Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lc baştan ayağa pembelik içindc kaldık. Sabahın alacasında iki pembe gül... 1 lavaıla savrulan kııcaklar clolıısu gül yapragı... Her biı yaprak eanıdan sızan ışık oklarına takılmış fir fır dönüyor. Gökten gıil yapragı yağıyor, anncıııin kokusıı, gül kokusıı... anncm, babam, ben, kardcşim cl clc tutuşmuşj donüyoruz, giysilerinıiz gül yaprağın dan. Yanaklarımıza, gözierimize gül yapraklan konııyor. Dönüyoruz, dönüyoruz... hepimiz gül yaprağıyız. Sabah ışıgı bir yanımızdan öte yatumıza gcçiyor, hepimiz Babam paçalarını sıvamış koşarak geliyor bana dogrıı. Kııcaklayıp havaya atıyor. Sonra bir daha atıyoı, bir daha, bir daha... Göğün mavıliğiyle kucaklaşıp kııcaklaşıp babamın kollarına düşuyorum. Sevinç var... yalnız sevinç... (îökyü/ünde, ovada... yalnız sevinç! Babam da, bcn dc soluk soluğa kalıyoruz. Kıyıdaki beyaz çakıltaşları nın iistüne yatırıyor beni, kcndisi de yanıma uzanıyor. "Biraz inlen" diyor: "Akşanıa dek buradayız, bak size neler hazırladım." Işaret ettig'i yöne bakıvorum. tki koea taşın üslünde bir kara tencere, altında çalı çııpı yanıyor. "Mısır haşlıyorum" diyor. Gozlerimi kapatıyorıun. Güneş gözkapaklarınıı öpüyor, burnunnı, saçlarınıı, ıslannıış kollarımı, ayaklanmı öpüyor. Renk rcnk sayısız yıldızcık pır pır ediyor kirpikltriııun ucunda. Kalkıp oturuyoıum. Bir de bakıvorum, dercnin öbür yanında taın karşnnda bir leylek. lni.ei.ik ıızıııı bacaklan, işıl ışıl yanan kara tüyleri, ak tııyleriylc göz alıyor. Uzun kırmızı gaga sını tak... tak... tak... vurııyor. Onun takırtılı giilüşü de yayılıyor ovaya. llk kcz göriiyorum bir leylek, yine de biliyorum onun lcylck olduğunu. "Sjuraya bak, şuraya bak" diye sesleniyor anncm. Bakıyorum, uzakta bir ağaç. "tşte yuvasl orda" diyor. Yeniden koşuyorum sulara, anneme... Anııenı eteklcrini topla mış, beline sıkışrırmış. Saçlarından, elbiscsinden sular sızıyor. Be niın annem, bu iki yana açtığı bacaklarının arasından çağıldayan derenin aktığı anncm dünyanın cn güzel kadını, eıı giiçlü kadını. lslak saçlarıyla, bembcyaz bacaklarıyla, beni kucaklaıııak için açtığı gürbüz koilarıyla, hep böyle duracak sulann ortasında. Dimdik. Sonsuza dek... Ayaklarının altında luşırdayan çakıl taşları, suların akışına dayanamayıp kıvıldanan kum taneciklcri, bembeyaz minare böcek leri sonsuza dek gülümseyecek bize. Tarlaların ötesindeki çayırlık sonsuza dek yeşil scrinliğini gönderecek bize. Ben bir su damlası gibiyim annemin yanında. Dereden kopup havaya sıçrayan haşarı bir su damlasıymı. Giiçlü, neşeli, yok edilemez bir su damlasıyım. Dıırmadaıı akan derenin ve durmadan değişen anne nıin bir parçasıyım. ()nlardan kopan ama onlardan bağımsız bir damla... Annenı babama el ediyor. Babam koştıp gidiyor yanına. Ağırlaşan kilimlerı surüyerck kıyıya çekiyorlar, katlayıp büyücek yayvan bir laşın iistüne yeıleştiriyorlar. Sonra teyzemle anncm tokaçlarla dövüyorlar kili nü. Sırayla bir annem vuruyor, bir teyzem, pat... pat... pat... Tokaç scslcri de yayılıyor ovaya, leylegin tak lakları gibi. ()nlar vurdukça kilimin üstiindekı çiçekler yeniden açıyormuşça.sına renklcniyorlar. (îeyikler, sevgili geyiklerim paıiayan tüylerini göstcriyorlar bana. "Nc güzcl eğlendik" diyorlar. Bütün bu olanlar başımı döndürüyor. Mutlıılııktan vorgıın düşüyınum. Bedenim gevşemeye başlıyor Derenin akışı yavaşlıyor yavaşlıyor, durgun bir süt gölü oluyor. Anncm leyzeme lısıldıyor: "Uyıulu". Kapının ziliyle uyandım. Anncannem akşam yattığı koltııkta oturmuş beni seyrediyordu. " (îünaydın kızun" dedi. " Günaydın" dedim, "anncm gitti mi?" " Evct gitti. Bir saat önee yolcu cttik. Seni uyandıı niak istemedı. (iece çok geç uyumuştun." Burnum sızlayıverdi. Yine başlarsam ağlamaya. I layır... hayır... ağlamayacağım artık. Ben bir su damlasıyım. lnatçı bir su damlasıyım. Büyümek için savaşacağım. Mııtlu clüşlcri gcrçekleştirmck için savaşacağını. Yatağı topladım, çarşafı özcnlc katladım, yastığın kılılını çıkarttım. Anneannenı şaşkınlıkla izliyordu beni. " Nc olacak o kılıf" dedi. " Yıkayacağım. Yoksa Mihriban 1 lanım Teyze beni çişli bir kız sanır. Hem dc yatak yerinc yastığı ıslatan biri." • ahmet tevfik küflü takdim eder: yayıncılıkta bambaşka bir hamle: "...bir millet yöneten: attilâ ilhan saydam pembeyız. UYUMUŞUM. Rüyamda şimdikinden dalıa küçüktüm. Kıs; bitmiş, bahar gelmiş, karlar çoktan crimiş, sıılar çoğalmış. Mayıs ayıtıın sonlarındaymışız. Uzaktan, kıvrıın kivrım jiarlak bir kcmcr gibi gözükcn, yakınlaştıkça ça£ıltısı insanııı içini hoplatan bir derenin kenanna varmışız. Kilimlerimizi yıkayacakmışiz. Gökyüzü masmavi, kuşlarııı cıvıltısı derenin sesine karışıyor, roprak ılık, mis kokuyor. Kilimlerimizin üstünde geyik resimleri var, kuş resimleri var, çiçekler, yııvarlaklar, çizgilcr, çaprazlar var. Her biri başka rcnk. Mor, sarı, yeşil, pembe... "I ladi" diyor an nem "lııl şu küçiik kilimin ucundan, suya basalım, bir güzcl ıslansın, tozları aksın." Kilimin iki ucundan bcn tutuyorıım, iki ucundan annem, götürüp derenin orrasına, suyıın cn çok oldıı£ıı, cn hızlı aktıgı yerc scriyoruz. Babam, dört tane büyük, yu varlaclk taş bıılııp geliyor, kilimin dört ııcuna ycrleştiriyor. Dere küçük kilinıin üstünden akıyor. Sonra geride kalan iki kili nıi getirip küçük kilimin alt yanına yaytyoruz. Babam onların da dörder köşesine taş ycrltsjtiriyor. Dcıv kilimlerimizin üstünden akıyor. Sıılar aktıkça geyiklcr hcp aynı yönc dognı koşuijuyoılar. Sulann altında, kiliınin (,izgilcri l)oyuııca dizi ılızi koşııyorlar. Knşuyorlar, koşııyorlar, hcp avnı ycrdc kalıyorlar. Üstlcrinc cğilip sııyu gölgclcdiğim zamım bedenleri dalgalanmnya başlıyor, boynıızları dalgalnnnıaya başlıyor. Onların altmdaki ı;izgi boyunca dizilcn çiçekler, yıı varlaklaı, çaprazlar hep bırliktc halka halka dalgalanıvor. tncccık kıını tanccikleri savrula yuvarlana üstlerinden geçiynr... Dayanılmaz boyle bir güzelllğe, kimse dayanamaz. Ben dc... Tutamıyorurn kerıdinıi, dcrcnin cn derin oldu^u yerde kilimle riıı iistüne atlıyorıım. Sııyu, çiçeklcri, gcyiklerı, kıını tancciklcrini, hcr şcyi kucaklanıak istiyorum. Kalkıp kalkıp uthyorunı bulara. Annenı kalıkahalarla gülüyor, babam, kıyıdakı tcyzt'm kahkahalarla gülüyorlar... SEVtNÇ... yalnız sevinç var yeryüzünde. Başka hiçbir dııygu yok. Sırtüstii, yiizükoyun, yan, nasıl olursa, yeniden yenidcn vuruyorum kendiıni sulara... Diplere Iııtuıımaya çalışarak ayaklarımla dercyi dövüyorıım. Dıırmamacasına, dcli gibi... Geyiklcr altmdan kaçı^ıyoılar, sonra geri döniip yenulen katılıyorlar oyıına. Bcn ayaklarımı vurdukça sular havaya sıçrıyoı, sıılar oynuyor, sular co^uynr, sıılar kahkaha atıyor... Sulann kahkahası ovaya yayılıyor. Binlercc küçük çuıgırak aynı anda çaLnmış gibi yankilanıyor kahkahalar... C U M H U R İ Y E T KİTAP "...'hürriyet ve 'istiklâl' BİZİM karakterimizdir!.." 1 YAKINDA BAŞLIYOR Parola: VATAN İşoreti: NAMUS S AY I 7 7 6 SAYFA 9