05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. *" daş Düşüncc" de, Ferit Edgü'nün bubunın unısınu yayımladığı anma kifabında yer almıştı. Kimilerini de dergilerde çıkan değişik konulu yazılarımı topladığım "Sanattan Güncel Yaşama'aa yayımladım. Doğrıısunu istersen söziinü ettiğin iki kitapçık, babanla birlikte olduğumuz süre günliik yaşamımızdaki söyleşilerimi/.in, dertleşmelerimizin sonucunda ortaya çıkmıştı; adından da anlaşılacağı gibi, okuru bizimle birlikte düşünmeye çağırıyorduk. Onun ölümünden sonra bıı yol bana kapandı. Resimmüzik iliskisi üzerinde çalışmayı ötedcn beri çok isterdim. Babanla 20. yüzyıl sanatı üzerinde çalıştığımız sırada Paul Klee'nin yazılarını okurken ve resimlerini irdelerken onun Bach'tan ve Mozart'tan çok etkilenmiş olduğunu görmüştüm. Daha o yıllarda bu konıı üzerinde çalışmaya kararverdim. ürtakkitabımızolan "Sanatta Devrim"de tek bir açıdan, yeni başlayan cndüstri çağı açısından 20. yüzyıl sanatına bakıyorduk. 1994'te yayımlanan "Resimde Müziğin Etkisi'nde yine aynı sanatçılara bu kez müzik açısından yaklaştım. Ciirişteki tarihsel bölümde de, ilk ortak kitabımız "Oluşum Süreci Içinde Sanatın Tarihi"ndeki tarih görüşünün temeli üzerinde resimmüzik koşutluklarını irdeledim. Bu bakımdan benim çalısmalarıma bu kitapların uzantısı olarak bakılabilir. Gerek babamla birlikte yazdığtnız kitaplarda, gerek babamtn kendi bastna sürdürdüğü araslırmalarda hep yorumhilimsel (llermeneutik) bir yaklastm söz konusu: Yapıttan yola çıkmak, yapıtı anlamaya çalışmak ve hiçhir zaman yapıttan uzaklaşmamak... Söz gelimi babamtn "Siyah Katem" üzerine yaptığı çalışmaları düşünüyorum da, hiç bilinmeyen, tanınmayan bir sanatçıyı bulgulamasını.. Senin sanatlararası çaltşmalartnda da aynı çizgiyi ö'zenle koruduğunu görüyorum. Amaan yapıtı farklı bir bakış açısından daha doğrustı değişik bakış açilarından irdeleme, onun belki de hiç kimsenin göremedig'i yepyeni bir yanını bulgulayahilme... Evet, yapıttan uzaklaşmamaya özen gösteriyorıım. Müzikresim ilişkileri üzerinde dururken ele aldığım resimde bir alımlama boyııtu olarak müziğin bi çimlendirme öğelerini arıyomm. Yine Bach'a dönecek olıırsak, sanatçılar Bach'ın müziğindeki zamanötesi biçimlendirme gizilgücünü 20. yüzyılın ilk çeyreğindebulgulamışlardı. Bu müziğe büyiik ilgi uyanmıştı. O yıllarda pek çok "Bach'a Saygı" resmi yapılmıştır. Bu rastlantı değildi. Kübizmle başlayan yapı arayışı yeni bir hava estirmiş, ilgiyi Bach'ın müziğine çekmişti. Sanatçılar bu müzikte kendi düşünceleri doğrultusunda bir şeyler bulabiliyorlardı. Oncelikle yapı ve çokseslilik, eşzamanlılık, çokkatmanlılık; çizgisel devinim; bunların birleşmesiyle oluşan zamanmekân bütünlüğü, parçabütün ilişkisi, ifade ve anlarımm yapıya, başka deyişle yapıtın dokusuna sindirilmesi... Resimde bunları bıılup ortava çıkarmaya çalışıyorum. (u'çen yıl yayımladıg'ın "Resimde Alımlama lioyutları ve Çeşitlemelerı'nde de resimmüzik bağları üzerinde duruyorsun. Bunu ayrı bir bölümde toplamıssın. 20. yüzyılın yansından sonra sanat lar giderek iç içe girmeye, aralarındaki sınırlar silinmeye başladı. Bu durumda kanımca bir sanatın öteki üzerindeki etkisinden çok, ağırlıkta olan temel kavramların ortaklığı söz konusu. Bu açıdan bakınca resimle müzik arasındaki bağlar da daha başka bir boyut kazandı. Bu kitapta resimmüzik ilişkisine bu SAYFA 4 Kendini degil düşüncelerini ortaya koyan bir ses Nazan Ipşiroğlu "Günliik Yaşamdan Sanata" Yapıttan yola çıkmak yaklaştım. Örneğin müzikte çokseslilik, resimde çokseslilik; müzikte dizisellik, resimde dizisellik gibi. Ama bu sadece bir alımlama boyutu. Evet resimle müzik arasındaki etkilesımın incelenmesi, senın de dile getırdipn gıbı alımlamanın bir boyutu. A ncak alımlama deyınce yapıtı tüm yönleri ve boyutlarıyla kusatan bir süreç geliyor akla. Bu açıdan okuyucuda odaklasan alımlama süreanin de yorumbdinnel yaklaşımın bir uzantısı olduğu söylcnebilir. Başka deyişle burada söz konusu olan sanat yapıtıyla iletisim, diyalog... Bu dıyalogda yapıt kadar alımlayan da önemli kuşkusuz. Sözü çesitliyazarların katktsıyla hahamtn antstna birlikte yayımladığımız "alımlama dizisı'ne getirmek istiyorum. Resim, yazm, liyatro, sinema, müzik, tüm sanat dallarını kusatan bu dizinin sanatla ilgilenen herkese bir seyler söyleyehilece\ini düşünüyorum. Dizinin ilk kitabı senin az önce sözünü ettiğimiz kilabtndı. Bu kitapta ele aldığın sanatçılar ilk bakışta sanki birbirleriyle hiç ilgisı yokmuş gibi görünüyor. Sanatçıları seçerken ölçütün ne ol~Ju? Evet, iki yabancı ve dört Türk sanatçı. r îiçbirinin ötekiyle ne bir bağı var ne de etkileşim söz konusu. Her birini değişik bir akıma yerleştirmek olanaklı, örneğin Miro'yu gerçeküstücülüge, Ahmet Oran'ı informele, Adnan Çoker'i geometrik soyuta... Dizinin amacı doğ^ rıı okumayı göstermek, degişik alımlama boyutlarını ve alımlama çeşitlemelerini ortaya çıkarmak oldugu için özellikle böyle bir seçki yaptım. Çünkü araların daki tüm farklara karşın, yapıtlar irdelendiğinde yaratıcılarının gerçeği nasıl algıladıkları, gerçek karşısındaki duruşları ortaya çıkıyor. Sanat yapıtı yaratıcısıntn yaşamı nasıl alımladıpna ayna tutuyor. Bundan önce yayımlaaıStn kitaba "Sanattan Cîüncel Yaşama" aaını vermenın nedenı bu muydıı? Kitapta yer alan Abidin Dino ile ilgili bir yazının adıydı bu. Umberto Eco'dan esinlenerek koymuştum, onun "Ciünlük Yaşamdan Sanata' adlı kitabından. Eco'nun kitabının başlığı, sanatçının bakış açısından, onun güncel yaşamdan nasıl etkilendiğini, bu etkilenmenin sanata nasıl yansıdığını dile getiriyor. Bense ahmlayanın bakış açısından baktığım için "Sanattan Güncel Yaşama" koydum kitabın adını. Sanatla yaşam arasında yoğun bir etkileşim söz konusu. Ben de kendi alımlamamda bu etkileşimin izdüşümünü sürdürüyorum. Sözünü ettiğim kitaba adını veren yazıda Dino'nun bir dizi olarak alımlanabilen üç cami resmini ve "Pera Palas" adlı kitabını ele almıştım. Resimlerle kitabı bir bütün olarak alımladığımızda Dino'nun geçmişle hesaplaşması; geçmişle vaşadığı dönem arasında kurduğu bağlar ve geleceğe bakışı ortaya çıkıyordu. Dino'nun yazarlığı da ressamlığı kadar etkileyici. "Pera Palas"ta özellikle olağanüstü bir düşgücünün, olağanüstü gerçekçi bakışla bütünleşmesi beni çok etkilemişti. Bugün hâlâ Pera Palas'a girdiğimde öykü kafamda veniden canlanır, sanki merdivenlerden kan akıyormuş gibi gelir. Doğru okumak Sanatı ayrıksı (eliter) bir olgu olarak deg~il de güncel yaşamın doğal bir parçası olarak yaşamla iç içe görmek, sanatın yaygınlaştırılması, geniş kıtlelere ulaştırtlmast kaygısınt da beraberinde getırıyor. Son yıllarda Çafcdas Yaşamı Destekleme Dernegı çerçevesinde birlikte yürüttüfümüz eği/im çalışmalarından söz etmek istiyorum, yaralıcı ögretim hag'lamında yayımladığınuz çesıtlı kuruınsal kitaplardan ve tüm güçlüklere karsm ılkögrelim okullannda sürdiirdüg'ümüz uygulamalı çalışmalardan. . Senin yıl/ar yılı dört elle sanldıg'ın bu çalısmalardakı büyük cnşkun, sanat yoluyla bir şeylenn deg'iştirilebileceg'i inancından kaynaklanıyor sanırım; yeni kuşaklarda giderek azalan bir inanç bu Doğru söylüyorsun, ben sanatın kişiliğin gelişmesinde çok etkili olduğuna inanıyorum. Çünkü sanat insanı bir bütün olarak kuşatıyor; düşünme ile algılama, akıl ile duyular hep karşdıklı alışveriş içinde. Duyu algdarı eğitilmemiş bir kimse çevresinde olup bitene karşı duyarsız kalır. Bakar görmez, işitir duymaz. Çirkin yapılarla hızla betonlaşan kentlerimiz göz duyarlığımızın bir türlü gelişemediğini göstermiyor mu? Açıktan akan lağım sularında oynavan çocuklar, çöplerini kapı önüne yığan büyükler hem göze hem de kokuya karşı duyarsızlığıkanıtlamıyormu?Dükkânlardan minibüslere değin, halka açık her yerde bas bas bağırtılan arabesk müzik, mahalle aralarında mikrofonla dolaşan seyyar satıcılar, hoparlörle bağırtılan ezan... Daha pek çok örnek gösterilebilir günlük yaşamdan, Evet ama bütün bunların depşmesi altyapısal değişiklikleri kosullamtyor mu? Elbette, ama her şeyden önce böyle bir değişimin gerçekleşebilmesi için uzun zamana gereksinim var. Bu birden bire olabilecek bir şey değil. Uzun vadeli ve planlı bir çalışma gerekivor. Otoriter devlet yapısına bir de ekonomik sorunlar ekJenince köklü değişiklikler olanaksızmış gibi görünüyor. Ama değişimin gereğine inanılır ve bu yolda çaba gösterifirse zamanla pek çok şeyin değişebileceğini düşünüyorum. Yeterki bu inanç olsun ve bu yolda atılan adımlar sonuna değin sürdürülsün. biliyorsun son yıllarda sivil toplum örgütleri bu yolda çok çaba harcıvor. Ayrıca ben birev olarak da ülkemizJe çok şeyler vapılabileceğine inanıyorum. Eğitimci olmadığım nalde eğitime böylesi gönül bağlamış olmamın temelinde bu inanç yatıyor. Bizim seninle, Jale Baysal ve Şeyda üzil'le birlikte ÇYDD'nin kurulduğu ilk yıllarda yayımlamaya başladığımız kuramsal kitaplarda çıkış noktamız otoriter ve ezberci eğitime karşı öğrenci ınerkezli eğitimdi. Öğrencive ezberlemeyi değil, duyu algılarıyla biitünleşen düşünmeyi öğıeten bir eğitinı... Başka deyişle sanata geniş yer veren bir eğil im. Yanılmıyorsam daha o vıllarda kimse bunıı ciddi biçimde ele almamıştı. Şimdi artık yavgınlaştı. Ama biz bu yolda hem ilk adımı attık, hem de belli bir amaca doğru adım adım ilerledik. Kuramdan uygulamaya doğru . Evet, yayınlarla kuramsal temeli at tıktan sonra uygulamalı çalışnıalara başladık. Bu çalışmalarda sanat eğitimini hep ön planda tuttuk. Özellikle lstan bııl Üniversitesi liyatroBölümü'nün işbirliğivle yürüttüğümüz, tüm sanat dal larını kapsama olanağı veren eğitimde tiyatro çalışmalarında çocukların, olanak buldukları anda yaratıcılıklarının nasıl sınırsız olabileceğine tanık olmaktayız. Bu lür çalışmalar hem bıreysel gırişimcilig'i hem de birlikte üretmeye dayanan bir ekıp çalışmasını kosulluyor. Üygulaması pek de kolay olmayan karştlıkC U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 6 3 4 Planlı çalışma Nazan Ipşiroğlu Sanata adanmış bir yaşam
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle