Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
likle söylemek isriyorum. Olüm Ovunları: Kitabın ilk öyküsü hıı. I Lim öykülerı gibi bıı da Torosfar'da, yöıükler arasında geçivor. Kitaha adını vcren hıı öykü kan davası üzerine kurul mıış. Oykünun k:ıhramanı tdris, biröl dürme yuzünden vıllarca kaçar, saklanır. Akrepler, larcler gıbi deliklcr ara sında yaşamaktan hıkar. üüşmanlarının iniikaiTi alma dııvgularının sonlandığını duşünerek evıne, köyüne, döner. Ama karşı tarafın intikam alma duygusıı bir memıştir. Düşmanları ellerindeki silahlarla ldris'i kovalarlar. Bıı kovalamacada Lebe'nın kısa öyküsü yolumuzu keser. O da ölıım hesaplaşması ıçindedır. Ama kendi kendisıyle hesaplaşmadır bu. lntihar edecek, kendi eliyle yaşamına son verecektir. Tam bu noktada kader Idris'le Lcbe'yi buluşturur. Lebe'nin ölüme gönüllü gidişiyle, ldris'in ölümden kaçışı sentez edilir. tdris'in canını kurtarması için kendini ırmağın karşı yakasına atması gerckir. Iebe'nin yük naline gelen yaşamdan kurtulması için ise ırmakta intiharetmesi gerekiyor. Yiizme bilmeyen ldris'in kar^ı kıyıya geçebilmesi için Lebe'nin sırtına binmesi, onu ölümle korkutarak canını karşıya atması gerekiyor. Idris yaşamayı, lebe ölümü temsil cuiyor. Olümün sırtına bincn îdris kıırtulacak mı acaba? Bu çelişki sinemasal anlamda bir gerilimi, dram çıkartıyor ortaya... Osman Şahin, insanın giidiilerini, yani en ilkel, vahşi yanını yazmaya sevdalanmış bir yazar. "Diinya sisrematikleştirilmiş dehşettir" diyen Adomo'yu hatırlamak gerekir bıırada. însanoğlu var olduğu günden beri ölüm, şiddet çözemediği bir giz. Hep korknyor öliimden. Oldiirmekten de korkuyor. Sonunda bu korku sistemleşmcye başlıyor. Osman Şahin insanoğlunun bu ilkel, ama vazgeçilmcz özelliğinin nedenlerine, derinliklerine öykü boyutuyla inmeye çaJışıyor. İnsanın geldiği ileri, eğıtilmiş uygarlık düzeyi onu ÇOK ilgilendırmiyor. însanın içinde yol alırken zamana karşı ters yönde yüzüyor. Eskiden yenive doğru gclmek yerine, günümüzden geçmişe uoğ^ tu kulac atmayı seviyor. İnsanın cn ilkel, saldırgan, vahşı, eğitilmemi^ uüdüleıini yazıvor. Yani insanı yazıyor. însanın en ilkefyanına.yanıöziineiniyor. Kabuletmek gerckir ki zamana karşı ters yüzmek, akan ırmaga kaısı ters yüzmekten tarksızdır. Zor bir istir bu. Osman Şahin yazar olarak bıı güclüğü kendi içinde yeniyor. Nasıl mı? Oyküyu zamansal anlamda gerive doğru akıtarak, ya da ol dukça gerilerdcn başlatarak günümüzdeki insan dramını da verebiliyor. Bu durum kolay bir ustalık değil doğrusu. Avcı: Sinemasal teknikle yazılmış bir başka öykü bu. Bunda da insanın cn vahşi yanını, yani öldürme, yaşama ve aşk güdülerini dcstansı bir boyutta işler. Avcı'da, halkın dilinde dolaşan bir öv kü/söylence giıncelleştirilir. Oyküdeki Osman Bey bir yörük beyidir. Genç karısı Zala isc diinyalar güzeli bir kadın. Osman Bey, güzeller güzeli karısı Zala'yı atının terkisine alarak baba memleketi Bolkar'a götürür. Beyaz Bulut adındaki arının ayağı yolda kırılır. Başına obnadık işler gefir... Bu öyküde de halk dilinden, söylencelerden, masal oğelerinden, gerilimden yararlanılmış. ()ykünün bazı yerleri inandırıcılıktan uzak olsa da yalın, nahif bir övkü yaratılmn,. Yolumda Giderken: Bıı öykiı, Avcı öyküsünün bir başka sürümü(veısiyonu). Osman Bey'in ve Zala'nın seriiveni anlatıciya göre yeni biçim ve kurgu özellik^ leri kazanarak vinclcniyor... Osman Ağa ve Zala avnı atla otınanda yol alırlarken dehijetli bir vagmura yakalanırlar. Kan koca, ağılda ateş vakmış bir çobana sığınırlar. Çoban ve Zala daha önceleri birbırlerini görmüşletdiı. Yüreklerinde kalan göz izi soner gibi olan ateşi yeniden C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI körüklcr. C iece olup da yattıklarında çoban ve Zala bırbirlerini diiijüniirler. Zala uvııvamaz. Sabaha karşı agıldan dışa rı çıktıgında çobanla kaışılaşır. Coban, Osman Ağa'vı ııstaca baglayınca (çoban düğümüyle) sevişmeortanıı dogmuştuı artık. lilfcri arkadan ba&lı ()sman Ağa, ıntıkam ve OL duvgusuyla bilekleıinde ki ipi vakar. Ama bıı arada bir eli de vanmış ve çolak kalmıştır. Çiltesiyle çooandan öcünıi alan Osman Ağa, Zala'yı da affetmez. Zala'nın ölüsünü göliirüp an ne ve babasına teslim eder. Yörük gele neğıne göre ()sman Ag^a suçlanmaz, ödüllendirilir. Nasıl mı.' Uç kiiçiik baldızından birini seçmek hakkı tanınarak. O da Zala'ya cn çok benzeyeni seçer. Yeni hanımını atının terkine atarak gittiği yoldan geri döner... Yeşil Siivari: Halk arasında anlatılan "Çolak Osman" oykülerinin üçiincü sürümii. Daha öncefci iki öyküde duygularına yenik diişııp kocasına ıhanet eden Zala, bu öyküde ona son derece bağlıdır. Tecavuze uğrayan Zala'vı eşi bağışladığı halde o keıiLiini bağışfamaz. Kendini kirletilmiş, kadınlık onıırıı yıkılmış olarak gören Zala, uçurumdan atlamak için ormana dalar. Kşine tııtkuvla bağlı olan Osman Ağa peşinden gider. Ama ulıı ormanın içinde eşini ölü ya da diri olarak bulamaz. Bu arayış sonsuzluğa doğru süriıp gider. Aşkları söylencelere karışır, ölümsüzleşir... Osman Şahin, bıı öykülerin aslını halktan dinler. Yıilar sonra onları kendi içinde olgunlaştırır, süzer, günışığına çı kartır. Anlıyoruz ki Şahin'in öyküleri masa başında kurulmuyor, halkla birlikte yaratılıyor. Öykülerin büyüsü de burada, halk kültüründe, söylencelerde yatıyor. Çolak Osman'ın baş kahraman olduğu bu ııç öykıı, aynı halk hıkâyesınin üç değişik sürümde veriliş biçimidir. Bu durum âşık halk hikâvecıliğindeki ger çeğe ters düşmez. Âşık halk hikâyeciliğinde donmıış kalıplar yoktur. 1 ler an latıcı hikâyevc kendinden bir şeyler katar. Ama hikâye aynı kalsa da, anlatıcının sayısı kadar çoğalan hikâyeden, çeşitlilikten, varsıllıktan söz edilebilir. Çııkan: Kitabın en güzel öykülerinden biridir. Oykü, asker bir kumandanın ağzından verilır. Çukan, haksızlıklar karşı sında katil olup dağa çıkmıs yaman bir eşkıyadır. Kumandan bir tiirlü yakalaya maz onu. "Tamam, sıkıştırdım" dediği anlarda, "Kumandan, topukların gözüküyor" diye onunla alay edecek kadar yetenekli, yüreklidir eşkiya Çukan. Kıı mandan, Çukan'ı yakalamak için onun zayıf noktalarını arar. En sonunda bulur: O, tolklora, yani halk oyunlarına karşı dehşetli düşkıindür. Davııl zıırna sesi nin duyulduğıı bir halay ortamında, ölümüne de olsa saklandığı yerden çıkıp geleceğini, oyuna duracağını öğrenmiştir artık. En sonunda Çukan'a bu tuzak kurulur. Orman alanında düğün ekibi geçiyor gibi yapılır. Davul, zurna lorke, tamzara, antep çepiklisi çalar. Çukan bunıın tuzak okluğunu bildiği halde kendini tutaınaz. Bir kekliğin suya inmesi gibi o da halay ekibinin bulunduğu yere iner. " Toprak rengindeki çizmelerinin ucunda sıçrayarak, kendi etrafında topaç gibi dönerck, solu müminler gibi kenuinden geçerek oynar. O kadar çok oynar, heyecanlanır ve yorulur ki, sonunda kafp krızı geçırır. Eşkiya Çukan, insancıl duvgularla dolıı kumandan taratından cıple hastaneye kaldırıhr. Yol da giderken "Dağlara yetişen soluğu, ağzının kenarında biriken küçük bir tükü rüğün baloncuğuna bile yetmez olur." (^)sman Şahin'in öykü soluğu "dağlara yetişen " eşkiya Çukan'ın soluğundan farksızdır. Osman Şahin'in yörük kilim leri gibi daha nice öyküler dokuyacağına yürekren inanıyoruz. • (1) Ölünı Oyunları, Osman Şahin, Can Yayınları, 2002, 112 f 701 Alman edebıyatının temeltaşı: Hermann Hesse lannHcsu r Demiaıinr. Bir gençlik ve rencilik romanıolan^ >emian. ya/arın o döriLm(' ' ' • korkulannı vesonınlaır tiiınüyle yansıtıyor. Het ınuslek .sorunlannm yani kişisel sorıınları da katılı .Babasının ölümü, en küçük c ^Martin'in tehlikeli bir hastalı, Hyakalanması ve kansının, onü' m hastanelerde tedavi görmeye %£ zorlayan ve gitgide ciddileşen Q, rııhsal bozııkluğu. Bu sorunlu •J drmemiıı ınewesi ise Demiıın fİ oldu. İlk baskısı Emil Sinclair :5£ taknıa adıyla yayınlanan roman ^//t'ssc'nin hayatmdaki büyiik m dcğişimlerin de bir belgesi. Hermann Hesse 1M6NOBK1 KI>KBI>ATOI>I.'I I' DEMİAN ÖzyaşaİBınyküsı.'l njielerin bastığı Pctcr Camvn/inıl yazarı Hermann llcsse'y'ı W\v anda üne kavııştuı.ıiı ilk r o m a n ı . 'Bu derin vc ustalıkhı yarau öyküyü, içenliyi insanhk ı £ seviyorum. İçindcki ba/.ı şeyler, benim kendi çocukhummda hissettiÇjvn vc sonra yitirdiğim şeyler... Ve sonra o iki a ""'" sahncsi: hunhır tıpkı h kendi luıyalınulu yaşcğ olaylar ç/ihi.' J Hcrniann Hessc mı, Nnıuı. njnıHAi oı>ı 11 PETER CAMENZİND SİTEFÂN ZWIiIG Almanı YAYINLARI lıllp \vww ı.ınv.ıvn]l.ıti LOI [iosi.ı \,iMiınıi(i LJii\.i)inl.ırı uıın I