25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nazlı Eray'la Kapıyı vurmadan Gir" üzerine Bu zamana kadarromanları ve öykü kitaplarıyla fantastik dünyanın dehlizlerine yol almıştık Nazlı Erayın. şimdi de bu serüven 'Kapıyı Vurmadan Cir1 isimli yeni kitabıyla deyam ediyor. Bu kitabın diğerlerinden farkı ise Nazlı Eray'ın okurlarıyla yayımlanmamış, sandığın bir köşesinde unutulmuş denemelerini, öyküleri ve radyo oyunlarını paylaşması... Nazlı Eray'la bir bahar sabahı çiçeklerin tomurcuklanmaya başladığı Papazın Bağı'nda söyleştik. Tabii ki, kapıyı vurmadan girerek!.. O Erdem ÖZTOP evgili Nazlı Eray, gelcnck ve göreneklerimizde bildiğiniz gibi 'kapıya vurularak girilir.' Ama siz Kapılal McJya Yayınları arasttıdan çıkan yeni kilabımzda bu gelenek ve göreneklere karşı çıkarak okura kapıyt vurmadan gir'me iznini veriyorsunuz. •. Sevgili Erdem ben bu kitabımda bütün okurlarımın, kitabın içine herhangi bir yerinden, herhangi bir sayfasından, rastgele BEYAZ KÖPÜKLER açtığınız herhangi bir sayfasından 'kapıyı vurmadan gir'ebileceği bir odaya girme ra En çok beğendig'iniz hangisiydi? hatlığıyla girmelerini istediğim için bu kar Bunların arasında da en beğendiğim şıtlığa gereksinim duydum. Bir başka deyişBeyaz Köpükler olsa gerek. le, burası da benim dünyam oluyor. Okur Öyleyse ben sizinle uyuşmuyorum gibi. larımın 'kapıyı vurmadan gir'erek, çok raÇünkü ben 'Eski Zaman Kelebekleri' isimli hat bir şekilde benim hayatıma girip, anılaradyo oyununuzu daha çok beğendim. Bu nmı, yaşadıklarımı, ruhumdan ve beynimmetinde Selami ve Mebmct evlerinin duvaden süzülenleri benimle paylaşmalannı isrtna sıkısmış anı parçasından yola çıkarak tiyorum. geçmişlerine dönüyorlar. Burada sizden par Kitabımztn kapagUnda ise, balkondan asa çaları bulmak zor olmuyor. Özellikle de/onda çalan Hafız Burhan ve bcstesi "Güldürürğıya sarkan, bir dönemin erkeklerini peşinden koşturtan Marilyn Monroe ile karşılasıse bahtımın escamı güldürsün"'... Ne dersiyorum... niz? Çok doğru bir saptama yapmışsınız. Aslında 'Kapıyı Vurmadan Gir', çok Çok eskiden yaşanmış bir evin, sıvalarının, sevdiğim yıldız Marüyn Monroe'nun yanlış çatlaklarının arasından yavaş yavaş kollan, hatırlamıyorsam 1953 yılında çevirdiği ilk bacakları gözleri, yüzleri çıkan eski insanlar filminin adı. ve onların anıları pek tabii ki benden izler Bu kitabıntz diğeryirmibes kitabıntzdan taşıyor. 'Eski Zaman Kelebekleri' radyoda da oldukça farklı, öyle değil mi? oynadığı zaman insanları çok duygulandır Evei, tamamıyla farklı! Bildiğiniz gibi, mıştı. Pek çok kişi ağlayarak dinlemişti bu bundan önceki kitaplarımın hepsi roman oyunu. ve öykü türündeydi. Ama 'Kapıyı Vurmadan Gir' bambaşka bir torm içeriyor. Bu ki Bir önceki sorumda da değinmistim. Radtabımın içinde şimdiye kadar yayımlanmayo oyunlannızın hepsinde fonda bir müzik SAYFA 12 mış, okurumun bilmediği çok eski ve yakın zaman ait öyküler, radyo oyunları ki ben bunlara gece sesleri diyorum, anı parçacıkları ve denemeler yer alıyor. lşte dörtbeş farklı edebiyat tiirünü oluşturan bu yelpaze aslında bir bütünü oluşturuyor. Böylelik le, baştan sona doğru yol alırken, her halükârda geçmişi yakalıyorsunuz. Bir rııhla kar şılaşıyorsunuz ki o benim ruhum. Bir dünya tanıyorsunuz ki o benim diinyam. Bu tarzı ilk defa deniyorum. Bana sanki bir Pi casso resmini andırıyor; birtakım kırıkların birleşmesigibi... Belki de insan hayatı böyledir, ne dersin? Biraz önce de bahsettig'iniz gibi kitapta fazlaca yer alan radyo oyunları sizin tabirinizle gece sesleri bulunuyor... Bunları çok önemsiyorum. Çünkü bun lar hayattan diyaloglar halinde parçalar. Bunlar yıllar önce Ankura Radyosu, Gece nin îçinden programında yayımlanmıştı. Bu oyunları detterlerin içinde bulduğıım zaman beni yıllar öncesine götürdü. Bu yüz den de insan seslerini okurlarımla paylaşmak istediğimi hissettim. kulağımıza doluyor... Kâğıdın üstünden müziği dinleyemeyecekmişiz gibi gelir, ama çok dikkatli ve duygusal bir okur örneğin Hafız Burhan yazısını okudıığu zaman eğer Hafız Burhan'l biliyorsa onun sesi satırlann arasından okura kolaylıkla ulaşabilir. Aynı şekilde 'Deniz Kızı Eftalya'nın hatif burundan gelen, Rum şivesiyle söylediği şarkılar da duyulabilir gibime geliyor. Nazlı Hanım bu kitabtnıza bir sehirler kitabı da diyebilir miyiz, ne dersiniz? Çünkü yazdannızın her birifarklı şehirlerde geçiyor. Tabii, bu kitap için kentler kitabı tanımını yapabiliriz. Anılarımı anlatırken işin içine tzmir giriyor; aynı şekilde Ankara geceleri, Bartın, Amasra, Sinop... Daha da ötesinde bu kitabı tekrarokudııfiumdadikkat ettiğim, hiç kopamadığım Istanbul'la karşılaşmam.Ve bunun 'Bana Bir Parça Istanbııl Verin Arkadaşlar' isimli yazımda oldukça öne çıktığını gördüm. Yaklaşık 30 yıldır Ankara'da yaşıyor olmama rağmen büyük bir Istanbul özlemi çekiyorum ve buna da yazılarun da değiniyorum. Fakat bu yazıların içindeki Istanbul'un çocukluğumdaki benim olan, el değmemiş Istanbul olduğunu belirtmekte yarar görüyorum! Yine kitabtnız içindeki bir öyküye dönmek istiyorum. Madatn Anjel sizi çok etkilemise benziyor, ne dersiniz? ÖLÜMÜN VARLIĞI... Madam Anjel için çocukluğumun hiç unutamadığım yüzlerinden biri diyeceğim ama inanır mısın ben Madam Anjel'i hayatımda hiç görmedim. Sadece onu Evliya Çelebi Ilkokulu yolunda köşedeki turşucu dükkântna yürürken veya turşucu dükkânında oturmuş gazozumu içerken karşıdaki Frej Apartmanı'nın en üst katındftn.bir! bunalım sonucu kendini pencereden aşağıya atıp intiharettiği zaman duymuştum. Yaşamımda ilk defa ölümün varlığından haberdaroluyordum. Bunlar yepyeni olgulardı benim için. Belki de yazılarımda onunla konuşarak ölümü sorguluyorumdur. Haberi duyduğumda, gazozumu içerken elektrik verilmiş gibi titrediğimi hatırlıyorum. Madam Anjel'in kahkahalan, eski zamanlanndaki neşesi, Frej Apartmanı'ndaki yaşa mı, kocası Faruk Bey'in ani ölümü ve buna tepki olarak Madam Anjel'in girdiği bunahmı ve intiharı anbean kuJağımda yankılanır oldu o zamanlar. Frej Apartmanı hâlâ yerinde duruyor. Bir gün o apartmana girmeyi, yukarı çıkarak Madam Anjel'i daha çok hissetmeyi umut ediyorum. Diğer kitaplarınızda fantastik dünyanızda yakınhk kurdug'unuz birçok ü'nlüyle karsılaşmıstık; Roberto Cavalli, Bryan Adams... Bu yeni kilabımzda da 50'liyılların dünyaca ünlü yıldızı Marilyn Monroe tle sizi yakın birer arkadasmıs gibi görüyoruz. Öyle ki 'Karyağd: Sultan Türbesi'nde Monroe'yla çocuk dilerken karsılaşıyoruz. Monroe, gençlik yülartmda bir idoldü benim için. Yaşamı hakkında hâlâ başucu kitaplarım vardır. Olümünden bu yana yanılmıyorsam 150'ye yakın kitap yazJdı Monroe hakkında. Bildiğiniz gibi çok trajik bir sonla noktalamıştı yaşamını. Buğuların arkasına saklanmış bir ölüm... tşte bunlar Monroe ile aramdaki yakınlığın izleri... Öyle ki, birazdan söylesimizi bitirdiğimizde, sizin de biryazınızda bahsettig'iniz gibi KaranfilSokak'a giderek Monroe'nun peşine düsecegim. Neden olmasın. Bir selam da benden söylerseniz sevinirim... Yine satır aralannda sosyal konulara değinerek Türk toplumunda insana verilen değeri ijliyorsunuz. En güzel örnekse 'Neyim Eksik Benim!' isimli yazınızdan.., Bu yazımda dağdan inmiş bir ayıcıkla karsılaşıyoruz. Ayıcık önce Türk vatandaşı olmak istiyor. Geleceğe dair planları/projeleri var. Ben de kendisine bu yazıda sordum: " Yahu kardeşim Amerikan vatandaşı olmak istesem anlanm, ama nereden çıktı şimdi Türk vatandaşı olmak?" Sonradan fark ettim ki, bu ayıcık ilerde Meclis'e girmek için Türk vatandaşı olmak istiyor. Ne kadar uğraşsam da vazgeçtiremedim kararından! Belki de şimdi girmiştir Meclis'e, ne dersiniz? SİŞHANE YOKUŞU Yanılmıyorsam bir tür dokunma oluyor!.. Hemen söyle bağltyorum: Kitabınızdan anIryorum ki, Nazlı Eray da son dönemin favori semtlerinden Kasımpaşalı... Evet. Çünkü ben Şişhane yokuşunda büyüdüm. Biliyorsunuz Şişhane Yokuşu, Kasımpaşa'nın üst kısımları... Saadet Apartmanı ndaki evimizin arka penceresinden bütün Kasımpaşa sırtlannı görüyordum. Ve oradan, yukarı mahalleden yuvarlanarak toz toprak içinde aşağıya inerek Çeşme Meydanı'nda arkadaşlarımla oynuyordum. 'Karanlık, Yılsımlı Bir Yolda Yürüyüş' isimliyazınızda '(Jerçekler benim için yalnızca birerfantezi' diyorsunuz. Biraz deselim istiyorum bu sözleri. Frida Kahlo'nun eşi Meksikalı duvar ressamı Diego Rivera'ya ait 'Gerçekler benim için yalnızca birer fantezi, tantezi ise benim için bir gerçek' sözünü 1015 yıl önce Amerikan mecmuasında okuduğum zaman donup kalmıştım. Rivera'nın bu sözü benim görüşümü yansıuyor, ama ben o kadar da fanteziler içinde yaşayan bir insan değilim. Hayatımda büyükçe bir 'gerçek' katmanı da var. Aslında benimkisi 'gerçek' pastasının üzerine kurulmuş kremşantili bir tantezi! Kitabınızı okumayı bitirdiğimde bu kitabın bir bütün olarak okunması gerektiğini düsünüyorum. Gerek'gece sesleri'nde gerekse de öykü ve denemelerinizde Nazlt Eray'tn amlannı okurlarıyla paylastığmt görüyorum. Kitabın türüne bir parça daha ekleyerek 'anı'yı da içine alabilir miyiz, ne dersiniz? Başlarda da söylediğim gibi bu kitap bir mozaik. Bütün yazı türlerini denediğim, hepsinden aynı yolun geçtiği ve benim o yolda nefes nefese koştuğum, yaşadığımı/hayatı hissettiğim, sevdiğim insanlara doğru ulaşmaya çalıştığım bir yol. Bir Picasso resmi gibi veya kırılmış bir ayna gibi parçalanmış şeylerin bir bütünü diye özetleyebilirim 'Kapıyı Vurmadan Gir'i. • pitalMedya/255 s. Kapıyı Vurmadan Gir/ Nazlı Eray/ KaSAYI 74 1 C U M H U R İ Y E T KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle