Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yazarın 24 Saati Hazırlayan: Asuman KafaoğluBüke ŞİMDÎ OKUrtfl Zflnil NELER OLUYOR? Hnı?n f.tM\w ıf. VENEZOELLA'DA ADNAN BİNYAZAR 'VENEZÜELLA'DA NELER OLUYOR? Hugo Chavez ve Bolivarcı Devrlm Edltör: All Mert Solun, kötümser bir ifadeyle soluksuz kaldığı, iyimser bir bakışla soluklandığı bir dönemde; sol adına yol alan, devrimi soiuyan bir ülke, heyecan veriyor, özel bir yakınlaşmayı hak ediyor. En kısa ifadesiyle, bu çalışma, okuru yakınlaşmaya ve nefes açmaya çağırıyor... 188 8. 8YTL Geceler karanlığa ışık düşürür... cccsi gündüzü belirgin bir kişi değilim. Uykıı saati, yemek saati, yatnıa saati nedir bilmem. Geceniıı hangi saati olursa olsıııı, uyandım mı günüm baijlamıştır. Uyandığımda pencerede gün ağartısını görürscm fazla uyudum diye sevinirinı. Pencerem ge ce karanlığından da kara ise kitaba sarılı ntn. ()kıımaktan gözlerim yorulunca dalıp gitnıeyi ıızıın yıllar uyuma sandım. ()y!e gecelerin akşunıları koltuklarda büzülüp ka lınca bıınun uyku olmadığını, uyku sanılan krir uyanıklık oldııgunu anladım. Akş.aınları erken yatmam. (Mümiin, evrcnin ıızun gcccsi olduğunu dtişünerek ıızatır da uzatırım 'gun ü. Yatağa bir adım yakla şırkrn, iki adım geri durıırum ondan. Sabah olup ııyunnuşsam, o yaııa bu yana dönüp yatakta oyalanmam. Hiç 'yatak keyfi' yaptı £>imı anımsamıyorum. Uyuyamadığım her gece yalnızca kitaplara sığınmam. Kalkıp bilgisayarın başına G azann saati yoktur. vazar, sınırtanmamış zamanlann adamıdır; zaman tüketen değil. zamana zaman1 ekteyendir.ıı oturdug'ıım da oiıır. Kendimi sabaha dek y.ızıya kaptırabilirim de, iki üç tümce yazdıktaıı sonra bilgisayarı kapatırım da. Gecelcr karanlığa ışık düşürür; lasarladığını romanlarla, oykülerle en cok gecclcri didisjıinı. Benim ıçin capcanlı olan roman kişileri arasındu dolas.ııkeıı, ak ekrana bakan gözle rim Alcvi ozanlarınmki gibi yumuluveıir. Televizyonda habcr okuyanların izlcdi^i şe ritler neyse öyle; yazacafiım satırlar, tümceler, sözcükler örtük gözlerimin önünden geçcr. Bir yandan da, cok eski zamanlann ağıtsı ezgilerini mırıldanınm. Mırıldanma bile değildir benimki, beynimden yüreğimc akan acılaruı sessi dalgalardır. evlcrin banyoları hep lüks olmuştur. Banyodan çıkınca kalcmi kâğıdı elimc alıp, aklım dan gcçcnlcri yakalamaya çalısınm. Alı, kafamızdan geçen nc çok şcy bellekten uçup gidiyor! Bilgisayar kullaıımadan öncc, yazacakla nmı kullanılmış kâgıtlann arkasına yazardım. Çok zaman alıyordu bu. El yazımı daktiloya geçirmekten başka işe de yaramıyordıı. Sonralan yinc ayıu kâğıtları kullana rak düşiindıikk'rimi maddclcr halindc ııotlar almaya ba^ladım. Şimdi doğrudan bılgisayara yazıyorunı. Not alma geleııegi sürü yor ama. Tck satır not almadan doğı udaıı bilgisayara yazdığım da oluyor. Roman ya^arken 'notlar'ın oylumu deöişiyor. tşlcyecc^inı lıcr konuyu çok küçük pııntoyla bilgisayara yazıyorunı. Her roman için otuz kırk sayfayı bulııyor notlar. Bilgisayann ola ğanüstü kolaylığından yararlanarak onları sıraya diziyorum. Parmaklarım tuslarda gc ziyorsa yazmaya basjamüjim dcmektir. Berlin yıllarında kazandım bu alışkanlığı; bir yazıyı yazıp bitirdikten sonra defalarca gözden geçirme gereksinimi dııyuyonım. Kuijkusuz iyi bir alışkanlık bu. Ne var ki her şey gibi buııun aşırısı da yılgınlık yaratıyor. Her düzeltiden sonra huzııru vc kuşkuyu iç içc yaşıyorum. Iikranda düzeltmeylc de yetinmiyorum. Yüzlerce sayfayı kâfjıda gcçiriyorıını Sanııım kâğulın yarattıj*ı genetik bir güvenden doguyor bu. Daktilo dönenıiıııdc tek bir harf hatasından dolayı koca sayfayı yeniılen yazardım. Bilgisayar, vaıılabilecek yı'ie kadar sağllyor düzeltme olanağını. Son romaınm Oliimün (jölgcs/ Yok'ım ilk saytasını elli alt İSOSYAÜST DEVRİM TEORİSİ GELENEK Aydemlr Gul»r Erkln Özalp Kemal Okuyan Metln Çulhaoğlu Anniftsîosü MANİFESTO OKUNUR! KOMUNIST PARTI MANİFESTOSU 281 8. 11 YTL K.an Marx ıneancn tngeis Almanca'dan Ç«vlrwı: Erkln Ozalp 88 s. 4 YTL 'NE YAPMALI'CILAR KİTABI Öncülük ve Parti Teorlsl Kemal Okuyan 232 s. Tel 0212 251.54 10 Faks 0212 244.66 64 www nkyayinlari com nk@nkyaylnlarj com 8 YTL mış kez düzeltip diizeltip yenidcn yazdım. Tanı oldu dediğim an, bir sözcük, bir tünı ce, bir betimlcmi1 gözünıe çarpıveıiyordıı. Bir hatayl yok etmek bin düzeltme yapmaya değmcz mi? Kllnpuınmm. jıaldnıtua Kadıkoy U*ıi^ M«pht»to. B«yoQlu MAtropol U«yoglu M*phl*to, bAflktaş rorum ttanıl Kiupçılık ve Izmlr Kablto Kttabavl'nın de butunduğu kıtapçılanla. gralaıında ysnliayfa.com ve ld*«nxe.com*un da bulunriıığu Inlemet kıtnp satıs sıtelennda ve lalanbul Nâzım Hlkmet KUItür Morkoıı ıle Ankara N*zım Küttürtvl nde buUbıli' iınız YflYinLflPI "KALEM. YAZININ 'PARMAK UÇLARIDIR" Yazmaya başjanıa bendc ibadct gibidir. Masanı her zaman temiz ve düzenlidir. Rah metlı eşımin loto^rafı, kristal Atatürk ka bartması, deri yazı altlıgı, "MontblctncMmlcrsliuh" kaleın takımı (ucıı kalın, orta kalınlıkla iki dolmakalem, tükeıımezkalem), içınde rcnk renk kalemler bulunan porselen kalemlik hep yerli yerindc durur. Efime kalcmi almadan, ya cfa bilgisayara yazmaya koyulmadan önce, tozlu olsıın olınasın, masamı temizlerim. Her şeyi nıilimi milimine aldığım yerc yerlcştiririnı. Bu işlcri yaptıklan sonra ellerimi yıkayıp kolonyalarım. Hemen clinıe gcçivcrcn kalemle yazmam. Kalcm, yazının 'parmak ııçları'dır. Seçtiğim kaleme ruhumun elıni uzatırım. Not almanın dışında tükenmezkalemle yazmam. Onemli yerleri belirlemek için, kitapların yan açıklıklarına, vumuşak kurşunkalemle, sonradan silineccK biçimde çizgiler çizerim. Işte benim sözde 24 saatim! Oysa yazarın saati yoktur. Yazar, sınırlanmamış, zamanların adamıdır; zaman tüketen değil, zamana 'zaman' ekleycndir. Bclki de ki^iliğini, eklediği bu 'zamanlar'la kuruyor... • Adnan Binyazur, "Ölümün Gölgesi Yok" kitabımn yazart. 786 SAYFA 19 "ZAMANA ECEMENLİK BENDE" Gündüzleri de, yazmaya başlamamın saati dakikası yoktur. Şimdi emekliyim; 'zaman'a cgcınenlik bendc! Yazmaya er sabah ta da koyulabilirim, gün batarken de. Yazarken ağzima lokma koymam. Bir yazıda neler söylcyeceğinı banyo yaparken aklımdan gcçer. Basınçlı bol sıılar başıma dökiilürken sanki 'Kathanıs'i: crmi^ tanrıların duygusu dolar yiiregime. O sırada bcdcnscl arınıİdık, rıılısal arınmaya erenlcrin erincini yaşatır bana. Sokakta kaldığım yıllarda yıkanmanın nc olduğunu unutmu^tum. Diz lerimde 'tatak'lar (kir katmanlan) oluşurdu. Kirleri yara kabuğu yollarcasına koparıp attığımı anımsıyorum. Onun için, oturdıığum CUMHURİYET KİTAP SAYI