24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

olay sonucu söndüğünü adcta hayatımın kayıp bir hayata donüşeceği sırada şairltğimin bir inayet gibi talih yıldızımı yeniden ışıttığına tanık oldıım. Ve kayıp hayatıma ağıt yakarak varolıısuına sahip çıkabilmem için şiirle çok ciddi anlamda il~ gilenmeye başladun. Gördüm ki şiir insanı şair etmiyor, felsefe, sosyoloji, tarih hatta matematik gibi disiplinlerle ilgilenmenize neden olııyor. Bu entelektüel dünyanuı ne denli çekici vc gizcmli oldıığuntı ancak sanatçılar bilebilir. Bir tür kayıp hayatın yerıne sanatı mı ıkame e/tiğınizi mı söylemek isliyorsunuz? Çok doğru söylediniz. Oscar Wilde 'Hayat kaybettikçe sanat kazanır' dediği gibi şiir hayatımın birincil uğraşı ve hayatımın anlamı oldu. Bunıın birhayal kırıklığına dönüşür gibi olduğu zamanlarda hayata katlanmayı becerip beceremediğimi doğrusu bilmiyorum. Genç şairler kendi istekleriyle hayatlannı noktalıyorlardı. 6 yıl ağır bir uepresif çöküntü dönemim oldu. Öylc bir ruh halinde bırakın hayatı bir yana sanat, şiir anlaınını kaybediyordu. Bir şiirimde: 'Adı Nilgündü tntihar karası bir kardes Saçlart selaleli bir amazon tçedönük güzel bir anarsist' Ben de üçkez denedim. 'Marmara Denizi'neparlak biryıldız gibi çakılmayı öçurunılara uçurtmalardan daha yakındım.' Intihar eden genç şir NiJgün Marmara için yazdığım bu şiir hayatımın uçurum görüntüleri bir zaman ne kadar yakın olduğunu yeteri kadar açıkbyor sanınm. KAYIP HAYATLARİÇÎN AĞIT Geçti gül harmanımın hasadt Çile oâaları zaman dısı dervisler Kalbin bir şarkısı yoksa Bir Rus ruletidir hayat Düg'ümleri çözüldükçe Bir cinnet kemendi olur Boynu sınayan ip Bayrağı gönderden inmis bir kez Vurur basını taslara taşlara Bir haset duyvusu verir Ruhunu kaybeden şehir Geçer Auschtüitz'in taş kalpli muhafızlart Tımarhanede çiçekler açmaz kı Açık yorum gerektirmeyen bir şiir. 'Ruhunu kaybeden şehir' imgesi yukarda sözünü ettiğim modernizmin eleştirisiyle irtibatlandmlabilir. Ankara'da yayımlanan 'Kum' dergisindeki (Mart2002) 'Şehirlileri Niçin Öldürmeliyiz' şiirim modernizm eleştirisinden uçlanan bir şiir. Şiikrü Erbaş'ın 'Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz' şiirine karşı da bir naziredir. Ismet üzel'in iki dizesini bu şiire epigraf yaptım. Yanbş anlaşılması adının çağrıştıraığı gibi şenirlilerin öldürülmesi gibi bir amacım yok. Bu şiirimde marjinal, züppe ve şımarık bir grubu artık gemileri yakmanın sevinciyleensesti savunan züppeleri eleştirdim. 'Cîölgesiz Kandil' nnceki kitaplanntzdaki ruşcym (lohumccnin) halindeki izleklertn daha derinleştırilmeu nlarak mı algılamaltyız? Yoksa şiirinde bir ayak dcg'ıştırme mi mz konusu? (jörülüyor ki mistisizm 'Gölgesiz Kandil' kıtabınızda şiirinizin ana damart hatta bir ycrdc hayata bir uzakltk söz konusu bu hır tehlike degil mi? Daha önceki kitaplarımda da nıistisizmden uç veren şiirler oldu. Yıldız Ecevit ealiba Varlık dergisindeki bir söyleşi^ sinde bizim edebiyatçı ve şairlerimizin mistisizmden uzak durduklarını belirterek, oysa mistisizmin edebiyat için büyiik olanaklar taşıdığtnı ve Batı şiirinin ana damarlarından biri olduğunu söyleCUMHURİYET KİTAP SAYI 688 yerek edebiyatçılarımızın bu alana da yönelmesini de önerir. Mistik şiir Batı'da örncgin; Goethe gibi bir şair yaratmıştır. Bizde Necip Fazılestetik başarı bakımından çok zarif şiirler yazmıştır. 1970'li yıl lardaki siyasal ortam nedeniyle gerçekçi edebiyat olabildiğine yüceltifirken misti sizm sözcüğü neredeyse gericilik sözciiğüyle irtibatlandırılmıştır. Oysa durum Farklıdır. tnsanın bu dünyadaki duruşunu varoluşsaJ trajiğini mistik imgelerle de açıklayaniliriz. Dante, T. S. Eliot, Sezai Karakoç, Enis Batur gibi. Sonra şiir yeni anlam olanakları ararken yeni konulara da eğilmelidir. Yaşlandıkça dünya 1520 yaşında aleıladığımız bir dünya değil. Istırabı tadan insanlar hayatı değersiz görmek yerine aksine hayatı daha kıymetli görme gibi bir bilgeliğe ulaşabiliyorlar. Is/anbul vc Safranbolu şiirlerinizde önemli izlcklcr olarak görülüyor. Betımlemeden çok tarihifon olarak kullantyonunuz. Tarihin sizin için şehir ızleklı çiırlerımzden belirleyia olmast adcta bu şiirlerinizdcn tarihi de estctik bir hakışla yanılsamalı olarak aktardıg'ıntzı söyleyebâir miyiz? Safranbolu ve Istanbul şiirleri 2030 yaş arası yazdığım şiirler. Istanbul önce gözlerinizi kamaştırıyor. Sonra şehri kesFediyorsunuz. Bu keşifteki yolculukta salt tarih değil lcılavuzunuz. lnsani durumlar, aşklar şenrin anlatımında belli bir romantİK bakış kazandırıyor size. Safranbolu ise çocukluğumdan beri ruhumun görmeye tanıdığı, abştığı bir şehir. Hiçbir zaman Safranbolu'ya yereflik penceresinden bakmadım. Nitekim bunun en büyük kanıtı çağdaş Tiirk şiirine 'Sevda Burcunda Kasaba' gibi 100 dizeye yakın bir şiir armağan etmesi. Dk kez 1980'li yıllarda Attilâ Ilhan'ın 'Sanat Olayı' dergisinde vayımlandı bu şiir. Geçen yıl Yumaz Odabaşı'nın 'Son Çeyrek Yüzyd Şiir Antolojisi'nde gördüm. Turgut Ozakman • 4 19 MAYIS 1999 Atatürk Yeniden Samsunda Romanın, beklenen ikinci cildi bdnciKitap 19MATIS1999 19MATIS1999 Birinci kiUp 4.basım Sanal bir dünya 'Şehla Çocuklann Suskun Tarihi' adlı şıirinizin son üç dizesinde 'Bir asa ikiye böldü bahri ahmer'i/ thanet etmedim o günden beri/ îkıye bölünen ruhuma' diyorsunuz. Burada 'ikiye bölünen ruhuma' dizesinde anlatmak islediğiniz sizinle ö'rtüsen bir bireysellik mi yoksa Batılı toplumdaki ontohjik yalnızltğı ve parçalanmtşlıjfo ifade eden bir anlama gelip gelmediği konusunda ne dersiniz? Doğru tespit ettiniz. Sanal bir dünyada yaşıyoruz. Ve toplumsal değer yargılan bırakın bir şair bir insan olarak kendi olmanıza imkân vermiyor. Yakın dost larımın yanında bile aşın bir üstbenin (süperegonun) denetimi altındaydım. Toplum zaten parçalanmışlık içinde tespit ettiğiniz gibi ikili bir ruha sahibiz. Çünkü bir fetiş toplumu içinde yaşıyoruz. Davranışlarınızı natta kitlenin davranışlannı, hislerini çagdaş totemler belirliyor. Öyle ki aşk bile sahiciliğini kaybediyor. Buradaki ikiye bölünmebenimleörtüşen bir durum olmaktan çok global, Batı fa şizminin bireyler üzerindeki etkisi olarak yorumlayabiliriz. Insanın iki binli yıllarda daha yalnız ve garip olduğunu düşünüyorum. Öyle ki ccçmişteki ağıt toplumuna özgü yası anlatan Farıık Nafiz'in 'Han Duvarları'ndaki gibi bir yandan daha ümitsiz bir fon ve Şeyh Oğlu Satllmış'tan daha garip daha çaresiz insanlardan oluşan bir toplıımıız. Geçmişte insanların bireysel sarsıntıları az çok toplıımun diğer bireylerini de ilgilendiriyordu. Günümüzde yaygın bir deyim olduğu için onu kullanacağım; sağ gözün sol göze faydası yok. Rulılarımız kirleniyor. Scvgı, aşk, dostlıık, özveri gibi kavramlar şehrin sözlüğünden metrukiyete (geçersizliğe) ıığramış. Ne zaman yaşamak isterdim? Imrendiğim bir çağ var mı? Belki Osmanlı'nın kuruluşundaki Söğüt'teki bir Türkmen gibi yalın, doğa içinde ve ruhen temiz olmayı isterdim. Ben bireysel problematiğimle masalımla B İkinci kitap Sonunda bir mucize gerçekleşti ve Atatürk, ilkinden tam 80 yıl sonra, 19 Mayıs 1999'da bir kez daha Samsun'a çıktı! Üstelik devrim ve silah arkadaşlanyla birlikte! Laik Cumhuriyete, Atatürk devrimlerine bağlı, insanca yaşamı özleyen ve düşleyen bizler için bu gerçek bir mucizeydi. Hem çok sevindik hem çok utandık. Sevinmeyenler ve utanmayanlar da oldu tabii. Turgut özakman bu mucizenin romanını yazdı. İki ciltten oluşan roman, özakman'ın ironi ustası kaleminden hepimizin yüzüne tutulan bir ayna! RİİSİ » YÂYINEVİ Ankara 0.312.4344999/Faks:0.312.4317758 DAĞITIM İstanbul 0.212.5225201/Faks:0.212.5274119 KİTABEVİ Ankara 0.312.4344106/Faks:0.312.4331936 www.bilgiyayinevi.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle