04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OLAYYARATANDIZI "Büyüklere Masallar • Küçüklere Gerçekler" soidan: şükran Kurdakul, Artf Damar, Mehmet Zaman Sachoğlu. Cemll Kavukcu, Atlla Ergir, 1996. lerivle bu öyküler, özetlenemeyen güzel şiirlere benziyor. Sözgelimi, adını kitaba veren ilk öyküyü alalım: "Rüzgar Geri Getirirse". Sorumuza dönersek, ne(ler) anlatılıyor bu öyküde? "Yazma ve yaratma ediminin zaman ve ortam içindeki konuınu mu?" lyi de "Hangi zaman dilimi içinde? Nasıl bir yazma ve yaratma edimi?" Diişündüriicü, soruları çoğaltan ya da doğurtan duraklara taşıyor bu öykü bizi. Bir yönüyle kitabın öteki öyküleri, "Göl ve Gölge", "Topaç", "Kelebekleri Gördüm" için de böyıe bu. Hani sıkı dokulu, kapalı gibi görünen kimi şiirler vardır. Yapuarında boş alanlar bırakılmıştır. Okurun, bu şiirleri anlamlandırması clüş ve düşüncc gücünii kııllanarak bırakılan boş alanları doldurmasını gerektirir. Nitelikli ve donanımlı bir okurun yapacağı bir bırakılan boş alaııları doldurınasını gerektirir. Nitelikli ve donanımlı bir okurun yapacaöı bir iştir bu. Saçhoğlu da, sanki okurları için bu türden boş alanlar bırakıyor kimi öykülerinde. Okurdan böyle bir çaba, bırakılan boş alanları doldurma çabasını bekliyor. Saçlıoğlu'nun bu yeni öykülerde yaşamı ve insanı nasıl sorgulayıcı bir yaklaşımla anlattığını okurların görmesi ve derinlemesine kavraması da böyle bir çabayı göstermelerine bağlı. Öykülerin dümdüzlükten uzak metinler olduğunu, çizgisel bir yapı içermediğini söyîedim. Bu sözlerimden onların güç okunan, tıkız, kılçıklı metinler olduğu anlaşılmasın. Tam tersine okııru öylcülere bağlayan, okurluk donanımını besleyip yönlendiren ilginç bir yola başvurmuş Saçlıoğlu. Kitaptaki her öyküden önce o öyküniin ana ve kılcal damarlarında dolaşan düşlemsel öğelerin, duygu ve düşünce yükünün, insanoğiunun varoluşsal gerçeklerinin ip uçlarını veren eşik metinler oluşturmuş. Denemesellikle şiirselliğin birbiri içinde ustaca kaynaştırıldığı, yoğun anlatımlı, düzyazısal şiir tadında metinler: "Göl'ün göründüğu ilk gunün zamanı bilinemez. Çünkü Göl, bir bardak suyla gönderdigi haberin ardından, özlem duygusunu: Dağ tepelerindeki kar ların görüntüsünde; hüznü: Çatlamış toprakta; olıışıım kavramını: Bıılutta; geleceğin hazınadığı bilinmezliği; aynasında; ışikla sııyun aynı özdekten yapıldığıni: Bir çocuğun avucunda bize göstererek, anladıgımızda Gölge'yi oluşturur. Okur, öykülerin kapısını bu eşik metinlerden geçerek açacaktır. Yazar da besbelli bunun için kitaptaki ürünleri "eşikli öyküler" diyenitelendirmiş. lişiklerin, açıkça söylenmese de, degindigim gibi okuru, öyküniin havasına taşıyan ya da kafasında kimi sorular uyandırarak ona kılavuzluk yapan bir yanı var. Dilsel ve söylemsel yönden de öykülerden ayrı bir doku, avrı bir yapı taşıyor eşik metinler. Bu neaenleA tarklı bir dizgi düzeni içinde verilmiş. Oykülerle eşikleri, iki ayrı düzlem oluşturmuş kitapta. Okur, dilerse öyküleri atlayarak salt eşiklerdüzlemindesürdürürokumasını. Bunun gibi, önce öyküler düzleminde çıkar yolculuğa; sonra bu düzyazısal şiir tadındaki eşik metinler düzlenıine dönebilir. Hemen söyleyeyim ki hangi yolıı seçerse seçsin donanımlı ya da nitelikli bir okur, birbirine göndermeler yapan bu ikiSAYFA 8 Okura kılavuzluk li düzlemde metinlerin gelgiti içinde kendini bulacak, "çoğul okuma"nuı tadına varacaktır. Sözgelimi "Riizgâr Geri Getirirse" öyküsünün kişilerinden biri, yaşlı şair, dostu öykücüye şöyle diyor: "...Rüzgâr el yazısını sever. El yazısında, yazarken çekilen sıkıntıyı, verilen emeği, zamanın sözcükleri kuÛanmasını, göz nurunu görürsünüz. Korkmayın, sizden uzaklaşanların birçoğu size geri ge lecektir. Geri gclmesi gerekcnler..." Bu sözler, bu yoğun ve eksiltili anlatım, okuru, ister istemez öykünün eşiğini oluşturan metnin şu ilk tümcelerine gönderecek ya da bunları düşündürteceKtir: "Rüzgâr'ın ayağımızın dibine bıraktığı her kâğıt parçası, yine onun tarafından birbaşkasından alınmıştır. Bizimbirbaşka zamanımızdaki ben de bir başkası sayılabilir. Böyle bir kâğıttaki her sözcüğü Zamarim ördüğü görünmez bir kabuk sarar. Denebilir ki "zaman" ve "rüzgâr" öyküleri biçimlendiren iki temel öğe. Öyküden öyküye dolaşarak onların haritasını çizen değişmez öykü kişileri göziiyle de bakabiliriz bu iki öfieye. Öykülerin dokusundaki tüm izleklerin (yazma ve yaratma ediminden yok oluşa, yaşama tutkusundan ölüm korkusuna; yalnızlıktan yaşlılığa; çocukluktan ergenliğe değin) hamurunu bunlar yoğurur. Kişilerin soluk alıp verişini, birbiriyle ilişkilerini, doğaya ve kendi iç dünyalarına bakışlarını da bunlar belirliyor yine: "Çünkü Zaman ve Rüz^ir, dağları birlikte yonttular. Çöl kumu onların başarısıdır; çöl gecesi de. Suyun her kımıldayışında Riizgâr ve Zaman birlikte bulunur. Su, yalnızca onlarda yıkanır." Kuzey Amerikalı oyun yazarı O'Neill'in, Araya Giren Garip Oyun (Strange Interlııde) adlı bir yapıtı vardır. Zamanın akışı, insan yaşamındaki yeri üzerinde diışünürken "şimdiki zaman"ı, "gelecek ve geçmiş"in arasına giren "garip bir oyun ' olarak nitelendirir. Saçlıoğlu da zamanı kullanııken, (öyküleme zamanı için söylemiyorıım) böyle düşünüyor: "Biz, dıırmadan yol alan bir aracın ön koltuöunda otururuz sanki ve zaman, nesneler, olaylar ne varsa yüzümüze çarpar. Çarpar çarpmaz da geçmiş zaman olur; buna 'An' deriz. Aslında 'Şimdi' hiç yok belki de bir de onlan ayırdığını düşündüöümüz ama aslında onlan birleştiren, uüşündükçe daha da incelen bir çizgi var Yani, şu iki harflik çizgi: 'An'." Bu bilgece yaklaşım içinde kitaptaki öykülerde yaşamımızdan seçtiği ansal kesitleri, özcllikli durumlar ve tasarımlara aktararak soyutlamaya çalışıyor Saç lıogiu... Daha kuşatımlı bir söylemle zamanın ve rüzgârın bizden alıp götürdüklerini, bu süreç içinde bizi yaşamın hangi kavşağına, nasıl bıraktığını anlatmayı deniyor. Bununla da kalmıyor, savrulduğumuz ya da bırakıldıfitmız bu kavşak larda hangi türden bekJentiler ve bekleyişler içinde olduğumuzu yansıtıyor. Kitaptaki öykülerin, yazarın yaşama ve insana bakışından kaynaklanan sorgulayıcı, düşündürücü yönler içerdiğini söyledim. Bunun dışında da öykülerin birbiriyle kesişen, örtüşen ortak yönleri, ortak özdlikler dc var. Bunlar nelerdir dense, özetlemeli bir yanıtla derim ki: Yalınlık, yoftunluk, yaztnsallık ve derinlık... Bütiin bunlara bir de şu eklenebi lir: Çok izlekli, çok katmamt oluş. • CÜNEYT AR CÜNEYT ARCAYÜREK '" s Türkiye"28 Şubaf'a adım adım ilerledi. Atatürk devrimleri ve laik Cumhuriyetle ilgili kaygılar 1995 erken seçimlerinden sonra yoğunlaştı. Çankaya'nın, Refah Partisi'nin hükümet kurmasını engelleme çabaları;TSK'nm olası RP hükümetine bakış açısı; ve bir sabah Sincanlıları uyandıran "tank sesleri"ile simgeleşen bir uyarı... İşte, demokrasi tarihimize damgasını vuran 28 Şubat olayına doğru ilkadımlar... •** * Bilgi YAYINEVI Ankara DAĞITIM İstanbul "'TABEVİ Ankara l 0.312.4344999/ Faks: 0.312.4317758 0.212.5225201 /Faks:0.212.5274119 0.312.4344106/Faks:0.312.4331936 www.bilgiyayinevi.com.tr CUMHURİYET KİTAP SAYI 675
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle