05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Wladyslaw Szpilman'dan şu sıralar filmi de oynayan bir roman "Piyanist" Ölümden cıkan havat eneriisi Nazi soykırımı ile ilgili kitapların ve filmlerin çoğu, ölüm fabrikaları olan toplama kamplarını anlatır. Polonyalı bir Yahudi olan Wladyslaw Szpilman *ın Nazi işgali Polonyası'nda nasıl sağ kaldığını anlatan "Piyanist" ise bambaşka bir deneyim sunuyor bizc; hakkında çok az şey bildiğimiz Yahudi gettolarındaki yaşantıyı anlatıyor. BEGUM KOVULMAZ I kinci Dünya Savaşı denilen o büyük beşeri felalcetin üzerinden neredeyse yarım asır geçti. Özellikle son on yılda, dünyanın dört bir yanındaki Yahudi lobisinin de desteğiyle, Yahudi katliamlanru anlatan o kadar çok kitap yayımlandı ve o kadar çok film gösterime girdi ki, îkinci Dünya Savaşı, ittifaklan, askeri manevraları, toplu kıyımları, kanlı katliamları, kahramanları ve suçlulanyla iyiden iyiye belleğimize yerleşti Nazi soykırımı ile ilgili kitaplann ve filmlerin çoğu, ölüm fabrikaları olan toplama kamplarını anlatır. Polonyalı bir Yahudi olan Wladyslaw Szpilman'ın Nazi işgali Polonyası'nda nasıl sağ kaldığını anlatan "Piyanist" ise bambaşka bir deneyim sunuyor bize; hakkında çok az şey bildiğimiz Yahudi gettolarındaki yaşantıyı anlatıyor. 1939'da, Varşova dünyanın ikinci büyük Yahudi toplumuna ev sahipliği yapıvordu. Naziler, 1 Eylül 1939'da şiddetli bir bombardımandan sonra Polonya'ya girdikleri zaman, ülkede büyük bir şaşkınlık hüküm sürüyordu, ülkedeki üç milyon Yahudi'nin, hayatın kısa bir süre sonra kendileri için ne kadar kötüleşeceğinden haberi yoktu. Nazi kuvvetleri 27 Eylül'de Varşova'ya girdiler. Bu işgal, Polonya Radyosu'nun da altı yıl sürecek bir sessizliğe gömülmesine neden oldu. Radyodan yapılan son canlı müzik yayını, Chopin'in "do diyez minör noktürn"ü idi. 1945'de, radyo yeniden yavına başladığı zaman, ilk yayınlanan canlı müzik yine aynı noktürn oldu, iki yayın sırasında da, piyanonun başında Wladyslaw Sznilman vardı.Aynı zamanlarda, Ingiliz BBC televizyonunda da savaşla bir ncvi dalga geçiliyor, yarım kalan bir Miki Fare çizgi filmi yayınlanıyordu. Nazi yönetimi yerel halka nispeten hoijgörülü davranırken, Yahudilere kar§ı hemen bir çevreleme politikası uygulaınaya başladı. Yahudiler ek vergiler vermeye, mallarını işgal hükümetine devretmeye, kollarına ve göğüslerine Davud yıldızı takmaya, haftanın yedi günii fiziksel işlerde çalışmaya, sosyal hayattan çekilmeye zorlandılar. Derken Yahudileri tamamen yok etmekteki kararlıhklannı kanıtlamak istercesine onları dikenli telli duvarlarla çevrili mahallelere kapattılar, buralara da getto adı verildi. Polonya'da üç tane getto vardı, Lodz, Krakov ve Varşova gettoları. Ailesiyle birlikte kapıları 15 Kasım 1940'da mühürlenen Varşova ettosuna hapsedilen Szpilman, burada ci sene boyıınca yaşam savaşı verdi. Getto'dan çıkmanın cezası ölümdü, en fazla 100 bin kişi alabilecek bir bölgeye kapatılan 500 bin Yahudinin ancak yüzde onu bu duvarlann arasından sağ olarak kurtulabildi. Başlangıçta Yahudiler Nazilerin gün geçtikçe artan baskılanna rağmen, gündelik yaşamlarını sürdürmeye çalışmışlar. Okuyucu, bu lanetli topluluğun süreklı değişen ruh haline Szpilman'ın gözlerinden tanıklık ediyor, fakat onun anlatısını farklı kılan, her anı ölüm korkusuyla geçen altı seneye, şahit olduğu tüm korkunç olaylara ve sahip olduğu her şeyi yitirmesine rağmen, gettonun duvarları arasın da olan her şeyi öfke, suçlama ya da intikam duygularına hiç kapılmadan, bir şair zarafetiyle, sade ve ekonomik bir dille anlatmış olması. On yaşlarında bir çocuğu, şapkasını çıkarmakta geciktiği için sokak ortasında hiç duraksamadan alnının ortasından vuran bir Nazi subayı için şunları söylüyor: "Sıradan, sakin görünümlü bir adamdı. Sanki gündelik, önemsu işlerinden birini yapmış, çocuğu vurur vurmaz ne yaptığını unutmuş, oaşka, daha önemli işlerini düşünerek oradan uzaklaşmıştı." Szpilman'ın kitabında, ideolojinin, milliyetın ya da dinin savas sırasında insanlann nasıl davrandığını hiç etkilemediği nigörüyoruz. "Banayardım eden Polonyaulardan biri şöyle demişti, 'Eskiden bir Yahudi düşmanıydım, ama artık değilim.' Sonra beni gizleyerek hayatını tehükeye attı." Szpilman en büyük ötkeyi gettodaki zengin Yahudiler, Yahudi Çalışma Büro su ve Yahudi polisine karşı duymuş. Nazilere yaranmak için "Nazilerden daha da Nazi" olmaya calışan Yahudiler, onu tanımadığı ve anlamadığı düşmandan çok daha tazla öfkelendirmiş. Fakat 1942'de, günde altı bin insan sığır vagonlarına yüklenip Treblinka'daki gaz odalanna gönderilmeye başlandığında, zen gin Yahudiler de diğerleriylc aynı kaderi paylaşmış. Treblinka treninden şans eseri kurtulan Szpilman, Varşova gettosunda ağır işçi olarak calışmış ve getto isyanında kullanılan silahların bir bölümünün yiyecek çuvallarında içeri sokulmasına yardımcı Mynı ksıtar olmuş. Bir sure sonra, Polonyalı dostlarının yardımıyla gettodan kaçarak Varşova'da saklanmaya başlarruş. Bir Yahudiye yardım etmenin cezasının ölüm olduğu günlerde bile pek çok Polonyalı, sauecekendi hayatlan değü, ailelerinin de hayatlan pahasına Szpilman'a yardım etmiş. Saklanarak geçirdiği 16 ayın sonunda Varşova Alman blitzkrieg'iyle yerle bir edilince, yıkıntıların arasında kalan tek sivil belki de Szpilman'mış. Yüz binlerce insan ölürken bir tanesinin kurtulmasını sağlayan nedir? Szpilman'ın anlatılarından öğrendiğimize gö^ re, onun sağ kalmasını sağlayan, şaşırtıcı bir yazgı, kararlılık, şans ve içgüdü karışımıdır. Szpilman'ın içgüdüleri, sezgileri ve kuşkulan çok güçlü; pek çok kez bir yol ayrımına geliyor ve seçtiği yol her seferinde yaşamla sonuçlanıyor. Umudunun sonuna geldiği de oluyor, yanan bir binada hapis kalınca ölümü deniyor, fakat avuç dolusu uyku hapı yutmasına rağmen ertesi gün sağ salim uyanınca, "ölmediği için üzülmeK yerine, yaşadığı için sevinç duyuyor." Bedeli ne olursa olsun, yasamak için duyduğu sınırsız, hayvansı tutlcudur aslında onu hayatta tutan. „ . . Bombalarla dümdüz olmuş hayalet şe hirde saklanırken en tuhafyardımı da bir Alman subayından almış. Szpilman'ı yakalayan bir Nazi subayı, onun piyanist olduğunu öğrenince yıkık dökük bir piyanonun başına götürüp calmasını istemiş, Szpilman da işgalin ilk günü çaldığı Chopin noktürnünü kir tabakalarıyla kaplı harap olmuş elleriyle akortsuz piyanoda çalmış. Subay onu tavanarasına saklamış, haftalar boyunca yiyecek, içecek ve en önemlisi, cepheden haberler getirmiş. Bir dağ adamına benziyordum," diyor Szpilman Nazi subayıyla karşılaşmasını anlatırken. "Çok kirliydim, tıraşsızdım, saçlarım uzamıştı. Alman, beni yıkık bir evin mutfağında yiyecek ararken buldu. Kitaba yazmadmı ama, daha sonra onun da diş macunu aradığını öğrendim. Beni görünce, orada ne aradığımı sordu. Ne diyebilirdim ki? Yahudi olduğumu, saklandığımı, aylardır bu yıkıntı larda dolaştığımı söyleyemezdim. Oranın eski evim olduğunu, geriye kalan bir şey var mı diye bakmaya geldiğimi söyledim.' Alman subayla en son görüşmesi Aralık 1944'de olmuş, subayın son sözleri şunlarmış; "Savaş en geç baharda sona eıecek." Szpüman bu romanı savaştan hemen sonra, anıları henüz tazeyken yazarken, büyük ihtimalle hafızasındaki acdarı ka ğıda dökerek, onları bir kutuya koyup kapağı sıkıca kapatmaya çalışıyordu. Bir tür terapi olmalıydı bu. Zihnini ve kalbini arındırarak, bu sayede hayatına kaldığı yerden devam edebilecekti. Zaten kitabı bitirip kalemi elinden bıraktığı andan ölü müne kadar, yazdıklarını bir kere bile okumamıştı. Szpilman'ın kitabı 1946'da Polonya'da "Smierc Miasta" yani "Bir Sehrin Ölümü" adıyla yayınlanmış ama büyük ölçüde sansüre uğramış. Onun hayatını kurtaran Alman subayinın milliyeti değiştiril miş ve bir Avusturyalıya dönüştürülmüş. Zaten roman bir sürc sonra komünist rejim tarafından yasaklanmış. Komünist yetkililer Ukraynalı ve Litvanyalılann Nazilerle işbirliği yaprığını anlatan bölümlerini inanılmaz bulmuşlardı. Szpilman kitabını yeniden bastırmak istemiş, ama çok da ısrar etmemiş. Müziğe ilgisi çok daha fazlaymış, kendini bir yazar olarak görmüyormuş ve siyasetle niç ilgilenmiyormuş. "Üç kere Polonya Kominist Partisi'ne katılmamı istediler ama asla kabul etmedim," diyor. Kitap, ydlar sonra, 1999'da oğlunun çabalanyla basılınca Avrupa ve Amerika da büyük ilgi görerek yılın kitabı seçilmiş. Fakat kitabın basılmadığı vdlar boyunca, hikâyeye yeni bölümler eklenmiş. Hosenfeld in eşi 1950'de ona bir mektup yazıp kocasının bir Sovyet savaş esir kampında ölmek üzere olauğunu anlatıp yardım istemiş. Szpilman, Polonya gizli polisinin başı ve son derece karanlık birkarakterolanjakub Berman'dan yardım istemeye karar vcrmiş. Buluşmuşlar, Berman nikâyeyi dinlemiş. Görüşme bir işe yaramamış. Hosenfeld, Yahudilere yar dım ettiğini anlattığı halde kimse ona inanmadığı için, hatta 'uydurduğu yalanlar yüzünden' işkence görerek, 1952'de, 57 yaşında, Sovyet toplama kampında ölmüş. Ydlar sonra, Hosenfeld'in sadece Szpilman'a değil, pek çok başka Yahudiye ve Polonyahya yardım ettiğı ortaya çıkmış. Szpilman'ın çok sevdiği Varşova, kitabın ana karakterlerinden biri. Varşova 'run Kafkavari değişimini Szpilman'ın gözlerinden takip ediyor, dünyanın vok oluşuna şahitlik yapıyoruz. Bu kadar katliama tanık olduğu, yüzlerce ölüm gördüğü bir ülkede ve şehirde yaşamaya devam etmeyi nasıl başardığı sorıılduğunda Szpilman Varşova'da yaşamaktan rahatsızük duymadığını anlatmış. Lehçenin ana dili, Polonya'nın da vatanı olduğunu söylemiş. Szpilman ailesbıin ve kendisinin Yahudi kımliğinden hemen hiç söz etmiyor, kendilerini Yahudiden çok Polonyab olarak gördükleri çok belli. Ailesi ne dindar ne de siyonistmiş. Yarım milyon Yahudinin katledildiği Varşova'yı dünyanın her yerine tercih ediyor. Wladyslaw Szpilman, savaştan sonra sağ kalan Polonyalı Yahudilerin yaptığı gibi îsraü'e ya da Amerika'ya göç etmeyi hiç düşünmemis. Polonya nın 1945'ten sonra bile Yahudi düşmanlarıyla dolu ol ması onu hiç etkilememiş. "Irkçılık her yerdc," demiş bu konuda."Varşova ise benim yuvam." Kitabın sonlarına doğru, Polonya Nazi işgalinden kurtulduktan ve altı yıl süren kâbus sona erdikten sonra," Yarın yeni bir hayata baslıyorum," diyor. "Fakat arkamda ölümden başka bir şey bırakmamış olan ben, bunu nasıl başaracağım? ölümden nasıl bir hayat enerjisi elde edilirki?"» Piyanist / Wladyslaw Szpilman / Çeviren: / Evtrest Yayınlart /198 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 687 YaniböHanler Nazi subayı S Piyanist flimlnden bir görUntü SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle