22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Ruh Dam'na tıpmanmak TUFAN ERBARIŞTIRAN "Bir romanın tamamlanmamış bir öyküsii olması ^erekir s/495" Gao Xingjian'ın Nobel Ödülünü kazanan romanı dilimizde Gao Xingjian, Ruh Dağı'nda insanlığın Yaratılış Öyküsünü kendi dilleri, gelenekleri, inanışları doğrııltusuncıa tanımlayan, kişi zamirli kanramanlarıyla olay örgüsünde ilkelliğin temelinde 'saf gerçekliğin' bulunduğunu imgeleyen bir yoruma sahip. Ç in vazılı edebiyatı yaklaşık üç bin vıllıkbirgeçmişikapsar. Diliseslcri gösteren harflere değil, nesneleri ve anlamları temsil eden resimsel simgelere (piktogram) dayanır. Çin tarihinde yabancı istılacılar bu yazı biçimini bir türliı değiştiremediler; bu cla yerleşik yazı kültürünün dağılmasını engellemis oldıı. Çin allabesi öğrenilmcsi en güc alfabelerden birıdir: yaklaşık 40 bin kadar simge vardır. Çince öğrenmek isteyen bir İuşi en az 10 bin karakteri bilmesi gerekir. Mao Zcdong (18931976) Kültür Devrimini gerçekleştirdiğinde (1949), Marksizmin "Çinlileştirilmesi' için bazı radikal kararlar almıştı. Kırsal kesimden başlayan 'devrim' büyük kentleri kapsayacak, ülkenin biitiinü köylülükten gelen bir anlayışla 'eşitlik vc özgürlük' sahibi olacaktı. Onlarca yıl Çin'in kendi gclcnckleri, günlük yaşam biçimi, yercl inanışları, siyasi tarini vc tüm değerleri Marksist gözlükle veniden tanımlandı, politik ilkeler/ kararlar bu doğrultuda alındı. 1970li yıllara kadar 'eskiye' ait ne varsa bir çırpıda silindi, gözden düşürüldü, bir kenara fırlatıldı. Her şey yeniden yapılandırılıyordu artık. Kitaptan iki örnek verelim. "Kültür Devrimi yüzünden. Şarkıların sözlerinin ahlaka aykırı olduğunu söylediler ve hepsi Mao'nun vecizeleriyle değiştirildi. S/21" "Toprakların devrim için değerlendirilmesi kampanyası sırasında insanlar çıldırdılar. S/41" Bu arada Mao için de bazı hicivlemeler var. Bir tane örnek verelim. "... evlerinebir başkahava vermek için kapılarının üzerine ihtiyar Mao'nun özdeyişlerini yapıştırıyorlardı, şimdi aynı şekilde bu tezgâhları kuruyorlar. S/155 ' Ruh Dağı adlı kitap böyle bir dönemin edebiyat açısından eleştirel tanımsallığını üstlenmiş. Gao Xingjian Çin'in yeniden 'kendi özüne' dönmesini imleyen siyasal göndermelerle yazmış metinlerini. Kültür Devrimi yüzünden Çinlilerin kendi 'özleriyle' barışık yasayamadıklarını, tarihlerindeki gelenekleri unutmak zorunda kaldıklarını, günlük yaşamlanndaki değerleri dışladıklannı olay örgüsü içerisinde dengeli bir zaman kavramı anlayışıyla dile getiriyor. Metnin tamamında aksiyon/hareket/devinim bilinçli bir anlatımla 'konuyla' örtüştürülüyor. Yazarın 'uzatı' kavramı 'dengeye' dönüştürmesi olay örgüsünün akışkanlığını sağlıyor. Yazar çok değişik bir yazım tekniğiyle bilinen türden kişi/karakter yaratmamış: Herbiri zamir (adıl) olan (BenSenO) sözcükleriyle kurguladığı kahramanları metinlerin akışkanlığtnda kendi bütünselliklerini oluşturan 'sözel' bir dünyanın kapılarını zorluyor. Kişi zamirli kurgusal metinde düşsel bir satranç oyununu andıra'n hamle ve karşı hamleler var. Yazarın 'Ben'i 'bir başka zamirle dillendirdiği 'Sen' karakteri iç içe geçen' ve 'O' ile üçlünün ilahi bir değerle yeniden yapılandırıldığı metinlerde anİatıcının kısa solııklu temasını duyumsuyorsunuz. 'Ben' burada bir bireyi imlemekten çok anlatıcının 'sesini/yorumunu' taşıyan 'Sen'in' gövdesine giriyor, 'sözün' tanımsallığını dile getiriyor. Nitekim yazar bu konuda bazı ipuçlan ver Dengell zaman kavraım yut kahramanın anlatıcı aracılığıyla sozünü söylemesi karşısında yazarın roman yazma teknig'ini hayranlıkla ı/.liyorsunuz. Yazarın kişi zamirli kahramanı bir ve üç olarak tanımlandığında, bunun Hıristiyan inancıyla ne kadar örtüştüğünü okurlann yorumuna bırakmadan önce bir örnek verelim. "Şimdi kiliseler açık, isteyen girebilir. S/264" Bir tren yolculuğunda başlar roGao xingjlan Cin'ln yeniden 'kendi özüne' dönmesini imleyen siyasal man, erkek kahragöndermelerle yazmış metlnlerlnl. man kompartımanda yeni tanıştımektedir. "'O' 'sen'den türemiş, ama beğı biriyle konusmalar yapar. Bu konuşnim 'ben'imi var ediyor... Başka bir demalar monologlarla örtüşecek, karşılıkyişle, ben senin gölgenden ibaret olsam, lı zamirlerin birbirlerine hamle yapmasen de benim gerçek bedenim; işte size sıyla metnin yazılımı sürecektir. Anlatıeğlenceli bir oyun. S/351" Bu bölümde cının sözel kahramanı 'Ruh Dağı' adını yazarın yaratıcılığına tanık oluyorsunuz. duyduğunda irkilir, şaşırır, böyle bir yer Roman yazma sanatının kendi içinde taadı bilmiyordur. Kitaoın sonunda bu mamlan(a) mayan öyküsii buradakendikonuda okurları ilginç bir sürpriz bekni duyumsatıyor. leyecektir. Yazarın kurgusal yolculuk yaptırdığı Yazar ve anlatıcı modernist göstergeadsız kahramanı Neolitik çağla başlayan nin tipik ömeklerini imlediği kitapta yaşam serüyeninin 'Ben' ve 'Sen' ıle ayÇin'in doğal bitki örtüsü, egzotik dağrıştırmıştır. Olümün yarattığı korku duyları, derin vadileri inanılmaz bir güzelgusu nedeniyle ilk önce 'Ben' çıkar orlikte anlatılıyor. "Altın yaldızlı ışık ile taya; 'Ben'in' dışında kalan yabancı ise koyu mavi, suyun her yerinde birbiriyle 'Sen' diye tanımlanan başka bir şeye dökucaklaşıyor. Kızıl küre şimdi daha ağırnüşür. Yazara göre bu çağda insanın kenbaşlı, daha sakin, ama vadinin karanlıkdi bilinci 'öteki' insandan kaynaklanan dürtüyleoluşmaktadır. Kısacası, insanın varoluşu kendi nedenselliğinden değil de, onun başkasına sahip olma isteğinle 'ad' bulan yapısından doğmaktadır. Yazar romanda denediği modernist teknik sayesinde bireyin "belleği" kırılır, "bilinci" yeniden yapdandırırlar. Ben ve Sen karşıhklı monologlarla 'O'nun tamamlaması ile 'üçlii' bir bütiınsellik yaratırlar. "BenSenO" ile 'anlatıcının' dolaylı imleri sayesinde tek bir kişilik gibi sezdirilip, gerçeği arayan bireyin üç ayrı kişiliğe bölünüp, 'arayışın' dile getirilmesi karşısında okurları güç bir okuma uğraşı bekliyor. Yazarın dilsel serüveni daha ilk sayfadan itibaren sivrilir, kendini gösterir, okundukça yeniden beslenir, 'Ben ve Sen'in 'karşılıklı birbirlerini itip çekmeleriyle 'hamleler' belirginlesir ve Çin'in köklerine inen bir metnin basamaklarına soluksuz binilir. Konu ve olay örgüsünde adsız, sıfatı olmayan ve doğrudan bir imleme ile kişi zamirli bir so larına inerken, bu ağırbaşlılığıyla daha daçekici. S/17" "Karlakaplı<Mübirköy; geride yüksek, ıssız dağlar, onlar da kar altında. Siyah çizgiler, eğilmiş ağaç dalları, bunlar küçük, siyah yığınıar, çam iğneleri herhalde ve gölgeler kardan başını çıkarmış kayalar olmalı; renk yok, ge ce mi gündüz miı anlaşılamıyor, karanlık tııhat bir aydınlık yaratıyor ve kar ayak izlerini silerek yağmaya devam ediyor. S/529" Çin'in doğal görüntülerini zumlayarak fotoğraflayan, ormanları/nehirleri/vadileri bir gezi rehberinin ustalığında dile getiren biıyülü bir atmosfer gözlemliyoruz. Bu inanılmaz guzellikte ki görüntüleri okurken, bir yandan da Çin'in kaybolan bitki örtülerini, viten ormanlarını, kirlenen nehirlerını de ta nımış oluyorsunuz. Çin tarihinden ke sitler sunan, yerel külturlerın lirik ve destanmısı bir anlatımla görüntülenerek anlatılan romanda kişi zamirı sıradan bir öykünme yaratmaz hiç. C)nu konuşturan anlatıcının ardına saklanan yazarın imlediği küçük ayrıntılara gizlenir her şey: bir böceğin sesi, rüzgann uğultusu, dağların görkemli büyüklükleri ve doğada hareket eden ge/inen her şeyin bir ruhu olduğu sezdirilir okurlara. Yazar bir doğal tanımlama üzerinde yoğunlaşırken gözden kaçırılmaması gereken şev sesin oluşturduğu dünyanın derinlıkle rinde gizfenen 'yeniden doğuşun' izleridir. Kitap boyıınca bu 'izlek okura kendine doğru çekecek olan büyülü, tılsımh bir güç alanı oluşturur. Doğayı tanıdıkça, ormanın ve yüksek dağların gezimıni çözdükçe, yerel değerlerin izlerini bul dukça okurun kişi zamirli kahramanın sözlerine kapılmaması olanaksı/dır. Yazarın 'renkli' anlatımı okurlann dikkatinden kaçmayacak kadar göze çarpıcı." ... kara kiremitli evler Yemyeşil bambu ormanlar,,,, altın sarısı pirinç tarlaları,... yarıküresi portakal renkli bir kapağa benziyor. ... ırmağın berrak mavi suları." Renk olgusu kitabın içinde önemli bir yer tutuyor demiştik. Yazar çeşitli renklerle bazı imlerde Dulunuyor. Metnin bazı bölümlerinde doğanın ve çevrenin görüntüsünü sunarken bazen de kişilerin düşlerinde/umutlarında renk kullanıyor. Buraları öylesine ilginç ve çarpıcıdır ki, bir renk ile konuşanın düşünceleri ve/veya duygularının aktarılması yazarın yaratıcı yönünü simgelemektedir. Bir düş içinde 'siyah' renk geçiyorsa, bir konuşma içinde pembe ya da uçuk bir renk varsa hemen anlıyorsunuz ki, yazar bu renklerin doğrultusunda göriış ve duygularını anlatmaktadır. Ruh Dağı adlı kitabı ilginç yapan bu renk kullanımı konusunda okurlann merak ve ilgileri bir soğanı soyar gibi 'cücüğüne' geldiklerinde•beyazlığın 'sükunet' olduğunu kolayca anlayacaklarını sanıyoruz. Kitabın önemli sayüabilecek bölümlerinde yazarın 'çevreci' yönü kendini duyumsatıyor. Bu arada Çin'in eski gelenekleri, unutıılmıış yaşam biçimleri, yerel inanışları, bazı el becerileri ve şiirleri/şarkıları dile getiriliyor, Kültür Devrimi ile bozulan/kaybolan bu değerlerin gerekçeleri üzerine ironik yaklaşımları buluyoruz. Yazarın ülkesinden ayrı geçirdiği 'zorunlu' yıllarda yazdığı romanın konusunu kafasında kurguladığı, daha sonra bu kurguyu kişi belirtmeksizin zamirlerle imlemesine şaşmamak gerek. Kitap tamamen Kültür Devrimi ile sıkı bir hesaplaşma üzerine kurulu olduğu için, Çin'in eskiye ait nesi varsa satırlara dökülüyor, ge Çevpecl' bip yazar Üç ayrı kişilik leneklerin ve 'Çinli' olmanın koşulfarı birerbirer metinlerin aralarına serpiştiriliyor. Sözgelimi, Budha ve Taoizm dinlerinin ilkeleri her ne kadar keşişler, rahipler aracılığıyla dile getiriliyorsa da, dikkatli bir okumayla hemen anlaşılıyor ki bu dinlerin ilahi yönleri, ilkeleri, yapıları yazar/anlatıcı destekli kişi zamirli kahraman ağzmdan soru/yanıtlarla anlaK İ T A P SAYI 643 SAYFA 1 0 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle