Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Gelmiş geçmiş, yaşayan veya aramızdan ayrılmış tütiin miivekkilleri geliyorlar. Bizi ahştırdıkları gibi bir karar geliyor mahkemeden, yani kitap yasaldanıp, dağıtımdan kaldırılıyor. Bu karar sonrası Gülçin değil ama yaşayan, yaşamayan bütün miivekkilleri "Kazandık, kazandık!" deyip birbirlerine sarılıyorlar.' Sonuçta kazanan düşünce özgiiriüğü oluyor... Doğru bıldıg't yolda adımlanm korkusuzca atan, kcndındcn ödün vermeyen Çaylıgil'ı, oldug'u vıbı aktarmanın gefireceğı sonuçlar sızı düşündürdü mü? ERENÜS Kendinden ödün vermeden bir çevreyi, dönemi, aydını anlatan bir kitap 'Böyle Bir Dünya'. Gülçin ise çok sevilen bir insan. Yanına kim gelse ondan kopamıyor. Bıı kitaptan sonra Gülçin'in eskisi gibi sevilmeyeceğinden korktum. Çünkü ödün vermedi, kalıcı malzeme bıraktı, yazıya döktü. \ lerkes kendisinin sevilmesini ister ve çok da kolay vazgeçmez. Kitap bittikten sonra, bıı kitap dolayısıyla hırpalanacak mı diye düşündüm, kendısini de uyardım. Yıllar ötesine ıızanacak "Ah bizim Cîülçin'imiz!" hikâyesi bitermiydi çevresinde? Şimdi iseyeni insanlar "Ah bizim Gülcin'imiz' dıyorlar. Kendi çevresinin dışınua halk insanı bunları söylemeye başladı. Müthiş güçlüymüş, sevilmemeyi göze almak yürek ister. "Umıırıımda bile değil" dedi. Ulaşmcıyı ıs/edığıniz hellı birkesım var mı? ERENUS Daha çok gençler okusun istiyoruz. Bıınıı da alçak gönüllülük olsun diye söylemiyoruz. Gülçin, kendi doğallığı içerisindeyaşarken, çokgeçformeol duğunu saklamıyor, "Otuz beş yaşından insan yazdığı kimseyi elinde olmadan dasonra biçimlenen bir insanım" diyor. Bu ima yüceltir. Ama bu kitapta çok hoş biryaşına getirdiği Gülçin, öylesine güzel bir şey var. Bilgesu Hanım sizi yücelterek deörnek ki insan olma yolunda... O yolu inğil, gırgır bir dille yazmış. Siz de kendinisanlar tanısınlar istiyorum, özellikle de zi gırgıra alarak anlatıyorsunuz" dedi. gençler. Kitabın getırdip yankılar beklediğiniz gibi mı? ERENUS Gülçin Çaylıgil bir efsanc. Halk insanından çok şey öğrenmek durumundayım. Olağanüstü şeyler anlatıyorlar Dİze. Ben o öğrenmeye çok açığım. Sırr çocuklarının kendi iradeleriyle verdikJeri bir karar sonrası ölüm orucuna yatan onları engellemeyen, büyük acılar içindeki nir baba olan, kızlarını anlattığı kitabından dolayı yargılanan Ahmet Kulaksız'ın davasını almış durumda şu sıralar Gülçin.. Ahmet Kulaksız'a, kitabı söyledikten sonra, bu halk adamı diğer entellektüellerin dilinden konııştu: "Ben kitabı okııdum, Gülçin Çaylıgil'i tanıyorum ama o şimdiye kadar benim uzağıında birefsaneydi. Şimdi ben o efsaneyi içimde taşıyorıım" dedi. ÇAYLIGİLBirarkadaım okıımuş, "Bir şey dikatimi çekti. Biyografi yazmak zordur. BiyograHde Cülclnle Necla Fertan Ben Bilgesu'yu çok üzdüğümü biliyorum. îki buçuk sene sürdü gelip gitmeler. Zaman zaman da bıkıyordu oenden, "konuşmuyorsun" diyordu. Kitap bittikten sonra çok üzüldüğüm şeyler oldu. Çok değer verdiğim, önemsediğim bazı kişilerle ilgili anıları anlatmamışım. Anlatsam o kadar çok şey var ki 50 yılın içinde yaşanmış. Onları da yazalım anlamında değil, bir daha dünyada öyle bir işe kalkışmayacağını biliyorum. Bu kitabın iizdeki karşılığı nedir? ERENUS Başlarda düşündüğüm ben Gülçin Çaylıgil'e kıyabüecek miyim? Bir yazar gözüyle onu artısıyla eksisiyle göreDİlecek miyim? kaygım bu biçemde kayboldu. Çünkü ben zaman zaman kurduğum o dünya içinde Gülçin Çaylıgil'e yönelik çok sert eleştiriler getirebiliyordum mahkemeye sığınarak..Ne de olsa ben değil yargıçlar soruyordu. Orada belli ölçüde Gülçin'i kendimden uzaldaştırabildim. Asıl bana bu kitabın çıkmasından sonra keyif veren şu oldu. Bizim topraklarunız gerçek anlamda çok büyük değerler barındırıyor. I;akat bunların büyük bir kısmı konuşarak bir şekilde aramızdan ayrılıyorlar. Birsüreanlatılıyorlar. Herkes "o vardı, şöyle yaptı" diyor önce. Sonra onlar da gidiyor. Gülçin Çaylıgil'in sadece konuşulan biri olmasını istemedim. Onu bu şekilde yazıda kalıcı bıraktığım için çok mutluyum. Bu kitabın bendeki tek karşılığı bııdur. • Böyle Bir DünyaGülçin Çaylıgil Davası/ Bilgesu Ercnus/ Adam Yayınlart/ 467s Ankara DGM Savcısı bir gün gazeteci Erbil Tuşalp'i gözaltına almış. Suçu Başbakan Turgut Özal'a suikast yapan suikastçının ifadesini Cumhuriyet gazetesinde yayımlamak... DGM Savcısı Ülkü Coşkun'a göre suç, devletin gizli belgesini yayımlamak, casusluk... Ne yapalım, ne yapalım sorusunu sorarken Ankara DGM'ye gidip Erbil Tuşalp'in ifadeörneğini DGM Savcısından isteyelim vegörelim dedik...Daha doğrusu Gülçin öyle dedi. Dilekçemizi yazdık. Ankara DGM'ye gittik. Savcıyla görüşmek istediğimizi bildirdik. Üstümüz kapıda arandı. Savcı Ülkü Coşkun'un odasına çıktık. Bizi biraz bekleterek kabııl etti. Gülçin bu ifadenin yayımlanmasının olsa olsa Basın Kanununa muhalefet olduğunu anlattı. Dilekçemiz var, dedi. Izin verirlerse Erbil'in ifadesini okumak istediğimizi söyledi. Savcı çok şaşırdı. Nerden çıkardınız bu talebi, dedı. Gülçin CMUY'de bu hakkın olduğunu söyfer söylemez; savcı bağırıp çağırmaya başladı. Onun üzerine bir iki adam odaya daldı. Savcı "Atın bunları dışan" deyince adamın biri bana, biri Gülçin'e yöneldi. O yumuşak Gülçin birden döndü en sert sesiyle "Elini sürme sakın ben avukatım, çok fena yaparım. Biz kendimiz çıkanz" diye bağınverince, herkes olduğu yerde çivilendi kaldı. Sonra biz ikimiz hiçbir şey olmamış gibi rahat ve emin adımlarfa odadan çıktık ve gittik. Daha kapıdan çıkar çıkmaz ikimiz birden kahkahalarla gülmeye başladık. ..Bir güzel kovulmuştuk. Sonra dava döndü dolaştı Basın Kanunu 30. maddeye aykırılık oldu. Ama önce hem Ankara DGM'de hem de Istanbul DGM'de bu eylemin sadece Basın Kanunu 30. maddeye aykırılık oluşturduğunu anlatmak zorunda kaldık. Sonra da îstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde mahkumiyet kararı verildi. Gülçin'e söylediğim için yazabilirim. Kaç avukata yaşarken kendisi için yazılan kitabı okumak nasip olmuştur?.. Sayın Fertan'ın böyle bir şansı olmasını çok isterdim. Olmadı. Hiç olmazsa yakın tarihimizde insan ve avukat olarak verilen mücadelede avukat Necla Fertan'la birlikte "hukuk" üretmenin ve SAYFA 5 'Böyle Bir Diinyarnın Sehir Hatları Vakası Av. FİKRET İLKİZ ehir Hatları Vakası" mı olsun davanın adı yoksa "...böylebir dünya" mı? Yazar Bilgesu Erenus yakın tarihimizi yazmış. Zaten bu kadın böyledir. Adam gibi adam olmak güzel bir laftır. Erenus a yakjşıvor. Kendîsiyle aynı coğrafya üzerinde yaşadığım için memnuniyetimi, onu kıskanmalda gösteren bana göre Bilgesu adam gibi adam..Kocaman yürekli kadın gibi kadın olan bir aydındır. Biliyorum, bir kısım insanlar onu sevmez. Onu görmezden gelebilirsiniz. Ama Bilgesu ya yazılacak işler yapmıştır ya da kitap yazmıştır. Yazdıkları, ürettikleri, tiyatroları, savunmaları, davaları, hapislikleri, şarkıları, analığı, acılan, kadınkğı, kırgınlıkları, kızgınlıkları, mücadeleleri ve insan sevgisi üzerine yaptıklannı sıralayınca bir dosya kâğıdına sığmıyor. Yaşam, onu hep görüyor. Yazılacak işleri arasında türkü söylemek, jgitar çalmak, ana olmak, ana gibi ana ofup diğer anaların acılarını paylaşmak, insanlar ölmesin, insanlar insanca yaşasın çabalarında önlerde bir yerlerde ve acıların tam ortasındadır her zaman... veya hapis yatmak vardır... O hiç aldırmadı buna. Kaç aydına, kaç yazara hapis yattığı aynı cezaevinde yazdığı oyunu izlemek için tutuklu ve hükümlülerin çağrılısı tiyatro yazarı olarak "misafirliği" nasip olmuştur?.. Bilgesu Erenus'un benim bilebildiğim son eylemi kitabı yazılacak bir kadının, bir avukatın kitabını yazmakoldu...Hatta yazdığı kitapla onu yargıladı. Beni yargıladı. Bu ülkenin aydınlannı yargılayan yargıyı yargıladı. Aydınların aydınlığına ve ülkenin geleceğine açılan kapıdan içeri süzülen aydınlığın acı/tatlı anılarına ışık tuttu. Gülçin'i yazdı... Gülçin yargılanıyor. Yazar Bilgesu kitabına "ad" arıyor. Gülçin sorgusunda konuşurken "işte böyle bir dünya!" diyor. Böylece yaşamın içinden, Gülçin'in CUMHURİYET KİTAP SAYI 643 "Ş yaşamından kitabın adı çıktı. Adı "Böyle Bir Dünya"... Bildiğiniz insan hakkında bir şeyler söylemek, duygularınızı anlatmak çok zor iş...Gülçin çok zor bir insan. Huysuz ve geçimsiz. Tüm huysuzluklarında ve geçimsizliklerinde haklı olduğunu onunla yaşayarak öğrendim. Gülçin çok hoş ve yaşama sıkı sıkıya bağlı, sevinçlerini ve üzüntülerini hiç saklamayan birisi. Geçinmesi çok kolay ve hiç huysuzluğu yok. Ikisi birden nasıl olur? Olur...Çünkü ben Gülçin'den huysuzluğu, geçimsizliği, direnmeyi ve inandığı konuda sonuna kadar savunmayı öğrendim. Başardı değilim ama hâlâ öğreniyorum. Böyle olmaktan da şikâyetçi değilim. Hâlâ öğrencisi olmaktan mutluyum. Heyecanını hep kıskandım. Yaşamaya, çiçeğe, kâğıt parçasına, bir iki dizeye, bir tabloya, şiire, roman kahramanlarının sevinç ve üzüntülerini paylaşmaktaki duyarlılığına hep hayran kaldım. in Eylülde Gülçln'e not san sevgisi isebambaşka. Tanımlanamaz ve onun o sevgisi yazılamaz. Hangi konularda huysuzluk etti ise haklı çıktı. Hanei konuda gecimsizlik gösterdi ise olaylar onu doğruladı. Sezgileriyle hareket ettiği zaman bile bir çocuk kadar saf ve akıl almaz ölçüde kandırdmaya hazır ve söylenenlere inanan bir Pollyanna... Onun sorunu yok, ama onu kandırmaya çalışanların sorunu çok. Davalar, duruşmalar, dosya hazırlıkları, sıkıyönetim, DGM'ler ve cezaevi kapıları... Beraat kararları ve alınan mahkumiyetler konusundaki kızgınlıklarının tümü birer "anı"... Kızgmfiklarını birlikte yaşadığımız olayları daha sonra bir başkasına anlatırken de önce kendisi bazen kahkahalar atarak, bazen acı acı gülümseyerek anlatan bir avukat. Sıkıyönetimlerin tümünü, olağanüstü yargıiamaların tümünü bilen birisi. Davalar, duruşmalar, sorgular ve yaşam Necla Fertan avukat, Gülçin de... Gülçln çaylıgil ve Flkret llklz slvll yargıda.