'va glriştiği iddlasıyla Reblbbla haplshanesinde uzun yıllar yattı. kavramıştı: Yalnızca teorik düzeyde değil, daha önemlisi, bizzat alanda. Bu da, apartman işgallerine, toplu ulaşımla, eğitimle ilgili toplumsal hareketlere, mahalle mahalle yayılan kira ve fatura ödememe grevlerine hayat vermişti. ltalya'da 197ü'li yıllarda gelişen bu hareketler sağlam bir teorik temel üzerinde yükseliyordu. Bence Foucault, çeşitli akımlann siyasal planda ele aldığı bu durumu teorik planda kavramış birisiydi; dolayısıyla benim gözümde, tamamen bu komünist postmodemizm içinde yer alır... Çokluk'u dcmokrası me%elesiyle, stze göre gerçekleştirilebılir olan "çokluk projestyle" bttiriyorsunuz. Bu umut nasıl bir temel üzerinde yükseliyor? Paradoksal olarak, bu umudun bir temeli de savaştır; çünkü klasik bir emperyalist savaş değil söz konusu olan. Bu savaş, günümüzde kapitalizmin, artık "doğal" sömürü biçimlerinin ya da yöntemlerinin olmadığını kavradığının bir göstergesi. Son derece derin bir kapitalist kriz içindeyiz; çünkü sermaye sistemin içindeki kontrol kapasitesini yitirmiş durumda. Güniimüzdeki direnişin tek önemi politik açıdan bir dönüşüm motoru olması değil; bu direniş sermayenin gözünde de üretkenlik meselesi açısmdan önem taşıyor. Çünkü sermaye ayakta kalmak için icatlara, işçilerin özgürlüğüne, düşünsel emeğe, yeni toplumsal ilişkilere, dilsel yeniliklere ve ilişkilere ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla sermaye bu özgürlükleri muhafaza etmek zorunlııluğuyla, bu direnişi kontrol edememe riski arasmda bocahyor. Michael Hardt ve ben ne optimistiz ne de pesimist. Tek söylediğimiz, çokluk dediğimiz bu yeni devrimci özneyi inşa etmemiz gerektiği. Bunun için deçeşitli araştırma şemaları sunuyor vebunlann birereylem şeması, eylem aracı haline gelmesini umut ediyoruz. Marx'm devrimci işçi sınıfını icat ettiğinde esinlendiği somut örnekler, günümüzde bizim önümüzde duran örneklerden bile daha cılızdı. 1840'taki işçi sınıfı pek de gelişmış bir güç değildi, yanılıyor muyum? • (Politis Fransa, No. 822/823) Çev.: Barış Yıldırım SAYFA 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 8 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle