04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NİLÜFER KURUYAZICI ııgüne dek daha çok amatör tiyatro çevrclerinden tanıdığıınız. Genç üyuncular Tiyatro Topluluğu'nıın kunıcıı üyelerinden olan ÎJstün Kırdar, Fi adlı romanı ile ekim ayı içinde "ekitap 2001 roman ödülü"nii kazandı. Bilgi Yayınevi tarafından düzenlcnfn vc bugüne kadar tanımadığımız tiirden, yeni bir yarışma bu. Üstün Kır dar'ın romanı da birkaç vönden "ilk" olma niteligi taşıyor. I ürkiye'de ilk kez dü/.enlenen ekitap roman odülünü alan yapıt hem yazarın ilk romanı, hem de ona ilk ödülünu kazandırdı. Bir yazarımızın ilk yapıtıyla ödül alması belki o denli şaşırtıcı değil, birçok başka örneğini de biliyoruz. Ama ekitap sözü ile vcni karşılaşıyoruz. Türkçe deyişiyle eposta sözünü çağrıştırsa da, pek alışık olıınan bir sözcük dcğil belki, ama tüm yaşantımızın bilgısayar çevresinde döndüğü iletişim çagmda ekitap neden olmasııi'' Gerçekten de "teknolojıdeki gelişmeler, her iş alanında ciddi yeniliklere ve değişikliklere yol açtığı gibi kitap dünyasında da çok iarklı yönelinılere neden oluyor" dedikten sonra şöyle gerekçelendiriyor Bilgi Yayınevi bu girişimini: "Bu yeni yönelimler, bir kitabın yazılmasından okura ulaşmasına kadar geçen süreçte yer alan yazar, yayıncı, dağıtıın, kitabevi ve okurun önünde yeni ufuklar açıyor... Okur artık dilediği kitaba dakikalar sonra sahin olma ayrtcalığını yaşayacak. Bu olanaklar, teknolojinin sunduğu yeniliklerle ortaya çıkan elekt rpnik kitaplar aracılığıyla sağlanıyor." Oyleyse, bir romanı bilgisayar ortamında elde edip okuyabilme olanağı sağlayan bu yöntemin yaygınlaştırılmasında yarar var. Bilgi Yayınevi de işte bu arnaçla böyle bir ödül koymuş. Ikincisini de 2002 içinde öykü dalında verecek. Ama acaba, bilgisayar ortamında bir romanı okumakla onu elinde tutmak, kapağını açmak, kâğıdın ve mürekkebin kokuşunu duyarak okumak aynı şeyler mi? Örneğin benim için değil. Bilgi Yayınevi de benim gibi gözüyle görmek, elinde tutmak, sayfalannı çevirmek isteyen okurlan da düşünerek kitabı kısa bir sürede bastı. Şu anda artık kitaba sahip olabiliyor, bilgisayara bağlı kalmadan her istediğiniz ortamda okuyabiliyorsunuz. Ama gene de Bilgi Yayınevi'ni böyle çağdaş bir girişimde bulunduğu, çoğu yazanmızı da bilgisayarda çalışmaya zorladığı için kutlamak gerek. Gerçekten de acaba kaç yazarımız bilgisayar kullanıyor? Üstün Kırdar da kendisiyle yapılan ve televizyonda yayımlanan bir söyleşide bu noktayı vurguluyor ve kendisinin bilgisayarda çalışıyor olmasının ona böyle bir yarışmaya katılma olanağı sağladığını, bu açıdan hiç zorlanmadığını söylüyor. Gerçi sanal bir ortamda sunulmuş bir roman Fi, ama hem fantastik öğelerle, hem de içinde yaşadığımız dış gerçekliğin kendisiyle besfeniyor ve ilginçliği de bundan kaynaklanıyor sanırım. B Alanında ilk olma niteliği taşıvan bir eroman ge gibi romanın arka planında onları izliyor. Romanın basında yaşlı, hayatı kaymış Farusti, âşık olduğu "güzel Gbertchinkacık"la aşk yaşayabümek için her şeyini vermeye hazırdır: "Her şeyimi, her şeyimi!.. Bedenimi, ruhumu, iyi olan her şeyimi, içimde biriktirdiğim tüm kötülülderi, akiımı, düşlerimi, umutlarımı, bir sıkımlık kalmış gücümü, her şeyimi..." Meftuni'nin istediği de işte budur, hemen bir "ticari pazarlığa" girişir: istediği gençlik ve parayı ona sağfayacaktır, ama karşılığında Farusti'nin saydıklannın hepsini ister: "Kusura bakma iş başka, dostluk başka. Her şeyin bir ücreti olmah". Kanla imzalanan bu anlaşma gereği Farusti Meftuni'nin yardımıyla gençleşecek, lotodan para kazanarak çok zengin olacak, Gübertchinka'yı elde edebuecek, yepyeni bir hayat sürmeye başlayacaktır. Bu masalsı olaylar ancak ruhunu şeytana, Meftuni'ye "satmasıyla" gerçekleşebilir. Goethe'nin I'aust'undaki cadılarbayramı Walpurgisnacht'la Shakespeare'in Macbeth indeki cadılar sahnesini anımsatan bir ortamda gerçekleşir dönüşüm. Kent dışında, Drakula'nın şatosu benzeri bir evdir sibele Sarmatvili'nin yeri: "Burası hemen tüm katı kaplayan bir laboratuvar, bir atölye havasındaydı. Tüm duvarlar boydan boya, tabandan tavana raflarla kaplıydı. Girişte sağdaki duvar tıklım tıklım kitap doluvdu, ne kitaplar yoktu ki! Çoğunluğu el yazması ve hemen hepsi büyücülükle, biiyülü ilaçların yapımıyla, çeşitli şeytan dualarıyla ilgili kitaplar... Diğer raflarda ise akla, ruh sağlığına ziyan her şey vardı: Insan, ya da başka tür primatların sırıtkan kafa iskeletferi; kanlı, morarmaya, çürümeyeyüz tutmuş eller, kollar; tek tımaklı, çift tırnaklı hayvan bacakları... zehirli ya da panzehirli, dikenli, bilinmedik bırtakım otlar... koca boylu kavanozlarda, sarımtırak bir sıvı içinde 'konserve' edilmiş akrep, yılan ve iğrenç solucanlar, çeşitli boyda fare ve sıçanlar. Ortalık bir ortaçağ büyücüsünün terekesini ya da bir simyacımn laboratuvarını andırıyordu". Sibele Samatvili'nin bu ortam içinde hazırladığı "her derde deva şerbetlerinin yanı sıra törensel mizansenleri de son derece başarılıydı" ve maymunumsu yaratıklar tarafından yürütülüyordu ayin. Sonunda ayın "ilkel bir kabile sihirbazının yönetliği kötü ruhları kovma törenine dönüştü ve cadı, sağ elindeki kupayı Farusti Kristiyev'e, sol elindekini de Ia nııstay Turaycvski'ye uzatarak emredercesine, 'için hemen şunlarf diye cı/ırda dı. tki konuk bir yııdumda içiverdıler kendi şerbetlerini. Tören bitmişti". İşte bu "veni gün, Farusti ile Fanııstav için yeni bir dönemin, yeni bir yaşamın baş layacağı dönemeç noktasıydı". Yaşlı profesör Farusti gençleşecek, Meftunıuıın yardımıyla lotodan kazandığı milyarlarla dış görünüşünü de düzelterek, genç ve güzel, ama yoksul Guhertchinka'nın sevgisini elde edebilecektir. Yakışıklı bn delıkanlıya dönüşecek sivilceli suratlı Fanustay'da Meftuni'nin yardımını görecek, ama karşılığında ona kayıtsız şartsız hizmet etmek zorunda kalacaktır. Ru hunu şeytana satan Dr. Faustus, Kırdar'ın romanında iki ayrı kişiye bölün müş de denebilir belki: Farusti ile Fanustay, her ikisi de başlarına geleceklerin farkında olmada Meftuni ile bir anlaşmaya girerler, her ikisi de aynı kıza, Gübertchinka'ya aşkıtır. Her ikisinin adının " F " harfi ile başlaması, ortak yazgı lannın, ya da aynı kişiliğin ikiye bölunmüşlüğünün bir göstergesi gibidir. Ro mana adını veren "Fi" de " F harfinin Kiril alfabesindeki karşdığıdır ve bu alfabedeki yazılışı ile romanın birinci sayfasında ver alır. Bu üstü kapalı göndermeden başka, romanın adıyla ilgili bir ipucu vermiyor yazar okura. Ama yazarın Fi kısaltması ile Kafka'nın ünlü K.'sı arasında bir benzerlik kurmak istediğini de göz ardı edemeyiz. Üstün Kırdar'dan bir roman "Fi" Üstün Kırdar'ın romanı dört bölümden oluşuyor, ama içerik ve anlatım biçimi olarak Goethe'nin Faust'unun yapısiyla benzeşiyor: Buraüa da önce Farusti ile Gübertchinka'nın tutkulu aşk serüveni anlatılıyor. Bu doğrultuda romanı baştan sona bir aşk öyküsü olarak okuma olasılığı da var. Ama Gübertchinka'nın annesinin ölümünden sonra Faust öyküsünün dışına çıkan, bu çizgiyi bir yana bırakarak neyecanlı bir macera romanına dönüşen roman, siyasal bir boyut kazanıyor. nia ülkesinde yaşayan Farusti Kristiyev ünlü, bir Rus dili ve edebiyatı profesörü, ama "hoşnutsuz ve mutsuz"; aynı Goethe'nin I'aust'undaki, öğrendilde rinden hiçbir zaman hoşnut olmayan, sürekli gerçeği arayan, aradıöını ne hukuk, ne dinbilim, ne de edebiyatta bulabilen, sonunda kendini simyaya veren Faust gibi. Arkadaşı Meftuni Felesnikov, eski KGB kıdemli albayı, yeni işadamı, F'aust'u doğru yoldan ayırmak için Tann'nın gönderdiği ^eytan Mephisto feles'den başkası değil (MeftuniMephisto). Kırdar'ın romanına eklediği, "sivilceli suratlı" varoş genci Fanustay Turayevski ile larusti'nin bir görüşte âşık olduğu, Faust'un sevgilisi Gretchen'i anımsatan garson kız Gübertchinka bu ikiliyi tamamlıyor. Romanda önce Farusti ile Gübertchinka'nın aşk öyküsü Çevresinde çelişcn olaylar, daha sonra Farusti ile Fanustay'ın birbirinden bağımsız, ama gene de birbirine parelel giden yaşantısına dönüşüyor, Meftuni göl 8osyolojk vo poHUk Mr panaroma Çağdaş Ur Tausr öyküsü Rusya'daki cıımhuriyetleri akla getiren kurmaca bir ülkede, halkının bir bölümii Müslüman, bir bölümü de Ortodoks Hırıstiyan olan Turania'da, bilinmeyen bir tarihte geçiyor olaylar, ama onları günümüz Türkiye'sine uyarlamak hiç de zor gelmiyor okura. Hatta zaman zaman olavların geçtiği kurmaca ortamı unutup olaylarla özdeşleştiriveriyoruz kendimizi; anlatılanlar o denli bizden. Amabiryandan dadıınyaedebiyatı içinde, değişik dönemlerden değişik örnekler arasında geziniyor, Nâzım'dan, Cahit Sıtkı Tarancı'dan, Puşkin'den şiirler okuyor, Goethe'nin Faııst'undan yapılan alıntılarla metinler arasında dolaşıyoruz. Romanın çıkış noktasını ise şeytanla anlaşma yapan Dr. Faustus öyküsü oluşturuyor. Romanın kahramanı, TuraSAYFA 12 Romanın ilk yarısında Farusti ile Gübertchinka'nın aşk öyküsü anlatılıyor. Ama çılgın bir aşk gecesinin sonunda kızın hasta annesini, Farusti'nin de onun özürlü ağabeyini öldürmesiyle üçüncü bölümün ortalarında yeni bir evre başlıyor. Artık bundan sonra romanın yapısı ve anlatılanların Faust öyküsü ile ilgisi kalmıyor. Roman, Fanustay'ın Meftuni tarafından "Büyük Turania Savaşçıları Kampı"na gönderümesi ile ideolojik bir boyut kazanmaya başlıyor. Özel amaçlı bir kamp bu ve Fanustay'ın "yaşamını yeniden düzenlemesine" yardıın edecek, belli bir doğrultuda eğitilmesinı sağlayacaktır: "Bu kamp sana ve ulusuna gerekli olan her şeyi öğretecek bir kamp. Bu kamp sana Turalığını anımsatacak, onu sana öğretecek; Tııraları çepeçevre kuşatmış olan acımasız düşmanlarını sana gösterecek" (Bu bağlamda, Turania ülkesinin adının da "Turan" ülkesini çağ rışnrdığını anıp geçelim). Bundan boyle roman, Fanustay ve Farusti'nin iki ay rı çizgi izleyen öyküsüyle birlikte, son yıllann Türkiye'sinin sosyolojik ve siya sal bir panoramasını yansıtacaktır. Bir yanda eğitilmek üzere Fanustay'ın gönderildiği "gençlik kampı"nda verilen komando eğitimi ve buna paralel geliştirilen bevin yıkama yöntemleri; öbür yanda "ülkenin aydınlaik kesimini Islamcılara karşı kışkırtmak"la görevlendirilen Farusti'nin, tehlikeli boyutlara erişecek takma adlı köşe yazarlığı bir süre iki ayrı koldan ileıler gibi gözüküyor. Ama bir de Gübertchinka'nın annesi olmeden onun bakıcılığını yapan, dalıa sonra bir şeyhin kapatması olarak tarikat çevrelerinin eline düşen Aytcha çevresinde ge lişen olaylar dizisi var. Türkiye'de de geçtiğimiz yıllarda yaşanan F'adime olayının bir benzeri, Aytcha'nın Farusti kanalıyCUMHURİYET KİTAP SAYI 675
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle