Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tanıl Boradan 'Taşraya Bakmak' Taşramerkez sarmalına giri; ¥•**(*• Taşraya Bakmak İletişim Yayınları Tanıl Boranın editörlüğünde ilginç birz kitap yayımladı. Taşraya bakışımızı temelden değiştirecek bir kitap bu. "Ya\amak sadece htanbul'da baş vermiş bir abı hayat degildir." Behçet Necatigil pacağını söyledi. Giderkenki hüznü çoğunJukla bundandı. Aslında şu an yaşadığı şehir de hem idari hem de fıiJi olarak "büyük şehir"di. O şehirdc de büyük alış veriş merkezleri, geniş salonlu sinemalar, geceleri ışıltılı geçen caddeleri var. Üstelik şu an oturduğu ev de bir sitenin içerisinde. Havuzları vardı. Ve denize uzakJıldarı sadece beş dakikalık yürüyüş mesafesinde. Tüm bunlara rağmen ona "îstanbul'a kesin dönüş yapacağım" dedirten şey ne olabilirdi? Bu geri dönüş özlemi bir tek onda yoktu. Istanbul'da bir süre yaşamış ya da hiç yaşamamış ancak uzaktan anlatılanlarla tanıyan insanların birçoğunda bu şehirde yaşama arzusu vardı. Peki bu tstanbul tutkusunu yaratan şey neydi. Bu konuda ileri sürülecek nedenleri sıralamak yerine bu nedenleri irdelemek gerekiyordu. Taşraya Bakmak kitabı bu tür sorulara yanıt verici nitelikte bir eser olması bakımından, taşramerkez sarmalını entelektüel boyutta irdelemesi bakımından son derece verimli olmuş. Bu çalışmayı aynı zamanda derleyen; Tanıl Bora'ya göre "Istanbul'un, daha doğrusu îstanbul'un metropoliten çekirdeğinin globalleşme performansına nispetle, Türkiye'nin geri kalan tümünün taşralaştığını söyleyebiliriz." Bora; medyanın etkisine dikkat çekerken de "tekbenci" tutumun altını çiziyor. "Türkiyc medyası onca teknik gelii}kinliğiyle belki telgrafla haber yazdırılan devirlerden bile daha fazla tstanbul merke/lidir. Personeli seyreltilen veya kapatılan taşra bürolannın 'yurt haberleri" erişim imkânları da daraldı büyük ihtimallc." lstanbul'un taşraya (hatta bütün Anadolu'ya) karşı tek merkez olarak, gelişimiyle paraJel biçimde, bilinçsiz bir şekilde algılanması ya da bi"linçli" olarak algılattırılması sürecinden geçtiğimiz bir gerçek. Nitekim Omer Türkeş de bu konuyu somuta indirgeyen makalesinin başlığında yer alan Yakın Yerler adını bir TV programıntn adından seçtiğini belirtiyor. "Programda tanıtılan yerlerin hepsi sadece Istanbul' a yakın. Şimdi basit bir adlandırma hatası diyebilirisniz belki ama hata yok; tersine 'yakın yerler' son yıllarda medyaya aslında bütün bir entelektüel üretim sürecine damgasını vuran tehlikeli bir düşünce tarzını dolaysız bir biçimde yansıtırken üzerinde yaşadığımız bu coğrafyanın aslında bir tek kentten, îstanbul'dan ibaret olduğunu, merkezin çevreyi yuttuğunu ilan ediyor. Çevre, yani merkezin dışında kalan insanlar ve hayatlar da uzaklaşıyor zihniyet dünyamızdan." Bir şehirden çeşitli nedenlerle nefret eden bir insanın o şehirde yaşayan insanlarla sağlıklı ilişki kurması da düşiinüJemez. Medyanın telkiniyle Istanbul'un büyüsüne kapılıp yaşadığı şehir için negatif izlcnimlere sahip olan kişiler için, o yerin her yönü bu negatif düşüncclerden payını alacaktır. Şehrin mimarisini ilkel bulan biri doğal olarak, estetik yapı içerisinde oturan insanları da ilkel bulacaktır. ünların nasıl insanlar olduğunu anlamak için tanıma süreçli bir yakınlaşmayı aklının ucundan bile geçirmeyecektir. ü yer, geri dönülmesi için çaba sarf edilmesi gereken geçici bir çalışma kampıdır sadece. Ankara'nın en çok nesini seversin sorusuna Yahya Kemal'in verdiği "îstanbul'a dönüşünü" sözü bu anlamda değerlendirilebilir. TASRAYI TERKETMEK... Taşradan gelen biri olarak bu kitabı bitirmek üzere olduğum sırada gözümü kitaptan ayırmama neden olan bir şey söyledi annem. Tam da bu konuyla ilgiliydi. Annem; şu an Kanada Montreal'de yaşayan diğer küçük abimin (eh taşralı olduğumuz için biz de kardeş çok), Adana'da çekilmiş okul yıllarına ait arkadaş fotoğraflarını bu yaz geldiği izinde yırttığını söyledi. Annemin kızgın bakışlarına da "Bu fotoğraflar artık işe yaramaz" diyerek karşı koymaya çaJışmış. Okuma yazmayı bile zor söken annem de "Geçmişini bilmeyenin geleceğinden ne çıkar" deyiverdi. Abimin bu davranışını irdeleyecekken bir anda irkildiğimi tark ettim. Çünkü onun gibi Adana'dan üniversitede okumak için îstanbul'a geldiğimde ben de geçmişte kalan fotoğrafları yırtma zorunluluğu duymuş ve bir anda hepsini yırtmıştım. Taşraya Bakmak kitabının o anda elimde olması tıpik bir "iyileşecek hastanın doktor ayağına gelir" durumuydu Kitaptaki sosyolojik incelemesinde Ahmet Çiğdem, taşrayı şimdiye dek hep oralı olanlarla hayatının bir döneminde orada kalanların konuştuğunu, "oysa gerçekte taşra üzerine tam olarak orayı terk edebildiğimizde, terk ettiğimizde düşünmeye başlarız. En kötü ihtimalle terk ettiğimizi sandığımızda." diyor. Cîcrçekten de taşrada kaldığımız sıralarda orada her konuda konuşurduk da bir türlü bulunduğumuz yeri konuşup bir yere oturtamazdık. Ilçe sorunları gün deme geldiğınde konuşmanın ağırlıklı yönü suçlaına lar şeklinde olıışur ve sürer bu suçlamaların en ağırı vc en çoğu da; kendılerinin de oy verdiği seçilmiş bele \~\ Coşkun ONGUN* İ letişim Yayınları'nın memleket kitapları serisinin yeni kitabının adı Taşraya Bakmak. Kitabı okumak üzere ele aldığım sıralarda ailecck bir telaşın içindeydik. Daha önce uzun süre tstanbul'da yaşayan abimi çalışmak için bundan sonra yaşamak zorunda kalacağı bir Anadolu şehrine yolcu ettik. Hüzünlü bir veda yaşadık. Annem su yerine gözyaşı döktü oğlunun ve küçük tomnıınun gittiği arabanın ardından. Onlar gittikten sonra da evde, çekilmış resimlcn büyük bir özenle albiimc yerleştirdi. Abim îstanbul'dan ayrılalı bir yılı geçmiştı. îşınden aldığı ilk uzun süreli izinlc soluğu burada almıştı. Yirmi beş yılı aşkın sıircdir tstanbııllu olnıasına rağmen îstanbul'a ilk kez gelen insanların heyeeanını yaşadı. Gelir gclmez ilk işi vapııra bmınek oldıı. Boğa/dan karşıya geçerken yuz itadesi ilk kez gcçiyormuş gibi mcrakla doluydu. Eminonü kalabalığından ürktü. Ama hcr fırsatta buralan hiçbir ycre değişmeyeceğini söylcdi. Ancak tatili kısa sürdü. Tatili bitincc de bu kez kalıcı olmak üzere îstanbul'a kesin dönüş ya SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AYI 8 12