17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

aik Baysal, "son" yapıtıdiyebileceğimiz Madam Bambu (Can, 2002) adlı romanıyla, bizlere bir selam bırakın aramızdan ayrıldı. Madam Bambu, herhangi bir serüvene, kıırgu tekniklerinin kışkırtıcılığına, heyecan ya da gerilim gibi öğelere yaslannıadan kendisini okutmayı başaran bir roman. Konuşma örgıılerinin uçuruculuğu da değil bunu sağlayan. Ama elinize aldınız mı kitabı, bitirmeden bırakamıyorsunuz. Doğrusu Faik Baysal, bu dümdüz anlatıma karşın hız katilmış sözdizimi anlayışı, yoğunlaştırılmış tartımı, geçmeli kurgusuyla dikkat çekici bir roman koymuş ortaya. Bu başarıyı, yanılmıyorsam eğer, yarattığı kahramana borçlıı roman. Gcrçekten de Madam Bambu'da, unutulmaz bir kahraman armağan ediyor Faik Baysal yazınımıza. Yası yetmişlerine merdiven dayamış biri bu (30). Belediye mezbahasından cmckli bir veteriner, on beş yıllık dul, çocuksuz Senar Kul... Ona yakınmış gibi görünen kimi roman kahramanlanyla tanışmamış değildik kimi yazarların yapıtfarında, nc ki Faik Baysal'ın Senar Kul'u, çok ayrı bir kahraman. Yazar, bunu derinliğine kavrayıp işlediği için başarılı. Yapıtın değeri bıırada çıkıyor ortaya. Yaş kuşağı dağılımı ne olursa olsun, okur, Senar Kul'u dedesi, amcası, babası, ağabeyi, arkadaşı, dostu olarak ya da doğrudan kendisiyle bağlar kurarak okııyabilir. Yazar, öylesine canlı, başarılı bir kahraman koyuyor yapıtında orta ya,. Öyleyse Senar Kul'u daha yakından tanımanın zamanı geldi. F Faik Baysal'ın Son Selamı Faik Baysal, öyle bir kahraman çıkarıyor ki karşımıza, uüpedüz rahatsız ediyor bizi. Hatta itiliyoruz Senar Kul'dan. Ama aynı zamanda onun aracılığıyla çimdiklenip uyanıyor, kendimize geliyoruz bir açıdan. hayvanlara yapılan eziyete kadanamaması bundandır. ("Oldıım olası bir kelebeğin ölümüne bile dayanamam ben." [169]) Ölüm korkusunun içini üşüttüğii de söylenebilir bu arada. Nitekim "hiç ölmek isteme(z)" Senar Kul, bu, "ölümden büsbütün nefret etme"ye dönüşür sonunda (80,81). Kaldı ki doktor lara taşınma yaşı gelmiştir zaten. Hckiminin önerisi açıktır: "Iki üç aylığına gürültüsüz pıtırtısız bir yere giderseniz çok iyi olur. ürada kafanızı iyice dinlen dirirsiniz." (17) "Bajjka bir doktorun kapısmı (daha) çal(ar)." (28)Önerilerdeğişmez. Ayrıca Senar Kul, bir kadınla da ilişki kurmah; yalnızlığını, "kadın eti açlığı"nı gıdermelidir. "Yıllarca çalışmış, biraz dünyalık biriktirmişti(r)." (11) "Biriken laizi(n)in bir bölümünü çek(er). Bu parayla oldukça ucuz bir yerde hiç sıkıntı çekmeden ikiüç ay kalabil(ecektir)." (23, 24) Romanın, neredeyse bütünü, işte bu kıyı kentinde geçer. Senar Kul, Mavi Motel'e (70) yerleşmiştir ("Üç aylık tatil borcumu [. J peşin peijin ödemi^tim." [76])... Motelin işleticisi Senem, Senar Kul'u çarpmaya yetecek bir kadının tüm özelliklerini üzerinde toplamıştır. Derken bir kadın daha katılır çevresine Senar Kul'un: Hande. Oturduğu bambu koltuk nedeniyle "çok geçmeden adı 'Madam Bamhu'ya çık(ar)" Hande'nin (106). Madam Bambu da anlatıcıdan hoşlandığını, onu beğendiğini gösterir, ijöyle der: " Yirmi yaş daha genç olsaydınız hiç düşünmeden sizinle evlenirdim. Ikimiz de yalnızlıktan kurtulurduk." "Yaşı(n)ın uygun olmadığına kahrol(ur)" Senar Kul (182). Kıyıda, motelde yarı çıplak kadınların arasında görece mutludur anlatıcı. Onlardan yayılan parfüm kokularını bile içine çeker (125). Her kadına, ilişki kurabileceği, ilgisini çekebileceği, sevişebileceği umuduyla yaklaşır. Her kadını gözleriyle soyar, bedenlerini hoyratça harman eder, bıçkın erkek havasında orasına burasına el atar hayalinde. "Her şey kadın eti kok(ar)' burnunda (42). Kadının dişiliğini vurgulayan her ne varsa olağanüstü ilgi gösterir buna. Ne ki mahcuptur aynı zamanda, utangaçtır, kadınların orasına burasına bakarken yakalanacagı korkusu içini titretir. Onların yanında mutluluk duysa da kendini çirkin, itici bulur. "Tüm kadınların çok sevdiklerini bildiöi(.) nezaket ve inceliği eli(n)den bırakma(maya)" bakar (70). Çok sonraöğreniriz ki, karısı öldükten sonra cinsel anlamda "derin, uyanılmaz bir uykuya dal(mıştır)" Senar Kul: "Sultan(ı) ölmüştü(r), yerinden kımıldama(z)." (162). Kadınlardan korkup kaçmasının, bir yanı onları delicesine arzularken bir yanı onlardan her an kaçmak isteyen duruşunun nedeni bu olmahdır. Senar Kul, aslında gençliğinden bu ya na aşk özlemi içindcdir: "Cıençliğimde hiç flörtiim olmamıştı. Bir kadının kal bine hangi kapıdan girilir, bilmiyordum. Hiç kimse semtime Lile uğramadı. Bun dan sonra tnı uğrayacaktı? Hayır, boşuna bekliyordum." (229) Kadın da para da derinlerine işlemiş iki korku odağıdır onun. Bu, onun gü vensizlik duygusundan da kaynaklanır elbette. Faik Baysal, öyle bir kahraman çıkarıyor ki karşımıza, düpedüz rahatsız edi yor bizi. Hatta itiliyoruz Senar Kul'dan. Ama aynı zamanda onun aracılığıyla çimdiklenip uyanıyor, kendimize geliyoruz bir açıdan. Yazar, uerlemiş, yaşının, yapayalnızlığının onulmaz dramını yaşayan bir erkek kahraman getiriyor önumüze. Akıldan çıkması olanaksız bir kahraman... Bunun, usta bir yazarın anlatımı olduğu ortada... Faik Baysal'ın roman dili kadar biçemi üzerinde de durulmalı. Örneğin bir kısa oyıın biçemi bile sezilebiliyor yer yer. Ne yalan söylemeli, çok hoş bu! Bir çalım uyumsuz tiyatronun yansıması olarak bile alınabilir hatta. Kısa tümce kuruluşlari; eylemi yansıtıyor görünse de, romana girişte ona olağanüstü tartım kazandırıyor. Yanılmıyorsam eğer Faik Baysal tartımdaki hızı, hafifliği, tümcelerinin kısalığı ile sağlıyor. Senar Kul'un yaşama bakışı baglamında romanın, enikonu bir varoluş felsefe sine yöneldiğini söylemek pek abartı sayılmasa gerek! Kimileyin bir retorik çer çevesinde gidip gelişi, kahramanın ruhsal yıkılmalarından, düş kırıklıklarından kaynaklanıyor kuşkusuz. Aynı şekilde göze çarpan öteki yinelemelerin de (örneğin denizdeki dalgalar, mezbaha, kadın eti ya da açlığı) bir saplantının yansımaları olarak aîınmalı. Faik Baysal, olağanüstü renkli bir dille örüyor romanını. "Renkli bir konfeti yağmuru" (53) gibi. "Ölümüne birkaç adım kala yaşadığı(.) bu saltanatı sürdür meye" (52) kararlı, buna cabalayan birinin, yaşamı son kez güzelleştirmeye girişmesi belki bu. Kimileyin tatlı bir deneme dilinin sız dığı düşünülebilir romana. Hatta Ataç konuşuyormuş gibi de alabilirsiniz yer yer. Biraz daha ilcri giderek söyleyeyim, öyküye bulandığınızı bile dııyabilirsiniz hatta... Onun bu son selamına, pırdtdı, ışıklı kimi söyleyişlerini de ekleyebiliriz: Defne yaprağı renginde ses, karanfil kokan hayal, haşlanmış patates kokan pürtüklü ses, bir avuç böğürtlene benzeyen sekreter, bir avuç kadife yüz, çıvit çivit bir deniz, karaniilleşmeye yüz tutan yıldız, kamyonların plakalarında dökülen göz yaşları vb. Uzunca zamandır bu derinlikte bir roman kahramanıyla tanışmamıştım doğrusu. Bu yanıyla yazınımıza benzersiz bir tat sunan, özgün, ötesinde değerini her zaman koruyacağına inandığım, ustalık la yazılmış, yetkinlikle işlenmiş bir yapıt Madam Bambu. Flbette bir kara anlatı olarak almak da olanaklı yapıtı. Rus klasiklerini çağrıştı ran ama yepyeni havasıyla Faik Baysal'ın yazınımıza bıraktıgı kalıcı bir selam Madam Bambu. Sağlığına yctiştiremediğim için bu yazıyı, elinize sağlık l'aik Baysal diyemedığim için yüreğim kanıyor. Ökuyun lütten bu kitabı • Yazışma:P.K.251 06443 YenişehirAnkara EPosta: [email protected] CUMHURİYET KİTAP SAYI 683 KalıcıBlrYapıt Madam Bambu, benanlatıcılı bir roman. Anlatıcı Senar Kul artık cimrileşip nimpirikleşmiş, durmadan kendini dinleyen, dinledikçe dertlenen bir huysuz, her şeyden şikâyetlenen, bir uyumsuz... Sevimli de değil üstelik, çatık kaşlının teki. Zaten karamsardır anlatıcı. Yaşama sevincini yitirmiştir. Kendisiyle barışık değildir, mutsuzdur, derin bir umutsuzlıık, karamsarlık içindedir, ötesinde marazidir. Bütün bunların yanında kül yutmaz biri olduğu da söylenebilir Senar Kul'un. Kıvrak değil yalnız, keskin bir zekâya da sahip çünkü o. ülayları birbirine iliştirmede, insanları değerlendirmede ustalaşmış, hani insan sarrah derler, öyle biri. Ama onca yılın kadın özlemiyle enikonu kendini yitirmiş biri de aynı zamanda... Yaşhlık duygusu içinde bıırulurken, bir kadının gösterebileceği sevginin de özlemini duyar hep. Büyük kent yaşamı kadar, mesleğinde vaşadığı kan dökücülük, bovun eğicilik, her gün, her an yaşadığı yalnızlık karabasanlarla çevrili bir dünyanın içinde sı kıştırdıkça sıkıştırmaktadır onu. Hayvanların birbirini, insanların hepsini boğması, yok etmesi içinde irkilme yaratır sürekli. Gece dev dalgalarla boğuşmaktan, mezbahadaki kanlardan bıkmıs,tır. ("...Kaçamadığım dev dalgaların altında kalmaktan, art arda kesilen hayvanların cığlıklarını duymaktan korkuyordum." [78]) Roğuştuğu bu dev daJgalar, mezbahadan sızan kanlarla baş edebilmek için ilaç alır durmadan. ("Ama insanın clinden alınan dünyasını geri getirecek hıçbir ilaç yoktu daha." \6i]) Bu arada geçmişte kalmış, derinlerine işlemiş bir anne duygusu zedelenmişliğinın izleriyle dekarşılaşırız romanda. Kıiçük Senar'dan önce "kaybettiği evladı için ağlayan bir ana"dır o (96). Senar, onun ardından gelmiş, görece ihmal edil miştirbelki de. Cıeçmişi.keman virtüözliiğü düşleriyle örselenmiştir aynı zamanda. Bu da sıklıkla önümüzü keser romanda. Senar Kul, bir yufka yüreklidir de. Ona bıına, yoksul çocuklarına acıması, SAYFA 18 Benzerslz BIP Kahraman Rusklaslklerlnlcağrıstıranamayepyenlhavasıyia FaikBaysalınyazınımızabıraktıgıkalıcıbir selam Madam Bambu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle