Katalog

"Yalnız Seninle", yabancılaşmayi bir kat daha arttıran sanal tutsaklığın boyutlarını ilkgençlik düzcyinde sergilerken zaman gcçirmeden sanal kuşakların iflah olmaz yalnızlığına sevgiylc yaklaşmamızı salık vcriyor. Elbette eğitim öğrctim işlcrinıizi de aynı şckildc yoluna koyarak (cörpecik bcyinleri yetenekleri doğrultusunda mutlu etmeliyiz. AHMET GÜNBAŞ idayeî Karakus, edebiyatm he ıııcn lıcr dalında kalcm oynatan üretken yazarlarımızdan biri. Ustclik yazdıkça şakıyan tcrtemiz ve bakımli bir Tiirkçesi var. Bu kez de bir gençlik romanına imza atmış yazar. Adı: Yalnız Seninle. (x) Roman kahramanı Okan lisonin ilk basamağında. Daha sıkı dcrs çalısma bahanesiyle bir bilgisayar aldırmış babasına. Sonrasına ders çalışmak şöyle dur sun, bilgisayarla yatıp bilgisayarla kalkmaya başlanuş. Sanal evrene kendini öyle bir kaptırmış ki sormayin. Neredeyse bilgisayarla icli dışlı olmuş. Tık'ladıkça yığınla sanal lcahraman çıkıyormuş karşısına. Herbiri sanal rımıuzuna yakıştırdığı özel bir dille ilginç iletiler gönderiyor, Okan'ın içe dönük dünyasını görmcdcn, dokıınmadan doldurmaya çalışıyormuş. Aslında kaçıyormuş yakın çevresini saran gerçelderden Okan. Çok geçmeden internet zincirindeki dostlarının yapnıa adlarla seslcndiğini anlamış: Asma Yaprağı, Uzman, Yolcu, Yosun, falan lilan... Kendinede "Ninia" adınıyakıştırmış. Simgeler, sembollerle örtülü bir dünyaymış bıı. Okan'ı dinlcrscniz, gerçek kirnlikterı çıkmanın nedenleri varmış. I lani kimi şcyleri çocuklardan bilc gizleyemezsiniz va: Hidayet Karakuş'tan Bir Gençlik Romanı Yalnız Seninle H yapıp cıkıyor Okan'ı. Ona hakarsan, sanal kacışa neden bu sevgisiz ortamın okııl cephesiııde de deği^en bir !jey yok rıır: "Cleri döndüm. Israrcı de ğilimdir zaten. Zeliha Hanını'ı ya da bir başka öğret menc ısrar etmenin bir vararı voktur. Onlar, sırtımızda bizi kambuılaştıran çantaların ül keye büyük yararlar saglayacağını ke^fetnıişlerdir." (s: 55) Oğrctmenlik kurıımıınıın gerisinde içler acısı bir eğitim sistenıi yatmaktadıı. Sözgelimi şiiri aruz kalıplarından ibaret sayan ve Orlıan Veli'den başka yeri şair tanımayan bir cdebiyat öğretmeninin ya rattığı hüzünde ve aemazda çıkış y«lu bulamaz (^kan. Kaçkınlığın bir nedeni de arkada^ eevresinin vurdumdııymazlığıdır. Sınıfın palavracı eoeuğu Alakcı'nın parası i<,inçetelercc dövüTmcsi danil, kendisinin de sudan bir nedenle dövülüp iki hafta raporlıı kalması karşısında en yakın arkadaşlan suskunluga bürünmüşlcr, Okan'ın yabancılaşmasını daha da koyultınu^lardır. Okan, yaşadığı her kötii örnekte kaçıijina bir kılıf hazırlar; umudu, iyimserliği rafa kaldınr. Giderek hırçınlaşır, ka rarsızlığa düser. Ona göre evdekiler de aynı dişlinin bir parçasıdır. Sevgileri, il^ gileri, 'mutlak' başarısına yönelıktir. Dışaııda çıtı çıkmayan Okan,evde tam bir canavar kcsilir. Buyıırgan ve yapay tııtumlara şiddede karşı lcoyar. Sonradan "Kısaca hepimiz birtakım simgeler arkasına saklanarak kendinıizi düşlerle var elmeye çalışıyoruz. Cıerçek yaşamda da düşlerini gerçekieştirerek kendini kanıt lamaya çalışmıyor mıı insanlar? ' (s: 8) Soıırasında mat çizgilerle mekanik yaşamını getiriyor gözler önüne: "Biliyoıııın. Bımu laın dokıız yıldır biliyorum. Sabah saat yedide kalkacağım. Klimi yüziimü yıkayacağım, akşamda eksiksiz nazırladığım çantamı alacağım, kapının önüne değin gelen servise, olmazsa dolmıışa bineceğim, indikten sonra yiirüye ccğim, okula varacağım, derslcrimde uslıı, âkıllı bir öğrenci olup birinci dönem takdir, ikinci dönem 'takdir' getireccğım..." (s. 14) "Böyle yaşama can mı dayanır?" diyorsanız, Okan'ın verdiği ipuçlarıyla sanal evrenden farksız şablonlarla değerlendirdiğimiz sevgiden yoksun nice ()kanlar'ın kııılgan dünyasını elegeçirebüirsiniz. Üç aşağı beş yukarı dıırum aynıdır. Şimdi şu yakınmalara kıılak veri niz: "...Annemler beni de Kötte (Okan'ın köpeği) gibi yanmak istiyorlardı. Çok çalışayını, kız gibi uslu olayım, çeyiz yerine dıploma getireyim." (s: 16) "Bıı evde biziııı değil sizin islediğiniz oluyor hep. Hcr şeyi kendınize göre avaı lıyoısunıız. Bizirıı düsüıiLenıizi sordıınıız mıı hiçr1 Araba aldınız, renginı bile sorıııadınız. (3ysa ne ınotorunu bi lirsıniz, nı1 markaların özelliklerinden haberiniz vaıdır." (s: 17) Onemsenmezlik, sıradanlık, özel ya^a mında hırçın, kararsız, özgüvensiz biri S AYFA 8 Düşleri gerçekleştirebilmek nişmanlık dııysa da ağzına geleni süylemek, ona sunulan şablonun dışında kalmak tliirlüsündendiı. Ne yapsa deısle rını sevmemekte, hazır olanak ların hakkını vernıemektedir. Babası bazen şiddetle, bazen de daha kötü yaşamları örnekleyerek azarlamaktadır onu: "...Sizılen küçükler bıı saatlerde çıkarlık için tamirhanele re, sanayi çarşılanna gidiyorlar. Sokaklarda erkenden ekmek derdinc düşüyorlar. Siz bir cliniz yağda bir eliniz balda şımarıyorsunuz." (s. 81) Oüvensizlik ise yaptırımların en kütüsüdür: "Evimizin anahtarı yoktıı bende. Kaç kez annemde istemiş, ondan hep "lyi olıır. Anahtarı kaybedersen hırsızlara kolaylık olur.' yanıtını almıştım." (s. 187) Ağabeyi Oktay'la olan ilişkileri ise ke diköpek kavgasından beterdir. ()kan, böyle bir ortam içinde gelecegi tümüyle olumsuzlayarak çekilir sanal evrenin kalesi olan odasına. Doğru dürüst kalıba girmez. Sanal arkauaşı Yosun'a sıkı sıkıya bağlanır. Yosun'un yaşamı dalgaya alan espiriü ve argolu dili ilgisini çelcrniştir. I ler şeyin ötesinde meraksadığı gizcmli bir kız vc dert ortağıdır Yosun. Onunla paylaşmayacak sorunu yok gibidir. Onca duyarsızlık içinde tek sığınağıdır Yosun. Belki bu yüzden buluşma öncrilcrini sürckli ertelcr. Dünyasında tek gizi yitirmeye hiç de niyetli dcğildir. Zaman zaman Yolcu'yla düşünsel dosduğunu ilerletse de dönüp dolaşıp geldiği son lıklatnaua hep Yosun vardır. tlginçtir, Yosun sanki iç dünyasını biliyor gibi ögütler vermekte, öneriler sunmaktadır: "O anda Yosun'un yazdıkları geldi aklıma. Ben de onun gibi kimsenin karışmadıöı bir insan olnıak istiyordum. Her şeye ben karar vermeliydim. ()dam evin içinde bağımsız bir 'devlet' olmalıydı. Yosun'un evde koydugu tavır kendi başina kıırdıı ğu bir cgcmcnliöin çekicüiğini söylü yordu bana." (s. 96) Ne yazık ki gerçek yaşamında Yo sun'un yerini kimse tutamaz. Onun için yanıp yakılan okul arkadası Selda, aşk adına ilk öpücükleri kondursa nasta ziyaretine değin yaşamını doldursa da yüreğini dolduramaz. Aşk hem yakın hem ıızak bir dııygıılarla yıkanmaktadır ama birtürlıı istediğiadınıı atanıanıaktadır. Çünkii bilinçaltı Yosıın'la kuşatılmışlır. ()ysa yüzünü görıııese de Yosun'la Selda arasında belirgin benzerlilder var Hidayet Karakus, edebiyatın hemen her dalında kalem ovnatan uret dır. Şaşırtan.düşiinken yazarlarımızdan biri. Üstelik yazdıkça şakıyan tertemiz ve badüren benzcrlikkımlı bir Türkçesl var. ler!.. Günler yatağında akıp giderken hoş bir sürprizle sarsılır Okan'ın cekingen hali. Tarih dersinde kitap saylalarına çi ziktirdiği resimler yüzünden (lisipline gideceğini düşüniirken, Müdiiı Bey'in aracılığıyla sulubova ile rcsinı defterinden ibaret bir arnıağan sıımıluı kendi siııe. Resiuı yetenegini geliştirnıesı ıçın rcsim öğretmeni ona atölyesini açar, di lediği zaman gelip çalışanileceğini söyler. Ayrıca yeni eJebiyat öğretmeni Nıırettin Bev, çağdaş şairlcrle rcnklcndirir dersi. Tüııı bu geli^nıeler Selda'nın da yürcklendirmesiyle ()kan'da olıımlu bir kırılına yaratır. Yavaş yavaş yaşama ba kışı değişir, heyecanla resim yetenegini açığa çıkanııaya ealışır. Atölyedeki kazanımları ilerledikçe, yaptığı işi irdeleyip sorgulayan bamba^ka bir Okan bııhımz karşımızda: "İlk resimlerime baktıkça kalemimi nerelere attığınıı daha iyi görüvoıduııı. Bir şeyi daha ögrendim ki insan kalemi eline alır almaz olmuyoı. Onun ya da kalcmi kullanan elin değişmesi gerek". (s. 174) Kısa zaman sonra Japonya'da ulıısla rarası bir resinı yarışnıası aeılır ve ( )kan'dan bu yarışmaya katılması istenir. "Bir gün dolrnuş kuyruğunda bekleyenlerin rcsmini yapsam" diye diişünür ve ise ko yulur. Salt gözlem amacıyla Selda'yla birlikte sanayi carşısını gezerler. Çırak lar şiir yazdabiluiğine göre (Bunu Nuret tin Bey'in okuduğu Hüseyin Yurttaş im zalı bir şiirden öğrenmiş,tir.) yasam gerçekliğini her evrede resim diliyle tııval lere aktarmada sakınca yoktıır. Ancak öneıııli biıkaç cngel vardır Okan'ının önünde. Birintisi, babasının onu üniversitc sınavı için koşullandırma isteği; diğeri, ara sıra nöbet gibi gelen sanaJ evren merakı. Hele babasının dershaneye yönelmesi için bilgisayarı işycri ne taşıması Okan'ı çileden çıkarır. Kesin kararını vermiştir artık. Üniversite sınavlan için dcrshaneye gitmeyecektir. Taa ki resim yanşmasını kazandığı belli olana değin... Evdcki ters rüzgârlar dinmiş, ortalık bayraın yerine dönmüştür: "Annc gözyaşlarıyla kurakladı: 'Başardın benim güzel oğlunı, başardın iştc... Babam da ağlıyordu: 'Ben bilemedim, bağışla canını...' (s: 227) Büyükleri böylesine öziir noktasına getiren şey, aslında yeteneklerin onıinıı açan özgür ve yaratıcı eğitimin göz ka maştırıcıbaşarısıdır. Henüzoyıın çağındayken çekip 'eğitim askeri' gibi yetis tirdiğimiz nice kırgın çocııkların başkaldırsını sezdirir bize ()kan. Eh, artık ona tıklayarak ödül aldığını duyuran Yosun'la yüzleşmenin zamanı da gclmistir. Nc pahasına olıırsa olsıın buluşacaktır bu kez. Bir akşanı iskelede sözleşirler... O da ner1.. Yosun dıye bel lediği kişi Selda değil nıiyıni^?.. Sabah aksam tıklaştığı sanal sevgilisi ölmiiş gi biüir. Ardına baluııadan kaçar gider oradan. Roman okuru için sürpriz sonuçtur Okan'ın kaçışi. Yazara çöre olağan, ve rinde bir saptamadır. Çünkü sanallığı ağır basmıs, gerçek aşkı anlamakta geç kalmış, dokunmak, söyle^mek gibi insancıl edimlerden, daha doğrusu doğa sına uygun yaşamaktan geri durmuş, köreltilmiştir. Yalnız seninle, yabancılaşmayi bir kat daha arttıran sanal tutsaklığın boyutlarını ilkgençlik düzeyınde sergilerken, zaman geçirmeden sanal kuşakların iflah olmaz yalnızlığına sevgiyle yaklaşmaını zı salık veriyor. Elbette eğitimöğretim işlerimizi de aynı şekilde yoluna koyarak körpecik bcyinleri ycteni'kleri doğrultusunda mutlu etmeliyiz. • (x) Yalnız Seninle tiidayet Kıırukuş, Bilgi Yaytnevı, Ektm 200 i 2 U uıyfa K İ T A P S A YI 722 Kı*Bn çocuklspfli btşkskkpısı C U M H U R İ Y E T