27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Meslek çalışmalarında başarıya ulaşmış, kişiliklerini kanıtlamış, biri hekim, biri mühendis, biri mimar antropolog, bu üç ünlü kişinin anılarında birçok özellikleri aramayı, olayların arkasındaki gizleri merak etmeyi bir yana bırakıp, bu örtüşen olaylarda son elli yılın siyaset akışını yorumlamaya çalışalım. Mustafa Şerif Onaran Dergilerde Ortüsen anılar nın kırk yıldır siyaset sahnesinde güncelliğini koruması olanağı yoktur. Fahir Aksoy'un Süleyman Demirel'e 1969'da yazdığı bir mektup var (Yaşam Defterim, Dünya Kitaplan, 2004 lstanbul). Önce Osmanlıca ağzı kullanarak abartılmış bir saygıyla başlıyor mektuba; sonra genç, yeni mühendis Süleyman Demirel'le dertleşerek, basbakan Süleyman Demirel'in kültüre duyarsız kalmasını eleştiriyor. Süleyman Demirel'in siyaset tarihine geçen kimi sözleri hâlâ güncelliğini koruyor. "Demokraside çare tükenmez" derken demokrasinin gücüne inanan bir siyasetçi vardır. "Yollar yürümekle aşınmaz" sözünde, sivil toplum örgütlerinin çoğulcu demokrasimizdeki işlevini düşünmelidir. "Bana sağcılar adatn öldürüyor dedirtemezsiniz" sözü, demokrasiyle bağdaşmayan yanlı davranısının yanlışı olarak anımsanmalıdır. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, sosyal demokrat kimliğini bildiği halde, Bozkurt Güvenç'i 'Başdanışmanlığa' gerirmesi, siyasetçi kişiliğindeki gelişmeyi göstermesi bakunından anlamlıdır. Adnan Binyazar "Anılardan Sayfalar"ı değerlendirirken, Bozkurt Güvenç'in, yazdıklannı eleştiriye açık tutmasını; satır aralarına sığınmadan "Türkiye'nin sosyal ve siyasal yapısında dalgalanmaJara yol açan" Demirel'i anlatmasını da önemli buluyor (Radikal KİTAP, Emek Veren Korkmasın, 18 Haziran 2004). Bozkurt Güvenç, Demirel'e danışman oldu diye kendisini eleştirenlere şu düşünce dizgesi içinde yanıt veriyor: "Beni eleştirmekte haklı olabilirsiniz. Ama aynı mantık ve gerekçelerle, kendisine bir sosyal demokrat seçen Cumhurbaşkanı'nı da kutlamanız gerekmez mi?" Cumhurbaşkanlığında kadro gereği çok sayıda "fjaşdanışman" vardır. Bozkurt Güvenç'e göre Demirel'e en yakın olanı, "kalkınma ve yatırım tasanlarını izleyen" Ekrem Ceyhun'dur. "ERZURUMDAN ANKARAYA" Ekrem Ceyhun bir demiryolcunun oğlu. Doğu'da yol mühendisliğiyle başlayan çalışması, devletin en yüksek yerlerine yükselerek sürmüş; sabırb, saygılı bir denge içinde kendini geliştirirken zor günlerde sınanmış, kişilığine güven duyulan bir insan olduğunu göstermiştir. Süleyman Demirel, Ceyhun'un anılanna yazdığı önsözde elli yıllık bir dosduğun yara almadan geliştiğini anlatır .,, (Erzurum'dan Ankara'ya, / Iltek Iletişim, 2 cilt, 2004 siyaset gelişmesini aydınlatmaya çalışmıştır. Zor günlerin insanıdır Ekrem Ceyhun. Hiçbir zaman parti içi savaşımda yer kavgasına girişmemiş, karşısında olan kişilere bile elini uzatmak olgunluğunu göstermiştir. Kontenian milletvekili olarak Istanbul'dan 7. sırada yer alıp, 6 Haziran 1977 seçimlerini kazandığı zaman, "Kaderin cilvesine bakın ki, gerek 1973 seçimlerinde, geresse 1977 seçimlerinde seçim listesinin 7. sırasında yer aldun. 1973'te kaybettim, 1977de ise kazandım" diyordu. 1973 seçimlerinde Manisa'dan 7. olmak, seçimi zaten yitirmek demekti. 73 seçimleri Adalet Partisi için de yenilgiyle sonuçlanmıştı. Ekrem Ceyhun, seçilemeyeceği yere konmanın kırgınlığını duymadan, asıl zor günlerinde yanında oldu Demirel'in. Sitem etmeyi değil, inançlan için savaşım vermeyi seçti. Demirel de bu yakın arkadaşını en zor koşullarda sınamıs oldu. Iyimser olma, sabırL olma gibi ortak özellikler onların yazgısını yakınlaştırmış oldu. •DEMOKRATİK SÜREÇ VE ANILAR* Hekim olması nedeniyle, Cevdet Aykan'ın arulannda, olayların ruhsal boyutuna bakmasını bilen bir yaklaşım var. Anılann sonunda Menderes'i, Inönü'yü, Demirel'i anlatan bölümlerde; özelükJe Demirel, ruh yeteneğindeki özelliklerle, dennlemesine incelenmiştir (Demokratik Siireç ve Anılar, Grafiker Yayınlan, 2003 Ankara). Siyaseti, aşırı uçlan bağdaştıran bir sanat olarak benimsersek, Demirel'in uzlaşmacı, uysal, barışçı kişiliği; önce arkadaşlanyla kenetlenmesini kolaylaşurtnış, sonra yoksul Anadolu insanı için umut ışığı olmuştur. Cevdet Aykan'ın anılarında Adnan Menderes'le ilgili önemli bir değerlendirme var. Londra'daki uçak kazasından sonra Menderes'in kaldırıldığı hastanenin psikiyatri hocası Dr. Garbet, aynı hastanede çalışan Dr. Cevdet Aykan'a diyor ki: "Başbakanınız ileri derecede nörotik. Böyle bir kişiliğin ülkenin başbakanı olması ciddi sorunlar yaratabilir." Bu sözler demokrasimizin uğradığı kesintiler, devleti yönetenlerin ruh sağlığı baİumından düşündürücüdür. DERİN DEVLET Ülkemizde solun amip gibi bölündüğü, bütünleşmesi beklenirken yandaşlannı karşısına aldığı bir yönetim anlayışında; son elli yıllık siyasetimizin avnası olan bu anılardan alınacak dersler olmalı. Meslek çalışmalarında başanya ulaşmış, kişiliklerini kanıtlamış, biri hekim, biri mühendis, biri mimar antropolog, bu üç ünlü kişinin anılarında birçok özellikleri aramayı, olayların arkasındaki gizleri merak etmeyi bir yana bırakıp, bu örtüşen olaylarda son elli yılın siyaset akışını yorumlamaya çalışalım. "Derin devlet" anlayışıyla birlikte kimbilir nice gizler anlatılamayacak. "Bir hakikat kalmasın âlemde Allahım nihan" diyen ozan, kendi gizlerini açıklayabumiş midiri' Gerçek anıların anlatılamayanlar olduğunu anımsatmakla yetinelim. "LAİKÜĞE SAYGI Yazıyı tamamlarken bir anı da ben eklemek istedim: Yazar kuruluşlan olarak Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i "Laiküğe Saygı" toplantısına çağırmak için yanına çıktık. PEN adına Erendiz Atasü, Türkiye Yazarlar Sendikası adına Gülten Akın, Edebiyatçılar Derneği adına da ben, Ali Cengizkan, Şükrü Erbaş, Hiiseyin Atabaş Demirel'in yanına kabul edüenler arasındaydık. O sıralarda Şükrü Erbaş'ın "Köylüleri niçin öldürmeliyiz" diye bir şiiri epey yankı uyandırmıştı. Şükrü Erbaş, dolaylı bir anlatımla, köylüleri hor gören anlayışı yeriyordu. Yanlıs yorumlanabilir kaygısıyla, köylülerden yana bir tavırla tartışmaya katılanlar arasında Süleyman Demirel de vardı. Ben Cumhurbaşkanımıza arkadaşlanmızı tanıtırken, Şükrü Erbaş'ı zaten tanıyorsunuz, "Köylüleri niçin öldürmeliyiz" diyen ozan, demiştim. Demirel'in dudaklan sessizce kıpırdadı. Bizleri aynntdı olarak dinledi. Kapüara kadar geçirdi. Şükrü Erbaş'ın sırtını okşayarak, Köylülere dokunma Şükrü, sanatını başka alanlarda icra et, dedi. Cumhurbaşkanının izlenceleri bir ay öncesinden belirlendiği için "Laikliğe Saygı" etkinliğine katdamadı. Ama büdiri göndermeyi unutmadı. Örtüşen andarda bu anuruzın da yeri olsun.B Bu sayf ayla iletlşim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplannızı aşağıdaki adrese gönderirseniz memnun oluruz. H ' ikmet Özdemir Kral Vni. Edvard'ın 1936'da Türlciye'ye ge, lişini "Bir Barışın Diplomatik Tarihi" olarak değerlendirmeseydi, bu görüşme, tarihe düşülmüş bir dipnot, bir aynntı olarak kalacaktı (Atatürk ve îngiltere, Ingiliz Elçiliği Yayını, 2001 Ankara). Küçük bir aynntıdan yola çıkıp tarihe ışık tutmak da var, bir dönemi kapsayan anılarla olaylara geniş açıdan bakmak da... Bozkurt Giivenç belleğimizin kayıt dışı boşluklarla örtüldüğünü anımsatıyor. Ama belleğe yerleşen anılan anlatmanın kolay olmadığını da düşünüyor. "Düşünüp taşınır, ölçüp biçer, seçip ayıklar, yazabildıkıerimize 'Anılanmız' adını veririz. Bu anlamda 'anılar' arşivin kendisi değil, yayımını göze aldığımız 'sayfalar'dır. Ne tam, ne eksik" demek gereğini duyuyor (Anılardan Sayfalar, Iş Bankası Kültür Yayırüan, 2004 Istanbul). Bozkurt Güvenç'in böle bir açıklamaya gereksinim duyması, gerçek anılann anlatamadıklarımız olduğunu düşündürüyor. Kimler, neler anlatıyor, nasd anlatıyor? Anı yazanın kişiliği, olaylan etkilemesindeki tutumu okurlan yakından ilgilendiriyor. Nedensonuç ilişkisini yorumlayıp olaylan değerlendirmeye çalışıyor. Nezihe Meriç, Türkçenin tadını bilen o usta yazar, küçük aynntılardan yola çıkarken, iç gerçek dediğimiz, sezilmesi kolay olmayan duyarlıkları da anlatıyor (Çavlanın tçinde Sessizce, Anılar, Yapı Kredi Yayınlan, 2004 Istanbul). Yaşamanın önlenemez akışını çavlan olarak yorumlarsak, o akışın içinde sessizce savrulan insanın kendini önemsemesi pek mi anlamsız? Önemli olan o iç gerçekleri yazmaktır. Hilmi Yavuz "Rüzgân yazmak" diyor buna. Bir dızesini kullanarak "Bakmak, uzaklara dokunmaktır" diyor (ADA, Bulanık Defterler, Yaz 2004). "ANILARDAN SAFYALAR" Eskilerden gelen üç arkadaşımın; Cevdet Aykan, Ekrem Ceyhun, Bozkurt Güvenç'in, anılarını okurken; hiçbir zaman siyasetçi güvenilmezliği içinde olmayan bu içi aydınlık insanların örtüşen anılarında, önemli bir insan öne çıkıyor: Süleyman Demirel. Kendini yenilemeyen bir insa f Ankara). Ekrem Ceyhun iki cilt halinde yayımlanan anılarında, olayların arkasındaki iç gerçeği anlatmaya gerek görmeden, belgelerin ışığında, son elli yılın Ekrem Ceyhun (üstte soida), Cevdet Aykan (altta sokla) ve Bozkurt Cüvenç'ln (altta sağda) örtüşen anılan var... Mustafa şerif ONARAN Heklmköv Sltesi 20. Sokak No: 8 06800 ÜmitköyAnkara M:(OÎ12) 235 9111236 2Î 46 SAYFA 22 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 758
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle