06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L h RA Ali Püsküllüoglu yaşamım Türkçe'ye aaamış bir dılcimiz. Türkçe Sözlük, Türk Atasözleri Sözlüğü, Yazım Küavuzu, Türkçe'deki Yabancı Sözcüklcr Sözlüğü, Türkçe Deyimler Sözlüğü ve Oztürkçe Sözlük Püsküllüğlu 'nun hazırladığı sözlükler. Bir kitabevine ya da bir kütüphaneye girdiğinizde bir çok sözlükle karsılasırsınız. Bu kadar sözlük varken yenı sözlüklere neden gereksinim duyulur? Ali Püsküllüoglu şöyle yanıtlıyor bu soruyu: " Türkiye Türkçesinin pek çok sözlüğü ortaya konulmuştur. Bunlar içinde çok değerlileri vardır. Onlara her zaman basvurur, onlar dan yararlanınz. Ancak yine de yeni, daha gelismis sözlüklere gereksinim duyarız. Çünkü dil oldugu gibi kalmaz, dili kuîlanan insanlar onu sürekli değiştirir. Bunun da saptanması gerekir. Sözlükçüler de bunu yapar. (...) Türkçenın, hıçbır çağda bugünkü Türkiye türkçesinde ulaştığı düzeye eristiğini söylemek kolay değil. Yine de onurt yeteni bir olgunluğa erdiğini söyleyemeyiz. Onu yetkinleştirmek, geliştirmek zorundayız. Bu, onu kuîlanan bizlere, yazarlara, ozanlara, bilimcilere düser. Sözlükçülerin göreviyse bu gelişmeyi saptamaktır." Püsküllüoglu bunu yapmış sözlüklerinde. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY Olu Canlar F atih Alila "Ölu Canlar" adlı son romanında, yakın tarihte yaşanmıs,, gazctc savfalarında hala tarrışma yaratan bir konuyıı ele alnıı^. Madıınak otelinde tam on vıl once yaşananlan anlatırken çok akıl lıca bir seçimle o acı günu anlatmak yerine bugıın içımizde kalan ızlerını yazmayı tercih etnıi^. ttalyan filozof, asrronom, matematikçı Giordano Bruno (15481600) çagdas, bilimc öncıilıik eden kııramlarından birı, evrenin sonsuzluğu ve birden çok dunyanın varlık olasılığı idi düşüncelerinden dolayı ortaçağ Avrupa'sının katı yapısında aykırı göruşjerı vüzünden sııçlu bıılunmıış ve trajik bir şe kilde öldürülmüştür. Bruno öluıne giderkcn "beni ölüme vollarken siz benden daha çok korkuyor olabilirsiniz" demiijti, bu yıızden ağzı tıkaçla kapalı bir halde Campo di Fiori ve getirilerek meydanı dolduran topluluk öniinde dirı dıri yakılmıstı. Bugün ha la Bruno hakkında yazılan makale ve kitapları okıırken duygulanmamakmümkün de ğildir. Giordano Bruno olayı, tutucu yönetimlerin (ve çevrelerin) sanatfelsefebihm üçlüsiinden ne denli koıktukJarını gösterdikleri ne ilk ne den son seferdi. tşin garibi, Si vas a sanatçı ve yazarların davet edilme nedeni de yine düşuncelen yiizünden idam edilen, 16 yüzyıl Anadolu edebiyatının en onemli ozanlanndan Pır Sııltan Abdal için yapılan şenlikti. llk başta "Olü Canlar" kiıabını elime aldığımda tiogol'un (Mellh Cevdet Andav çevirisi) avnı adlı romanını düşünüyordum rakat Fatih Atila Cîogol'dan çok farklı bir an laıııda "ölu canlar" deyimıni kııllanmıştı, bu ro nıanda anlatılan ölüler, can dostlanydı. Konıan, iic erkek kahramanın Madımak olayından yıllarsonra Sivas'agidişleriylebaşlıyor. ü tarihte Sivas'ta bulunan roman kahramanının ağzından anlatılan olaylarda diğer iki ki^iden biri, buraya geliij nedenini ilk başlarda anlamadığımız bir Ingiliz ile davanın avukatlarından biri. Sanırım romanı ılgınç kılan özelliği, geride kalma duygusu uzerine kurıılmuş olması. Sevdıklerinin ölümü ardından hissedilen "neden otılar öldü de ben olmedimr'" sorıısuyla yaşama devam etmeye çalışmak. Bu konuyu iijleyen çok roman vardır kuşkusuz fakat bu denli yakın tarihte gerçeklesjen bir olay üzerine kurulu oldugu için "Olü Canlar" bu soruvu kahramanlaıla birlikte her okurun da kendisine sormasına neden oluyor. Kitabı okumaya baijlamadan önce çok bilinen bir oyküyle karşılaşacağımı sanıyor dum; Atila, evremel bir sorun olan ölümün ardından hissedilen çaresizlik duygusuna ağırlık verdiği için, hiç de bilinen bir öykü okıımadım sonuçta. Koman politik konulara hiç girmeden, neiret duygusu bile taşıma dan, içimizdeki en insancıl olanı uyararak hareket noktasını yaratmış. Bu yüzden sanı rım, Giordano Bruno ve Pir Sultan Abdal doğal olarak aklıma geldı. Dıişiınceye tepki olarak doğan şiddeti zaman ve kültür ötesi bir boyutta ele alması romanı taze kılmış. "Olü Canlar"ın kahramanları çok tanıdık karakterler. Abartısız ve doğal gündelik ya şamları içinde onlan tanınıa hrsatı bııluvoruz; aslında üç erkek kahraman dı^ında ka lan kadınlar bize tanıtılmıyor, hepsi seveeen, anlayışlı, sevgi dolu kadınlar, (Jnları da erkek kahramanlar gözünden gt>ruvoruz, yaşadıkları acılara tanık olmaksızın hissettiriyorlar kendilerini. Sanki romanın arka fonunda saglam bir temel gibi duruyor I'atih Atila'nın kadınları: bunalım anında sıgınılan kadınlar. Bunlar hayranlıkla sevilen kadın portreleıi. Romanda Fatih Atila kendine de bıı kü çük göndeıme yapmış (s.35), ilerleven savralarda avukatın hep öykülerini anlattıgı söylenen F.A., bu seler aradan çekilivor daha sonra anlıyoruz çekılmek /.oruııda ka lıyor ve olayları ba^ kahraman anlatıvor, yine tabii F.A. tarafından. Roman, üç ana bölümden oluşuyor: Yabaneı, Requiem ve Zamanımızın bir kahra manı. Birinci bölümde olayları ve kiijileri tanıyoruz, ıkincı böliim bizı Sivas'a (roman içinde hiç şehir ve otel adı belirtilmemiş) ve on yıl öncesine götürüyor. Ucüncii böliim isebugünegetiriyor kahramanları. Atila'nın hiç yer ve zaman belirtmemiş olması da yine aynı evrensellik duygusunu destcklıyor. Bu olaylar herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda olabiliraî, üstelik olayın sanıkları da birer canavar olarak değil, insan olarak çıkıyor karşımıza; onların da aileleri, kardeşleri var, suçlu uLsalar da insan boyutundan çıkmadan onları görmemızı sağlıyor. "Olü Canlar" romanında beni en etkile ven bölüm avukatın peşine takılanlardan gizlice geldiğı Sivas'ta 1 loca ile yaptıgı görü^meyi anlattıgı sayfalaroldu (s./ 140) Burada, Hö ca 1 Temmuz güniı, yani yangından bir gün önce, olayların nasıl gelişecegini biliyor. Nur yüzlü olduğıı söylenmese de ak sakal lı, bastonlu, bir koluna guzel torıınu Fıruze girmış yürüyen bir din adamı hiç olumsuz bir portre olarak ver etmiyor zihninıiz de, halbuki korkunç olayların nlanlanmasında (serin kanlılıkla bir lotoğraiçıvı gorevlendirip yabancıların resimlerini çekmesini istiyor) kuşkusuz önemli rol oynuyor. Ancak, romanda ondan bahsedildiği yerde onun da derin acılar çektigi söyleniyor ve böylece yazarın ne denli olağa nüstü bir insancıllıkla olaylara yaklaştığını görüyoruz. "Olü Canlar"ı çok özel kılan şey bu hümanist anlatımı, iyı ile kötiiyü sert çizgilerle avıran bir melodram yerine, adafet duygusu geliş miş bir zilıink* olayları de^erlendirilmiş. Bu son paragraha yazdıklarım sakın romanı tutkudan uzak, mesafeli ve soğuk olarak algılamanıza neden olmasın çünkü bu hiç de doğru olmaz. Aksine "Oliı Canlar" rutkuyla anlatılan dostlukların, aşklarm romanı. Beni bir tek bazı yerleıindeki (örn. s. 105) didaktik anlattm zorladı, tarih kitabı tüıünden bilgileri ıızıın uzadıya vermesi romanın tek kusuru takat neyse ki bu bölümler romanda sadece birkaç paragraftan tazla degil. • www.yazinsanati.com Imtiyaz Sahibi: çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve YayınAŞyi temsilen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Yayın Danışmani: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu * Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Baski: Merkez Cazete Dergi BasımYayıncılık San. ve Tic. A.ş. Matbaası Esenboğa yolu 13. km. Pursaklar/ANKARA 0 Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Publi Media KİYAP C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI ı Fatih Atila "ölu Canlar' adlı son romanında, Madımak otelinde tam on yıl önce yasananları anlatırken cok akıllıca bir se ÖIü Canlar / Fatih Atila / Can çlmle o acı günü anlatmak yerine bugün Içlmizde kalan Izlerlnl yazmayı tercih etmis Yaytnlan /2001 / 168 .v. 701 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle