24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. •" ği, Türkçenin gücünü gösterdiği için eserine Garıbnâme adını vermiştir. En büyük meselesi budur. Garibnâme'yi her şeyden önce Türkçe olarak yazmıştır. Şu bakımdan da söylemek gerekir daha önceki Osmanlıdan önceki Selçuklu devletleri, Anadolu Selçuklu Devleti olsun, Büyük Selçuklu Devleti olsun Türkçenin ikinci, natta üçüncü planda tutulması karşısında Âşık Paşa Osmanlı Devleti'nin yanına Türkçeyle işe başlanması gerektiğini de çrtaya koyan bir âlimdir. Demek ki Âşık Paşa'da Türkçe sevgisi en başta gelir. Asık Pasa'ntn bırçok eseri olduğunu bdtyoruz. Ancak sözlerimıztn başında da ıfade ettığtmtz gıbı Türk kamuoyu ve bılhassa edebıyat camıast onu Türk dtlınin durumunu belirten ıkı beyitı ve Garıbnâmesı ile tanımaktadtr Ayrıca araştırtcılar, Ganbnâme'nin dıtti, tasavvufî ve öğreticı btr eser olarak yaztldtğtnı ıfade etmektedırler Bu konular hakkında siz neler söylemek tstersıntZ'' Günümüz Türkçesiyle de okuyabileceginiz önemli bir yapıt Âşık Paşa ve Garibnâme'si rinde nasihat büyük bir^er tutar. Şunu da söylemem gerekir, Âşık Paşa halk edebiyatımız içerisinde de yer alır. Gelecek Türk devletinin, kurulmakta olan devletimiz Osman Bey zamanında da Orhan Bey zamanında da fikir hocalığını bizzat yapmıstır. Bu bakımdan yönlendirici ve insanları hep iyiliğe çağıran bir kimsedir. Sonra şunu da söyleyebilirim. Âşık Paşa bir mesele üzerinde durmaz, pek çok konuyu işler; bu bakımdan Garibnâme'si tam on bölüm olarak ortaya çıkar. Söz Ganbnâme'ye gelmı^ken Garıbnâme'yı ktsaca tanıtır mısıntz? Daha sonra da bu esertn hazırlanmasıftkrı nasıl doğdu, nasıl gelıştı ve esertn yayımlanması ne aşamada anlatır mtstnız? Garibnâme büyük bir eserdir. El yordamıyla yoklayanlar çok olmuştur. Büyük eser olması bakımından da pek okunamamıştır. Bizim araştırmacıfanmız da, bazı yerlerine sonda usulüyle vurup geçmişlerdir. Eseri tam manasıyla okumamışlardır. Köprülü bunların en başında gelir. Gerçekten eseri okumadan hükümler verenler de pek fazladır. Garibnâme benim çalışmam ve dört nüshadan elde ettiğim metne göre 10.592 beyitlik bir eser olarak karşımıza çıkar. Bu eser açıldıkça açılan bir eserdir. Yazar her bölüme ayrı ayrı özellikler verir. Birinci bölümde kâinatta bir olanları anlatır. îkinci bölümde ikililere yer verir. Ücüncü bölümde üçlüleri, tabiionuncu Dölümde on olanlara kadar gider. Ancak şunu da söylemek gerekir, birinci bölümde birleri anlatırken her bapta on destana yer verir. Her destanda bir konu anlatılırken, ikinci bölümde bu, ikilikleri anlatırken diyelim ki yer ve gök hâdisesi anlatırken hem yeri hem göğü anlattığı için bu ikiye çıkar. Yani ikinci bölümü ikiyle çarpmamız gerekir. Bu durumda yirmi meseleyi ikinci bölümde, bunu daha da genişletirse yelpaze genişleyince, kubbeleşince, şemsiye gibi açmaya başladığımız zaman eserde, üçüncü bölümde otuz, dördüncü kırk, beşinci bölümde elli, dokuzuncu bölümde doksan, onuncu bölümde de yüz meseleye yer verildiğini görürüz. Böyle olunca Âşık Paşa'nın eseri içerisinde temas etmediği mesele pek azdır. Beş yüz elli, altı yüz civarında konuya temas etmiştir. Eseri böyle açıldıkça açılan, genişleyen büyük^bir kubbe gibidir. Şunu da söyleyeyim Âşık Paşa göğü çadırın tavanı, yeri de zeminin tabanı olarak görür. Zaten dünyayı da bir ev olarak farz eder. Bu bakımdan ele aldığımız zaman, Oğuz Kağan'dan gelen Türk cihan hâkimiyeti mefkuresini yine Âşık Paşa'da bulabiliriz. Eseri bu kadar geniştir. Kâinatı bu şekilde kaplar. Âşık Paşa tabiî eserinde fen bilgilerine de yer verir. Denizleri ele alır. Gemileri ele alır. Her birisini ayrı ayrı ne işe yaradıklarını uzun uzun anlatır. BunlaEdeMyatNnızMlftürünlerl n manevî yönüyle de süsler ve karşılaş Âşık Paşa eserini yazar. Eserinde kâtınr. Denizleri anlatırken bugünün biinatı ve tabiatı gözetler, gözlemler. Yalyolojisine de temas etmiş olmaktadır. nız dinî ve tasavvufî bir eser değildir Gökleri anlatırken de avnı durum. YağÂşık Paşa'nın Garibnâme'si. Niye dermuru ve bulutu anlatırken de yine Âşık şeniz biz edebiyatımızın ilk ürünlerini Paşa'yı biz fen tarafında görürüz. Aynı Âşık Paşa'da bir çekirdek halinde buşekilde insan vücudunu deriden iliğe luruz. O bir öz durumundadır. Mesela kadar anlatması da böyledir. Bu durumMevlid'in ilk yazarını Süda Âşık Paşa'nın Garibleyman Çelebi olarak bilinâme'si sadece ne tasavriz. Ancak Mevlid'e pek vuf, ne edebiyattır. Bir de çok beyitlejiyle katkılarda fen tarafı vardır. Zaten Dulunan Âşık Paşa'dır. kendisi hem zahirî, yani Denilebilir ki ilk Mevlid'i fen bilimlerinde, hem de edebiyatımıza Âşık Paşa edebî sahada bilgi sahibiyazar. Miraçnameler medir. Garibnâme bütün selesini ele aldığımız zabilim dallarını kurcalayan man, yine ilk Miraçnamebir eserdir. Zaten öyle oller Âşık Paşa tarafından ması lazımdır. Çünkü o yazıhr ve iki Miraçname devrin bilim adamları da yazmıştır. Halbuki bizim ansiklopedik bilgilere saMiraçname üzerinde araşhip insanlar çlarak karşıtırmacılarımız Miraçnamıza çıkar. Âşık Paşa'yı me'yi bin dört yüzlerden da bunların içerisinde başlatırlar. Daha gerilersaymak yerinde olur ve o den yetmiş sene öncesindevrin dirayetli bir âlimiden Âşık Paşa ile bunu dir. başlatmak mümkündür. Eser, hemen her gönülSonra Osmanlı devri Türk edebiyatında işleyen yine de yatmış bir eserdir. HerÂşık Paşa'dır. Gül ile bülkes bunu yayımlamaya nibülü de yine ilk Âşık Paşa yetlenmiştir. Çok kimsedinî ve tasavvufî tjarafı da ler "Ben bu eseri yayımlaolan bir kimsedir. Âşık Payacağım" demiştir. Benim şa'yı bu yönüyle ele aldığınocaıarım da bunların bamız zaman tasavvufî taraşında gelir. Rahmetli Prof. fı da ağır basar. Köprülü, Dr. Saadettin Buluç, rahTürk Edebiyatında îlk metli Prof. Dr. Faruk Mutasavvıflar adlı eserinKadri Timurtaş, rahmetli de Âşık Paşa'dan sadece Prof. Dr. Mehmet Akalın tasavvufî yönüyle bahsetgibi büyükler hepsi bu miştir. Edebî tarafından eseri yayımlamaya karar bansetmez. Ancak Âşık vermişlerdir. Ancak geniş Paşa, tasavvuf meselesinbir çalışma yapmadıkları de de ele alınınca bir mekiçin hep sözde kalmıştır. tep olarak karşımıza çıkGönüllerde yatan bu fikır maktadır. Tasavvufun inne yazık ki çok sonraları celiklerini, insanların çeşit tarafımızdan gerçekleştırılmiştir. Bunda da Âhi ;eşit, tabaka tabaka oluşKültürünü Araştırma ve arını, tasavvufun uyuşukEğitim Vakfı'nın büyük luk olmadığını, her insakatkıları olmuştur. Bu finın cevher taşımayacağını, kırler Kırşehirliler olarak bazılarının bu cevherden adı geçen vakıfta zaman rnahrum olduğunu da zaman dilegetirilmiş, başÂşık Paşa söyler. însanlaka hocalara ısmarlanmış. rı üç üç olmak üzere tam Ancak eserden bir haber dokuz bölümde ele alrp çıkmayınca iş bize kaldı. inceler. Idare yönünden Ben de Âşık Paşa'yla ele aldığımız zaman Âşık uzun zamandan beri çalıPaşa tasavvufun dışına çışıyorum. Bundan ve ilmî kar. îslâm dininin gereği çalışmalarımdan cesaret olarak ne varsa en iyi şekılalarak, bana teklif edildi.de onlara vermeye çalışır ği zaman memnuniyetle ve üstelik yol gösterir. Ese A$ık pa$a halk edebiyatımız lcerislnde de yer alır. celecek Turk devletinin, kurulmakta olan devletimiz Osman Bey zamanında da FenbUoJleri Î AŞIK PAŞA Orhan Bey zamanında da flklr hocalıuım bizzat yapmıstır. üstte Kırsehlrdekl anıtı görülmekte. SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 629
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle