24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Buyuk Suru MUCİZE ÖZÜNAL R omanı okıı maya başladığınızda sanırım sizi ilkin dili etkileyecektir. Onceleri pütürlü, knrııya varan ya hnlık, romancının dünyüsına giril dikçe bu yaJınlıktan doğan zengin sadeliğe dönüşüyor. Şiddetin, savaşın yenir yutulur bir şey olmadıgına tam da dcnk düşen bu piitürlıi dil, okıırıı kavrıyor. Savaş karşıtı bir ronıan olması belki dc cn son söylenilmesi gereken nireliği. Yazıldiğı (1931) vılların koşullan dikkate alındığında bu benzerleriyle bir ayırım sağlamayabilir. Onemli olan savaşa karşı dururken şiddeti seyirlik bir süreç olarak ele almaması. Şiddeti sıradanlaştırmadan anlatması. Ciiono bıınıı insanın doğasıyla, do ayla, şiddetin uzlaşmazlığını, insanlık ışı niteliğini göstererek yapıyor. Insanı "sürü'leştiren savaşın, insanın insana yaptığı en büyük kötülüğün, aynı zamanda insanın doğaya, çiçege, ırmağa, koyuna, kertenkeleye saldırarak yok etmck olduğunu bu özgün dille ortaya koyııyor. Bunu yaparken dağları, tepeleri, otları, akarsuları insanın adaşı nesneler olarak ele alıyor. sakin anlatımdaki gizil coşkunluğun si zi namuslu bir yazarla tanışırmış, olması. Bu kadar özşün bir yazarı okumamı zı sağlayan Sn. Iahsin Yücel'in bir edebiyar insanı olması kuşkusuz bu tanış mayı bu kadar etkileyici yapıyor. Büyük Sürü eğlencelik edebiyatla ilgilenmeyen ler icin tad alınarak okunacak bir ro man. • Büyük Sürü/ jcan Cîiono/ Çev. Iahsin Yücel/ Roman Kıtapltgı/251 s. Uçuk bir yaşamöyküsü ABDULLAH TEKİN enim öylesine renkli canlı, acı tatlı güzelden giizel bir anı birikimim var ki, bunları an latabilirsem kimi zaman peri masalları benzeri saytalar, kimi zaman usta res samların fırçalarından çıkma rablolar ve usta parmakların çaldığı müzik aletle rinden çıkan ve insanı alıp geçmişe gö türen sesler duyulabilecek." (s. 7) "I'.rkekler Dünyasında Bir Kadın" aıl lı kitabının ilk sayfalarında zengin anı birikimini böyle tanımlıyor Cahit Uçuk. Yazar, anılarını Malatya'nın Hekimnan ilçesinden başlatıyor. Gerçi o yıllaı Uçıık'un çocııkluK yıllarıdır. Aııcak Uçuk, 1 lekimhan'dan ayrıldıktan sonra o günleri hcp sevgi dolu bir özlemle anımsar. Kaymakam olan babasının Hckimhan'cıa görev yaptığı yılları ıınııramayan Uçuk tıpkı yöre kızları gibi entari givin, belinekadar ıızanan giirsaçlarını kırk ıki örgüyle ördürmeyi çok sever. Yaz aylannda dut toplama ve toplanan dutların bulunduğu çu valın çiğnenerek şıra elde edilmesi. Uçıık'un en sevdiği ve başarıyla yap tığı işlerdir. Soylu geçmişi ve insanları, minareli şirin camisi, Kubbeli Kızlar (Jarşı Hamamı ve zengin kütüp hanesiyle ünlü bir Selçuklu yerleşimi olan Hekimhan, Uçuk'un hep özlemle andığı bir yer olarak yansıyacaktır. Hekimhan günlerinde anne Hadiye Hanım, Ankara Jandarma Kumandanı olan reyzezadesi Ahmet Zeki Paşa'ya bir mcktup yazarak, aslen Selanikli olup "ıııübadele yolu ile Antalya'ya gelen annesinin yalnız başına yaşamasındaki zorlııkları anlatir, "ailemizi bu unutulmuş lııktan kurtarın" der. Mektııp etkisini gösterir. Uçuk'un babası Antalya'nın o zamanki ismi ile Alaiye olan Alanya ilçesine kaymakam ola rak atanır. Ailc Mersin'e kadar karayolu ile gelir. Mersin'den Alanya'ya ise cfeniz volu ile ulaşılır. Günümüzde Mersin'den Alanya veya başka bir kıyı kentine vapurla gitmek olası değildir. Oysa 193()'lıı yıllarda üç tarah denizlerle çevrili ülkemizde en uygun olan kitle ulaşım araçlarına ağırlık verildiği görülüyor. Kıs aylarını Antalya'da geçiren aile Antalya'nın Yenikapı semtindeki Fırın Rum Sokağı'nda oturur. Bu evbüyükanneye verilen "mübadele" evidir. Uçuk, bu evin öyküsünü şöyle anlatır: "Bir süre önce bu evi yapan mühendis, mübadele emri geldiğinde çıkıp gidivermisti. Yüksek tavanlı giriş katında bir de ahır vardı. Atların bağlanacağı demir halkaları bile yapılmıştı. Yemliklerinde tümüyle yenilememiş otlar doluydu. Büyük tahta sokak kapısının üst yanmdaki ferforje süslemeli pencerelerden giren rüzgâr, bahçeye çıkan kapının üst yanındaki süslü pencerelerden çıkıp gidiyordu. En sıcak günlerde bile alt katın serin olacağı beıliydi. Bu ev öylesine sağlam öylesine özenilerek yapılmıştı ki, yaptıranın içinde oturamayışının acısını kendi yüregimde duyarken büyükannem, annem, babanı, dadım da Sela nik'te kalan sevgili evlerinin acısını çeki'orlardı. Karşılıklı yuvalarından koparı an her iki tarattaki insanlann hiç de suç ları yoktu. Herhalde nasıl siyasi oyıınlar oynanmıstı ki, Gazi Mustahı Kemal Paşa bu mübadeleye mecbıır kalmıştı. Yıllarca komşuluk yapan insanlar birbirlerinden ayrılırken sarmaş dolaş olmuştu, ama çaresizdiler." (s. 25) Asfında Selanik'teki büyük eve karşılık büyükanneye iki ev verilmişti. Ama büyükkanne evin birisini Antalya'yı ziyaret edecek olan Mustafa Kemal Paşa'ya armağan etmeyi düşünen Antalyalıların ricası iizerine bırakmak durumunda kalır. l Türkoçağı ve halkevleri "MübadelB" evl S S ()nları konuşturuvor, inletiyor soluk landırıyor. Sözlii anlatıma, bizim sözlü vazınımıza da çok denk diişen bir söy lcm kuruyor. Böylcce çamların kökenleri kayalara dişlerini geçirerek homurdanıyor, ycl Alplcr'den uluyarak atılıyor, toprak buyuruyur, yaşlı at üzünçle alt dudağını sarkıtıyor, kuzucuk ağlayarak anacığını çağınyor. Bu destansı söylem halk ya/.ınına en yakın dııştüğü verde birden geıçekçi toplıımsal bir anlatımla okıırıı irkiltivor. Bir bacak, bulamaç (ilıınış et, bir tekerlek cantı üzcrinde in san beyni. Malan'ın dediği gibi "Bu yaşamı berbat etmektir." Bütiin bu ürper tici olayların akışı içinde birden insanca duygıı, düşünce yofiunluğu beliriyor. Bu yoğunluk gündelik sözcüklerin çocuksu saf duyarlılığıyla ustalıkla söyle nivcriyor. "Tutsak başını oynatmadan ters dönınüş gözleriyle Jolivevet'e bakrı. Bu zavallı bakışta, bu kirli su deliğinde birdenbire her şey görünüverdi. Yüreğin bütün kargaşası, parçalanmışlık, yara, yiirek ezikliği, karım, çocuklarım, etim, sevincim, dünya, yaşam." Giono böylece okurun şiddete karşı tepkisini onıı en insan yerinden yakafayarak siirekli diri tııtmayı başarıyor. Bu etkileşim yazarla okuru bütünleştiriyor, okuru savaşın, şiddetin, kötiinün karşısında yan tutmaya zorluyor. Bir anlamda çatışmanın oldıığu yerde yan tutmayanı süriip çıkaran Solon'un izini sürüyor. Kitabın önsözünde Giono'nun kırsal kesimden bir yazar olduğunu öğreniyoruz. Halk dilini kullanmaktaki ustalığının buradan kaynaklandığı kuşkusuz. Bunun ötesindelıalk dilinin zabıt kâtipliğini yapmadan, yazarlık dünyası içinde kurgulayarak uuygusal, düşünscl yeni tadlarkazandıran anlatım ustalığı var. Halk türkülerine destansı deyişlere efsanelere göndermeler yaparak yaramğı söyleminde, insanı asıl mutlu eden bu SAYFA 16 Uçuk, anılarında Anadolu ve Antalya'daki Türkocaöı ve Halkevlerinin bir kültür kurıımu olarak işlev yaptı£ını belirtir vebunların ışığı ülkenin ner taralı na taşıdığı noktaya işarct cder: "Halkevleri Anadolu'nun şehirlerine, kasabala rına uygarlıkların yolunun açılmasına ışık tutmıışlardı. Köylerdeki Köy Ensti tüleri, Halkevleri ne yazık bir takım siyasi entrikaların kurbanı nlduiar. Mem leketimizin kültür vuvalarının kapatılması.yersizyurtsuz kalan koskocagençliğin, bin bir türlü lesat ocaklaruıın karanlık emellerine alet olmalanna neden oldu. (s. 30) Uçuk Antalya'ya gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa ile tanışır ve ona bir soru yö neltir: "Niçin Kurtuluş Savaşı'nı kazan dıktan sonra ordumuzu Selanik'te de Yunanın iistüne sürmediniz?" Mustafa Kemal bu soruya anlamlı bir yanıt verir: "Anadolu topraklarımız bize kafidir. Ona, o topraklara sahip çıkmayı bileliın vekoruyalım." (s. 34) Uçuk'un anılarının kişisel boyutu, gerdiği evlilikler, gazete ve dergilerdeki L yazılarının heyecanı, doöal olarak özel boyutlar taşır. Ancak bıınların arasında sergilenen ve önem taşıyan noktalar o vılların ortam vc koşullarını yansıtma bağlamında ilginç belgeler niteliğinde dir. Bunlardan biri "Tatavla" meyhane siyle ilgilidir: "Tatavla meyhanelerinin tiryakisi, benim ilkmektep arkadaşlarım olan bir karıkoca beni bir kere yazar ol duktan sonra 'gör belki yazmak gerckir' diye götürmüşlerdi. Gerçekten kendisi ne özgü o atmosferde yürekten kopma Rumca havaları dinleyerek çevrenin ahengiyle insan neşeleniyordu. Müzikle coşanların kol kola, omuz omuza, Türk'ü, Rum'u, Enneni'si, Arnavut'u hep birlikte sirto oynamalarından, bu in sanca beraberlikten zevk duymamak imkânsızdı." (s. 49) Sclanik'ten gelen ailenin Antalya ile kaynaşması kültürlerin etkileşimine ne den olmuş daha doğrusu kültürlerin ııç uca eklenmesine ortam ve olanak sağla mıştır. Bu bağlamda Uçuk'un kız kardeşinin yaptığı evlilik töreninde ikram edi len hafiriçKİ, dondurma, pasta vcyemek Antalya'da bir gelenek biçimine dönüş müştür. Erkeklerin dünyasında ödün verme den dolaşan Uçuk'un anıları, kentlerin, insanlann ve toplumun nereden nereye geldiğini gösteren bir belge niteliğinde.. Ancak bu geliş iyi bir aşama mı, yoksa özlemin tadı mı daha iyi, bunun kararını kitabı okııyanlar verecektir kuşkusuz. Kitapta yansıtılan anılarııı ayrıntılaı içermesi ve diri durması, yazarın günliik tutmasına baftlanmalıdır. Bu vaidaşım, günce tutmanın edebiyatın seçkin bir tü rü olan "anı "ya yönelik pencereler aça bileceğini; salt yaşamın akışını değil, olayların izlenip saptanması uağlamında da önemli bir işleve sahip olduğunu göstermektedir. • Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar/ Cahit öçuk/ UtanbuU Yapı Kredı Yayınları/200i/27l) v. Erkeklerin dünyasında ödün vermeden dola$an uçuk'un anıian, kentlerln, Insanlann ve toplumun nereden nereye geldlğlni gösteren bir belge nltetlğlnde.. CUMHURİYET KİTAP SAYI 688
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle