Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SANEM ÖGE eden.' Bir kez daha düşler ülkesi Amerika aklanıyor? Neden Ameıika'ya u/ayaıı Mvri dili yü zıınden kendı ıılkcsının medyasında d;ı lıi sansürc takılan ve Aıııcrika nın cn en telekrııel kadıni ıınv.ınıni yıllardır baş.ı ııvla taşıvan Susan Sontag sııadan bir Amerıkan rııyası hikâyesine ışık tııtıı yor? Bunlar, Susan Sonrag'ın 2000 yılımla Amerika'nın en savgın edebivat ödııllerinden "Natıonal Book" Ödülü'ne de ğer bulunan Amcrika'da adlı r<ımanını bitiıdiğınizde akiınua takılabilecek bir kaçsorıı. Bıı roman, "Amerika", "Amerikan rüyasi", "kadın" ve "ovunculuk' kavramları iizerine bir güzelfeme midır yoksa Amcrikan rüyasının tepetaklak olmuş hali mıdir? Aslında Sontag her iki tarafa da eşit yakınlıkta ya da eşit uzaklıkta olmayı seçmiş gibidir. Bıı noktada kıdeınli muhafil entelektüel Sontag'ın kariyeri degözönünealındığında.roma nın tipik bir Amcrikan rüyasını gerçekleştirme sancısından daha fazlasmı gös terdiği anlaşılır. Roman, ülkesinde kariyerinin doruklarındayken Amerika'ya yerleşen Polonyalı bir divanın sıfırdan başlamasının ve söhretin doruklarına ıılaşmasının gerçek hikâyesidir.Yıllarca kulağımıza küpe olmuş başan felsefele ri roman boyunca kulağımızda çınlar.Yokba Amerika gerçekten bir fırsatlar ülkesi mir' Yeterince istersen her zaman başarır mısın? Istemek başarmanın yarısı mıdır:* N Amerikan rüvasının iki vüzii... beğenmişlik olacaktı IV. yıızyll Ameıika'sı lıpkı gunumıızdc olduğu gibi gızli kalan sancıların özgür bııakılabi lcceğı bir kıırtu luş kapısı olarak selamlanır. Marı na'ııın eşi Bogdan bu düşımce vi "Amerika dc mek, alınyazınla didişebilirsin demek" olarak ila deeder. Bogdan, gizli sancılannı özgür bırakanlardan biri olarak homoseksüel gııdülerinin uyanı şını fark eder. Kendisini iyi ta nıyan ve toplumsal statüsünün çoktan belirlcndiği kendi ülke sinde muhtemelen aklının ucıuı Edvvard said ve susan dan geçmesi ya Sontag birlikte. sakolan düşünce ve duyguların uyanışını görür. "Dolgun, hareketli dudaklar. Şarkının sözlerini çevirmesini istedim, kızardı.Bunun iizerin ben de kızardım. Oğlanın bacağını dizinden başlayıp kasığına kadar okşamak istedim." Köyfü biroğlanaduyduğu cinsel istek ve genelde erkeklere olan ilgisi, tuttuğu günlükte iyiden iyiye açığa çıksa da okurla paylaşılan bu sııçortaklığı ne karısı Marina'yla, ne de bir başkasıyla paylaşılacaktır. Ote yandan Marina, Ryszard'ın bit mek tükenmek bilmeyen aşkına karşı duramayıp sonunda karşdık vemekten geri durmayacaktır. Ama sonunda hem Bogdan eşcinsel aşkından hem Marina âşık olduğu genç yazardan vazgeçecek, her ikisi de kendileri için en güvenli olan yolu seçip birirlerine uöneceklerdir. Aşk gibi güçlü bir duygu, Marina için kariyerinde tökezleyeceği bir tümsektir. Roman boyunca ne kaybeden ne de kazanan söz konusu olur. Amerika'nın mücadelesine dayanamayıp ülkelerine dönen Polonyalılar başarısız olarak nitelenebilir. Ama bambaşka bir yaşam kurmaya gelen ama geridc bırakamadığı tiyatro ve başarma hırsına yine yenik dü şen, güçlü olmak uğruna aşkından vazgeçen Polonya'nın divası Marina ne kadar başarılıdır ? Yine de karısı Marina'nın peşinden Amerika'ya sürüklenen ve kendi çapında en iyi mücadeleyi vermek için zorlanan Bogdan, kitabın en gerçekçi ve en umutlu yorumunu yapar; "Geriye bakınca, başarısızlığımızın kaçınılmaz ol duğunu, saflık ertiğimizi, gerçeği görmezden geldiğimizi söylmek çok kolay: kendini öncü sanan Avrupalı aydınlar vesaire. Daha iyi bir yaşam olasılığına, yabancı bir yerde taptaze bir başlangıç yapabileceğine ilk inananlar biz değiliz, sonuncu olmayacağımız da kesin. Ama daha iyi bir ortam adına kumar oynama nın utanılacak bir yanı yok.Eğer bir daha kimse bizimle aynı duygulara kapılmazsa dünya çok daha yoksul bir yer ola cak." Sontag'ın deyimiyle "Her evliltk, her topluluk başarısız bir ütopyadır." Ama "Amerika'da", başarılı ya da başarısız olsun, her türlü ütopya hayaline tarafsız bakan bir çizgide kararı okura bırakır. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 683 Susan Sontag tarkı bu noktada devreye girer. Sontag, Amerikan rüyasının iki yüzünü ya da ikiyüzlülüğünü gösterecektir. Amerika'da üdlı kitap, gerçek bir hayat hikâyesi. Kahramanı Marina Zalenska'nın otobiyografisi Memmoirs and Imprcssions adlı kitap 1910 yılında yayımlanmıştı. Sontag, Ingiliz aktrist Emma Hamilton'un nispeten daha iyi bilinen hikâyesini kaleme aldığı The Volcano Lover/Yanardağ Sevgilim adlı kitaptan sonra yeniden gerçekten yaşa mış efsanevi bir kadını tarinin icinden çekip çıkarır. 19. yüzyıl sonlarında Marina lcendi ülkesi Polonya'da şöhretinin doruklarına ulaşmış bir aktristtir. Ancak siyasi çalkalanma ve huzursuzluğun kol gezdiği ülkesinde göze batan kişiliklerden biri olarak Rus Gizli Servisi'nin polisleri kapısından eksik olmaz. Gittiği hiçbir yerde peşini bırakmayan ve kendisini sürekli pohpohlayan hayran kitlesibiryana, "başarılı olmak" fikriile girdiği garip hesaplaşma, onu varoluşuyla çetin bir inatlaşmaya götürecektir. Oyle ki, sonunda muhteşem kariyerini ve sağlama alınmış hayatını bir kenara bırakıp Amerika'nın çok bilinmeyenli çetin topraklarında "yeniden başlama" sevdasına tutıılıır. Kendi kendini sıfıra çekmek ve kendini yeniden yaratma süreci, Marina'yı, «glu, Polonyalı aristokrat kocası Bogdan, kendisine olan aşkı nı gizlemek için pek de çaba göstermcyen çapkın genç yazar Ryszard ve bir kaç yakın arkadaşıyla birlikte Kaliforniya topraklarında bir komün hayatı yaşa maya götürecektir. Avrupa'nuı rahatına düşkün ruhu ve manikürlü elleri Amerika nın kıran kırana ticareti ve sert topraklan ile karşılaşınca komün ütopyasının sııya diişmesi lazla zaman almaz. Bu konuda en keskin,en dürüst gözlem veeleştirilerBogdan'dan gelir. "Bu Calitornialıların dinnıek biknez başan hırsları sinirime dokunuyor. Ben başarısızlığı soyluluk sayan, olumlayan, Polonya'ya özgü bir yaklaşımla yetiştirildim." Oysa Arnerikada başarısızlığuı kendine özgü bir soy luluğu olduğıına inanmak çok güçtür. Avrupa(lı) Amerika(lı) zıtlığı âşık yazar Ryszard'ın Marina'ya öğüdunae su yüzüne çıkar; "gübre, çamur ve kuraklık SAYFA 6 Gerçek bir hayat hlkâyesi Roman, ülkesinde kariyerinin doruklarındayken Amerika'ya yerleşen Polonyalı bir divanın sıfırdan başlamasımn ve söhretin doruklarına ulaşmasının gerçek hikâyesidir.Yıllarca kulağımıza küpe olmuş başarı felsefeleri roman toyunca kulağımızda çınlar. Yoksa Amerika gerçekten bir fırsatlar ülkesi mi? Yeterince istersen her zaman başarır mısın? îstemek başarmanın yarısı mıdır? sen kadite için yaratılmışsın. Sonra, bu yeni Californialıları bir araya getiren açgözlülüğün hemen altında kaynayan, yü reklerini tutuşturan ırkçılık, bütün o nefret. Burası kalpsiz boş bir yer. Bizi de kalpsiz ve kof yapacak Marina." Çiftlik hayatı içinde sürdürdükleri yaşam çok geçmeden kâbusa dönüsür ve komün dağılır. Sonunda sahip olauğu karizmayla insanları peşinden sürükleme yeteneğine sahip ama artık başı çekmenin yükünden sıkılmış görünen gönülsüz lider Marina'nın tüm çabalarına rağmen komün dağılır. Bir lcısmı Polonya'ya geri dönerken, Marina, Amerika'daki yaşamına daha da kuvvetle sarılır. Kitabın buraya kadarki kısmında Polonyalı göçmenler için Amerikalıya dönüşmek ve Amerikalıya dönüşememek arasında bir gerilim süredursun, sonraki kısımda genelde oyunculuk üzerine düşünceler nâkimdir. Ve tabiı Marina özdinde cesur bir kadının kendini gerçekleştirme çabası. Bu noktada Sontag'ın oyunculuğa ve tek başına ayakta kalabüen kadın fikrine hayranlığı da ki tabın hemen her satırında kendini belli eder. Bununla birlikte iç içe geçmiş birkaç temanın bir arada işlendiği görülebilir. En göze çarpanı isc, göçmen çerçevesi içinde bir başka role bürünmenin zorlu ğunu ifade eden "kimlik" mücadelesidir. Sontag, sahnede rol gereği değişime uğrayan oyuncu psikolojisiyle bilmediği topraklarda bilmediği kültür ve geleneklerle tanışmak ve adapte olmak zorunda kalan göçmen psikolojisini paralel çizgide yürütür. Polonyalı diva Marina, Amerikalı bir çiftçi karısına dönüşmeye çalışırken kendi deyişiyle "karakter değiştirmeye, bir başkasının giysisine bürünmeye alışık bir oyuncunun bunu sahne dışında da yapabileceğini göstermeye" niyetlidir. Ancak çok geçmeden gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalır. Amerika'ya yerleşip bir komün kurma ütopyası, provalarına başlayıp kısa süre sonra oyunun iyi olmadığını fark eden ama onu kurtarmak için elinden geleni yapan oyuncunun çabası ile özdeşjeştirilir. "Oynayacakları çiftçi rolünü son dakikada sahneye çıkmadan az önce okuyabilmişlerdi. Rollerini oyuncuların deyişiyle akışına bırakacaklardı. Ta ki iyice ustalaşıncaya kadar. Ama asında kendince iyi bir mücadele veren Bogdan dışında hiçbiri rolünde ustalaşamadı ve fazla dayanamadan sahneyi bırakıp gitti." Kitap aynı zamanda daha 19. yüzyılda rüyalar ülkesi misyonunu çoktan üstlen miş, Avrupa kaçkınlarının umut vadeden yeni kıtasına dair iyi bir portre çizer. Daha o zamanlar dünyanın üçüncü büyük kenti olan Amerika, "Toplumsal ko numları uyumsıız olan ve ailelerin baskısından kaçan sevgililer; eserlerinin hak ettiği ilgiyı göremediğine inanan sanatçılar; çabaları boşa giden, yenilgiye uğrayan devrimciler" için biçilmiş kaftandı. Bogdan'ın günlüğüne ilginç bir öngörüyle yazdığı cümleler Amerika'nın daha o yüzyılda nüvelerini vermeye baş layan varlık nedenini açıklıyordu; "Avrupa'nın açtığı yaraları sarmak ya da eski istekleri unutrurup yerine başka arzular koymak".Polonyalı komün için Ame rika'aa yerleşecek en uygun toprakları bıılmak uzere bir ön araştırmaya çıkan genç yazar Ryszard, yolculuk ettikleri geminin birinci sınıf kamarastnda yol arkadaşı Julian'a sorar: "Sence de çok Amerikanvari değil mi ı* Amerika'nın içinde herkesin gitmeyi düşlediği bir başka Amerika'nın olmasij* Umudun, vaadin olduğu her erde bu tür bir çirkinlik, bu canlılık, b"u hoşnutsuzluk ve elbet bu kendini Başarı ve başansDhk Oyunculuk üzertne düşönceler