03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zeynep Aliye'den "Vahşi Kelebek' Denevsel bir övkü kitabı lerinden biri de, yazarın ve "öykü ayrılık kahramanının' birbirleriyle birleştiği, bütünleştiği ve ayrıştığı anların anlatıldığı "Bir Adli Kayıp Vakası (Wanted)": "Bu kez yazar'a yönelik olduğu kesin bir hitapla kimsenin hayarını çalmak gibi bir amacı olmadığını söylüyor bilgisayar" ("Bir Adli Kayıp Vakası", s.165) Düş gücüne dayandırılan, simgesel, masalsı, doğaüstü, fantastik öğeler taşıyan, okuyucuda merak duygusunun yaratıldığı öyküler arasında, yine "Bir Adli Kayıp Vakası", s.165) Düş gücüne dayandırılan, simgesel, masalsı, doğaüstü, fantastik öğeler taşıyan, okuyucuda merak duygusunun yaratıldığı öyküler arasında yine, "Bir Adli Kayıp Vakası" ve "Bir Şanmaran Uyanması adli öyküleri saymak olası: "...Çiçeklerin dudakları uçukladı, renkleri sararıverdi. Ağaçların yapraklarında dantela gibi delikler açılaı. Vüreklerine doğru mantarların kok saldığı yarı bitkisel bir yaşam sürdiiren bir iki ağaç 'ölümden ötesi ne ki' dediler kaderlerine çoktan boyun eğmiş bir sesle." (Bir Şahmaran Uvanması. s.f 109) Vahşi Kelebek're, toplumsallık boyutu öncelenen öykülere, örnek olarak ele alınabilecek 'Bir Lale Leyla' adlı öyküye değinmeden önce, aşağıda sözü edilen kimi konuları irdelemek gerekmektedir: (a) kadın yazarların, 'toplumda kadın', 'evlilikdışı ilişkilerde kadın erkek', 'toplumda erkek', 'erkek bakış açısından kadın, aşk ve cinsellik' gibi konulara yaklaşımları, (b) 'maçomaçoluk' kavramları, bu kavramların Türk toplumuna yansıma biçimleri, (c) yazınsal metinlerde toplumsallıkgerçekçilik boyutlarının ortaya çıkış biçim ve koşulları. Bilindiği üzere, birçok kadın içinde yaşadığı toplumun yerleşik ve tutucu değer yargılarının baskısı nedeniyle, olaylara karşı tepki göstermeyen, etkinlikleri olmayan, başkalannın etkilerine katlanan, eylemsiz ve edilgin kişiler haline gelmişlerdir. Kadın yazarların toplumdaki kadın ve erkek konulanna yaklaşımları konusunda, Berna Moran şunlan söylemektedir: "Kadın yazarların ayrı bir geleneği vardır, çünkü tarihte kadıfılar aynı türden baskılara maruz kalmışlardır. Bu durumda kadın yazarların dünyayı ve yaşamı, erkeklerden tarklı şekilde algılamaları doğaldır, ama bu farklılık biyolojik bir ayrımdan kaynaklanmaz. Kadınlarm toplumda uğradıkları aynı türden baskıların bir sonucudur. Kadınlar toplum içinde bir alt kültür oluştururlar." (Moran, 1994:234) "Maço maçoluk" kavramlarının halk arasınaaki gündelik kullanımlarının ötesine geçen gerek anlam alanları ile Türk toplumuna yansıma biçimleri konulanna ise, toplıımbilim ve insanbilim açılanndan bakmak gerekmektedir. Bu kültün en önemli özellikleri abartılı saldırganlık, erkek erkeğe kişisel ilişkilerde inatlaşma aşırı gurur, azamet ve mağrurluk; kadınerkek ilişkilerinde cinsel saldırganlıktır. 1962'de gerçekleştirilen ilk ciddi halkbilim araştırmasında iki karşıt tür maçoluğun varlığına dikkat çekümektedir: (1) cesaret, cömertlik ve sevinç ile keder gibi duygularak arşı kayıtsız kalmak ya da öyle görünme, (2) korkaklığı boş övün melerin arkasına gizlemek. (Guttmann, 1996:224227). Günümüz Türk toplıımunda, maço ve maçoluk kavramları değinilen tüm bu olumlu ve olıımsıız özellikleri birlikte içinde barındırıyor gibi görünmektedir: (cesaret, cömertlik, sevinç ve keder gibi duygular karşısında kayıtsız göriinmek, gurur, azamet, mağrurluk, inatlaşma, ölümde korkmamak, acımasızlık, şerefli bir yaşam sürrnek, her an kavgaya hazır olmak, karşı cinse karşı sert olmak ve onu en ufak hatasında cezalan dırmak, ölümüne yaşamak ve sevmek, karşı cinse olan sevgisini, aşkını asla bel li etmemek, gerektiğinde onu ezmek ya da aşağılamak, ona karşı şiddete başvurmak, isteklerini yerine getirmemek, kendi arzularını ön planda tutmak, evlilikte ve cin sellikte ortak yasamı kendi bakış açısı ve yaşam felsefesi uoğrultusunda tek taraflı sürdüımek, ailesinin geçimini sağlamak, kendi fikirlerini kabulettirmek, hatalı olduğunu kabul etmemek, mağdurun yanında olmak, haksızlığa uğrayanların haklarını savunmak, kadınları ve güçsüzleri kormuak, mertlik, dostlarına ihanet etmemek, onlan ele vermemek.) Moran, tophımsal gerçekçiliğin,yazınsal metinlereyansıtılması konusunda şıınları söylemektedir: "Tipik ya da temsil edici karakter, hem tarinsel güçleri kendi kişiliğinde somutlaştırır, hem de kendine özgü nitelikleriyle canlı bir birey olur... Tipik olanı kavrayabilen yazar, kendi ideolojisi ne olursa olsun gerçekçi demektir." (Moran, 1994:50) Diğer bir deyişle, eserdeki kişilerin, olayların ve durumların ti pik olması gerekmektedir ki toplumsal gerçekliği yansıtabilsinler. Zeynep Aliye, Vahşi Kelebek'in ilk öyküsü 'Bir Lale Leyla'da, kadın bakışı ile karşıt kişinin (erkek) toplumsal sınıf, köken, cinsiyet ve eğitimlerini, kişilerin birbirlerine, aşka ve cinselliğe bakış açılarına, duygularına, davranuarına, eğilimlerine gerçekçi bir şekilde yaklaşmaktadır. Yazar, boyun eğen, kendini aşağılayan erkeği kaybet mekten korkan, bastmlmış, tipik ezilmiş kadın ile Türk toplumundaki tipik maço erkek yansımalartnı Tanıyan itilmiş erke, canlı bireyler olarak, aralarındaki sağ csız ilişkiyi ve birbirlerine yaklaşımlannı ise tipik ve gerçekçi bir biçimde orta ya koymaktadır: '...'Söylemiştim... Hayatlarımız birbirinden ayrı sürecek. thti yacım olursa gelirim demiştim... Adamın naklı olabileceğini düşündü kadın. Çünkü üstü örtük bir şekilde de olsa konuştular. Suç kendinde. Üstüne üstüne gitti. Erkeğin birkapanasokulabileceği duygusuna kapılmasına ve bu vüzden de kaçma sına neuen oldu." ("Bir Lale Leyla", ss: 1617) Vahşi Kelebek'te dikkati çeken diğer kimi önemli özellikleri şöyle özetlemek olası: Birinci öykü 'Bir Lale Leyla' ile sonuncu öykü 'Bir Leyla Lale'nin, kitabın, giriş ve sonuç bölümleri olma özelliklerini taşımalan; "kelebek" sözcüğünün, bir öyküden diğerine geçen bağlayıcı ve birleştirici bir motii ya da simge olarak ortaya çıkması; öykülerin şiirselliğine biiyiik ölçüde katkıda bulunan görsellik boyutlarının, yer yer italik, koyu renk ya da büyük harf kullanıınları biçiminde gerçekleştirilmiş olması ve şiirselliğin kıstaslarından birisi sayılan görsel sapmanın öncelenmesi. • C) l lacettepe Ümversıtest, Edebtyat Fakültcsi, Ingiliz Dilbilimi Bülümü öğretim üyesi. Kaynakça GUTTMANN, Mathew C. (1996), The Meaning of MachoBeing a Man in Mexico City, Berkeley: University of California press MORAN, Berna (1994), Edebiyat Kuramlan ve Eleştiri, Istanbul: Cem Yayınevi Öyküler Zeynep Aliye (2002), Vahşi Kelebek, îstannul: Bilgi Yayınevi K İ T A P Maço erkek yansımatarı Kadınlarm uğradıkları baskılar S 9O'h yılların Türk öykücüleri, derin yapılarında geniş anlam ve anlatımlara gönderimde bulunan özgün dil kullanımlarına başvurarak, yeni yöntemler geliştirme eğilimindeler. Bilindiği üzere, son on yılda, öykü yazarları, okurları üzerinde yoğun bir etki yaratmaya çalışmakta, sürekli olarak, özgür, özgün ve deneysel biçim denemeleri arayişındalar. Onların bu dinamik özellikleri, ortaya koydukları ürünlere akışkan biçimsel özellikler katmakta, öyküleri, kendilerine özgü estetiğe ve biçimsel değişkenliğe sahip sanat ürünleri haline getirmekte. Zeynep Aliye'nin, Bilgi Yayınevi tarafından, 2002 yılında yayınlanan öykü kitabı Vahşi Kelebek, yukarıda sözü eclilen bu özelliklerin hemen hemen tümünü içeren, birbirlerinden farklı nitelikte, on bir öyküden oluşmakta. SAYFA 10 Prof. Dr. AYSU ERDEN * î V ahşi Kelebek'te, her biri ayrı ayn bircr deneysellik ve yaratıcıJık örneği olan; görselliği dncclcycn ve düş gücünün uçlarında gezinen on bir öyküi dört remel gruba ayırmak olası: Şiirselik, gülmeceeleştiri, fantastik ve toplumıgerçekçilik boyutlan taşıyan öyküler. Yazar, öykülerinde, şiirseLuk boyutunu , şiirse çoğunlukla rine çıkararak, az sayıda sözCÜK kullanımıyla çok yoğun duygular aktarmakta, içlerincıe, şiirsel söyleyim, kisileştirme, eğretileme, simge, imge, sıradışı sözcük birliktelikleri, zıt kavramların bağdaştırılması, masalsı anlatuıı, sapma, önceleme gibi söz sanatlarını barındıran dil kullanımlarını sıklıkla kullanmakta. Bu türiin içinde belki de en dikkati çeken öyküler, şaşırtan, kimi zaman da, okuru yer yer rahatsız eden, ancak, şiirselliğinden ödün vermeyen dil kullaııımlarıyla "Bir Şahmaran Uyanması", "Köpek, Kadın ve Bir Adam", "YapBoz Gece": "Gerçi yıldızlann da bütün öteki düşler gibi bu kalleş göğün altında, dibi fokıırdayan, kııyu mu, ayna mı olduğuna bir tiirlü karar veremediği şu karanlığın başında durmuş, kızına suyu ve göğü anlatmaya çabalarken, kimi noktaTarda ya bancılaştıkları kuşkusu, içinde incecik yeni yeni çatlaklarhalindesaçılırdı." ("YapBoz Gece", s.126) Abartılı dil kullanımıyla adeta karikatürize edilerek, kimi insan tiplerinin ve ilişkilerini sevecenlikle anlatıldığı, içlerinde yer yer gülmece ve eleştiriye yer verilen öykiilerin belki de en belirgin örnek C U M H U R İ Y E T S A Y I 67 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle